Arapça:
فَوَقَاهُ اللَّهُ سَيِّئَاتِ مَا مَكَرُوا ۖ وَحَاقَ بِآلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ
Çeviriyazı:
feveḳâhü-llâhü seyyiâti mâ mekerû veḥâḳa biâli fir`avne sûü-l`aẕâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah o mümini, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarını ise, o kötü azab kuşattı.
Diyanet İşleri:
Allah o adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azap Firavun'un adamlarını sardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Allah, onların düzenlerinin kötülüklerinden korudu onu ve Firavun soyunaysa azabın kötüsü gelip çattı.
Şaban Piriş:
Allah, onu onların kurdukları kötü tuzaktan korudu ve Firavun ailesini kötü azap kuşattı.
Edip Yüksel:
ALLAH onu onların planladıkları kötülüklerden korudu. Firavun'un taraftarlarını azabın en kötüsü kuşattı.
Ali Bulaç:
Sonunda Allah, onların kurdukları hileli-düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun'un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi.
Suat Yıldırım:
Allah onu, o kâfirlerin tuzaklarının şerrinden korudu.Firavun hanedanını da kötü azap kuşatıverdi.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Nihâyet Allah O´nu yaptıkları hilelerin kötülüklerinden korudu. Fir´avun´un kavmini ise azabın fenalığı kuşattı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı.
Bekir Sadak:
Dogrusu Biz, peygamberlerimize ve inananlara dunya hayatind a ve sahidlerin sahidlik edecekleri gunde yardim ederiz.
İbni Kesir:
Allah
Adem Uğur:
Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun´un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.
İskender Ali Mihr:
Böylece Allah, onların yaptığı hilelerin kötülüklerinden onu korudu. Ve firavun ailesini, azabın kötüsü kuşattı.
Celal Yıldırım:
Allah, onu, onların hile ve düzeninin kötülüklerinden korudu. Fir´avn ve yandaşlarını azabın kötüsü sarıverdi.
Tefhim ul Kuran:
Sonunda Allah, onların kurdukları hileli düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun´un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi.
Fransızca:
Allah donc le protégea des méfaits de leurs ruses, alors que le pire châtiment cerna les gens de Pharaon :
İspanyolca:
Alá le preservó de los males que habían tramado y sobre la gente de Faraón se abatió el mal castigo:
İtalyanca:
Allah lo protesse dai mali che tramavano [contro di lui] e il peggiore dei castighi avvolse la gente di Faraone:
Almanca:
Dann schützte ALLAH ihn vor den Bosheiten dessen, was sie an List planten. Und Pharaos Leute umgab das Schlimme der Peinigung,
Çince:
真主保护他免遭他们所计谋的祸害,并以严刑降于法老的宗族;
Hollandaca:
Daarom bevrijdde God hem van het kwaad, dat zij tegen hem hadden uitgedacht, en eene gestrenge straf omringde het volk van Pharao.
Rusça:
Аллах защитил его от зла того, что они замыслили, а род Фараона окружили (или поразили) скверные мучения -
Somalice:
Markaasaa Eebe ka dhawray Mu'minkaas xumaantay ku dhagreen, waxaana ku dhacay (ku dagay) Fircoon iyo ehelkiisii cadaab xun.
Swahilice:
Basi Mwenyezi Mungu akamlinda na ubaya wa hila walizo zifanya. Na adhabu mbaya itawazunguka watu wa Firauni.
Uygurca:
اﷲ ئۇنى پىرئەۋن جامائەسىنىڭ سۇيىقەستلىرىدىن ساقلىدى. پىرئەۋن جامائەسىگە ئەڭ يامان ئازاب نازىل بولدى
Japonca:
そこでアッラーは,かれらの策謀の災厄から,かれを救われ,懲罰の災難が,フィルアウンの一族を取り囲んだ。
Arapça (Ürdün):
«فوقاه الله سيئات ما مكروا» به من القتل «وحاق» نزل «بآل فرعون» قومه معه «سوء العذاب» الغرق.
Hintçe:
तो ख़ुदा ने उसे उनकी तद्बीरों की बुराई से महफूज़ रखा और फिरऔनियों को बड़े अज़ाब ने ( हर तरफ ) से घेर लिया
Tayca:
อัลลอฮฺได้ทรงคุ้มครองเขาให้พ้นจากความชั่วทั้งหลายที่พวกเขาวางแผนไว้ และการลงโทษที่ชั่วช้าก็จะห้อมล้อมบริวารของฟิรเอานฺ
İbranice:
ואכן חילץ אותו אלוהים מהתחבולות שתכננו נגדו, והקיף אנשי פרעה העונש המר
Hırvatça:
I Allah ga je sačuvao od zala onog što su spletkarili, a faraonove pristalice zla patnja zadesi,
Rumence:
Dumnezeu l-a păzit de relele pe care ei le-au urzit, iar răul osândei a învăluit casa lui Faraon.
Transliteration:
Fawaqahu Allahu sayyiati ma makaroo wahaqa biali firAAawna sooo alAAathabi
Türkçe:
Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı.
Sahih International:
So Allah protected him from the evils they plotted, and the people of Pharaoh were enveloped by the worst of punishment -
İngilizce:
Then Allah saved him from (every) ill that they plotted (against him), but the burnt of the Penalty encompassed on all sides the People of Pharaoh.
Azerbaycanca:
Beləliklə, Allah onu (o mö’min şəxsi) onların qurduğu hiylələrin şərindən qorudu. Fir’on əhlini isə şiddətli əzab sardı (suya qərq oldular).
Süleyman Ateş:
Allah onu, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu ve Fir'avn ailesini, azabın en kötüsü kuşattı:
Diyanet Vakfı:
Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu, Firavun'un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.
Erhan Aktaş:
Sonra Allah onu,(1) onların yaptıkları planların kötülüklerinden korudu. Firavuncuları ise azâbın kötüsü kuşattı.
Kral Fahd:
Nihayet Allah, onların kurdukları tuzakların kötülüklerinden bu zatı korudu. Firavun'un kavmini ise kötü azap kuşatıverdi.
Hasan Basri Çantay:
Nihayet, Allah onların kurdukları tuzakların fenalıklarından bu (zâti) korudu. Fir´avnın kavmini ise kötü azâb kuşatıverdi.
Muhammed Esed:
Allah onu (kavminin) şeytani tuzaklarından korudu, Firavun´un ailesi ise şiddetli bir azabın pençesine düştü:
Gültekin Onan:
Sonunda Tanrı, onların kurdukları hileli düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun´un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi."
Ali Fikri Yavuz:
Nihayet Allah onu (iman etmiş olan adamı), Firavun taraftarlarının hilesinden korudu. Firavun kavmini ise, o kötü azab kuşatıverdi (denizde boğuldular).
Portekizce:
E eis que Deus o preservou das conspirações que lhe haviam urdido, e o povo do Faraó sofreu o mais severo doscastigos!
İsveççe:
Och Gud skyddade honom för deras onda anslag, men ringen av lidanden slöts kring Faraos anhang.
Farsça:
پس خدا او را از آسیب های آنچه بر ضد او نیرنگ می زدند، نگه داشت و عذاب سختی فرعونیان را احاطه کرد.
Kürtçe:
جا خوا ئەو (پیاوە ئیماندارە) ی پاراست لەزیانی ئەو فڕو فێڵانەی دەیان کرد وە سزای سەخت ھات و دارودەستەی فیرعەونی گرتەوە
Özbekçe:
Бас, Аллоҳ уни макрлари ёмонликларидан сақлади ва Фиръавн аҳлини ёмон азоб ўраб олди. (Аллоҳ таоло мазкур мўмин кишини Фиръавн ва унинг одамлари макр-ҳийлаларининг ёмонликларидан қутқарди. Фиръавн аҳлини эса, ёмон азоб ўраб олди.)
Malayca:
(Dengan keikhlasannya dan penyerahan dirinya kepada Allah) maka ia diselamatkan oleh Allah dari angkara tipu daya mereka; dan Firaun bersama-sama kaumnya ditimpa azab seksa yang seburuk-buruknya,
Arnavutça:
Dhe, Perëndia e ruajti atë prej të këqiave dhe trillimeve të tyre, e ithtarët e Faraonit i kaploi dënimi i vrazhdë,
Bulgarca:
И го опази Аллах от злините, които те замисляха. И злото мъчение обгради рода на Фараона.
Sırpça:
И Аллах га је сачувао од зала оног што су сплеткарили, а фараонове присталице зла патња задеси.
Çekçe:
Bůh jej ochránil od zlého, které mu úkladně chystali, zatímco rod Faraónův obklopil trestem nejhorším,
Urduca:
آخرکار اُن لوگوں نے جو بری سے بری چالیں اُس مومن کے خلاف چلیں، اللہ نے اُن سب سے اُس کو بچا لیا، اور فرعون کے ساتھی خود بدترین عذاب کے پھیر میں آ گئے
Tacikçe:
Худо ӯро аз осеби макре, ки барояш андешида буданд, нигоҳ дошт ва он азоби ногувор хонадонӣ Фиръавнро дар миён гирифт.
Tatarca:
Фиргаун кавеме әлеге мөэминне үтерергә теләделәр, ләкин Аллаһ ул мөэминне кәферләрнең мәкереннән саклады, Фиргауннең кавеменә каты ґәзаб иреште.
Endonezyaca:
Maka Allah memeliharanya dari kejahatan tipu daya mereka, dan Fir'aun beserta kaumnya dikepung oleh azab yang amat buruk.
Amharca:
ከመከሩዋቸውም መጥፎዎች አላህ ጠበቀው፡፡ በፈርዖን ቤተሰቦችም ላይ ክፉ ቅጣት ሰፈረባቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் செய்த சூழ்ச்சிகளின் தீங்குகளை விட்டு அல்லாஹ் அவரை பாதுகாத்தான். இன்னும், ஃபிர்அவ்னின் குடும்பத்தார்களை கடுமையான தண்டனை சூழ்ந்துகொண்டது.
Korece:
그들은 아침 저녁으로 불로 이끌려 가며 심판의 날이 이르면 파라오의 백성들은 최악의 벌로 들게 하라는 심판이 내려지노라
Vietnamca:
Bởi thế, Allah cứu y (người có đức tin) khỏi những điều xấu xa mà chúng đã âm mưu (giết hại y); và sự trừng phạt tồi tệ đã bao vây đám thuộc hạ của Pha-ra-ông.
Ayet Linkleri: