Arapça:
فَالْيَوْمَ لَا يَمْلِكُ بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ نَّفْعًا وَلَا ضَرًّا وَنَقُولُ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Çeviriyazı:
felyevme lâ yemlikü ba`ḍuküm liba`ḍin nef`av velâ ḍarrâ. veneḳûlü lilleẕîne żalemû ẕûḳû `aẕâbe-nnâri-lletî küntüm bihâ tükeẕẕibûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İşte o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: "Tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!" deriz.
Diyanet İşleri:
Zalimlere: "Yalanladığınız ateşin azabını tadın, bugün birbirinize ne fayda ve ne de zarar verebilirsiniz" deriz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İşte bugün birbirinize ne bir faydanız dokunabilir, ne bir zararınız ve zulmedenlere, tadın yalanladığınız ateşin azabını deriz.
Şaban Piriş:
O gün, birbirinize fayda da zarar da vermeye malik değilsiniz. Zalimlere şöyle deriz: Yalanlamış olduğunuz ateş azabını tadın!
Edip Yüksel:
O gün biribirinize yarar ve zarar veremezsiniz. Zalimlere, "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın," deriz.
Ali Bulaç:
Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın."
Suat Yıldırım:
İşte bugün kiminiz kiminize ne fayda, ne de zarar vermeye güç yetiremezsiniz.O kâfirlere de diyeceğiz ki: “Yalan saydığınız o ateş azabını tadın da yalan mıymış gerçek miymiş söyleyin bakalım!”[32,20]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık bugün bazınız bazınıza ne bir fâideye ve ne de bir zarara mâlik olamaz ve zulmetmiş olanlara deriz ki: «O ateşin azabını tadınız ki, siz onu inkâr eder olmuştunuz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Artık o gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!"
Bekir Sadak:
De ki: «Gorunmeyenleri en iyi bilen Rabbim, batili hak ile ortadan kaldirir.»
İbni Kesir:
İşte bugün
Adem Uğur:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz.
İskender Ali Mihr:
Artık o gün bir kısmınız diğerlerine fayda ve zarar vermeye malik olamaz (gücü yetmez). Zulmedenlere: "
Celal Yıldırım:
Bugün kiminizin kiminize ne yarar, ne de zarar vermeye gücü yeter
Tefhim ul Kuran:
Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmetmekte olanlara deriz ki: «Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın.»
Fransızca:
Ce jour-là donc, vous n'aurez aucun moyen pour profiter ou nuire les uns aux autres, tandis que Nous dirons aux injustes : "Goûtez au châtiment du Feu que vous traitiez de mensonge".
İspanyolca:
Ese día no podréis ya aprovecharos ni dañaros unos a otros. Y diremos a los impíos: «¡Gustad el castigo del Fuego que desmentíais!»
İtalyanca:
In quel Giorno non potrete giovarvi o nuocervi a vicenda e Noi diremo a coloro che furono ingiusti: «Gustate il castigo del Fuoco che tacciavate di menzogna!».
Almanca:
Also an diesem Tag können die einen von euch den anderen weder nützen, noch schaden. Und WIR sagen zu denjenigen, die Unrecht begingen: "Erfahrt die Peinigung des Feuers, welches ihr zu verleugnen pflegtet."
Çince:
今日,他们不能互利,也不能相害;我将对不义的人们说:你们尝试你们所否认的火刑吧!
Hollandaca:
Op dien dag zal de een uwer niet in staat zijn, den ander van voordeel te wezen of nadeel toe te brengen. En. Wij zullen zeggen tot hen, die onrechtvaardig gehandeld hebben: Proeft de pijn van het hellevuur, dat gij als eene leugen, verwerpt.
Rusça:
Сегодня вы не можете принести друг другу ни пользы, ни вреда. Мы скажем беззаконникам: "Вкусите мучения в Огне, который вы считали ложью!"
Somalice:
Maantase «Qiyaamada» uma hanato qaarkiin qaarkakale naefi iyo dhib midna. waxaana ku dhahaynaa kuwii dulmi falay dhadhamiya cadaabka naartaad beeninayseen.
Swahilice:
Hii leo hataweza yeyote kumletea nafuu wala madhara mwenzie. Na tutawaambia walio dhulumu: Onjeni adhabu ya Moto mlio kuwa mkiukanusha.
Uygurca:
بۈگۈن سىلەر بىر - بىرىڭلارغا پايدا - زىيان يەتكۈزەلمەيسىلەر، بىز (اﷲ تىن غەيرىيگە چوقۇنغۇچى) زالىملارغا: «سىلەر چىنپۈتمىگەن دوزاخ ئازابىنى تېتىڭلار» دەيمىز
Japonca:
あなたがたはこの日,お互いに益にも害にも役立たない。われは不義を行っていた者たちに言う。「あなたがたが偽りとしていた,火獄の懲罰を味わえ。」
Arapça (Ürdün):
قال تعالى: «فاليوم لا يملك بعضكم لبعض» أي بعض المعبودين لبعض العابدين «نفعا» شفاعة «ولاضرا» تعذيبا «ونقول للذين ظلموا» كفروا «ذوقوا عذاب النار التي كنتم بها تكذبون».
Hintçe:
तब (खुदा फरमाएगा) आज तो तुममें से कोई न दूसरे के फायदे ही पहुँचाने का इख्तेयार रखता है और न ज़रर का और हम सरकशों से कहेंगे कि (आज) उस अज़ाब के मज़े चखो जिसे तुम (दुनिया में) झुठलाया करते थे
Tayca:
ดังนั้น วันนี้บางคนในพวกเจ้าไม่มีอำนาจที่จะให้คุณและให้โทษซึ่งกันและกัน และเราจะกล่าวแก่บรรดาผู้กระทำผิดเหล่านั้นว่า “พวกเจ้าจงลิ้มรสการลงโทษของไฟนรกซึ่งพวกเจ้าได้ปฏิเสธมัน “
İbranice:
אז היום לא יוכלו עוד להועיל או להזיק איש לרעהו, ונאמר לאלה אשר קיפחו : 'טעמו את עונש האש אשר הייתם מכחישים (את קיומו)
Hırvatça:
Taj dan jedni drugima nećete moći ni koristiti ni nauditi, a Mi ćemo onima koji su zulum učinili reći: "Kušajte patnju u Vatri koju ste poricali!"
Rumence:
În Ziua aceea nu veţi avea unii de la alţii nici câştig, nici pagubă, iar Noi vom spune celor care au fost nedrepţi: “Gustaţi osânda Focului pe care îl socoteaţi minciună!”
Transliteration:
Faalyawma la yamliku baAAdukum libaAAdin nafAAan wala darran wanaqoolu lillatheena thalamoo thooqoo AAathaba alnnari allatee kuntum biha tukaththiboona
Türkçe:
Artık o gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!"
Sahih International:
But today you do not hold for one another [the power of] benefit or harm, and We will say to those who wronged, "Taste the punishment of the Fire, which you used to deny."
İngilizce:
So on that Day no power shall they have over each other, for profit or harm: and We shall say to the wrong-doers, "Taste ye the Penalty of the Fire,- the which ye were wont to deny!"
Azerbaycanca:
Bu gün bir-birinizə nə bir xeyir (fayda) nə də bir zərər verə bilərsiniz. Zalımlara da: “Dadın (dünyada) yalan hesab etdiyiniz cəhənnəm odunun əzabını!” – deyəcəyik.
Süleyman Ateş:
O gün birinizin, diğerine ne bir fayda, ne de zarar vermeğe gücü yeter. Biz zulmedenlere: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın!" deriz.
Diyanet Vakfı:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz.
Erhan Aktaş:
Artık bugün birbirinize ne yarar ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Zulmedenlere: “Yalanlamış olduğunuz ateşin azâbını tadın.” diyeceğiz.
Kral Fahd:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz.
Hasan Basri Çantay:
İşte bu gün birbirinize ne bir fâide, ne de bir zarar yapmıya gücünüz yetmez. O zaalimlere biz: «Tekzîb edegeldiğiniz ateşin azabını tadın» diyeceğiz.
Muhammed Esed:
Ve (o Gün Allah şöyle seslenecektir): "Siz (yaratılmışlar)dan hiç biri bugün bir başkasına fayda veya zarar verecek güce sahip değildir!" Ve (o Gün) haksızlık yapanlara: "Yalanladığınız ateşin azabını (şimdi) tadın bakalım!" diyeceğiz.
Gültekin Onan:
Artık bugün bir kısmınızın bir kısmınıza yarar ve zarar sağlamaya gücü yetmez. Biz de o zulmedenlere deriz ki: "
Ali Fikri Yavuz:
İşte o gün (kıyamette) birbirinize ne bir fayda vermeğe, ne de bir zarar etmeğe gücünüz yetmez. O kâfirlere (nefislerine zulmedenlere) diyeceğiz ki:” - (Dünyada) inkâr edip durduğunuz ateşin azabını tadın bakalım.”
Portekizce:
Porém, hoje não podereis beneficiar-vos nem prejudicar-vos reciprocamente. E diremos aos iníquos: Provai o castigoinfernal que negastes!
İsveççe:
Denna Dag kan ingen [skapad varelse] vare sig gagna eller skada en annan. Och Vi skall säga till de orättfärdiga: "Smaka Eldens straff, som ni påstod vara en lögn!"
Farsça:
امروز برای یکدیگر مالک سود و زیانی نیستید، و به آنان که ستم کردند می گوییم: عذاب آتشی را که انکار می کردید، بچشید.
Kürtçe:
ئەمجا ئەمڕۆ ناتوانن ھیچ سوودو زیانێك بەیەکتری بگەیەنن وە بەستەمکاران دەڵێین: سزای ئاگری دۆزەخ بچەژن ئەوەی ئێوە باوەڕتان پێی نەبوو
Özbekçe:
Бугунги кунда бир-бирингиз учун манфаатга ҳам, зарарга ҳам молик эмассизлар. Ва зулм қилганларга: «Ўзингиз ёлғонга чиқариб юрган оловнинг азобини татиб кўринг», дермиз.
Malayca:
Maka pada hari ini, masing-masing di antara kamu tidak berkuasa memberi sebarang manfaat kepada kawannya, dan tidak pula dapat menolak sesuatu bahaya daripadanya; dan Kami katakan kepada orang-orang yang zalim (yang berlaku syirik) itu: "Rasalah azab neraka yang kamu dahulu mendustakannya".
Arnavutça:
E, sot, nuk do të mund t’i bëni as dobi as dëm njëri-tjetrit. E Ne, do t’ju themi zullumqarëve: “Shijoni dënimin e zjarrit të cilin e keni konsideruar gënjeshtër!”
Bulgarca:
Днес никой от вас не ще бъде от полза за друг, нито във вреда.” И ще кажем на угнетителите: “Вкусете мъчението на Огъня, който взимахте за лъжа!”
Sırpça:
Тог дана једни другима нећете моћи ни да користите ни да наудите, а Ми ћемо онима који су били незнанобошци да кажемо: „Трпите патњу у Ватри коју сте порицали!“
Çekçe:
A v ten den nebudete si moci navzájem prospět ani uškodit. A řekneme těm, kdož nespravedliví byli: 'Ochutnejte trestu ohně, jejž za lež jste pokládali!'
Urduca:
(اُس وقت ہم کہیں گے کہ) آج تم میں سے کوئی نہ کسی کو فائدہ پہنچا سکتا ہے نہ نقصان اور ظالموں سے ہم کہہ دیں گے کہ اب چکھو اس عذاب جہنم کا مزہ جسے تم جھٹلایا کرتے تھے
Tacikçe:
Он рӯз ба якдигар ҳеҷ суду зиёне натавонед расонд. Ва ба ситамкорон гӯем: «Бичашед азоби оташро, ки дурӯғаш мепиндоштед!»
Tatarca:
Бүген бер-берегезгә шәфәгать һәм файда итә алмассыз, һәм бер-берегезгә зарар да итә алмассыз. Һәм залимнәргә үзегез ялганга тоткан ут ґәзабын татыгыз диярбез.
Endonezyaca:
Maka pada hari ini sebahagian kamu tidak berkuasa (untuk memberikan) kemanfaatan dan tidak pula kemudharatan kepada sebahagian yang lain. Dan Kami katakan kepada orang-orang yang zalim: "Rasakanlah olehmu azab neraka yang dahulunya kamu dustakan itu".
Amharca:
ዛሬም ከፊላችሁ ለከፊሉ መጥቀምንም ኾነ መጉዳትን አይችሉም፡፡ ለእነዚያም ለበደሉት «ያችን በእርሷ ታስተባብሉባት የነበራችሁትን የእሳት ቅጣት ቅመሱ» እንላቸዋለን፡፡
Tamilce:
ஆக, இன்றைய தினம் உங்களில் சிலர் சிலருக்கு நன்மை செய்வதற்கோ தீமை செய்வதற்கோ உரிமை பெறமாட்டார். இன்னும், அநியாயக்காரர்களுக்கு நாம் கூறுவோம்: “நீங்கள் பொய்ப்பித்துக்கொண்டிருந்த நரக தண்டனையை சுவையுங்கள்.”
Korece:
그리하여 그날에 너희는 서 로가 서로에게 유용함도 해함도 없으리니 하나님은 죄인들에게 지옥의 벌을 맛보라 실로 너희가 불신하였노라는 말씀을 하실 것이라
Vietnamca:
Vào Ngày mà không ai được quyền giúp đỡ ai cũng như không ai có thể gây hại được cho ai, TA sẽ phán bảo những kẻ làm điều sai quấy: “Các ngươi hãy nếm lấy hình phạt của Hỏa Ngục, cái các ngươi đã từng phủ nhận Nó.”
Ayet Linkleri: