Arapça:
وَاضْرِبْ لَهُم مَّثَلًا أَصْحَابَ الْقَرْيَةِ إِذْ جَاءَهَا الْمُرْسَلُونَ
Çeviriyazı:
vaḍrib lehüm meŝelen aṣḥâbe-lḳaryeh. iẕ câehe-lmürselûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.
Diyanet İşleri:
İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat:
Abdulbakî Gölpınarlı:
Örnek getir onlara o şehir halkını; hani oraya peygamberler gelmişti.
Şaban Piriş:
Kendilerine elçiler gelmiş olan belde halkının misalini anlat onlara.
Edip Yüksel:
Onlara, bir kent halkının kendilerine gelen elçilere gösterdiği tavrın örneğini ver.
Ali Bulaç:
Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver; hani oraya elçiler gelmişti.
Suat Yıldırım:
Sen şimdi onlara bir misâl getir:Mâlum şehir halkını, hani onlara da elçiler gelmişti.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlara (o münkirlere) o şehir ahalisini bir mesel olarak irâd et. O vakit ki, onlara o gönderilmiş olan elçiler gelmişti.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.
Bekir Sadak:
Elciler: «Ugursuzlugunuz kendinizdendir. Bu ugursuzluk size ogut verildigi icin mi? Hayir
İbni Kesir:
Onlara misal olarak şu kasaba halkını anlat: Hani oraya elçiler gelmişlerdi.
Adem Uğur:
Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti.
İskender Ali Mihr:
Ve onlara, o şehrin halkını misal ver. Onlara resûller gelmişti.
Celal Yıldırım:
Onlara, o kasaba halkından misal getir
Tefhim ul Kuran:
Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver
Fransızca:
Donne-leur comme exemple les habitants de la cité, quand lui vinrent les envoyés. .
İspanyolca:
Propónles una parábola: los habitantes de la ciudad. Cuando vinieron a ella los enviados.
İtalyanca:
Proponi loro la metafora degli abitanti della città quando vi giunsero gli inviati.
Almanca:
Und präge ihnen ein Gleichnis über die Bewohner einer Ortschaft, als zu ihr die Gesandten kamen.
Çince:
你当以城市的居民为他们设一个譬喻。当时,使者们来临那些居民。
Hollandaca:
Stel hun, als een voorbeeld, de bewoners der stad van Antiochië voor, toen de Apostelen van Jezus daarheen kwamen.
Rusça:
В качестве притчи приведи им жителей селения, к которым явились посланники.
Somalice:
Uga yeel tusaale asaxaabtii magaaladii markay uyimaadeen Rasuulladii (loo soo diray).
Swahilice:
Na wapigie mfano wa wakaazi wa mji walipo wafikia walio tumwa.
Uygurca:
ئۇلارغا (يەنى كۇففارلارغا) شەھەر (يەنى ئەنتاكىيە) ئاھالىسىنى مىسال قىلىپ كەلتۈرگىن، ئۆز ۋاقتىدا ئۇلارغا پەيغەمبەرلەر كەلگەن ئىدى
Japonca:
町の仲間(の物語)を,例としてかれらに示すがよい。使徒たちがそこにやって来た時のことを。
Arapça (Ürdün):
«واضرب» اجعل «لهم مثلا» مفعول أول «أصحاب» مفعول ثان «القرية» أنطاكية «إذ جاءها» إلى آخره بدل اشتمال من أصحاب القرية «المرسلون» أي رسل عيسى.
Hintçe:
और (ऐ रसूल) तुम (इनसे) मिसाल के तौर पर एक गाँव (अता किया) वालों का क़िस्सा बयान करो जब वहाँ (हमारे) पैग़म्बर आए
Tayca:
และจงเล่าเรื่องชาวเมือง (อันฏอกียะฮฺ) แก่พวกเขา เมื่อมีทูตหลายคนมายังเมืองนั้น
İbranice:
את כל זה אנו אכן כותבים בספר המתעד הכול באופן בהיר. משול להם משל על אנשי העיר אשר הגיעו אליה השליחים
Hırvatça:
Navedi im kao primjer stanovnike jednog naselja kad su im došli poslanici;
Rumence:
Dă-le pildă pe locuitorii cetăţii, când au venit la ei trimişii!
Transliteration:
Waidrib lahum mathalan ashaba alqaryati ith jaaha almursaloona
Türkçe:
Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.
Sahih International:
And present to them an example: the people of the city, when the messengers came to it -
İngilizce:
Set forth to them, by way of a parable, the (story of) the Companions of the City. Behold!, there came messengers to it.
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbər!) Sən onlara o şəhər əhlini (antakiyalıları) misal çək! O zaman ki, onlara elçilər gəlmişdi.
Süleyman Ateş:
Onlara elçilerin geldiği şu kent halkını misal olarak anlat:
Diyanet Vakfı:
Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti.
Erhan Aktaş:
Onlara, o kentin halkını örnek ver. Hani, onlara Resûller gelmişti.
Kral Fahd:
Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti.
Hasan Basri Çantay:
Onlara o şehir yaranını misâl getir. Hani oraya elçiler gelmişdi.
Muhammed Esed:
Onlara, elçilerimizi gönderdiğimiz o şehir halkı(nın hikayesin)i örnek olarak anlat.
Gültekin Onan:
Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver, hani oraya elçiler gelmişti.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm), Mekke halkına, o şehir halkının (Antakya’lıların) halini misal göster. Hani oraya (İsa’nın gönderdiği) elçiler gelmişti.
Portekizce:
E lembra-lhes a parábola dos moradores da cidade, quando se lhes apresentaram os mensageiros.
İsveççe:
OCH FRAMSTÄLL för dem en liknelse - [en berättelse om] hur invånarna i en stad betedde sig när [Våra] utsända kom till dem.
Farsça:
و برای آنان [که با تو برخورد خصمانه دارند] اهل آن شهر را مثل بزن، هنگامی که پیامبران به آنجا آمدند،
Kürtçe:
(ئەی موحەممەد ﷺ) نموونەیان بۆ بھێنەرەوە بەخەڵکی شاری (انطاکیە) کاتێك کەپێغەمبەرانیان بۆ ھات
Özbekçe:
Сен уларга Пайғамбарлар шаҳар аҳолисига келган пайтни мисол қилиб келтир. (Бу шаҳар қайси шаҳар экани, қайси Пайғамбарлар келгани ҳақида Қуръони Каримда ва саҳиҳ ҳадисларда очиқ-ойдин маълумотлар йўқ. Демак, бу оятни шу ҳолича қабул қилган маъқул.)
Malayca:
Dan ceritakanlah kepada mereka satu keadaan yang ajaib mengenai kisah penduduk sebuah bandar (yang tertentu) iaitu ketika mereka didatangi Rasul-rasul (Kami),
Arnavutça:
Përmendju atyre shembullin e banorëve të qytetit, kur u erdhën atyre pejgamberët;
Bulgarca:
И им дай пример с жителите на селището, при което дойдоха пратениците!
Sırpça:
Наведи им као пример становнике једног насеља, када су им дошли посланици;
Çekçe:
A uveď jim podobenství o obyvatelích města, k nimž přišli vyslanci Boží:
Urduca:
اِنہیں مثال کے طور پر اُس بستی والوں کا قصہ سناؤ جبکہ اُس میں رسول آئے تھے
Tacikçe:
Достони мардуми он деҳаро бар онҳо биёвар, он гоҳ ки расулон ба он ҷо омаданд.
Tatarca:
Безнең рәсүлләребез. Интакия халкын Ислам диненә өндәр өчен җибәрелгән вакытны, мисал һәм гыйбрәт итеп кешеләргә сөйлә!
Endonezyaca:
Dan buatlah bagi mereka suatu perumpamaan, yaitu penduduk suatu negeri ketika utusan-utusan datang kepada mereka.
Amharca:
ለእነርሱም የከተማይቱን (የአንጾኪያን) ሰዎች ምሳሌ መልክተኞቹ በመጧት ጊዜ (የኾነውን) ግለጽላቸው፡፡
Tamilce:
அவர்களுக்கு அந்த ஊர்வாசிகளை உதாரணமாக எடுத்துச் சொல்வீராக! அவர்களிடம் தூதர்கள் வந்த சமயத்தை நினைவு கூர்வீராக!
Korece:
그 고을의 주민들에게 선지자들이 비유를 들어 설명하노라
Vietnamca:
Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy trình bày cho họ (những kẻ phủ nhận) hình ảnh thí dụ về đám dân của một thị trấn khi các Sứ Giả (của Allah) đến gặp họ.
Ayet Linkleri: