Arapça:
مَّا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ فِيمَا فَرَضَ اللَّهُ لَهُ ۖ سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلُ ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَّقْدُورًا
Çeviriyazı:
mâ kâne `ale-nnebiyyi min ḥaracin fîmâ feraḍa-llâhü leh. sünnete-llâhi fi-lleẕîne ḫalev min ḳabl. vekâne emru-llâhi ḳaderam maḳdûrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir.
Diyanet İşleri:
Allah'ın Peygamber'e farz kıldığı şeylerde ona bir güçlük yoktur. Bu, Allah'ın öteden beri, gelmiş geçmişlere uyguladığı yasasıdır. Allah'ın emri şüphesiz gereği gibi yerine gelecektir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Allah'ın, ona farzettiğini yapmasında hiçbir vebal yok Peygambere; daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın koyduğu yol yoradam buydu ve Allah'ın emri, takdir edilmiş ve yerine gelmiştir.
Şaban Piriş:
Allah’ın kendisine helal kıldığı şeyde Peygamber'e bir günah yoktur. Bundan önce gelip geçen (peygamber)ler içinde Allah'ın sünneti (böyle)dir. Allah’ın emri yerine gelecek takdir olunan bir kaderdir.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın kendisine yasallaştırdığı bir konuda peygambere herhangi bir engel yoktur. Bu, öteden beri, gelmiş geçmişlere uygulanan ALLAH'ın sünneti (yasası) dır. ALLAH'ın emri, belirlenmiş ve kesinleşmiştir.
Ali Bulaç:
Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın bir sünnetidir. Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.
Suat Yıldırım:
Allah'ın, kendisine takdir edip helâl kıldığı bir hususu yerine getirmekte Peygambere herhangi bir güçlük yoktur.Sizden önce gelip geçen peygamberler hakkında da Alah’ın kanunu böyle cari olmuştur. Allah’ın emri, mutlaka yerini bulan bir kaderdir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Allah´ın kendisi için mukadder kıldığı bir şeyde peygamber üzerine bir güçlük yoktur. Evvelce gelip geçmiş olanların haklarındaki sünnet-i ilâhiye gibi . Ve Allah´ın emri yerine getirilmiş bir kader bulunmaktadır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu-yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür.
Bekir Sadak:
O´na kavustuklari gun muminlere yapilacak dirlik temennileri «Selam» demek olacaktir. Onlara comertce verilecek ecir hazirlamistir.
İbni Kesir:
Allah´ın, kendisine farz kıldığı şeylerde peygamberine herhangi bir güçlük yoktur. Allah´ın önceden geçmişler hakkındaki sünnetidir. Ve Allah´ın emri, gereği gibi yerine gelmiştir.
Adem Uğur:
Allah´ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber´e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah´ın âdeti böyle idi. Allah´ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.
İskender Ali Mihr:
Nebî için, Allah´ın O´na farz kıldığı şeyi (yerine getirmesinde) O´na bir güçlük yoktur. Daha önce gelip geçenler için de Allah´ın sünneti buydu. Allah´ın emri, taktir edilmiş bir kader idi (yerine getirildi).
Celal Yıldırım:
Peygamber üzerinde, Allah´ın onun için takdîr edip gerekli kıldığı şeyde bir vebal ve sakınca yoktur. Bu daha önce gelip geçenler hakkında da Allah´ın câri bir sünnetidir (ki uygulanır). Allah´ın emri elbette yerini bulan bir kaderdir.
Tefhim ul Kuran:
Allah´ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) daha önce gelip geçen (ümmet)lerde de olan Allah´ın sünnetidir. Allah´ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.
Fransızca:
Nul grief à faire au Prophète en ce qu'Allah lui a imposé, conformément aux lois établies pour ceux qui vécurent antérieurement. Le commandement d'Allah est un décret inéluctable.
İspanyolca:
Que no tenga reparos el Profeta por algo que le ha sido impuesto por Alá. conforme a la práctica de Alá para los que vivieron antes -la orden de Alá es un decreto decidido-,
İtalyanca:
Pertanto nessuna colpa al Profeta per ciò che Allah gli ha imposto: questa è stata la norma di Allah [anche] per coloro che vissero in precedenza L'ordine di Allah è decreto immutabile.
Almanca:
Keineswegs ist es für den Propheten eine Unannehmlichkeit in dem, was ALLAH ihm auferlegte. Dies ist ALLAHs Handlungsweise mit denjenigen, die vorher vergingen. Und ALLAHs Bestimmung ist eine festgelegte Bestimmung.
Çince:
先知对于真主所许他的事,不宜感觉烦难。真主曾以此为古人的常道。真主的命令是不可变更的定案。
Hollandaca:
Er wordt geene misdaad op den profeet geladen, door te doen hetgeen God hem heeft veroorloofd overeenkomstig het Godsbevel, met betrekking tot hen die hem voorafgingen (want het bevel van God is een bepaald besluit).
Rusça:
На Пророке нет греха в том, что предписал для него Аллах. Таково было установление Аллаха для тех, которые жили прежде. Веление Аллаха является решением предопределенным.
Somalice:
Nabiga korkiisa dhib ma aha waxa Eebe u Banneeyey, waana Jidkii Eebe ee Dadkii tagay ee hore amarka Eebana waa qadar Xukuman.
Swahilice:
Hapana ubaya kwa Nabii kufanya aliyo mhalalishia Mwenyezi Mungu. Huo ndio mwendo wa Mwenyezi Mungu kwa walio pita zamani. Na amri ya Mwenyezi Mungu ni kudura iliyo kwisha kadiriwa.
Uygurca:
اﷲ پەيغەمبەرگە ھالال قىلغان ئىشقا ھېچ گۇناھ بولمايدۇ. (بۇ) اﷲ نىڭ ئۆتكەنكى (پەيغەمبەرلەرگە) تۇتقان يولىدۇر. اﷲ نىڭ ئەمرى ئەزەلدىنلا بېكىپ كەتكەن (ئۆزگەرمەس) ھۆكۈمدۇر
Japonca:
預言者が,アッラーの御命令を行うのは妨げない。これはあなた以前の者に対するアッラーの慣行である。アッラーの命令は動かせない定めである。
Arapça (Ürdün):
«ما كان على النبي من حرج فيما فرض» أحل «الله له سنة الله» أي كسنة الله فنصب بنزع الخافض «في الذين خلوْا من قبل» من الأنبياء أن لا حرج عليهم في ذلك توسعة لهم في النكاح «وكان أمر الله» فعله «قدرا مقدورا» مقضيا.
Hintçe:
जो हुक्म खुदा ने पैग़म्बर पर फर्ज क़र दिया (उसके करने) में उस पर कोई मुज़ाएका नहीं जो लोग (उनसे) पहले गुज़र चुके हैं उनके बारे में भी खुदा का (यही) दस्तूर (जारी) रहा है (कि निकाह में तंगी न की) और खुदा का हुक्म तो (ठीक अन्दाज़े से) मुक़र्रर हुआ होता है
Tayca:
ไม่เป็นการลำบากใจอันใดแก่ท่านนะบี ในสิ่งที่อัลลอฮฺทรงกำหนดให้แก่เขา (นี่คือ) แนวทางของอัลลอฮฺ (ที่ได้มีขึ้นแล้ว) ต่อบรรดาผู้ได้ล่วงลับในสมัยก่อน และพระบัญชาของอัลลอฮฺนั้นได้กำหนดไว้แล้ว
İbranice:
אין כל דופי בנביא על קיימו את צווי אלוהים, כך הייתה דרכו של אלוהים עם אלה אשר חלפו לפני כן. דבר אלוהים תמיד מתקיים ומוחלט
Hırvatça:
I Vjerovjesniku nije teško da čini ono što mu Allah odredi jer takav je bio Allahov propis i za one koji su prije bili i nestali, a Allahova odredba je neminovna.
Rumence:
Nici un păcat nu i se face profetului pentru ceea ce Dumnezeu i-a rânduit să facă după obiceiul hotărît de Dumnezeu celor de odinioară. Porunca lui Dumnezeu este soartă hotărâtă.
Transliteration:
Ma kana AAala alnnabiyyi min harajin feema farada Allahu lahu sunnata Allahi fee allatheena khalaw min qablu wakana amru Allahi qadaran maqdooran
Türkçe:
Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu-yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür.
Sahih International:
There is not to be upon the Prophet any discomfort concerning that which Allah has imposed upon him. [This is] the established way of Allah with those [prophets] who have passed on before. And ever is the command of Allah a destiny decreed.
İngilizce:
There can be no difficulty to the Prophet in what Allah has indicated to him as a duty. It was the practice (approved) of Allah amongst those of old that have passed away. And the command of Allah is a decree determined.
Azerbaycanca:
Allahın Peyğəmbərə vacib (halal) buyurduğu bir şeydə (Zeynəblə evlənməkdə) ona heç bir günah yoxdur. Daha öncə gəlib-getmiş (Davud, Süleyman və başqaları kimi) peyğəmbərlər barəsində də Allahın qayda-qanunu (sünnəsi) belədir. Allahın əmri əzəli hökmdür! (O, mütləq yerinə yetməlidir!)
Süleyman Ateş:
Allah'n kendisine takdir ettiği bir şeyi yerine getirmekte, Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden önce geçenler arasında da Allah'ın yasası böyle idi. Allah'ın emri, olup bitmiş bir şeydir.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın, kendisine helal kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebal yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın adeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.
Erhan Aktaş:
Nebi, Allah’ın farz kılması gereği olarak bir şeyi yapmasından dolayı suçlanamaz. Bu, daha önceki toplumlarda da geçerli olan Allah’ın yasasıdır. Allah’ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir.(1)
Kral Fahd:
Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.
Hasan Basri Çantay:
Peygamberlerin üstüne Allahın, farz etdiği herhangi bir şey (i ifâ etmesin) de hiçbir vebal olmaz. (Nitekim) daha evvel geçmiş (peygamber) lerde de Allah bu aadeti (bir kanun yapmışdır). Allahın emri, behemehal yerini bulan bir kaderdir.
Muhammed Esed:
(O halde,) Allah´ın kendisi için takdir ettiği şeyi (yapmasından dolayı) Peygamber´e hiçbir suç isnad edilemez. (Gerçekte, bu) sizden önce gelip geçenler için de Allah´ın bir uygulamasıydı; ve (şunu unutma ki) Allah´ın iradesi mutlaka tecelli eder.
Gültekin Onan:
Tanrı´nın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getrrme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Tanrı´nın bir sünnetidir. Tanrı´nın buyruğu takdir edilmiş bir kaderdir.
Ali Fikri Yavuz:
Allah’ın Peygamber için taksim ve takdir ettiği şeyde (Zeyneb’i kendisine halâl kılmakta) Peygambere hiç bir vebal yoktur. Bundan önce geçen peygamberler hakkında da Allah’ın sünneti (kanunu) böyledir (Allah’ın peygamberlere mubah kıldığı şeyde, peygamberlere hiç bir vebal olamaz.) Allah’ın emri gerçekleşmiş bir hüküm bulunuyor.
Portekizce:
Não será recriminado o Profeta por cumprir o que Deus lhe prescreveu, porque é a lei de Deus, com respeito aos que oprecederam. Os desígnios de Deus são de ordem irrevogável.
İsveççe:
Ingen skuld vilar på Profeten som här handlade så som Gud befallde honom. Så gick Gud till väga mot föregångarna - ja, allas öden formas av Guds beslut -
Farsça:
بر پیامبر در آنچه خدا برای او مقرّر و لازم کرده منعی نیست، خدا این روش را درباره کسانی [از پیامبران] که پیش از این گذشته اند مقرّر داشته است و همواره فرمان خدا نافذ و اندازه گیری شده است.
Kürtçe:
ھیچ ناڕەحەتی (تاوان)ێك لەسەر پێغەمبەر ﷺ نیە لە (مارە کردنی زەینەب) کەخوا بڕیاری داوە بۆی باوو سوننەت ورێگای (دانراوی) خوایە لە ناو پێغەمبەرانی لەمەوپێشدا وە فەرمانی خواش بڕیارێکی بڕاوەیە (ودەبێت جێ بەجێ بکرێت)
Özbekçe:
Набийга Аллоҳ унга фарз қилган нарсада бирон танглик бўлмас. Бу олдин ўтганлар ҳақида ҳам Аллоҳ тутган йўлдир. Аллоҳнинг амри белгиланган қадар бўлди.
Malayca:
Tidaklah ada sebarang keberatan yang ditanggung oleh Nabi dalam melaksanakan perkara yang telah ditetapkan Allah baginya. (Yang demikian itu) adalah menurut peraturan Allah yang tetap, yang berlaku juga kepada Nabi-nabi yang telah lalu. Dan (ingatlah) perintah Allah itu adalah satu ketetapan yang ditentukan berlakunya.
Arnavutça:
S’ka kurrfarë ngushtese për Pejgamberin për atë që i ka caktuar Perëndia. E tillë ka qenë dispozita e Perëndisë edhe për ata (pejgamberë) që kanë qenë më parë, e urdhëri i Perëndisë është dispozitë definitive –
Bulgarca:
Няма за Пророка притеснение за онова, което Аллах му е наложил. Такъв бе обичаят на Аллах и спрямо отминалите преди [пророци] - повелята на Аллах е предопределена съдба -
Sırpça:
Веровеснику није грех да чини оно што му Аллах нареди јер такав је био Аллахов пропис и за оне који су били пре и нестали, а Аллахова одредба је неминовна.
Çekçe:
A není pro proroka žádný hřích v tom, co mu Bůh uložil podle zvyklosti Boží u těch, kdož již předtím odešli a rozkaz Boží je určením předurčeným
Urduca:
نبی پر کسی ایسے کام میں کوئی رکاوٹ نہیں ہے جو اللہ نے اس کے لیے مقرر کر دیا ہو یہی اللہ کی سنت ان سب انبیاء کے معاملہ میں رہی ہے جو پہلے گزر چکے ہیں اور اللہ کا حکم ایک قطعی طے شدہ فیصلہ ہوتا ہے
Tacikçe:
Бар паёмбар дар анҷом додани он чӣ Худо ба ӯ муқаррар кардааст, ҳараҷе (гуноҳе) нест, ҳамчунон ки Худо барои паёмбарони пешин низ чунин суннате ниҳода буд ва фармони Худо фармонест бе ҳеҷ зиёдаву нуқсон.
Tatarca:
Аллаһ пәйгамбәр г-мгә фарыз, ваҗеб иткән нәрсәдә аңа тарлык кылмады, ягъни хатын алуда, Аллаһуның гадәте синнән әүвәлге пәйгамбәрләргә дә хатын алуда тарлык кылмау иде. Аллаһу тәгаләнең әмере хөкем ителмеш һәм үтәлмеш булды.
Endonezyaca:
Tidak ada suatu keberatanpun atas Nabi tentang apa yang telah ditetapkan Allah baginya. (Allah telah menetapkan yang demikian) sebagai sunnah-Nya pada nabi-nabi yang telah berlalu dahulu. Dan adalah ketetapan Allah itu suatu ketetapan yang pasti berlaku,
Amharca:
በነቢዩ ላይ አላህ ለእርሱ በፈረደው ነገር ምንም ችግር ሊኖርበት አይገባም፡፡ በእነዚያ ከዚያ በፊት ባለፉት (ነቢያት) አላህ ደነገገው፡፡ የአላህም ትእዛዝ የተፈረደ ፍርድ ነው፡፡
Tamilce:
நபியின் மீது, அல்லாஹ் அவருக்கு கடமையாக்கியதை செய்வதில் அறவே குற்றம் இருக்கவில்லை. இதற்கு முன்னர் சென்றவர்களில் அல்லாஹ்வின் வழிமுறையை (நபியே! உமக்கும்) வழிமுறையாக ஆக்கப்பட்டது. அல்லாஹ்வின் கட்டளை நிறைவேற்றப்படுகிற தீர்ப்பாக இருக்கிறது.
Korece:
하나님이 선지자에게 명령한것을 이행하는 것은 죄악이 아니 거늘 그것은 이전에 지나갔던 하 나님의 순나라 하나님의 명령은 절대적 법령이라
Vietnamca:
Nabi (Muhammad) không phạm tội trong những điều Allah đã ra lệnh cho Y thi hành. Đấy là đường lối của Allah cho các thế hệ đã qua của các thời trước. Và mệnh lệnh của Allah đã được ban hành thành luật (bắt buộc phải tuân thủ).
Ayet Linkleri: