Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

21

Ayet No: 

514

Sayfa No: 

81

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَكَيْفَ تَأْخُذُونَهُ وَقَدْ أَفْضَىٰ بَعْضُكُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ وَأَخَذْنَ مِنكُم مِّيثَاقًا غَلِيظًا

Çeviriyazı: 

vekeyfe te'ḫuẕûnehû veḳad efḍâ ba`ḍuküm ilâ ba`ḍiv veeḫaẕne minküm mîŝâḳan galîżâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Birbirinizle kaynaşıp başbaşa kalmışken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almışken verdiğinizi nasıl geri alabilirsiniz?

Diyanet İşleri: 

Nasıl alırsınız ki siz birbirinize katılmıştınız ve onlar sizden sağlam teminat almışlardı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Nasıl alabilirsiniz ki birbirinizle kaynaşmıştınız ve onlar, sizden adamakıllı söz de almışlardı.

Şaban Piriş: 

Nasıl alabilirsiniz ki, birbirinizle birleşmiş ve eşleriniz sizden sağlam bir teminat almışlardı.

Edip Yüksel: 

Bir zamanlar birbirinizin en yakın içli dışlı dostu olmanıza ve sizden sağlam bir söz almalarına rağmen nasıl olur da onu geri alırsınız?

Ali Bulaç: 

Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.

Suat Yıldırım: 

Nasıl alabilirsiniz ki birbirinize karılıp katıldınız, bir yastığa baş koydunuz, Hem onlar siz kocalarından hukuklarını gözetme konusunda sağlamca te'minat da aldılar?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onu nasıl alırsınız ki, biribirinize mukarenette bulundunuz, ve sizden kuvvetli bir ahit almışlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı.

Bekir Sadak: 

Sizden, hur mumin kadinlarla evlenmeye guc yetiremiyen kimse, ellerinizdeki mumin cariyelerinizden alsin. Allah sizin imaninizi cok iyi bilir. Birbirinizdensiniz, ayni soydansiniz. Onlarla, zinadan kacinmalari, iffetli olmalari ve gizli dost tutmamis olmalari halinde, velilerinin izniyle evlenin ve orfe uygun bir sekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa, onlara, hur kadinlara edilen azabin yarisi edilir. Cariye ile evlenmedeki bu izin icinizden, gunaha girme korkusu olanlaradir. Sabretmeniz sizin icin daha hayirlidir. Allah bagislar ve merhamet eder. *

İbni Kesir: 

Onu nasıl alırsınız ki

Adem Uğur: 

Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız!

İskender Ali Mihr: 

Ve onu nasıl alırsınız ki, birbirinizle kaynaşmıştınız ve onlar sizden kesin bir misak almışlardı.

Celal Yıldırım: 

Nasıl alırsınız ki, birbirinize iyice katılıp başbaşa kaldınız ve onlar (adına) sizden sağlam bir söz de almışlardı.

Tefhim ul Kuran: 

Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş) tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.

Fransızca: 

Comment oseriez-vous le reprendre, après que l'union la plus intime vous ait associés l'un à l'autre et qu'elles aient obtenu de vous un engagement solennel ?

İspanyolca: 

Y ¿cómo ibais a tomarlo, después de haber yacido y de haber concertado ella con vosotros un pacto solemne?

İtalyanca: 

E come lo riprendereste, dopo che vi siete accostati l'uno all'altra e dopo che esse hanno ottenuto da voi una stretta alleanza?

Almanca: 

Und wie könnt ihr es ihnen wegnehmen, nachdem ihr bereits miteinander intim wart und sie mit euch einen verbindlichen Vertrag eingegangen sind?!

Çince: 

你们怎能把它取回呢?你们既已同床共枕,而且她们与你们缔结过一个坚实的盟约。

Hollandaca: 

En hoe zoudt gij het haar ook willen afnemen, dewijl gij innig met elkander verbonden zijt geweest en uwe vrouw uwe plechtige gelofte heeft ontvangen.

Rusça: 

Как вы можете отобрать это, если между вами была близость и если они взяли с вас суровый завет?

Somalice: 

Seed uga Qaadanaysaan idinkoo Qaarkiin Qaar Arkay, ood kana Qaaddeen Ballan Adag.

Swahilice: 

Na mtachukuaje na ilhali mmekwisha ingiliana nyinyi kwa nyinyi, na wao wanawake wamechukua kwenu ahadi iliyo madhubuti?

Uygurca: 

ئۆزئارا خىلۋەتتە بولۇشقان تۇرساڭلار ۋە ئاياللار سىلەردىن (نىكاھ ئەقدىدىن ئىبارەت) مۇستەھكەم ئەھدە ئالغان تۇرسا، ئۇنى قانداقمۇ قايتۇرۇۋالىسىلەر؟

Japonca: 

あなたがたは,どうしてそれを取り戻すことが出来ようか。既に互いに深い関係もあり,かの女らは堅い誓約をあなたがたから得ているのである。

Arapça (Ürdün): 

«وكيف تأخذونه» أي بأي وجه «وقد أفضى» وصل «بعضكم إلى بعض» بالجماع المقرر للمهر «وأخذن منكم ميثاقا» عهدا «غليظا» شديدا وهو ما أمر الله به من إمساكهن بمعروف أو تسريحهن بإحسان.

Hintçe: 

और क्या तुम उसको (वापस लोगे हालॉकि तुममें से) एक दूसरे के साथ ख़िलवत कर चुका है और बीवियॉ तुमसे (निकाह के वक्त नुक़फ़ा वगैरह का) पक्का क़रार ले चुकी हैं

Tayca: 

และพวกเจ้าจะเอามันคืนได้อย่างไรทั้งๆ ที่บางคนของพวกเจ้าได้แนบกายกับอีกบางคนแล้ว และพวกนางก็ได้เอาคำมั่นสัญญาอันหนักแน่นจากพวกเจ้าแล้วด้วย

İbranice: 

כי איך תיקחוהו לאחר יחסי האישות שקיימתם ביניכם, ולאחר ברית הנישואין

Hırvatça: 

Kako biste mogli to i uzeti, kada ste jedno s drugim intimni bili i kad su one od vas čvrstu obavezu uzele!?

Rumence: 

Şi cum l-aţi lua, atunci când v-aţi legat unul de celălalt şi femeile voastre au primit de la voi un legământ greu?

Transliteration: 

Wakayfa takhuthoonahu waqad afda baAAdukum ila baAAdin waakhathna minkum meethaqan ghaleethan

Türkçe: 

Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı.

Sahih International: 

And how could you take it while you have gone in unto each other and they have taken from you a solemn covenant?

İngilizce: 

And how could ye take it when ye have gone in unto each other, and they have Taken from you a solemn covenant?

Azerbaycanca: 

Siz onu necə geri ala bilərsiniz ki, (vaxtilə) bir-birinizlə yaxınlıq etmişdiniz və onlar (qadınlarınız) sizdən möhkəm əhd-peyman almışdılar.

Süleyman Ateş: 

Nasıl alırsınız ki, birbirinize geçmiş (içli dışlı olmuş) idiniz ve onlar, sizden sağlam te'minat almışlardı.

Diyanet Vakfı: 

Vaktiyle siz birbirinizle haşir-neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız!

Erhan Aktaş: 

Hem onu nasıl geri alacaksınız ki? Birbirinizle içli dışlı olmuştunuz ve sizden kesin bir söz almışlardı.

Kral Fahd: 

Vaktiyle siz birbirinizle haşir neşir olduğunuz ve onlar sizden sağlam bir teminat almış olduğu halde onu nasıl geri alırsınız?

Hasan Basri Çantay: 

Onu nasıl alırsınız ki birbirinize karılıb katıldınız. Onlar sizden kuvvetli te´mînat da aldılar.

Muhammed Esed: 

Kendinizi birbirinize adadıktan ve eşiniz sizden sağlam bir taahhüt aldıktan sonra onu nasıl geri alabilirsiniz?

Gültekin Onan: 

Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.

Ali Fikri Yavuz: 

Verdiğiniz o mehri zevcenizden nasıl alırsınız ki, birbirinizle birleşip katıldınız ve onlar sizden kuvvetli bir teminat, nikâh sözleşmesi aldılar.

Portekizce: 

E como podeis tomá-lo de volta depois de haverdes convivido com elas íntima e mutuamente, se elas tiveram, de vós,um compromisso solene?

İsveççe: 

Hur skulle ni kunna göra detta efter det att ni har kommit varandra nära och sedan hon har fått ert högtidliga löfte

Farsça: 

و چگونه آن را پس می گیرید در حالی که [با آمیزش جسمی ، تماس روحی و معاشرت] به یکدیگر رسیده اید، و آنان از شما [به وسیله قرارداد ازدواج] پیمانی محکم گرفته اند.

Kürtçe: 

جا چۆن وەری دەگرنەوە؟ لەکاتێکدا چوونەتەلای یەکتری (تێکەڵاوی ژن و مێردایەتیتان لەگەڵ یەک کردووە) وەئەو ئافرەتانە وەریان گرتووە لێتان پەیمانێکی پتەو بەھێز (کەوا بەستنی نیکاحە)

Özbekçe: 

Ва қандай ҳам олурсиз?! Ахир, бир-бирингизга қовишдингиз ва улар сиздан мустаҳкам аҳду паймон олганлар-ку?! (Ояти каримадаги, «... улар сиздан мустаҳкам аҳду паймон олганлар-ку?!» жумласидаги «аҳду паймон»нинг маъноси ҳақида Суфён ас-Саврий: «Яхшилик ила тутиб туриш ёки яхшилик билан ажрашиш ҳақидаги аҳд», деганлар. Робеъ ибн Анас эса: «Бу Пайғамбаримизнинг (с. а. в.): «Сиз уларни Аллоҳнинг омонати ила олдингиз ва фаржларини Аллоҳнинг калимаси ила ўзингизга ҳалол этдингиз», деган ҳадисларидан иборатдир», деган.)

Malayca: 

Dan bagaimana kamu tergamak mengambil balik pemberian itu padahal kasih mesra kamu telah terjalin antara satu dengan yang lain, dan mereka pula (isteri- isteri kamu itu) telahpun mengambil perjanjian yang kuat daripada kamu?

Arnavutça: 

S’i do të merrnit ju nga ajo dhuratë, kur ju i keni dhënë njëri-tjetrit haptazi (në jetën bashkëshortore) dhe kur ato kanë marrë nga ju obligim të fortë.

Bulgarca: 

И как ще го вземете, след като се отдадохте един на друг, и те получиха от вас твърд обет?

Sırpça: 

А како бисте могли то да узмете, када сте једно са другим били интимни и кад су оне од вас узеле чврсту обавезу!?

Çekçe: 

A jak byste jí to mohli vzít, když jste byli jeden s druhým úzce svázáni a ony od vás již přijaly závazek pevný?

Urduca: 

اور آخر تم اُسے کس طرح لے لو گے جب کہ تم ایک دوسرے سے لطف اندو ز ہو چکے ہو اور وہ تم سے پختہ عہد لے چکی ہیں؟

Tacikçe: 

Ва чӣ гуна он молро бозпас мегиред ва ҳол он ки ҳар як аз шумо аз дигаре баҳраманд шудааст ва занон аз шумо паймоне устувор гирифтаанд.

Tatarca: 

Талак кылган хатыннарыгыздан үзегез биргән мәһерне ничек оялмыйча, Аллаһудан курыкмыйча кире алырсыз? Дөреслектә бер-берегезгә кушылдыгыз, һәм ул хатыннар никах вакытында сездән авыр ґәһедне алдылар.

Endonezyaca: 

Bagaimana kamu akan mengambilnya kembali, padahal sebagian kamu telah bergaul (bercampur) dengan yang lain sebagai suami-isteri. Dan mereka (isteri-isterimu) telah mengambil dari kamu perjanjian yang kuat.

Amharca: 

ከፊላችሁ ወደ ከፊሉ በእርግጥ የደረሰ ሲኾንና ከእናንተ ላይም (ሴቶች) የጠበቀ ኪዳንን የያዙባችሁ ሲኾኑ እንዴት ትወስዱታላችሁ!

Tamilce: 

உங்களில் சிலர் சிலருடன் (அன்போடும் அந்தரங்க வாழ்க்கையில் அன்னியோனியமாகவும் வாழ்ந்து ஒருவர் மற்றவருடன்) கலந்து விட்டிருக்கும் நிலையில்; இன்னும், அப்பெண்கள் உங்களிடம் உறுதியான வாக்குறுதியையும் வாங்கி இருக்கும் நிலையில் அதை எவ்வாறு நீங்கள் (திரும்ப) கைப்பற்றுவீர்கள்?

Korece: 

어떻게 취득하려 하느뇨 너 희는 이미 서로가 동거하여 생활 하였고 그들은 너희로부터 엄숙한맹세를 하지 안했더뇨

Vietnamca: 

Làm sao mà các ngươi có thể lấy lại phần tiền cưới đó trong khi các ngươi đã ăn nằm với họ và họ đã nhận lấy lời giao ước long trọng(14) của các ngươi?! (14) Lời giao ước long trọng là chung sống tử tế hoặc li hôn đúng mực và hợp lẽ phải (Trích từ Tafsir At-Tabari).