Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

112

Ayet No: 

605

Sayfa No: 

96

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَن يَكْسِبْ خَطِيئَةً أَوْ إِثْمًا ثُمَّ يَرْمِ بِهِ بَرِيئًا فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُّبِينًا

Çeviriyazı: 

vemey yeksib ḫaṭîeten ev iŝmen ŝümme yermi bihî berîen feḳadi-ḥtemele bühtânev veiŝmem mübînâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kim bir hata veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Diyanet İşleri: 

Kim yanılır veya suç işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kim bir hatada bulunur, yahut suç işler de onu bir suçsuza isnat ederse iftirada bulunmuş, apaçık bir günahı yüklenmiş olur.

Şaban Piriş: 

Kim de bir hata veya günah işler sonra da onu bir suçsuza atarsa, o, iftira ve büyük bir günahı yüklenmiş olur.

Edip Yüksel: 

Kim bir hata yahut bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa şüphesiz büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Ali Bulaç: 

Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.

Suat Yıldırım: 

Kim bir hata (küçük günah) veya büyük günah işler, sonra onu masum olan birinin üstüne atarsa, bir iftira ve pek kesin bir vebal yüklenmiş olur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve her kim bir kusur veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuz kimse üzerine atarsa muhakkak ki, bir iftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kim bir hata yahut günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur.

Bekir Sadak: 

Allah, kendisine ortak kosulmasini elbette bagislamaz, bundan baskasini diledigine bagislar. Allah´a ortak kosan kimse derin bir sapikliga sapmis olur.

İbni Kesir: 

Kim, bir hata veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üstüne atarsa

Adem Uğur: 

Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

İskender Ali Mihr: 

Ve kim hata yaparak veya bir suç işleyerek günah kazanır sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, o taktirde o, iftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmiş olur.

Celal Yıldırım: 

Kim de bir hatâ veya bir günah kazanır da sonra onu bir günahsızın üzerine atarsa, şüphesiz ki o çok çirkin bir iftira ve açık bir günah ve vebal yüklenmiştir.

Tefhim ul Kuran: 

Kim bir hata ya da günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan) ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.

Fransızca: 

Et quiconque acquiert une faute ou un péché puis en accuse un innocent, se rend coupable alors d'une injustice et d'un péché manifeste.

İspanyolca: 

Quien comete una falta o un pecado y acusa de ello a un inocente, carga con una infamia y con un pecado manifiesto.

İtalyanca: 

Chi commette una mancanza o un peccato e poi accusa un innocente, si macchia di calunnia e di un peccato evidente

Almanca: 

Und wer sich einen Fehler oder eine Verfehlung erwirbt und dann einen Unschuldigen damit belastet, der hat bereits eine große Unterstellung und eine klare Verfehlung begangen.

Çince: 

谁犯过或犯罪,然后以那种罪过侮蔑无辜者,谁确已负诽谤和明显的罪恶的责任。

Hollandaca: 

En hij, die eene zonde of een misstap doet, en deze daarna op een onschuldige werpt, zal waarlijk de schuld van laster en verklaarde onrechtvaardigheid op zich laden.

Rusça: 

А кто совершил ошибку или грех и обвинил в этом невиновного, тот взвалил на себя бремя клеветы и очевидного греха.

Somalice: 

Ruuxii kasbada Gaf ama Dambi markaas ku gana Dambiga (ku sheega) mid barii ah wuxuu Xambaartay Been abuurasho iyo Dambi Cad.

Swahilice: 

Na atendaye kosa au dhambi kisha akamsingizia asiye na kosa, basi amejitwika dhulma na dhambi iliyo wazi.

Uygurca: 

كىمكى بىر كىچىك گۇناھ ياكى بىر چوڭ گۇناھ قىلىپ قويۇپ، ئۇنى بىگۇناھ ئادەمگە چاپلىسا، ئۇ شۇ بوھتاننى ۋە ئوپئوچۇق بىر گۇناھنى ئۆزىگە يۈكلىۋالغان بولىدۇ

Japonca: 

過失または罪を犯して,これを潔白な者のせいにする者は,虚偽と明白な罪を負う者である。

Arapça (Ürdün): 

«ومن يكسب خطيئة» ذنبا صغيرا «أو إثما» ذنبا كبيرا «ثم يرم به بريئا» منه «فقد احتمل» تحمل «بهتانا» برميه «وإثما مبينا» بينا بكسبه.

Hintçe: 

और जो शख्स कोई ख़ता या गुनाह करे फिर उसे किसी बेक़सूर के सर थोपे तो उसने एक बड़े (इफ़तेरा) और सरीही गुनाह को अपने ऊपर लाद लिया

Tayca: 

และผู้ใดที่แสวงหาความผิดหรือบาปกรรมไว้ แล้วก็โยนบาปกรรมนั้นให้แก่ผู้บริสุทธิ์แน่นอนเขาได้แบกความเท็จและบาปกรรมอันชัดเจนไว้

İbranice: 

ומי שעושה חטא או עבירה, ואז מאשים בזה מישהו אחר וזכאי, ודאי יישא באשמה של חטא כבד ומובהק

Hırvatça: 

Ko počini prestup ili grijeh, a potom zato optuži nedužna čovjeka, natovario je na sebe i kletvu i grijeh očiti.

Rumence: 

Cine săvârşeşte o greşeală ori un păcat apoi le aruncă în cârca unui nevinovat se împovărează cu o mârşăvie şi un păcat vădit.

Transliteration: 

Waman yaksib khateeatan aw ithman thumma yarmi bihi bareean faqadi ihtamala buhtanan waithman mubeenan

Türkçe: 

Kim bir hata yahut günah işler de sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur.

Sahih International: 

But whoever earns an offense or a sin and then blames it on an innocent [person] has taken upon himself a slander and manifest sin.

İngilizce: 

But if any one earns a fault or a sin and throws it on to one that is innocent, He carries (on himself) (Both) a falsehood and a flagrant sin.

Azerbaycanca: 

Hər kəs bir xəta və ya günah edib onu günahsız bir adamın boynuna atarsa, şübhəsiz ki, öz boynuna böhtan və açıq-aşkar günah götürmüş olar (günah üstündən günah qazanar).

Süleyman Ateş: 

Kim bir hata, ya da günah işler de sonra onu bir suçsuzun üstüne atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur.

Diyanet Vakfı: 

Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Erhan Aktaş: 

Kim bir yanlış yapar veya günah işler, sonra da onu suçsuz birinin üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Kral Fahd: 

Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.

Hasan Basri Çantay: 

Kim bir hataa veya bir günâh kazanır da sonra onu bir suçsuz (un üstüne) atarsa muhakkak ki o, bir iftirayı ve apaçık bir günâhı da sırtına yüklemişdir.

Muhammed Esed: 

Ama kim bir hata yapar ve günah işler de sonra onu suçsuz bir kimsenin üstüne atarsa, iftira suçu ve (hatta daha da) iğrenç bir günah yüklenmiş olur.

Gültekin Onan: 

Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.

Ali Fikri Yavuz: 

Kim bir hata veya bir günah yapar da, sonra onu bir suçsuza atarsa, muhakkak ki o, iftira ve bir büyük günahı yüklenmiştir.

Portekizce: 

Quem cometer uma fala ou um pecado, e os imputar a um inocente, sobrecarregar-se-á com uma falsa imputação e umdelito fragrante.

İsveççe: 

Men om någon begår ett fel eller en synd och sedan skjuter skulden för [den] på en oskyldig, bär han [ansvaret för] förtal och en uppenbar synd.

Farsça: 

و هر کس مرتکب خطا یا گناهی شود، سپس آن را به بی گناهی نسبت دهد، بی تردید بهتان و گناهی آشکار بر دوش گرفته است.

Kürtçe: 

وە ھەرکەسێک گوناھێک بکات (بەھەڵە) یان گوناھێک بکات (بەقەست) پاشان (ئەو تاوانە) بخاتە سەر بێ تاوانێک ئەوە بێگومان خستویەتیە ئەستۆی خۆی (سزای) بوھتانێک وە تاوانێکی ئاشکرا

Özbekçe: 

Ким хато ёки гуноҳ қилса-ю, сўнгра уни беайбга ағдарса, шубҳасиз, бўҳтон ва очиқ гуноҳни ўз бўйнига олибди.

Malayca: 

Dan sesiapa yang melakukan suatu kesalahan atau suatu dosa, kemudian ia menuduhnya kepada orang yang tidak bersalah, maka sesungguhnya ia telah memikul kesalahan berbuat dusta, dan melakukan dosa yang amat nyata.

Arnavutça: 

Kush bën ndonjë mëkat me hapir (pa qëllim) ose me qëllim, pastaj ia mvesh të pafajshmit, atëherë ai ka ngarkuar në vete një shpiftje dhe sheshazi ka bërë mëkat.

Bulgarca: 

И който придобие вина или грях, сетне набеди за това невинен, той се е нагърбил с клевета и явен грях.

Sırpça: 

Ко почини преступ или грех, а потом за то оптужи недужног човека, натоварио је на себе и клетву и очигледни грех.

Çekçe: 

A kdo se dopustí chyby nebo hříchu a potom z toho obviní nevinného, dopouští se tím osočování a hříchu zjevného.

Urduca: 

پھر جس نے کوئی خطا یا گناہ کر کے اس کا الزام کسی بے گناہ پر تھوپ دیا اُس نے تو بڑے بہتان اور صریح گناہ کا بار سمیٹ لیا

Tacikçe: 

Ва ҳар кӣ хато ё гуноҳе кунад, он гоҳ бегуноҳеро ба он муттаҳам созад, албатта бори тӯҳмату гуноҳе ошкорро бар дӯши худ гирифтааст.

Tatarca: 

Янә берәү хаталыкларны вә гөнаһларны күп кәсеп итсә, соңра гаепсез кешеләрне төһмәт кылса, ягъни үзенең гаебе белән башкаларны гаепләргә тырышса, дөреслектә ул ачык боһтанны һәм зур гөнаһны йөкләп алды.

Endonezyaca: 

Dan barangsiapa yang mengerjakan kesalahan atau dosa, kemudian dituduhkannya kepada orang yang tidak bersalah, maka sesungguhnya ia telah berbuat suatu kebohongan dan dosa yang nyata.

Amharca: 

ኀጢአትን ወይም አበሳን የሚሠራም ሰው ከዚያም በእርሱ ንጹሕን ሰው የሚሰድብ ቅጥፈትንና ግልጽ አበሳን በቁርጥ ተሸከመ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், எவர் ஒரு குற்றத்தை அல்லது ஒரு பாவத்தை செய்வாரோ; பிறகு, அதை ஒரு நிரபராதி மீது சுமத்துவாரோ அவர் திட்டமாக அவதூறையும் வெளிப்படையான பாவத்தையும் (தன்மீது) சுமந்து கொண்டார்.

Korece: 

잘못이나 죄악을 저지른 자가 그 책임을 양순한 자에게 돌리 나니 그는 스스로의 허위와 죄악 으로 죄악을 더하여 가도다

Vietnamca: 

Người nào phạm điều sai trái hoặc tội lỗi rồi đổ tội cho người khác thì quả thật y đã mang tội vu khống và tội công khai.