Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

45

Ayet No: 

3651

Sayfa No: 

433

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَكَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَمَا بَلَغُوا مِعْشَارَ مَا آتَيْنَاهُمْ فَكَذَّبُوا رُسُلِي ۖ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ

Çeviriyazı: 

vekeẕẕebe-lleẕîne min ḳablihim vemâ belegû mi`şâra mâ âteynâhüm fekeẕẕebû rusülî. fekeyfe kâne nekîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?

Diyanet İşleri: 

Kendilerinden önce gelenleri de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken peygamberlerimizi yalanladılar; Beni inkar etmek nasıl olur?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nail olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da ceza ve azabım, nasıl gelip çattı, helak etti onları.

Şaban Piriş: 

Onlardan öncekiler de (peygamberleri) yalanlamıştı. Onlara verdiğimiz (güç kuvvetin) onda birine bile ulaşamadılar. Buna rağmen rasullerimi yalanladılar. Buna karşı benim inkarım/cezam nasıldı?

Edip Yüksel: 

Onlardan öncekiler yalanladılar. Halbuki onlara verilenlerin onda birine ulaşmamışlardı. Elçilerimi yalanladılar. Beni tanımamak da nasılmış?

Ali Bulaç: 

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

Suat Yıldırım: 

Bunlardan, (Mekke müşriklerinden) öncekiler de hakkı yalan saymışlardı.Halbuki bunların güç ve kuvveti onlarınkinin onda biri kadar bile değildir. Buna rağmen azabı engelleyemediler. Peygamberlerimi yalan saydılar ama, redlerine karşı Benim reddedişim nasıl olurmuş, iyice gördüler! [46,26; 40,82]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlardan evvelkiler de tekzîp etmişlerdi. Halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. Resûllerimizi tekzîp ettiler. Artık bak, Benim (onları) inkârım nasıl oldu?

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?

Bekir Sadak: 

(51-52) Onlari korktuklari zaman bir gorsen

İbni Kesir: 

Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Peygamberlerimi yalanladılar. Beni inkar nasıl olurmuş?

Adem Uğur: 

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar

İskender Ali Mihr: 

Ve onlardan öncekiler (de) tekzip ettiler (yalanladılar). Ve onlara verdiğimiz şeylerin onda birine (bile) erişmediler. Buna rağmen resûllerimizi tekzip ettiler (yalanladılar). Bundan sonra inkârım (cezam) nasıl oldu?

Celal Yıldırım: 

Onlardan önce gelen (inkarcılar da) yalanlamıştı

Tefhim ul Kuran: 

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar

Fransızca: 

Ceux d'avant eux avaient [aussi] démenti (leurs messagers). [Les Mecquois] n'ont pas atteint le dixième de ce que Nous leur avons donné [en force et en richesse]. Ils traitaient Mes Messagers de menteurs. Et quelle réprobation fut la mienne !

İspanyolca: 

Sus antecesores desmintieron y no han obtenido ni la décima parte de lo que dimos a aquéllos, que desmintieron, no obstante, a Mis enviados. Y ¡cuál no fue Mi reprobación!

İtalyanca: 

Coloro che li precedettero già tacciarono di menzogna [le rivelazioni], mentre essi non hanno raggiunto nemmeno un decimo di quello [splendore] che concedemmo a quegli altri. Trattarono da bugiardi i Miei messaggeri. Quale riprovazione fu la Mia!

Almanca: 

Und diejenigen vor ihnen verleugneten, und diese erreichten nicht einmal ein Tausendstel von dem, was WIR ihnen (den anderen) zuteil werden ließen, dann bezichtigten sie Meine Gesandten der Lüge. Also wie war denn Meine Mißbilligung?!

Çince: 

在他们之前逝去的人们曾否认真理,他们没有达到我所赐予前人的十分之一,但前人否认我的使者们,我的谴责是怎样的?

Hollandaca: 

Zij die vóór hen waren, beschuldigden hunnen profeet op dezelfde wijze van bedrog; maar deze verkregen niet het tiende gedeelte der rijkdommen en der sterkte welke wij aan de anderen schonken, en zij beschuldigden mijne gezanten van valschheid. Hoe gestreng was echter mijne kastijding.

Rusça: 

Те, которые были до них, сочли лжецами посланников. Они (мекканские многобожники) не получили даже десятой части того, что Мы даровали им, однако они сочли лжецами Моих посланников. Каким же было Мое обличение!

Somalice: 

Waxay beeniyeen (xaqa) kuwii ka horreeeyayna, mana gaadhin (kuwii Nabiga beeniyay) Toban meelood meel waxaan siinay kuwaas, waxayna beeniyeen Rasuuladaydii, Sayse noqotay ciqaabtaydii (aan ciqaabay kuwaas xaqa beeniyay).

Swahilice: 

Na walikadhibisha walio kuwa kabla yao. Na hawakufikilia hata sehemu moja katika kumi ya tulivyo wapa hao. Nao waliwakadhibisha Mitume wangu. Basi kuangamiza kwangu kulikuwa namna gani!

Uygurca: 

ئۇلاردىن ئىلگىرى ئۆتكەنلەر (ھەقنى) ئىنكار قىلغان، ئۇلار (يەنى مەككە كۇففارلىرى) ئۇلار (يەنى ئىلگىرىكىلەر) ئېرىشكەن كۈچ - قۇۋۋەتنىڭ ئوندىن بىرىگىمۇ ئېرىشمىگەن، ئۇلار مېنىڭ پەيغەمبەرلىرىمنى ئىنكار قىلدى. ئۇلارغا مېنىڭ جازايىم قانداق بولدى؟

Japonca: 

かれら以前の者も(真理)を嘘であるとした。われが昔の人々に与えたものは(マッカの人びとにとっては)十分の一にも達しない程(優遇)したのに,われの預言者を嘘つき呼ばわりした。わが怒りは何と激しかったことか。

Arapça (Ürdün): 

«وكذب الذين من قبلهم وما بلغوا» أي هؤلاء «معشار ما آتيناهم» من القوة وطول العمر وكثرة المال «فكذبوا رسلي» إليهم «فكيف كان نكير» إنكاري عليهم العقوبة والإهلاك، أي هو واقع موقعه.

Hintçe: 

और जो लोग उनसे पहले गुज़र गए उन्होंने भी (पैग़म्बरों को) झुठलाया था हालॉकि हमने जितना उन लोगों को दिया था ये लोग (अभी) उसके दसवें हिस्सा को (भी) नहीं पहुँचे उस पर उन लोगों न मेरे (पैग़म्बरों को) झुठलाया था तो तुमने देखा कि मेरा (अज़ाब उन पर) कैसा सख्त हुआ

Tayca: 

และบรรดาผู้มาก่อนหน้าพวกเขาก็ได้ปฏิเสธ (สัจธรรมมาแล้ว) และพวกเขา (กุเรชมักกะฮฺ) มิได้มีถึงหนึ่งในสิบของที่เราได้ให้(ความมั่งคั่ง) แก่พวกเขา กระนั้นก็ดีพวกเขาก็ได้ปฏิเสธบรรดาร่อซูลของข้า ดังนั้นการปฏิเสธ(ต่อข้าจะมีผล) เป็นอย่างไร (ต่อพวกเขา) !

İbranice: 

והכחישו אלה שקדמו להם, ולא השיגו עשירית מכל אשר נתנו לקודמיהם, הם התכחשו לשליחיי, וכמה איום היה העונש

Hırvatça: 

A i oni prije njih su poslanike u laž ugonili, a ovi nisu postigli ni deseti dio od onoga što smo onima bili dali, pa su, ipak, poslanike Moje lažnim smatrali, i kakva je samo bila kazna Moja!

Rumence: 

Cei dinaintea lor au hulit, însă aceştia n-au căpăt nici a zecea parte din ceea ce le-am dat strămoşilor lor care i-au hulit pe trimişii Mei. Cum a fost mustrarea Mea!

Transliteration: 

Wakaththaba allatheena min qablihim wama balaghoo miAAshara ma ataynahum fakaththaboo rusulee fakayfa kana nakeeri

Türkçe: 

Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?

Sahih International: 

And those before them denied, and the people of Makkah have not attained a tenth of what We had given them. But the former peoples denied My messengers, so how [terrible] was My reproach.

İngilizce: 

And their predecessors rejected (the Truth); these have not received a tenth of what We had granted to those: yet when they rejected My messengers, how (terrible) was My rejection (of them)!

Azerbaycanca: 

Onlardan (Məkkə müşriklərindən) əvvəlkilər də (öz peyğəmbərlərini) təkzib etmişdilər. Bunlar (Məkkə əhli) onlara verdiklərimizin (mal-dövlətin, qüdrətin, ömrün) onda birinə belə nail olmamışlar. Amma onlar Mənim Peyğəmbərimi yalançı saydılar. (Ya Rəsulum! Bir görəydin) Mənim (onları) inkar etməyim necə oldu! (Peyğəmbərləri inkar etdikləri üçün Mən də o kafirləri inkar edib onlara olan ne’mətimi nifrətlə əvəz etdim, hamısını məhv edib yer üzünü onlardan büsbütün təmizlədim. Bu, Məkkə müşriklərinə bir ibrət dərsi olmalıdır!)

Süleyman Ateş: 

Bunlardan önceki(millet)ler de yalanlanmışlardı. Bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir. (Onlara o kadar ni'met verdiğim halde yine) elçilerimi yalanladılar. Ama benim de (onları) inkarım nasıl oldu, (onları nasıl mahvettim)!?

Diyanet Vakfı: 

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkar etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!

Erhan Aktaş: 

Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Ve onlara verdiğimiz nimetlerin onda birine bile sahip değillerdi. Buna rağmen Resûl’lerimizi yalanladılar. Fakat Beni yok sayma neymiş gördüler!

Kral Fahd: 

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!

Hasan Basri Çantay: 

Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) tekzîb etdi (ler) Halbuki bunlar öbürlerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. (Böyle iken) öbürleri peygamberlerimizi tekzîb etmişlerdi. (Bak) beni inkâr (edişin akıbeti) nice oldu!

Muhammed Esed: 

Onlardan önce yaşamış olanlar(ın çoğu) da, böylece hakikati yalanlamışlardı; bu (eski toplumlar), (kendilerinden sonraki kuşaklara) tevdi ettiğimiz (hakikatin kanıtlarının) onda birine bile sahip olmadıkları halde yine de elçilerimizi yalanladıklarında, Benim onları yok saymam ne korkunç oldu!

Gültekin Onan: 

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar

Ali Fikri Yavuz: 

Onlardan (o Mekke kâfirlerinden) öncekiler de, (peygamberlerini) yalanlamışlardı

Portekizce: 

Os povos antigos desmentiram (seus mensageiros); e não conseguiram alcançar nem a décima parte do conhecimento quelhes concedemos. Negaram os Meus mensageiros, mas que terrível foi a (Minha) rejeição (a eles)!

İsveççe: 

[Andra folk] före dem förnekade sanningen och de hade inte fått ens tiondelen av vad Vi har gett dessa [senare tiders förnekare som bevis]; men hur [hårt] straffade Jag inte deras [föregångare] när de beskyllde Mina sändebud för lögn!

Farsça: 

و کسانی که پیش از اینان بودند [آیات ما و پیامبران را] تکذیب کردند، و اینان به یک دهم قدرت و ثروتی که به آنان داده بودیم، نرسیده اند، پس پیامبرانم را تکذیب کردند [در نتیجه هلاکشان کردیم]؛ پس [بنگر] عذاب من چگونه بود؟

Kürtçe: 

وە کەسانێك پێش ئەمان (قوڕەیشیەکان) باوەڕیان بەپێغەمبەرانیان نەھێنا ئەمان (قوڕەیش) نەگەیشتبوونە دەیەکی ئەوەی بەوانمان دابوو ئەمجا ئەوان باوەڕیان بەپێغەمبەرانی من نەھێنا جا چۆن بوو تۆڵە سەندنی ئێمە (لەوان)

Özbekçe: 

Улардан илгари ўтганлар ҳам (Пайғамбарларни) ёлғончи қилган эдилар. (Булар) уларга берган нарсаларимизнинг ўндан бирига ҳам етганлари йўқ. Бас, Пайғамбарларимни ёлғончи қилдилар, аммо Менинг инкорим қандоқ бўлди?!

Malayca: 

Dan (ketahuilah bahawa) umat-umat yang terdahulu sebelum mereka telah juga mendustakan (Rasul-rasulnya), sedang mereka (yang mendustakanmu) itu tidak: mencapai satu persepuluh (dari kekayaan, kepandaian dan kekuatan) yang Kami beri kepada umat-umat yang terdahulu itu; setelah umat-umat itu mendustakan Rasul-rasulKu (mereka pun dibinasakan). Dengan yang demikian perhatikanlah bagaimana buruknya akibat kemurkaanKu (menimpa mereka).

Arnavutça: 

Ata që kanë qenë para tyre, i kanë konsideruar gënjeshtarë (pejgamberët). Ata nuk kanë arritur as të dhjetën e asaj që u kemi dhënë Ne (fuqi dhe jetë të gjatë), e megjithatë, i kanë konsideruar gënjeshtarë pejgamberët e Mi, e çfarë ka qenë dënimi Im (ndaj tyre)!

Bulgarca: 

И онези преди тях смятаха, че е лъжа, а тези не достигнаха и една десета от онова, което дадохме на онези, но и те смятаха за лъжци Моите пратеници. И какво бе Моето наказание!

Sırpça: 

А и они пре њих су посланике угонили у лаж, а ови нису постигли ни десети део од онога што смо прошлим народима дали, па су, ипак, Моје посланике сматрали лажним, па каква је само била казна Моја!

Çekçe: 

A také ti, kdož byli před nimi, to za lež pokládali; a přitom tito nedosáhli ani desetiny toho, co tamtěm jsme dali. A prohlásili za lháře posly Mé a jaká byla nevole Má!

Urduca: 

اِن سے پہلے گزرے ہوئے لوگ جھٹلا چکے ہیں جو کچھ ہم نے اُنہیں دیا تھا اُس کے عشر عشیر کو بھی یہ نہیں پہنچے ہیں مگر جب انہوں نے میرے رسولوں کو جھٹلایا تو دیکھ لو کہ میری سزا کیسی سخت تھی

Tacikçe: 

Ва касоне, ки пеш аз онҳо буданд, паёмбаронро такзиб (дурӯғ) кардаанд ва инҳо худ ба даҳяки он чӣ ба онҳо дода будем, нарасидаанд ва бо ин ҳол паёмбарони Маро дурӯғ бароварданд. Пас уқубати Ман чӣ сахт буд!

Tatarca: 

Мәккә мөшрикләреннән элек килгән кешеләр дә пәйгамбәрләрне ялганга тоттылар, шулай булса да, Мәккә мөшрикләре без әүвәлге кешеләргә биргән куәтнең вә гомернең уннан беренә дә ирешә алмадылар, ул әүвәлге кешеләр пәйгамбәрләребезне ялганга тоттылар, аларга каршы Безнең мәкеребез ничек булды, ягъни аларны ґәзаб белән тоттык.

Endonezyaca: 

Dan orang-orang yang sebelum mereka telah mendustakan sedang orang-orang kafir Mekah itu belum sampai menerima sepersepuluh dari apa yang telah Kami berikan kepada orang-orang dahulu itu lalu mereka mendustakan rasul-rasul-Ku. Maka alangkah hebatnya akibat kemurkaan-Ku.

Amharca: 

እነዚያም ከእነርሱ በፊት የነበሩት አስተባብለዋል፡፡ የሰጠናቸውንም ከዐስር አንዱን (እነዚህ) አልደረሱም፡፡ መልክተኞቼንም አስተባበሉ፤ (ነቀፍኳቸውም)፡፡ መንቀፌም እንዴት ነበር!

Tamilce: 

இவர்களுக்கு முன்னுள்ளவர்களும் பொய்ப்பித்தனர். இவர்கள் (நிராகரிக்கின்ற இந்த மக்காவாசிகள்) அவர்களுக்கு (-முன் சென்ற சமுதாயத்திற்கு) நாம் கொடுத்த (செல்வத்)தில் பத்தில் ஒன்றைக் கூட அடையவில்லை. இருந்தும் அவர்கள் (முந்தியக் கால காஃபிர்கள்) எனது தூதர்களை பொய்ப்பித்தனர். எனது மாற்றம் (-நான் அவர்களுக்குச் செய்த அருளை எடுத்துவிட்டு அவர்களுக்குக் கொடுத்த தண்டனை) எப்படி இருந்தது (என்று மக்கா வாசிகளே பாருங்கள்)!

Korece: 

그들의 선조들도 그 진리를 부정했으며 그들은 하나님이 그들 에게 베푼 것 가운데 십분의 일 도 받지 못했더라 아직 그들이 나 의 선지자들을 부정하매 그들에 대한 나의 형벌은 무서우니라

Vietnamca: 

Những kẻ trước họ đã phủ nhận (chân lý). Quả thật, những gì mà (những kẻ đa thần Quraish) có được (từ tiền của, con cái, sức mạnh) không bằng một phần mười các ân huệ mà TA đã ban cho các thế hệ trước nhưng tất cả các thế hệ trước đều phủ nhận các vị Sứ Giả của TA. Bởi thế, (Ngươi – Thiên Sứ hãy xem) sự trừng phạt của TA dành cho họ đã khủng khiếp thế nào.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: