Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

170

Ayet No: 

663

Sayfa No: 

104

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِن رَّبِّكُمْ فَآمِنُوا خَيْرًا لَّكُمْ ۚ وَإِن تَكْفُرُوا فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا

Çeviriyazı: 

yâ eyyühe-nnâsü ḳad câekümü-rrasûlü bilḥaḳḳi mir rabbiküm feâminû ḫayral leküm. vein tekfürû feinne lillâhi mâ fi-ssemâvâti vel'arḍ. vekâne-llâhü `alîmen ḥakîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey insanlar, Resul size, Rabbi'nizden hakkı (gerçeği) getirdi. Kendi yararınıza olarak ona inanın. Eğer inkâr ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

Diyanet İşleri: 

Ey İnsanlar! Peygamber Rabbiniz'den size gerçekle geldi, inanın, bu sizin hayrınızadır. İnkar ederseniz, bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah bilendir. Hakim'dir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey insanlar, şüphe yok ki peygamber, Rabbinizden gerçek olarak gelmiştir size, siz de inanın, hayırlıdır size bu. İnkar ederseniz şüphe yok ki Allah'ındır ne varsa göklerde ve yeryüzünde ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Şaban Piriş: 

Ey insanlar! Şüphesiz Rasûl size Rabbinizden hak olan şey ile geldi. Öyleyse iman etmeniz sizin için hayırlıdır. Eğer küfrederseniz, göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah Alim'dir, Hakim'dir.

Edip Yüksel: 

İnsanlar! Elçi Rabbinizden gerçeği getirmiştir. Kendi yararınız için inanmalısınız. İnkar ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır. ALLAH Bilendir, Bilgedir.

Ali Bulaç: 

Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Suat Yıldırım: 

Ey insanlar! Resûlullah Rabbinizden size hakkı getirdi, kendi iyiliğiniz için ona iman edin.Eğer inkâr ederseniz bilin ki göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [14,8]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ey insanlar! Muhakkak ki size Rabbinizden bir peygamber hak ile gelmiştir. Artık sizin için hayır olmak üzere O´na imân ediniz. Ve eğer inkar ederseniz şüphe yok ki, göklerde ve yerde her ne varsa Allah´ındır. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey insanlar! Resul size Rabbinizden hakkı getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun. Nankörlük ederseniz göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Bekir Sadak: 

Ey Insanlar! Rabbiniz´den size acik bir delil geldi, size apacik bir nur, Kuran indirdik.

İbni Kesir: 

Ey insanlar

Adem Uğur: 

Ey insanlar! Resûl size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin. Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah´ındır. (O´nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir.

İskender Ali Mihr: 

Ey insanlar, resûl size Rabbinizden hak ile gelmişti! Öyleyse âmenû olun (ölmeden önce ruhunuzu Allah´a ulaştırmayı dileyin), (bu) sizin için hayırlıdır. Ve şayet inkâr etseniz bile yeryüzünde ve göklerde olanlar (herşey) muhakkak ki Allah´ındır. Ve Allah Alîm´dir (en iyi bilendir), Hakîm´dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

Celal Yıldırım: 

Ey insanlar I Rabbinizden size hak (din) ile bir peygamber geldi

Tefhim ul Kuran: 

Ey insanlar, şüphesiz peygamber size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer küfüre sayarsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah´ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Fransızca: 

ô gens ! Le Messager vous a apporté la vérité de la part de votre Seigneur. Ayez la foi, donc, cela vous sera meilleur. Et si vous ne croyez pas (qu'importe ! ), c'est à Allah qu'appartient tout ce qui est dans les cieux et sur la terre. Et Allah est Omniscient et Sage.

İspanyolca: 

¡Hombres! Ha venido a vosotros el Enviado con la Verdad que viene de vuestro Señor. Creed, pues, será mejor para vosotros. Si no creéis... De Alá es lo que está en los cielos y en la tierra. Alá es omnisciente, sabio.

İtalyanca: 

¡Hombres! Ha venido a vosotros el Enviado con la Verdad que viene de vuestro Señor. Creed, pues, será mejor para vosotros. Si no creéis... De Alá es lo que está en los cielos y en la tierra. Alá es omnisciente, sabio.

Almanca: 

Ihr Menschen! Bereits ist zu euch doch ein Gesandter mit der Wahrheit von eurem HERRN gekommen, so verinnerlicht den Iman, dies ist besser für euch. Doch solltet ihr Kufr betreiben, so gehört ALLAH gewiß, was in den Himmeln und was auf Erden ist. Und ALLAH bleibt immer allwissend, allweise.

Çince: 

众人啊!使者确已昭示你们从你们的主降示的真理,故你们当确信他,这对于你们是有益的。如果你们不信道,(那末,真主是无需求你们的), 因为天地万物,确是真主的。真主是全知的,是至睿的。

Hollandaca: 

O menschen! thans is de apostel onder u gekomen met waarheid van uwen Heer; gelooft dus; het is beter voor u. Maar indien gij niet gelooft; alles, wat in den hemel en op aarde is behoort Gode; en God is alwetend en wijs.

Rusça: 

О люди! К вам явился Посланник с истиной от вашего Господа. Уверуйте же, ведь так будет лучше для вас. Если же вы не уверуете, то ведь Аллаху принадлежит то, что на небесах и на земле. Аллах - Знающий, Мудрый.

Somalice: 

Dadow wuxuu idiinla Yimid Rasuulku Xaq Xagga Eebe ee Rumeeya (Xaqa) saasaa idiin khayr roon, haddaad Gaalowdaanna Eebe waxaa u Sugnaaday waxa ku sugan Samaawaadka iyo Dhulka Eebana waa oge falsan.

Swahilice: 

Enyi Watu! Amekwisha kujieni Mtume huyu na haki itokayo kwa Mola wenu Mlezi. Basi aminini, ndiyo kheri yenu. Na mkikakanusha basi hakika viliomo mbinguni na duniani ni vya Mwenyezi Mungu tu. Na hakika Mwenyezi Mungu ni Mjuzi Mwenye hikima.

Uygurca: 

ئى ئىنسانلار! پەيغەمبەر (يەنى مۇھەممەد ئەلەيھىسسالام) سىلەرگە پەرۋەردىگارىڭلاردىن ھەق (دىن) ئېلىپ كەلدى، ئىمان ئېيتىڭلاركى، (بۇ) سىلەر ئۈچۈن پايدىلىق، ئەگەر ئىنكار قىلساڭلار (يەنى كۇفرىنى داۋاملاشتۇرساڭلار) (اﷲ سىلەردىن بىھاجەت). چۈنكى ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكى شەيئىلەرنىڭ ھەممىسى اﷲ نىڭدۇر (يەنى اﷲ نىڭ مەخلۇقاتىدۇر، مۈلكىدۇر). اﷲ (بەندىلىرىنىڭ ئەھۋالىنى) بىلگۈچىدۇر، ھېكمەت بىلەن ئىش قىلغۇچىدۇر

Japonca: 

人びとよ,使徒は確かに主からの真理をもってあなたがたの許に来た。だからあなたがたは信じなさい。それがあなたがたのために最も良い。例えあなたがたが信じなくても,本当に天と地の凡てのものは,アッラーの有である。アッラーは全知にして英明であられる。

Arapça (Ürdün): 

«يا أيها الناس» أي أهل مكة «قد جاءكم الرسول» محمد صلى الله عليه وسلم «بالحق من ربكم فآمنوا» به واقصدوا «خيرا لكم» مما أنتم فيه «وإن تكفروا» به «فإن لله ما في السماوات والأرض» ملكا وخلقا وعبيدا فلا يضره كفركم «وكان الله عليما» بخلقه «حكيما» في صنعه بهم.

Hintçe: 

ऐ लोगों तुम्हारे पास तुम्हारे परवरदिगार की तरफ़ से रसूल (मोहम्मद) दीने हक़ के साथ आ चुके हैं ईमान लाओ (यही) तुम्हारे हक़ में बेहतर है और अगर इन्कार करोगे तो (समझ रखो कि) जो कुछ ज़मीन और आसमानों में है सब ख़ुदा ही का है और ख़ुदा बड़ा वाक़िफ़कार हकीम है

Tayca: 

มนุษย์ชาติทั้งหลาย ! แท้จริงร่อซูลนั้น ได้นำความจริงจากพระเจ้าของพวกเจ้ามายังพวกเจ้าแล้ว จงศรัทธากันเถิด มันเป็นสิ่งดียิ่งแก่พวกเจ้า และหากพวกเจ้าปฏิเสธศรัทธา แล้ว แท้จริงสิ่งที่อยู่ในบรรดาชั้นฟ้า และในแผ่นดินนั้นเป็นสิทธิ์ของอัลลอฮฺทั้งสิ้น และอัลลอฮฺนั้นเป็นผู้ทรงรอบรู้ ผู้ทรงปรีชาญาณ

İbranice: 

הוי אלה האנשים! אכן בא אליכם השליח (מוחמד) עם האות הבהיר מריבונכם, ומוטב לכם להאמין בו. כי אם תכפרו, הן, לאלוהים כל אשר בשמים ובארץ, ואלוהים יודע הכול חכם מכול

Hırvatça: 

O ljudi, Poslanik vam je već donio Istinu od Gospodara vašeg; zato, vjerujte - bolje vam je! A ako ne budete vjerovali - pa zaista je Allahovo sve što je na nebesima i na Zemlji. Allah je Onaj Koji sve zna i mudar je.

Rumence: 

O, voi oameni! Trimisul v-a adus Adevărul de la Domnul vostru: credeţi, căci aşa este bine pentru voi. Dacă veţi tăgădui... Ale lui Dumnezeu sunt cele din ceruri şi de pe pământ. Dumnezeu este Ştiutor, Înţelept.

Transliteration: 

Ya ayyuha alnnasu qad jaakumu alrrasoolu bialhaqqi min rabbikum faaminoo khayran lakum wain takfuroo fainna lillahi ma fee alssamawati waalardi wakana Allahu AAaleeman hakeeman

Türkçe: 

Ey insanlar! Resul size Rabbinizden hakkı getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun. Nankörlük ederseniz göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Sahih International: 

O Mankind, the Messenger has come to you with the truth from your Lord, so believe; it is better for you. But if you disbelieve - then indeed, to Allah belongs whatever is in the heavens and earth. And ever is Allah Knowing and Wise.

İngilizce: 

O Mankind! The Messenger hath come to you in truth from Allah: believe in him: It is best for you. But if ye reject Faith, to Allah belong all things in the heavens and on earth: And Allah is All-knowing, All-wise.

Azerbaycanca: 

Ey insanlar! Peyğəmbər Rəbbinizdən sizə haqla (Qur’anı) gətirdi. (Ona) iman gətirin! Bu sizin üçün xeyirli olar. Siz (onu) inkar etsəniz də, (bilin ki) göylərdə və yerdə nə varsa, (hamısı) Allaha məxsusdur. (Allahın sizin Ona inanıb-inanmamağınıza heç bir ehtiyacı yoxdur. Bu, ancaq sizin özünüzə xeyir və ya zərər gətirə bilər). Həqiqətən, Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!

Süleyman Ateş: 

Ey İnsanlar, Elçi size, Rabbinizden gerçeği getirdi. Kendi yararınıza olarak (ona) inanın. Eğer inkar ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Diyanet Vakfı: 

Ey insanlar! Resul size Rabbinizden gerçeği getirdi (bunda şüphe yoktur), şu halde kendi iyiliğinize olarak (ona) iman edin. Eğer inkar ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır. (O'nun sizin inanmanıza ihtiyacı yoktur). Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir.

Erhan Aktaş: 

Ey insanlar! Resûl size Rabb’inizden gerçeği getirdi. Öyleyse kendi iyiliğiniz için ona îmân edin. Eğer kâfirlik ederseniz, bilin ki gökte ve yerde olan her şey Allah’a aittir. Allah, Her Şeyi Bilen’dir, En İyi Hüküm Veren’dir.

Kral Fahd: 

Ey insanlar! Rasûl size Rabbinizden hakkı (Kur'ân'ı ve hak dini) getirmiştir. (Bunda şüphe yoktur), O halde, kendi iyiliğiniz için (ona) iman edin. Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.

Hasan Basri Çantay: 

Ey insanlar, hiç şübhesiz, Rabbinizden size hak bir peygamber gelmişdir. O halde kendi hayrınıza olarak (ona) îman edin. Eğer inkâr edib kâfir olursanız (biliniz ki) göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allahındır. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.

Muhammed Esed: 

Ey insanlar! Elçi size Rabbinizden hakikati getirdi: o halde kendi iyiliğiniz için inanın! Ve eğer hakikati inkar ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olan her şey Allaha aittir ve Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir!

Gültekin Onan: 

Ey insanlar, kuşkusuz elçi size rabbinizden hakla geldi. Öyleyse inanın / inanmanız, sizin için hayırlıdır. Eğer küfrederseniz, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Tanrı´nındır. Tanrı bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ali Fikri Yavuz: 

Ey insanlar! Gerçekten size, Rabbinizden islâm dini ile Peygamber geldi. Hakkınızda hayırlı olmak için hemen ona iman edin. Eğer inanmayacak ve küfredecek olursanız, şüphe yok ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah her şeyi bilicidir, hükmünde hikmet sahibidir.

Portekizce: 

Ó humanos, por certo que vos chegou o Mensageiro com a Verdade de vosso Senhor. Crede, pois, nele, que será melhorpara vós. Porém, se descrerdes, sabei que a Deus pertence tudo quanto existe nos céus e na terra e que Ele é Sapiente,Prudentíssimo.

İsveççe: 

Människor! Sändebudet har nu kommit till er med sanningen från er Herre; tro därför för ert eget bästa! Men om ni framhärdar i att förneka sanningen [minns då att] allt i himlarna och på jorden tillhör Gud. - Gud vet, Gud är vis.

Farsça: 

ای مردم! البته پیامبری از سوی پروردگارتان به درستی و راستی به سوی شما آمد؛ پس به او ایمان آورید که به خیر شماست. و اگر کفر ورزید [بدانید که خدا از شما و ایمانتان بی نیاز است] زیرا آنچه در آسمان ها و زمین است، در سیطره مالکیّت و فرمانروایی خداست، و خدا همواره دانا و حکیم است.

Kürtçe: 

ئەی خەڵکینە بێگومان پێغەمبەر ھێناویەتی بۆتان ڕاستی و ڕەوا لەلایەن پەروەردگارتانەوە کەواتە ئێوەش باوەڕ بھێنن چاکترە بۆتان وە ئەگەر باوەڕ نەھێنن ئەوا بێگومان ھەرچی لە ئاسمانەکان و زەویدا ھەیە ھی خوایە وە خوا ھەمیشە زانا و دانا و (کاردروستە)

Özbekçe: 

Эй одамлар! Батаҳқиқ, сизларга Роббингиздан ҳақ ила Пайғамбар келди. Бас, иймон келтиринг, ўзингизга яхши бўладир. Агар куфр келтирсангиз, зотан осмонлару ердаги нарсалар Аллоҳникидир. Ва Аллоҳ билувчи ва ҳикматли зотдир.

Malayca: 

Wahai sekalian umat manusia! Sesungguhnya telah datang kepada kamu Rasul Allah (Muhammad s.a.w) dengan membawa kebenaran dari Tuhan kamu, maka berimanlah kamu (kerana yang demikian itu) amatlah baiknya bagi kamu. Dan jika kamu kufur ingkar (maka kekufuran kamu itu tidak mendatangkan kerugian apa-apa kepada Allah), kerana sesungguhnya bagi Allah jualah segala yang ada di langit dan di bumi; dan Allah sentiasa Mengetahui lagi Maha Bijaksana.

Arnavutça: 

O njerëz! Pejgamberi, madje ua ka sjellë të vërtetën nga Zoti juaj; andaj, besoni – se (kjo) për ju është më mirë! E në qoftë se, nuk besoni (Perëndisë nuk i dëmtoni asgjë), dinie se të Perëndisë janë të gjitha që gjenden në qiej dhe në Tokë. E, Perëndia është i Gjithëdijshëm dhe i Plotëdijshëm.

Bulgarca: 

О, хора, Пратеника дойде при вас с истината от вашия Господ - и повярвайте! Това е най-доброто за вас. А ако не повярвате - на Аллах е всичко на небесата и на земята. Аллах е всезнаещ, премъдър.

Sırpça: 

О људи, Посланик вам је већ донео Истину од вашег Господара; зато, верујте - боље вам је! А ако не будете веровали - па заиста је Аллахово све што је на небесима и на Земљи. Аллах је Онај Који све зна и мудар је.

Çekçe: 

Ó lidé! Nyní přišel k vám posel s pravdou od Pána vašeho, uvěřte, a bude to pro vás lepší! Avšak neuvěříte-li... vždyť Bohu náleží vše, co na nebesích je i na zemi, a Bůh je vševědoucí, moudrý.

Urduca: 

لوگو! یہ رسول تمہارے پاس تمہارے رب کی طرف سے حق لے کر آگیا ہے، ایمان لے آؤ، تمہارے ہی لیے بہتر ہے، اور اگر انکار کرتے ہو تو جان لو کہ آسمانوں اور زمین میں جو کچھ ہے سب اللہ کا ہے اور اللہ علیم بھی ہے اور حکیم بھی

Tacikçe: 

Эй мардум, паёмбаре ба ҳақ аз ҷониби Худо бар шумо фиристода шуд, пас ба ӯ имон биёваред, ки хайри шумо дар он аст. Ва агар ҳам кофир шавед, аз они Худост ҳар чӣ дар осмонҳову замин аст. Ва Ӯ донову ҳаким аст!

Tatarca: 

Ий кешеләр! Шиксез, сезгә Раббыгыздан хаклык илә расүл килде, Аллаһуга, Коръәнгә һәм расулгә ышаныгыз! Үзегез өчен хәерледер. Әгәр ышануны һәм Коръән белән гамәл кылуны инкяр итсәгез, бит җирдә вә күкләрдә булган нәрсәләр Аллаһуныкыдыр, сезнең ышануыгызга Аллаһ мохтаҗ түгел. Аллаһ һәркемнең эшен белүче вә гаделлек илә хөкем итүче булды.

Endonezyaca: 

Wahai manusia, sesungguhnya telah datang Rasul (Muhammad) itu kepadamu dengan (membawa) kebenaran dari Tuhanmu, maka berimanlah kamu, itulah yang lebih baik bagimu. Dan jika kamu kafir, (maka kekafiran itu tidak merugikan Allah sedikitpun) karena sesungguhnya apa yang di langit dan di bumi itu adalah kepunyaan Allah. Dan adalah Allah Maha Mengetahui lagi Maha Bijaksana.

Amharca: 

እናንተ ሰዎች ሆይ! መልክተኛው እውነትን ከጌታችሁ አመጣላችሁ፡፡ እመኑም ለናንተ የተሻለ (ይኾናል)፡፡ ብትክዱም (አትጐዱትም)፡፡ በሰማያትና በምድር ያለው ሁሉ የአላህ ነውና፡፡ አላህም ዐዋቂ ጥበበኛ ነው፡፡

Tamilce: 

மக்களே! இத்தூதர் உங்கள் இறைவனிடமிருந்து உங்களிடம் சத்தியத்தைக் கொண்டு வந்துவிட்டார். ஆகவே, நம்பிக்கை கொள்ளுங்கள். (அது) உங்களுக்கு மிக்க நல்லதாக அமையும். நீங்கள் (அவரை) நிராகரித்தால், (அல்லாஹ்விற்கு ஒன்றும் நஷ்டமில்லை. ஏனெனில்,) வானங்களிலும் பூமியிலுமுள்ளவை நிச்சயமாக அல்லாஹ்விற்கே உரியன! அல்லாஹ் நன்கறிந்தவனாக, மகா ஞானவானாக இருக்கிறான்.

Korece: 

백성들이여 선지자께서 너 희를 위하여 주님으로부터 진리를 갖고 오셨으니 이를 믿으라 그러 면 너희에게 복이 되리라 아직도 너희는 불신하고 있느뇨 천지의 삼라만상이 하나님의 것이거늘 하 나님은 아심과 지혜로 충만하심이 라

Vietnamca: 

Hỡi nhân loại, chắc chắn Thiên Sứ (Muhammad) đã đến với các ngươi mang theo Chân Lý từ Thượng Đế của các ngươi. Bởi thế, các ngươi hãy tin nơi Y, điều đó tốt cho các ngươi, còn nếu các ngươi phủ nhận Y thì quả thật vạn vật trong các tầng trời và trái đất đều thuộc về Allah. Và Allah là Đấng Hằng Biết, Đấng Sáng Suốt.