Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

35

Sûredeki Ayet No: 

14

Ayet No: 

3674

Sayfa No: 

436

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِن تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَاءَكُمْ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْ ۖ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْ ۚ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ

Çeviriyazı: 

in ted`ûhüm lâ yesme`û dü`âeküm. velev semi`û me-stecâbû leküm. veyevme-lḳiyâmeti yekfürûne bişirkiküm. velâ yünebbiüke miŝlü ḫabîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah'a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan (Allah) gibi bir haber veren olmaz.

Diyanet İşleri: 

Onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler; işitmiş olsalar bile size cevap veremezler; ama kıyamet günü sizin ortak koşmanızı inkar ederler. Herşeyden haberdar olan Allah gibi, sana kimse haber vermez.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onları çağırsanız çağırışınızı duymazlar, imkan olsa da duysalar cevap veremezler size ve kıyamet gününde de şirk koşmanızı inkar ederler ve hiçbir şey, her şeyden haberdar olan gibi haber veremez sana.

Şaban Piriş: 

Onlara dua etseniz bile sizin duanızı duymazlar, duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü sizin ortak koşmanızı inkâr ederler. her şeyden haberi olan gibi sana kimse haber veremez.

Edip Yüksel: 

Onları çağırsanız sizin çağrınızı işitemezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Diriliş gününde de sizin ortak koşmanızı inkar ederler. Her şeyden Haberi Olan gibi kimse sana haber veremez.

Ali Bulaç: 

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu herşeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.

Suat Yıldırım: 

Şayet siz onlara seslenirseniz çağrınızı işitemezler. Faraza işitseler bile size cevap veremezler.Kıyamet günü ise sizin kendilerini, ibadette Allah'a ortak saymanızı reddedeceklerdir.Hiç kimse sana, her şeyi bilen Allah’ın gerçekleri bildirmesi gibi haber veremez. [46,5-6; 19,81-82]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Eğer onlara dua etseniz, duanızı işitemezler ve işitebilseler bile sizin için cevap veremezler ve Kıyamet gününde de sizin şirkinizi inkar ederler ve sana bihakkın haber veren gibi bir haber veren olamaz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habîr olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez.

Bekir Sadak: 

N/A

İbni Kesir: 

Onları çağırsanız

Adem Uğur: 

Eğer onları (putları) çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.

İskender Ali Mihr: 

Eğer onlara dua ederseniz sizi, dualarınızı işitmezler. Şâyet işitmiş olsalar (bile) size icabet edemezler. Kıyâmet günü sizin şirkinizi inkâr edecekler. Ve sana bunun (bu haberin) mislini (benzerini) verecek (kimse, şey) bulunmaz (Allah´tan başkası haber veremez).

Celal Yıldırım: 

Onlara (el açıp) yalvararak duâ etseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise sizin (onları Allah´a) ortak koşmanızı inkâr ve reddederler. (Her şeyden) haberli olan (Allah) gibi (hiçbir şey) sana haber veremez..

Tefhim ul Kuran: 

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.

Fransızca: 

Si vous les invoquez, ils n'entendent pas votre invocation; et même s'ils entendaient, ils ne sauraient vos répondre. Et le jour du Jugement ils vont nier votre association. Nul ne peut te donner des nouvelles comme Celui qui est parfaitement informé.

İspanyolca: 

Si les invocáis, no oyen vuestra súplica y, aun si la oyeran, no os escucharían. El día de la Resurrección renegarán de que les hayáis asociado a Alá. Y nadie te informará como Quien está bien informado.

İtalyanca: 

Se li invocate non odono la vostra invocazione e se mai la udissero non saprebbero rispondervi. Nel Giorno della Resurrezione, rinnegheranno il vostro associare. Nessuno può informarti come Colui che è il Ben Informato.

Almanca: 

Wenn ihr sie ruft, hören sie euren Ruf nicht. Und würden sie hören, würden sie auf euch nicht reagieren. Und am Tag der Auferstehung werden sie eurem Schirk gegenüber Kufr betreiben. Und Mitteilungen bringt dir keiner wie Ein Allkundiger.

Çince: 

如果你们祈祷他们,他们听不见你们的祈祷;即便听见了,他们也不能答应你们;复活日,他们将否认你们曾以他们配真主。任何人不能象彻知者那样告诉你。

Hollandaca: 

Indien gij hen aanroept, zullen zij uwe aanroepingen niet hooren; en al zouden zij u ook hooren, dan nog zouden zij u niet antwoorden. Op den dag der opstanding zullen zij loochenen dat gij hen met God hebt vereenigd, en niemand zal u de waarheid verklaren, dan hij die daarmede bekend is.

Rusça: 

Когда вы взываете к ним, они не слышат вашей молитвы, а если бы даже услышали, то не ответили бы вам. В День воскресения они отвергнут ваше поклонение. Никто не поведует тебе так, как Ведающий.

Somalice: 

Hadaad u yeedhataana idin ma maqlaan, haday idinbase maqlaan wax idiima taraan, Qiyaamadana way diidigaalnimadooda, cid wax og, sidaana wax kuugu warrama ma jiro.

Swahilice: 

Mkiwaomba hawasikii maombi yenu; na hata wakisikia hawakujibuni. Na Siku ya Kiyama watakataa ushirikina wenu. Na hapana atakaye kupa khabari vilivyo kama Yeye Mwenye khabari.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇلارنى چاقىرساڭلار، سىلەرنىڭ چاقىرغىنىڭلارنى ئاڭلىمايدۇ، ئاڭلىغان تەقدىردىمۇ سىلەرگە جاۋاپ قايتۇرالمايدۇ، قىيامەت كۈنى ئۇلار (اﷲ قا ئۇلارنى) شېرىك قىلغانلىقىڭلارنى ئىنكار قىلىدۇ، (مۇشرىكلارنىڭ ۋە ئۇلارنىڭ بۇتلىرىنىڭ قىيامەت كۈنىدىكى ئەھۋالىنى ھېچ ئەھەدى) ساڭا ھەممىدىن خەۋەردار زاتتەك (يەنى اﷲ دەك) ئېيتىپ بېرەلمەيدۇ

Japonca: 

あなたがたがかれらに祈っても,あなたがたの祈りを聞かず,聞いたとしてもあなたがたに答えはしない。審判の日にかれらはあなたがたが(かれらを主に)配したことさえ否認しよう。全知な御方のように,(真実を)あなたに知らせ得る者はないのである。

Arapça (Ürdün): 

«إن تدعوهم لا يسمعوا دعاءكم ولو سمعوا» فرضا «ما استجابوا لكم» ما أجابوكم «ويوم القيامة يكفرون بشرككم» بإشراككم إياهم مع الله، أي يتبرءون منكم ومن عبادتكم إياهم «ولا يُنبئك» بأحوال الدارين «مثل خبير» عالم هو الله تعالى.

Hintçe: 

अगर तुम उनको पुकारो तो वह तुम्हारी पुकार को सुनते नहीं अगर (बिफ़रज़े मुहाल) सुनों भी तो तुम्हारी दुआएँ नहीं कुबूल कर सकते और क़यामत के दिन तुम्हारे शिर्क से इन्कार कर बैठेंगें और वाक़िफकार (शख्स की तरह कोई दूसरा उनकी पूरी हालत) तुम्हें बता नहीं सकता

Tayca: 

หากพวกเจ้าวิงวอนขอพวกมัน พวกมันจะไม่ได้ยินการวิงวอนขอ ของพวกเจ้า ถึงแม้พวกมันได้ยินพวกมันก็จะไม่ตอบรับพวกเจ้า และในวันกิยามะฮฺพวกมันจะปฏิเสธการตั้งภาคีของพวกเจ้า และไม่มีผู้ใดแจ้งแก่เจ้าได้นอกจากพระผู้ทรงรอบรู้ ตระหนักยิ่ง

İbranice: 

אם תקראו להם, הם לא ישמעו את קריאתכם, ולו היו שומעים לא היו נענים. וביום תחיית-המתים יכחישו את קשריהם אתכם, והם לא יגידו לכם (את הצדק) כמו זה אשר יודע הכול

Hırvatça: 

Ako ih molite, ne čuju vašu molbu, a da i čuju, ne bi vam se odazvali; na Kijametskom danu oni će poreći da ste ih Njemu u obožavanju pridruživali. I niko te neće obavijestiti kao Onaj Koji sve u potpunosti zna.

Rumence: 

Dacă îi chemaţi, ei nu aud chemarea voastră, şi chiar dacă ar auzi-o, tot nu v-ar răspunde. În Ziua Învierii, ei vor tăgădui alăturarea voastră. Nimeni nu îţi dă de ştire precum cel Cunoscător.

Transliteration: 

In tadAAoohum la yasmaAAoo duAAaakum walaw samiAAoo ma istajaboo lakum wayawma alqiyamati yakfuroona bishirkikum wala yunabbioka mithlu khabeerin

Türkçe: 

Onlara çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar da size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin onları ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Hiç kimse sana, Habîr olan Allah'ın verdiği gibi haber veremez.

Sahih International: 

If you invoke them, they do not hear your supplication; and if they heard, they would not respond to you. And on the Day of Resurrection they will deny your association. And none can inform you like [one] Acquainted [with all matters].

İngilizce: 

If ye invoke them, they will not listen to your call, and if they were to listen, they cannot answer your (prayer). On the Day of Judgment they will reject your "Partnership". and none, (O man!) can tell thee (the Truth) like the One Who is acquainted with all things.

Azerbaycanca: 

Əgər siz onları çağırsanız (dua etsəniz), onlar sizin çağırışınızı eşitməzlər; eşitsələr də cavab verə bilməzlər (çünki Allah onlara nitq qabiliyyəti verməmişdir). Özləri də qiyamət günü sizin (Onları Allaha) şərik qoşduğunuzu (onlara büt kimi ibadət etdiyinizi) danacaqlar. (Ya Peyğəmbər!) Heç kəs sənə hər şeydən xəbərdar olan (Allah) kimi xəbər verə bilməz!

Süleyman Ateş: 

Onları çağırsanız sizin çağırmanızı işitmezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü de, sizin (onları Allah'a) ortak koşmanızı tanımazlar. Hiç kimse sana, herşeyi bilen (Allah) gibi gerçekleri haber veremez.

Diyanet Vakfı: 

Eğer onları (putları) çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.

Erhan Aktaş: 

Eğer onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. İşitmiş olsalar bile size cevap veremezler. Kıyâmet günü, kendilerine yakıştırdığınız şirki reddederler. Sana, Her Şeyden Haberdar Olan’ın, haber verdiği gibi hiç kimse haber veremez.

Kral Fahd: 

Eğer onları (putları) çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer onlara düâ ederseniz duanızı işitmezler, (bilfarz) işitseler bile size cevab vermezler. Kıyamet gününde de onlar sizin müşrikliğinizi tanımayacaklardır. Her şeyden hakkıyle haberdâr olan (Allah) gibi sana (hakıykatı hiçbir şey) haber vermez.

Muhammed Esed: 

Onlara yalvarırsanız çağrınızı duymazlar; duyabilseler bile size cevap ver(e)mezler. Ve (üstelik) Kıyamet Günü onları Allah ile eş tutmanızı kabul etmezler. Hiç kimse her şeyi bilen kadar size (gerçeği) göstermez.

Gültekin Onan: 

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır (yekfürune). (Bunu her şeyden) Haberi olan Tanrı gibi sana (hiç kimse) haber vermez.

Ali Fikri Yavuz: 

Kendilerine (putlara) dua ederseniz duanızı işitmezler. (Farz-ı muhal) işitseler bile, size cevap veremezler, kıyamet gününde de şirkinizi (kendilerine ibadet ettiğinizi) inkâr ederler. Sana Habîr= her şeyden haberdar olan (Allah) gibi gerçek haber veren olmaz.

Portekizce: 

Quando os invocardes, não ouvirão a vossa súplica e, mesmo se a ouvirem, não vos atenderão. E no Dia da Ressurreiçãorenegarão a vossa idolatria; e ninguém te informará (ó humano) como o Onisciente.

İsveççe: 

Om ni ber till dem hör de inte er bön, och om de hörde den skulle de inte svara er. Och på Uppståndelsens dag skall de förneka att de haft något samröre med er. Och ingen kan låta dig veta [sanningen] så som En som är underrättad om allt.

Farsça: 

اگر آنها را بخوانید، خواندنتان را نمی شنوند و اگر [بر فرض محال] بشنوند، پاسختان را نمی دهند، و روز قیامت شرک شما را انکار می کنند؛ و هیچ کس مانند [خدای] آگاه تو را [از حقایق] خبردار نمی کند.

Kürtçe: 

(بتەکان) ئەگەر نزاو ھاواریان لێ بکەن ھاوارەکەتان نابیستن و ئەگەر بیشی بیسن وەڵامتان نادەنەوە و لەڕۆژی قیامەتیشدا بێ باوەڕ دەبن بەھاوبەش دانانەکەتان (وبەدرۆتان دەخەنەوە) وە دڵنیابە کەس وەك (خوای) ئاگادار، ئاگادارت ناکات (لەسەر ئەنجامتان)

Özbekçe: 

Агар уларга дуо қилсангиз, дуоингизни эшитмаслар. Гап эшитсалар ҳам, сизга жавоб бера олмаслар. Қиёмат куни эса, сизнинг уларни ширк келтирганингизни инкор этурлар. Ўта хабардор зотдек ҳеч ким сенга хабар бера олмас.

Malayca: 

Kalau kamu memohon kepada mereka (yang kamu sembah itu): mereka tidak mendengar permohonan kamu, dan kalaulah mereka mendengar pun, mereka tidak dapat memberikan apa yang kamu pohonkan itu; dan pada hari kiamat pula mereka mengingkari perbuatan syirik kamu. Dan (ingatlah) tidak ada yang dapat memberi tahu kepadamu (wahai Muhammad, akan hakikat yang sebenarnya) seperti yang diberikan Allah Yang Maha Mendalam PengetahuanNya.

Arnavutça: 

Nëse ju i thërrisni ata, thirrjen tuaj ata nuk e dëgjojnë, e (edhe) sikur ta dëgjonin, nuk do t’ju përgjigjeshin. Edhe në Ditën e Kijametit, ata do ta mohojnë atë që ia përshkruanin për shok Perëndisë. Dhe, askush nuk do të informojë ty (o Muhammed) ashtu si Ai i Gjithëdijshmi.

Bulgarca: 

Призовете ли ги, те не чуват вашия зов, а дори да са чули, не ви откликват. И в Деня на възкресението те ще отрекат съдружаването им от вас. И няма никой сведущ [като Него], който да ви извести.

Sırpça: 

Ако их молите, не чују вашу молбу, а да и чују, не би вам се одазвали; на Судњем дану они ће да порекну да сте их Њему придруживали у обожавању! Нико неће да те обавести као Онај Који све у потпуности зна.

Çekçe: 

Jestliže se k nim modlíte, oni neslyší vzývání vaše, a i kdyby je slyšeli, nemohli by vás vyslyšet. A v den zmrtvýchvstání zapřou vaše přidružování jich k Bohu. A nikdo tě o tom nemůže poučit tak jako ten, jenž o všem je zpraven.

Urduca: 

انہیں پکارو تو وہ تمہاری دعائیں سن نہیں سکتے اور سن لیں تو ان کا تمہیں کوئی جواب نہیں دے سکتے اور قیامت کے روز وہ تمہارے شرک کا انکار کر دیں گے حقیقت حال کی ایسی صحیح خبر تمہیں ایک خبردار کے سوا کوئی نہیں دے سکتا

Tacikçe: 

Ва агар онҳоро бихонед, садоятонро намешунаванд ва агар бишнаванд, посухатон нагӯянд. Ва дар рӯзи қиёмат ширк оварданатонро инкор кунанд ва кас ҳамонанди Худои огоҳ хабардорат насозад!

Tatarca: 

Сынымнарыгыздан ярдәм сорап дога кылсагыз да алар сезнең догагызны ишетмиләр, ишеткән тәкъдирдә дә догагызны кабул итәргә көчләре җитмәс, вә кыямәт көнендә ул сынымнарыгыз Аллаһуга шәрик иткәнлегегезне инкяр итәрләр. Сынымнарның хәленнән Аллаһ хәбәр биргән кеби һичкем сиңа хаклык белән хәбәр бирә алмас.

Endonezyaca: 

Jika kamu menyeru mereka, mereka tiada mendengar seruanmu; dan kalau mereka mendengar, mereka tidak dapat memperkenankan permintaanmu. Dan dihari kiamat mereka akan mengingkari kemusyirikanmu dan tidak ada yang dapat memberi keterangan kepadamu sebagai yang diberikan oleh Yang Maha Mengetahui.

Amharca: 

ብትጠሩዋቸው ጥሪያችሁን አይሰሙም፡፡ ቢሰሙም ኖሮ ለእናንተ አይመልሱላችሁም፡፡ በትንሣኤም ቀን (እነርሱን በአላህ) ማጋራታችሁን ይክዳሉ፡፡ እንደ ውስጠ ዐዋቂው ማንም አይነግርህም፡፡

Tamilce: 

நீங்கள் அவர்களை அழைத்தாலும் அவர்கள் உங்கள் அழைப்பை செவியுற மாட்டார்கள். அப்படியே அவர்கள் செவியுறுகிறார்கள் என்று வைத்துக் கொண்டாலும் உங்களுக்கு அவர்கள் பதில் தர மாட்டார்கள். இன்னும், மறுமை நாளில் நீங்கள் இணைவைத்ததை மறுத்து விடுவார்கள். ஆழ்ந்தறிபவன் (-அல்லாஹ்வைப்) போன்று உமக்கு (வேறு யாரும் இந்த சிலைகளைப் பற்றி உண்மையான செய்திகளை) அறிவிக்க முடியாது.

Korece: 

너희가 그들에게 구하나 그 들은 듣지 못할 것이며 그들이 들 었다 하더라도 너희의 구원에 응 할 수 없노라 심판의 날 그들은 그들이 하나님과 비유하여 숭배했 던 것들을 거역할 것이라 모든 것 을 알고 계시는 그분처럼 그대에게진리를 말할 자 아무도 없노라

Vietnamca: 

Nếu các ngươi cầu nguyện chúng (các thần linh ngoài Allah) thì chúng sẽ không nghe được lời cầu nguyện của các ngươi, và cho dù chúng có nghe được đi chăng nữa thì chúng cũng không thể đáp lại lời cầu nguyện của các ngươi được. Vào Ngày Phán Xét, chúng sẽ phủ nhận việc các ngươi tổ hợp (chúng với Allah). Và không ai có thể nói cho Ngươi (hỡi Thiên Sứ) biết sự thật giống như (Allah), Đấng Thông Toàn cả.

Rubu tag: 

Hizb tag: