Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

40

Sûredeki Ayet No: 

55

Ayet No: 

4188

Sayfa No: 

473

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ

Çeviriyazı: 

faṣbir inne va`de-llâhi ḥaḳḳuv vestagfir liẕembike vesebbiḥ biḥamdi rabbike bil`aşiyyi vel'ibkâr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O halde sabret. Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Hem günahından dolayı istiğfar et ve akşam sabah Rabbini hamdiyle tesbih et.

Diyanet İşleri: 

Sabret, Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Suçunun bağışlanmasını dile; Rabbini akşam, sabah, överek tesbih et.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Artık sabret, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir ve suçunun yarlıganmasını dile ve akşam ve sabah çağlarında, Rabbine hamd ederek tenzih et onu.

Şaban Piriş: 

Sen de sabret, kuşkusuz Allah’ın vaadi haktır. Günahların için bağışlanma dile, sabah akşam hamd ederek Rabbini tesbih/tenzih et.

Edip Yüksel: 

Öyleyse sabret. Çünkü ALLAH'ın sözü gerçektir. Günahların için de bağışlanma iste ve Rabbini akşam sabah överek yücelt.

Ali Bulaç: 

Şu halde sen sabret. Gerçekten Allah'ın va'di haktır. Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et.

Suat Yıldırım: 

O halde, sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi gerçektir.Hem günahından istiğfar et, sabah akşam Rabbine hamd ederek zikir ve ibadete devam et.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık sabret. Şüphe yok ki, Allah´ın vaadi hakdır ve kusurun için mağfiret iste ve akşam ve sabah Rabbine hamd ile tesbihte bulun.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et!

Bekir Sadak: 

Size, geceyi dinlenesiniz diye karanlik ve gunduzu aydinlik olarak yaratan Allah´tir. Dogrusu Allah insanlara karsi lutufkardir, ama insanlarin cogu sukretmezler.

İbni Kesir: 

Şimdi sen

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah´ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ile tesbîh et.

İskender Ali Mihr: 

Öyleyse sabret. Muhakkak ki Allah´ın vaadi haktır. Ve günahların için mağfiret dile. Akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et.

Celal Yıldırım: 

O halde (Ey Peygamber!) sabret. Şüphesiz ki Allah´ın va´di haktır. Günahının bağışlanmasını dile ve akşam-sabah Rabbına hamd ile tesbîh et..

Tefhim ul Kuran: 

Şu halde sen sabret. Gerçekten Allah´ın va´di haktır. Günahın için mağfiret dile

Fransızca: 

Endure donc, car la promesse d'Allah est vérité, implore le pardon pour ton péché et célèbre la gloire et la louange de ton Seigneur, soir et matin .

İspanyolca: 

¡Ten paciencia! ¡Lo que Alá promete es verdad! Pide perdón por tu pecado y celebra al anochecer y al alba las alabanzas de tu Señor.

İtalyanca: 

Sii paziente, ché la promessa di Allah è verità. Chiedi perdono per il tuo peccato e glorifica e loda il tuo Signore alla sera e al mattino.

Almanca: 

Also übe dich in Geduld! Gewiß, ALLAHs Versprechen ist wahr. Und bitte um Vergebung für deine Verfehlung, und lobpreise mit dem Lob deines HERRN während der Abend- und der Morgenzeit!

Çince: 

故你当坚忍,真主的应许,确是真实的。你应当为你的过失而求饶,你应当朝夕赞颂你的主。

Hollandaca: 

Daarom, o profeet! verdraag de beleedigingen der ongeloovigen met geduld; want de belofte van God is waar. Vraag vergiffenis voor uwe dwaling en verkondig den lof van uwen Heer, des avonds en des ochtends.

Rusça: 

Будь же терпелив, ибо обещание Аллаха истинно. Проси прощения за свой грех и прославляй хвалой своего Господа после полудня и утром.

Somalice: 

Ee samir Nabiyow yabooha Eebe wan dhabe, dambi dhaafna waydiiso kuna tasbiixso adoo ku dheehan mahadda Eebahaa Galab iyo Aroorba.

Swahilice: 

Basi subiri. Hakika ahadi ya Mwenyezi Mungu ni kweli. Na omba msamaha kwa dhambi zako, na umtakase Mola wako Mlezi kwa kumhimidi jioni na asubuhi.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد! مۇشرىكلارنىڭ يەتكۈزگەن ئەزىيەتلىرىگە) سەۋر قىلغىن، اﷲ نىڭ (ساڭا ۋە سېنىڭ تەۋەلىرىڭگە ياردەم بېرىش) ۋەدىسى ھەقىقەتەن ھەقتۇر، گۇناھىڭغا ئىستىغپار ئېيتقىن، ئاخشىمى - ئەتىگىنى پەرۋەردىگارىڭغا ھەمدى بىلەن تەسبىھ ئېيتقىن

Japonca: 

だから耐え忍べ。本当にアッラーの約束は真実である。あなたは過誤の赦しを請い願い,朝夕,主を讃えて唱念しなさい。

Arapça (Ürdün): 

«فاصبر» يا محمد «إن وعد الله» بنصر أوليائه «حق» وأنت ومن تبعك منهم «واستغفر لذنبك» ليستن بك «وسبِّح» صل متلبساً «بحمد ربك بالعشي» وهو من بعد الزوال «والإبكار» الصلوات الخمس.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) तुम (उनकी शरारत) पर सब्र करो बेशक ख़ुदा का वायदा सच्चा है, और अपने (उम्मत की) गुनाहों की माफी माँगो और सुबह व शाम अपने परवरदिगार की हम्द व सना के साथ तसबीह करते रहो

Tayca: 

ดังนั้น เจ้าจงอดทนเพราะแท้จริงสัญญาของอัลลอฮฺนั้นเป็นความจริง และจงขออภัยโทษต่อความผิดของเจ้า และจงแซ่ซ้องสดุดีด้วยการสรรเสริญพระเจ้าของเจ้าทั้งในยามเย็นและในยามเช้า

İbranice: 

ואתה, התאזר בסבלנות, כי הבטחת אלוהים צדק היא, בקש סליחה וחרטה על חטאך, ושבח והלל את ריבונך ערב ובוקר

Hırvatça: 

Pa ti budi strpljiv - Allahovo je obećanje Istina - i moli da ti budu oprošteni grijesi, i Gospodara svoga slavi i hvali uvečer i ujutro!

Rumence: 

Rabdă! Făgăduiala lui Dumnezeu este Adevăr. Cere-I iertare pentru păcatul tău! Preamăreşte-L cu lauda, seara şi dimineaţa, pe Domnul tău!

Transliteration: 

Faisbir inna waAAda Allahi haqqun waistaghfir lithanbika wasabbih bihamdi rabbika bialAAashiyyi waalibkari

Türkçe: 

Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et!

Sahih International: 

So be patient, [O Muhammad]. Indeed, the promise of Allah is truth. And ask forgiveness for your sin and exalt [Allah] with praise of your Lord in the evening and the morning.

İngilizce: 

Patiently, then, persevere: for the Promise of Allah is true: and ask forgiveness for thy fault, and celebrate the Praises of thy Lord in the evening and in the morning.

Azerbaycanca: 

(Ya Peyğəmbər! Allahın əmrinə, müşriklərin əziyyətinə) səbr et. Allahın (sənə və mö’minlərə verdiyi zəfər) və’di haqdır. (Ümmətinin sənin özünə aid etdiyin) günahının bağışlanmasını dilə. Axşam-səhər Rəbbini həmd-səna ilə təqdis et! (Daim Allahı zikr et və ya gündə beş vaxt namaz qıl!)

Süleyman Ateş: 

Sabret, Allah'ın va'di mutlaka gerçektir. Günahına da istiğfar et ve akşam sabah Rabbini övgü ile an.

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vadi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbih et.

Erhan Aktaş: 

O halde sabret. Kuşkusuz Allah’ın verdiği söz gerçektir. Suçların için bağışlanma dile. Akşam sabah(1) Rabb’ini hamd ile tesbih(2) et.

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah’ın vaadi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ile tesbîh et.

Hasan Basri Çantay: 

Şimdi sen (Habîbim) sabret. Çünkü Allahın va´di gerçekdir. Günâhının yarlığanmasını iste. Akşam, sabah Rabbini hamd ile (tenzîh ve) tesbîh et.

Muhammed Esed: 

o halde sıkıntılara karşı sabırlı ol; çünkü, Allah´ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir, günahların için bağışlanma dile ve Rabbinin şanını sabah akşam yücelt.

Gültekin Onan: 

Şu halde sen sabret. Gerçekten Tanrı´nın vaadi haktır. Günahın için mağfiret dile

Ali Fikri Yavuz: 

O halde (Ey Rasûlüm, müşriklerin eziyetlerine) sabret

Portekizce: 

Persevera, pois, porque a promessa de Deus é infalível; implora o perdão das tuas faltas e celebra os louvores do teuSenhor, ao anoitecer e ao amanhecer.

İsveççe: 

Ha därför tålamod [Muhammad] - Guds löfte är sanning [och Hans ord står fast] - och be Honom förlåta din synd. Och lova och prisa din Herre morgon och afton.

Farsça: 

پس [چنان که موسی بر آزار بنی اسرائیل شکیبایی ورزید، تو هم بر آزار دشمنان] شکیبا باش، بی تردید وعده خدا حق است، و از میان رفتن [توطئه ها و موانعی که به وسیله دشمنان در راه پیشرفت دعوتت به اسلام برای تو ایجاد شده] ، از خدا بخواه، و پروردگارت را شب و صبح همراه با سپاس و ستایش تسبیح گوی.

Kürtçe: 

ئەمجا (ئەی موحەممەد ﷺ) خۆگربە بێگومان بەڵێنی خوا ھەقەو دێتە دی وە داوای لێبوردنی گوناھت بکە وە تەسبیحات بکە بەستایشی پەروەردگارت بەئێواران وبەیانیاندا

Özbekçe: 

Бас, сабр қил. Албатта, Аллоҳнинг ваъдаси ҳақдир. Гуноҳинг учун истиғфор айт. Эртаю кеч Роббингга ҳамд ила тасбиҳ айт. (Ояти каримада Пайғамбаримизга (с. а. в.) хитоб орқали мўмин бандага иймон йўлида зарур бўладиган зоди роҳила тақдим этилмоқда.)

Malayca: 

(Setelah engkau mengetahui perihal Nabi Musa dan umatnya) maka bersabarlah (wahai Muhammad, dalam perjuangan menegakkan Islam); sesungguhnya janji Allah (untuk menjayakanmu) adalah benar. Dan pohonlah ampun bagi salah silapmu, serta bertasbihlah dengan memuji Tuhanmu pada waktu pagi dan petang.

Arnavutça: 

Andaj, bëhu i durueshëm ti (o Muhammed). Pa dyshim, premtimi i Perëndisë është i vërtetë (do të realizohet). Lutju Zotit për faljen e mëkateve tuaja dhe lartësoje Zotin tënd me falenderim, në mbrëmje dhe mëngjes!

Bulgarca: 

Затова бъди търпелив и ти [о, Мухаммад]! Обещанието на Аллах е истинно. Моли опрощение за своя грях! И прославяй с възхвала своя Господ привечер и в зори!

Sırpça: 

Па ти буди стрпљив - Аллахово обећање је истина - и моли да ти буду опроштени греси, и свога Господара слави и хвали увече и ујутру!

Çekçe: 

Buď tedy trpělivý, neboť slib Boží je pravdivý! A pros za odpuštění hříchů svých a oslavuj chválou Pána svého za večera i za jitra!

Urduca: 

پس اے نبیؐ، صبر کرو، اللہ کا وعدہ بر حق ہے، اپنے قصور کی معافی چاہو اور صبح و شام اپنے رب کی حمد کے ساتھ اس کی تسبیح کرتے رہو

Tacikçe: 

Сабр кун, ки ваъдаи Худо ҳақ аст. Барои гуноҳат бахшоиш бихоҳ ва ҳар шомгоҳу бомдод ба ситоиши Парвардигорат тасбеҳ бигӯй.

Tatarca: 

Вакытлыча гына булган авырлыкларга сабыр ит, Раббыңның сиңа һәм мөэминнәргә биргән вәгъдәсе хак, вә гөнаһларың өчен истигъфар кыл, вә Раббыңны мактап иртә дә вә кичтә дә тәсбихләр әйткел!

Endonezyaca: 

Maka bersabarlah kamu, karena sesungguhnya janji Allah itu benar, dan mohonlah ampunan untuk dosamu dan bertasbihlah seraya memuji Tuhanmu pada waktu petang dan pagi.

Amharca: 

(ሙሐመድ ሆይ!) ታገስም የአላህ ተስፋ እውነት ነውና፡፡ ለስህተትህም ምሕረትን ለምን፡፡ ከቀትር በኋላም በማለዳም ጌታሀን ከማመስገን ጋር አጥራው፡፡

Tamilce: 

ஆக, (சகிப்புடன் மன உறுதியுடன்) பொறுமையாக இருப்பீராக! நிச்சயமாக அல்லாஹ்வின் வாக்கு உண்மையானதே! இன்னும், உமது பாவங்களுக்காக மன்னிப்புக் கேட்பீராக! இன்னும், மாலையிலும் காலையிலும் உமது இறைவனைப் புகழ்ந்து துதிப்பீராக!

Korece: 

그러므로 인내하라 실로 하 나님의 약속은 진리라 너희 잘못 에 대하여 용서를 구하고 저녁과 아침으로 주님만을 찬미하라

Vietnamca: 

Cho nên, Ngươi (Thiên Sứ) hãy kiên nhẫn, lời hứa của Allah chắc chắn là thật. Ngươi hãy cầu xin Thượng Đế của Ngươi tha thứ tội lỗi cho Ngươi và Ngươi hãy tán dương ca tụng Thượng Đế của Ngươi sáng chiều.