Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

129

Ayet No: 

622

Sayfa No: 

99

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَن تَسْتَطِيعُوا أَن تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ ۖ فَلَا تَمِيلُوا كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِ ۚ وَإِن تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا

Çeviriyazı: 

velen testeṭî`û en ta`dilû beyne-nnisâi velev ḥaraṣtüm felâ temîlû külle-lmeyli feteẕerûhâ kelmü`alleḳah. vein tuṣliḥû vetetteḳû feinne-llâhe kâne gafûrar raḥîmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kadınlarınız arasında her yönden adaletli davranmaya ne kadar uğraşsanız buna güç yetiremezsiniz. Bari birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve haksızlıktan korunursanız, şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Diyanet İşleri: 

Adil hareket etmeye ne kadar uğraşsanız, kadınlar arasında eşitlik yapamayacaksınız, bari bir tarafa kalben tamamen meyletmeyin ki diğerini askıdaymış gibi bırakmış olmayasınız. İşleri düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız bilin ki Allah şüphesiz bağışlar ve merhamet eder.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kadınlar arasında adaletle muamele etmeyi ne kadar isteseniz, bu hususa ne kadar düşseniz imkan yok, yapamazsınız, adaletle muamele edemezsiniz. Hiç olmazsa onların birine tamamıyla meyledip öbürünü muallaktaymış gibi bir vaziyete düşürmeyin, uzlaşır ve sakınırsanız şüphe yok ki Allah, suçları örter rahimdir.

Şaban Piriş: 

Ne kadar isteseniz de kadınlarınız arasında (sevgide) eşit davranamazsınız. O halde büsbütün birine meyledip de diğerlerini askıda (kocasızmış gibi) gibi bırakmayın. Eğer (amellerinizi) düzeltir ve (haksızlıktan) sakınırsanız bilin ki Allah, affedici ve merhametlidir.

Edip Yüksel: 

Ne kadar isteseniz de kadınlara eşit davranamazsınız. Öyleyse tamamen birine yönelip de diğerini askıdaymış gibi bırakmayın. Bu durumu düzeltip erdemli olursanız ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

Ali Bulaç: 

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

Suat Yıldırım: 

Ey kocalar! bütün benliğinizle isteseniz dahi eşleriniz arasında tam adaleti sağlayamazsınız. Öyleyse bir tarafa büsbütün gönlünüzü kaptırıp da öbürünü kocasızmış gibi bir vaziyette bırakmayın.Eğer arayı düzeltir, işlerinizi iyileştirir ve haksızlıktan sakınırsanız, unutmayın ki Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur)(4,3).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve kadınlar arasında adâlette bulunmanıza ne kadar arzukeş olsanız da asla muktedir olamazsınız, artık birine büsbütün meyl ile temayül edip de ötekini asıklı gibi bırakmayınız. Ve eğer ıslah eder ve sakınırsanız şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Barışı esas alıp sakınırsanız, Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır.

Bekir Sadak: 

Ey Insanlar! Allah dilerse sizi yok eder, baskalarini getirir, O, buna Kadir´dir.

İbni Kesir: 

Ne kadar isteseniz

Adem Uğur: 

Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz

İskender Ali Mihr: 

Ve, kadınlar arasında adaleti sağlamaya gayret etseniz bile asla güç yetiremezsiniz o halde birine tamamen meyledip (ilgi gösterip), böylece diğerini muallakta (boşta) gibi terketmeyin. Ve eğer arayı düzeltir ve takva sahibi olursanız, o taktirde muhakkak ki Allah, Gafur´dur ve Rahîm´dir.

Celal Yıldırım: 

Kadınlar arasında ne kadar âdil davranmak isteseniz de elbette (buna) güç getiremezsiniz. 0 halde büsbütün (birine) meyledip (diğerini) askıdaymış gibi bırakmayın ve eğer arayı düzeltir (inat, bencillik ve haksızlıktan) sakınırsanız, şüphesiz ki Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.

Tefhim ul Kuran: 

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

Fransızca: 

Vous ne pourrez jamais être équitable entre vos femmes, même si vous en êtes soucieux. Ne vous penchez pas tout à fait vers l'une d'elles, au point de laisser l'autre comme en suspens. Mais si vous vous réconciliez et vous êtes pieux... donc Allah est, certes, Pardonneur et Miséricordieux.

İspanyolca: 

No podréis ser justos con vuestras mujeres, aun si lo deseáis. No seáis, pues, tan parciales que dejéis a una de ellas como en suspenso. Si ponéis paz y teméis a Alá,... Alá es indulgente, misericordioso.

İtalyanca: 

Non potrete mai essere equi con le vostre mogli anche se lo desiderate. Non seguite però la vostra inclinazione fino a lasciarne una come in sospeso. Se poi vi riconcilierete e temerete [Allah] ebbene Allah è perdonatore, misericordioso.

Almanca: 

Ihr werdet den Ehefrauen gegenüber nicht gerecht sein können, möget ihr auch noch so sehr darauf bedacht sein. So neigt euch nicht (einer Ehefrau) voll zu (bzw. ab), damit ihr sie nicht wie eine laßt, die in der Schwebe ist . Doch wenn ihr dies korrigiert und Taqwa gemäß handelt, so bleibt ALLAH gewiß immer allvergebend, allgnädig.

Çince: 

即使你们贪爱公平,你们也绝不能公平地待遇众妻; 但你们不要完全偏向所爱的,而使被疏远的,如悬空中。如果你们加以和解,而且防备虐待,那末,真主确是至赦的,确是至慈的。

Hollandaca: 

Gij kunt nimmer gelijkelijk omtrent uwe vrouwen handelen; tracht het echter; wend u daarom niet met tegenzin van uwe vrouw af, noch verlaat haar als eene die geschorst is, maar indien gij haar tevreden stelt en vreest haar te misbruiken, zal God genadig en barmhartig zijn.

Rusça: 

Вы не сможете относиться к женам одинаково справедливо даже при сильном желании. Не наклоняйтесь же полностью к одной, оставляя другую словно висящей. Но если вы исправите положение и будете богобоязненны, то ведь Аллах - Прощающий, Милосердный.

Somalice: 

ma kartaan inaad sintaan Haweejkiinna dhexdooda aadba dadaasheene ee ha ka iilanina iilasho dhan, oo ka tagtaan sida mid xidhan (dayacan). haddaad wanaajisaan ood dhawrsataan Eebe waa dambi dhaafe Naxariista.

Swahilice: 

Wala hamtaweza kufanya uadilifu baina ya wake, hata mkikakamia. Kwa hivyo msimili moja kwa moja mkamwacha (mmojapo) kama aliye tundikwa. Na mkisikizana na mkamchamngu basi Mwenyezi Mungu ni Mwingi wa maghfira na Mwenye kurehemu.

Uygurca: 

قانچە تىرىشساڭلارمۇ ئاياللىرىڭلارغا (مۇھەببەتتە ۋە دىلنىڭ مايىللىقىدا) باراۋەر مۇئامىلىدە بولۇشقا ھەرگىز قادىر بولالمايسىلەر، شۇنىڭ ئۈچۈن بىرسىگە پۈتۈنلەي مايىل بولۇپ، ئىككىنچىسىنى (ئېرى باردەكمۇ ئەمەس، يوقتەكمۇ ئەمەس) ئېسىپ قويۇلغان ئايالدەك تاشلاپ قويماڭلار، ئەگەر (بۇ جەھەتتىكى قۇسۇرلىرىڭلارنى) تۈزەتسەڭلار، (ئۇلارغا زۇلۇم قىلىشتىن) ساقلانساڭلار، اﷲ ئەلۋەتتە (سىلەرگە) مەغپىرەت قىلىدۇ، رەھىم قىلىدۇ

Japonca: 

あなたがたは妻たちに対して公平にしようとしても,到底出来ないであろう。あなたがたは(そう)望んでも。偏愛に傾き,妻の一人をあいまいに放って置いてはならない。あなたがたが融和し,主を畏れるのならば。誠にアッラーは,度々赦される御方,慈悲深い御方であられる。

Arapça (Ürdün): 

«ولن تستطيعوا أن تعدلوا» تسووا «بين النساء» في المحبة «ولو حرصتم» على ذلك «فلا تميلوا كل الميل» إلى التي تحبونها في القسم والنفقة «فتذروها» أي تتركوا الممال عنها «كالمعلَّقة» التي لا هي أيم ولا هي ذات بعل «وإن تصلحوا» بالعدل بالقسم «وتتقوا» الجور «فإن الله كان غفورا» لما في قلبكم من الميل «رحيما» بكم في ذلك.

Hintçe: 

और अगरचे तुम बहुतेरा चाहो (लेकिन) तुममें इतनी सकत तो हरगिज़ नहीं है कि अपनी कई बीवियों में (पूरा पूरा) इन्साफ़ कर सको (मगर) ऐसा भी तो न करो कि (एक ही की तरफ़) हमातन माएल हो जाओ कि (दूसरी को अधड़ में) लटकी हुई छोड़ दो और अगर बाहम मेल कर लो और (ज्यादती से) बचे रहो तो ख़ुदा यक़ीनन बड़ा बख्शने वाला मेहरबान है

Tayca: 

และพวกเจ้าไม่สามารถที่จะให้ความยุติธรรมในระหว่างบรรดาหญิง ได้เลย และแม้ว่าพวกเจ้าจะมีความปรารถนาอันแรงกล้าก็ตาม ดังนั้นพวกเจ้าจงอย่าเอียงไปหมด แล้วพวกเจ้าก็จะปล่อยให้บรรดานาง (ที่ถูกทอดทิ้ง) นั้นประหนึ่งผุ้ที่ถูกแขวนไว้ และหากพวกเจ้าประนีประนอมกัน และมีความยำเกรงแล้ว แท้จริงอัลลอฮฺนั้นเป็นผู้ทรงอภัยโทษ ผู้ทรงเมตตาเสมอ

İbranice: 

לעולם לא תוכלו לעשות צדק בין נשותיכם גם אם תשקדו לשם כך. ואולם אל תרחיקו לכת בנטייתכם (אל האחת,) כדי שלא תשאירו (את האחרת) כתלויה (לא נשואה ולא גרושה.) אם תשלימו ותהיו יראים, הן, אלוהים הוא הסלחן והרחום

Hırvatça: 

Vi nećete moći potpuno jednako postupati prema suprugama svojim ma koliko to željeli. I nemojte prema nekoj sasvim naginjati pa da neku učinite kao da je bez muža, a nerazvedena. A ako se popravite i Allaha bojite, pa Allah je, uistinu, Onaj Koji oprašta grijehe i milostiv je.

Rumence: 

Voi nu veţi putea fi întru totul drepţi cu fiecare dintre femeile voastre, chiar dacă ţineţi morţiş. Nu fiţi prea părtinitori, lăsând-o pe vreuna dintre ele de izbelişte. Dacă vă împăcaţi şi vă temeţi de Dumnezeu, să ştiţi că El este Iertător, Milostiv.

Transliteration: 

Walan tastateeAAoo an taAAdiloo bayna alnnisai walaw harastum fala tameeloo kulla almayli fatatharooha kaalmuAAallaqati wain tuslihoo watattaqoo fainna Allaha kana ghafooran raheeman

Türkçe: 

Tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Barışı esas alıp sakınırsanız, Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır.

Sahih International: 

And you will never be able to be equal [in feeling] between wives, even if you should strive [to do so]. So do not incline completely [toward one] and leave another hanging. And if you amend [your affairs] and fear Allah - then indeed, Allah is ever Forgiving and Merciful.

İngilizce: 

Ye are never able to be fair and just as between women, even if it is your ardent desire: But turn not away (from a woman) altogether, so as to leave her (as it were) hanging (in the air). If ye come to a friendly understanding, and practise self-restraint, Allah is Oft-forgiving, Most Merciful.

Azerbaycanca: 

Siz nə qədər çox istəsəniz də, heç vaxt arvadlar arasında ədalətlə rəftar etməyi bacarmazsınız. Barı, (birisinə) tamamilə meyl göstərib, digərini asılı vəziyyətdə (nə ərli kimi ərli, nə də boşanmış kimi boşanmış) qoymayın. Əgər özünüzü islah edib (belə hərəkətlərdən) çəkinsəniz (Allah sizi bağışlar). Həqiqətən, Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!

Süleyman Ateş: 

Ne kadar isteseniz de kadınlar arasında (tam) adalet yapamazsınız. Öyle ise (birine) tamamen yönelip ötekini askıda (kocasızmış) gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, sakınırsanız, Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

Diyanet Vakfı: 

Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında adil davranmaya güç yetiremezsiniz; bari birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Erhan Aktaş: 

Ne kadar isteseniz de kadınlar arasında(1) tam anlamı ile adaletli olmaya kesinlikle güç yetiremezsiniz. O halde, anlaşmazlığı çözümsüz hale getirip, onları yüzüstü bırakmayın. Eğer, arayı düzelterek, takvâlı davranırsanız kuşkusuz ki Allah, Çok Bağışlayıcı’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.

Kral Fahd: 

Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.

Hasan Basri Çantay: 

Kadınlar arasında adalet (ve müsavatı tatbik) etmenize ne kadar hırs gösterseniz, asla güc yetiremezsiniz. Bari (birine) büsbütün meyledib de ötekini (ne dul, ne kocalı bir durumda) askılı gibi bırakmayın. Eğer (nefsinizi) İslah eder, (haksızlıkdan) sakınırsanız şübhe yok ki Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

Muhammed Esed: 

Ne kadar isteseniz de eşlerinize adaletle davranmak elinizde değildir. Dolayısıyla diğerlerini dışlayarak ve onları kocası hem var hem de yokmuş gibi bir durumda bırakarak (içlerinden sadece) birine yönelmeyin. Ancak her şeyi yoluna koyar ve Ona karşı sorumluluğunuzun bilincinde olursanız, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.

Gültekin Onan: 

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Tanrı, bağışlayandır, esirgeyendir.

Ali Fikri Yavuz: 

Kadınlar (ınız) arasında sevgide eşitlik yapmağa hırs gösterseniz bile, asla buna gücünüz yetmez. O halde büsbütün birine meyledip diğerlerini (ne kocalı, ne de kocasız) askıda kalmış gibi bırakmayın. Eğer nefsinizi düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız gerçekten Allah günahlarınızı çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Portekizce: 

Não podereis, jamais, ser eqüitativos com vossas esposas, ainda que nisso vos empenheis. Por essa razão, nãodeclineis demasiadamente uma delas, deixando-a como se estivesse abandonada; porém, se vos reconciliardes e temerdes,sabei que Deus é Indulgente, Misericordiosíssimo.

İsveççe: 

Det är inte möjligt för er att ge era hustrur lika behandling i allt, hur uppriktigt ni än önskar det; men ge inte era känslor [för en] så tydliga uttryck att ni lämnar den [andra] i ovisshet [om vad ni känner för henne]. Men om ni lägger till rätta det som ni har brustit i och fruktar Gud [skall ni se att] Gud är ständigt förlåtande, barmhärtig.

Farsça: 

و شما هر چند حریص [بر عدالت] باشید، هرگز نمی توانید [از نظر علاقه و میل قلبی] میان زن ها [یی که در عقد خود دارید] عدالت ورزید، پس تمایل خود را به طور کامل متوجه یک طرف ننمایید تا دیگری را به صورت زنی سرگردان و بلاتکلیف رها کنید. و اگر توافق و سازش نمایید و تقوا را [در محیط خانواده] رعایت کنید [مورد آمرزش قرار می گیرید]؛ زیرا خدا همواره بسیار آمرزنده و مهربان است.

Kürtçe: 

ئێوە ھەرگیز ناتوانن داد پەروەربن لە نێوان ژنەکانتان دا ھەر چەندە سوور بن (ھەوڵ بدەن) جا کەواتە بەتەواوی خوار مەبنەوە (لە ھاوسەری یەکێکیان) بەو ھۆیەوە واز بھێنن لەوی تریان وەک ھەڵبەستراو (نە ئەوەیە مێردی ھەبێت نەبەرەڵاش کرا بێت وتەڵاق درا بێت) وەئەگەر بسازێن و پارێزکار بن ئەوە بەڕاستی خوا ھەمیشە لێبوردە و میھرەبانە

Özbekçe: 

Агар роса ҳаракат қилсангиз ҳам, хотинлар ўртасида адолатли бўла олмайсизлар. Бир йўла мойил бўлиб кетиб, (баъзисини) муаллақга ўхшатиб қўйманг. Агар ислоҳ ва тақво қилсангиз, албатта. Аллоҳ мағфиратли ва раҳмли зотдир. («Хотинлар ўртасида адолат» кўп хотинли эрнинг хотинларига нисбатан қалбидаги муҳаббати борасидадир. Яъни, кўнглингизда муҳаббати ўрнашган баъзихотинингизга бир йўла мойил бўлиб кетиб, хотинларингизнинг баъзисини муаллақ аёлга ўхшатиб қўйманг. «Муаллақ аёл» деб хотин бўлиб хотин эмас, боши очиқ бўлиб, боши очиқ эмас, аросат бир ҳолда қолган аёлга айтилади. Бундай муаллақлик азоб, шунинг учун ояти карима эрни бу масалада адолатли бўлишга чорламоқда. Кўп хотинли эр яхши кўрган хотини билан доимо бирга бўлиб, бошқасини тарк этса, шариатга ҳеч тўғри келмайди.)

Malayca: 

Dan kamu tidak akan dapat berlaku adil di antara isteri-isteri kamu sekalipun kamu bersungguh-sungguh (hendak melakukannya); oleh itu janganlah kamu cenderung dengan melampau (berat sebelah kepada isteri yang kamu sayangi) sehingga kamu biarkan isteri yang lain seperti benda yang tergantung (di awan- awan); dan jika kamu memperbaiki (keadaan yang pincang itu), dan memelihara diri (daripada perbuatan yang zalim), maka sesungguhnya Allah Maha Pengampun, lagi Maha Mengasihani.

Arnavutça: 

Ju nuk jeni në gjendje, madje edhe sikur të dëshironi, të silleni drejt në mes të grave. Andaj, mos anoni krejtësisht vetëm kah njëra, e ta leni tjetrën si të varur (as me burrë as pa burrë!) Nëse ju i përmirësoni marrëdhëniet dhe ruheni nga padrejtësia, - e, Perëndia, me të vërtetë, është falës dhe mëshirues.

Bulgarca: 

И не ще съумеете да сте справедливи към жените [си], дори да се стремите. И не се увличайте всецяло по една, та да оставите друга - висяща. И ако помирявате и сте богобоязливи - Аллах е опрощаващ, милосърден.

Sırpça: 

Ви нећете моћи потпуно једнако да поступате према супругама својим ма колико то желели. И немојте према некој сасвим нагињати па да неку учините као да је без мужа, а неразведена. А ако се поправите и Аллаха бојите, па Аллах је, уистину, Онај Који опрашта грехе и милостив је.

Çekçe: 

Nikdy vám nebude možno, abyste byli spravedliví mezi ženami, i kdybyste si to přáli. Neprojevujte však jedné z nich úplnou náklonnost a nenechávejte jinou jakoby visící ve vzduchu! Dosáhnete-li dohody a budete-li bohabojní - vždyť Bůh je věru odpouštějíc

Urduca: 

بیویوں کے درمیان پورا پورا عدل کرنا تمہارے بس میں نہیں ہے تم چاہو بھی تو اس پر قادر نہیں ہوسکتے لہٰذا (قانون الٰہی کا منشا پورا کرنے کے لیے یہ کافی ہے کہ) ایک بیوی کی طرف اِس طرح نہ جھک جاؤ کہ دوسری کو ادھر لٹکتا چھوڑ دو اگر تم اپنا طرز عمل درست رکھو اور اللہ سے ڈرتے رہو تو اللہ چشم پوشی کرنے والا اور رحم فرمانے والا ہے

Tacikçe: 

Ҳарчанд бикушед, ҳаргиз натавонед, ки дар миёни занон ба адолат рафтор кунед. Лекин якбора ба сӯи яке майл накунед то дигареро саргашта раҳо карда бошед. Агар аз дари оштӣ дароед ва парҳезгорӣ кунед, Худо омурзанда ва меҳрубон аст!

Tatarca: 

Карт хатын илә яшь хатын арасын тигезләргә тәкатегез җитмәсә, тигезләү өчен ныклап тырышсагыз да, шулай да яшь хатыннарыгыз ягына бөтенләй авышып, карт хатыннарыгызны нәүбәттән өлешсез итеп, ирсез хатыннар кеби калдырмагыз! Әгәр хатыннарыгыз арасында төзеклек белән торсагыз һәм золымнан саклансагыз! Шулай булганда, әлбәттә, Аллаһ кимчелекләрегезне ярлыкаучы вә рәхмәт итүче булды.

Endonezyaca: 

Dan kamu sekali-kali tidak akan dapat berlaku adil di antara isteri-isteri(mu), walaupun kamu sangat ingin berbuat demikian, karena itu janganlah kamu terlalu cenderung (kepada yang kamu cintai), sehingga kamu biarkan yang lain terkatung-katung. Dan jika kamu mengadakan perbaikan dan memelihara diri (dari kecurangan), maka sesungguhnya Allah Maha Pengampun lagi Maha Penyayang.

Amharca: 

በሴቶችም መካከል ምንም እንኳ ብትጓጉ (በፍቅር) ለማስተካከል አትችሉም፡፡ እንደ ተንጠለጠለችም አድርጋችሁ ትተዋት ዘንድ (ወደምትወዷት) መዘንበልን ሁሉ አትዘንበሉ፡፡ ብታበጁም ብትጠነቀቁም አላህ መሓሪ አዛኝ ነው፡፡

Tamilce: 

நீங்கள் ஆசைப்பட்டாலும் மனைவிகளுக்கிடையில் நீதமாக நடப்பதற்கு அறவே இயலமாட்டீர்கள். ஆகவே, (ஒருத்தியின் பக்கம் மட்டும்) நீங்கள் முற்றிலும் சாய்ந்து விடாதீர்கள். அ(ப்படி சாய்ந்து மற்ற)வளை (அந்தரத்தில்) தொங்கவிடப்பட்டவளைப் போன்று விட்டுவிடாதீர்கள்! இன்னும், நீங்கள் சமாதானம் செய்து (உங்கள் ஒழுக்கங்களையும் குணங்களையும் சீர்திருத்திக் கொண்டால்); இன்னும், (மனைவிகள் விஷயத்தில்) அல்லாஹ்வை அஞ்சினால் (உங்கள் பாவங்களை அல்லாஹ் மன்னிப்பதுடன் உங்கள் மீது கருணை புரிந்து, மகிழ்ச்சியான வாழ்க்கையை ஏற்படுத்துவான். ஏனெனில்,) நிச்சயமாக அல்லாஹ் மகா மன்னிப்பாளனாக பெரும் கருணையாளனாக இருக்கிறான்.

Korece: 

너희가 최선을 다한다하여 아내들을 공평하게 할 수 없으리 라 한쪽으로 치우쳐 매달린 여인 처럼 만들지 말라 만일 너희가 화 해하고 하나님을 공경한다면 하나 님으로부터 관용과 자비가 있을 것이라

Vietnamca: 

Các ngươi (những người chồng) sẽ chẳng thể nào công bằng (tuyệt đối trong việc đối xử) với các người vợ (của các ngươi) cho dù các ngươi có cố gắng ra sao. Tuy nhiên, các ngươi cũng chớ đừng nghiêng hẳn về người (vợ) này và bỏ mặc người (vợ) kia như là một án phạt tù treo(28). Do đó, nếu (vợ chồng) các ngươi biết cải thiện và biết kính sợ (Allah) thì chắc chắn Allah hằng tha thứ, khoan dung. (28) Người chồng không ly dị nhưng bỏ rơi hoàn toàn, làm cho người vợ đó có chồng cũng như không, người vợ đó giống như bị giam lỏng như một án tù treo vậy.