Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

30

Sûredeki Ayet No: 

52

Ayet No: 

3461

Sayfa No: 

410

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ

Çeviriyazı: 

feinneke lâ tüsmi`u-lmevtâ velâ tüsmi`u-ṣṣumme-ddü`âe iẕâ vellev müdbirîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Çünkü sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.

Diyanet İşleri: 

Tabiidir ki sen ölülere katiyyen işittiremezsin; dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Hiç şüphe yok ki sen, sesini duyuramazsın ölüye ve ardına dönüp giderlerken davetini duyuramazsın sağırlara.

Şaban Piriş: 

Sen, ölülere duyuramazsın, arkasını dönüp gittiği zaman sağırlara davetini duyuramazsın.

Edip Yüksel: 

Sen ne ölülere işittirebilirsin, ne de arkalarını dönüp giden sağırlara çağrıyı duyurabilirsin.

Ali Bulaç: 

Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

Suat Yıldırım: 

Şunu bil ki: Sen ne ölülere sesini duyurabilirsin, ne de arkasını dönüp uzaklaşan sağırlara bu dâveti işittirebilirsin. [63,36; 67,10]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Çünkü sen o dâveti ölülere duyuramazsın ve arkalarına dönüp giderlerken sağırlara da duyuramazsın.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Artık sen, ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

Bekir Sadak: 

And olsun ki bu Kuran´da insanlar icin her turlu misali vermisizdir. Bununla beraber, eger sen onlara bir mucize getirmis olsan, inkar edenler: «Siz ancak batil seyler ortaya atanlarsiniz» derler.

İbni Kesir: 

Bunun için sen

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsın

İskender Ali Mihr: 

Öyleyse muhakkak ki sen ölülere duyuramazsın, arkalarına dönüp gittikleri zaman sağırlara da daveti duyuramazsın.

Celal Yıldırım: 

Çünkü gerçekten sen ölülere işittiremezsin

Tefhim ul Kuran: 

Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

Fransızca: 

En vérité, tu ne fais pas entendre les morts; et tu ne fais pas entendre aux sourds l'appel, s'ils s'en vont en tournant le dos.

İspanyolca: 

Tú no puedes hacer que los muertos oigan ni que los sordos oigan el llamamiento, si vuelven la espalda.

İtalyanca: 

Tu non potrai far sì che sentano i morti o far sì che i sordi sentano il richiamo quando ti volgono le spalle.

Almanca: 

Also du kannst die Toten nicht hören lassen, und du kannst die Tauben den Ruf nicht hören lassen, wenn sie flüchtend den Rücken umkehren.

Çince: 

你必不能使死人听(你讲道),你必不能使退避的聋子听你呼唤。

Hollandaca: 

Gij kunt de dooden niet doen hooren, noch kunt de dooven uwen kreet doen vernemen, als zij zich verwijderen en u hunne ruggen toewenden.

Rusça: 

Воистину, ты не заставишь слышать мертвецов и не заставишь глухих услышать призыв, когда они обращаются вспять.

Somalice: 

adigu wax ma maqashiin kartid kuwo dhintay, Mid dhagala' oo jeedsadayna wax ma maqashiin kartid.

Swahilice: 

Kwani wewe hakika huwafanyi maiti wakasikia, wala viziwi wakasikia wito wakisha geuka kukupa mgongo.

Uygurca: 

شۈبھىسىزكى، سەن ئۆلۈكلەرگە (سۆزۈڭنى) ئاڭلىتالمايسەن، ئارقىسىغا قاراپ يۈز ئۆرۈگەن گاسلارغىمۇ چاقىرىقىڭنى ئاڭلىتالمايسەن

Japonca: 

あなたは,死者にものを聞かせることは出来ない。また,背を向けて逃げ去る聞こえない者に,呼び掛けても聞かせることは出来ない。

Arapça (Ürdün): 

«فإنك لا تُسمع الموتى ولا تُسمع الصم الدعاء إذا» بتحقيق الهمزتين وتسهيل الثانية بينها وبين الياء «ولَّوْا مدبرين».

Hintçe: 

(ऐ रसूल) तुम तो (अपनी) आवाज़ न मुर्दो ही को सुना सकते हो और न बहरों को सुना सकते हो (ख़ुसूसन) जब वह पीठ फेरकर चले जाएँ

Tayca: 

ดังนั้น แท้จริงเจ้าจะไม่ทำให้คนตายได้ยิน และเจ้าจะไม่ทำให้คนหูหนวกได้ยินการเรียกร้องได้ เมื่อพวกเขาเป็นผู้ผินหลังกลับ

İbranice: 

ואכן אתה לא תוכל לגרום למת לשמוע, ולא תוכל לגרום לחירש לשמוע את קריאתך לאחר שהם מפנים את גבם

Hırvatça: 

Ti ne možeš mrtve dozvati, ni gluhe, kad se od tebe okrenu, dovikati,

Rumence: 

Şi tu! Tu nu-i vei face pe morţi să audă, tu nu-i vei face pe cei surzi să audă Chemarea când întorc spatele,

Transliteration: 

Fainnaka la tusmiAAu almawta wala tusmiAAu alssumma aldduAAaa itha wallaw mudbireena

Türkçe: 

Artık sen, ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

Sahih International: 

So indeed, you will not make the dead hear, nor will you make the deaf hear the call when they turn their backs, retreating.

İngilizce: 

So verily thou canst not make the dead to hear, nor canst thou make the deaf to hear the call, when they show their backs and turn away.

Azerbaycanca: 

Şübhəsiz ki, sən (haqqa) çağırışı nə ölülərə bildirə bilərsən, nə də dönüb gedən karlara eşitdirə bilərsən!

Süleyman Ateş: 

Sen de ölülere söz dinletemezsin; arkalarını dönüp giden sağırlara çağrıyı işittiremezsin.

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin.

Erhan Aktaş: 

Şu bir gerçek ki, sen ölülere(1) duyuramazsın. Arkasını dönüp giden sağırlara(2) da çağrıyı duyuramazsın.(3)

Kral Fahd: 

(Ey Muhammed!) Şüphe yoktur ki sen, ölülere işittiremez, dönüp gittikleri zaman da sağırlara çağrıyı duyuramazsın.

Hasan Basri Çantay: 

Bunun için sen — arkalarına dönüb giderlerken — o da´veti ölülere de duyuramazsın, sağırlara da işitdiremezsin.

Muhammed Esed: 

Elbette sen ölülere asla duyuramazsın ve sırtlarını (sana) dönüp uzaklaşan (kalbi) sağırlara (da)!

Gültekin Onan: 

Şimdi sen, ölülere (söz) duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

Ali Fikri Yavuz: 

Bunun için sen (Ey Rasûlüm, onlar) arkalarını dönmüş giderlerken, (hakka olan) o daveti, (kalbleri) ölülere duyuramazsın ve sağırlara da işittiremezsin.

Portekizce: 

Certamente não poderias fazer ouvir os mortos, nem os surdos, quando voltam as costas em fuga.

İsveççe: 

[Muhammad!] Du kan inte förmå de döda att höra, inte heller de [andligen] döva som vänder dig ryggen, att lyssna till din kallelse;

Farsça: 

[اینان که کفر را بر ایمان ترجیح داده اند، مانند مردگان اند] پس تو نمی توانی [دعوتت را] به مردگان بشنوانی و نمی توانی دعوتت را به کران زمانی که پشت کنان روی می گردانند، بشنوانی.

Kürtçe: 

چونکە بەڕاستی تۆ (ئەی موحەممەد ﷺ) ناتوانی بە مردووان (بەکافران) ببیستێنیت و ناتوانیت بانگەوازت بەکەڕان (بەکافران) ببیستێنیت کاتێك ڕوو وەردەگێڕن لێت بەپشت تێکردنەوە

Özbekçe: 

Албатта, сен ўликка эшиттира олмассан ва даъватни ортларига бурилиб кетаётган карларга эшиттира олмайссан.

Malayca: 

(Maka janganlah engkau berdukacita - wahai Muhammad - terhadap keadaan mereka yang demikian), kerana sesungguhnya engkau tidak dapat menjadikan orang-orang yang mati (hatinya) itu menerima ajaranmu, dan tidak dapat menjadikan orang- orang yang pekak itu mendengar seruanmu, apabila mereka berpaling undur (disebabkan keingkarannya).

Arnavutça: 

Me të vërtetë, ti (o Muhammed!) nuk mund të bësh që i vdekuri, dhe as i shurdhëti të dëgjojnë tirrjen kur ata ta kthejnë shpinën ty duke u larguar,

Bulgarca: 

Ти не можеш да накараш мъртвите да чуят, нито глухите да чуят зова, щом обърнат гръб.

Sırpça: 

Ти не можеш да дозовеш мртве, ни глуве да довикнеш, кад се од тебе окрену, удаљавајући се,

Çekçe: 

Ty věru nedokážeš, aby mrtví slyšeli ani aby hluší uslyšeli volání, když zády se odvracejí.

Urduca: 

(اے نبیؐ) تم مُردوں کو نہیں سنا سکتے، نہ اُن بہروں کو اپنی پکار سنا سکتے ہو جو پیٹھ پھیرے بھاگے چلے جا رہے ہوں

Tacikçe: 

Ту наметавонӣ мурдагонро шунаво созӣ ва агар инҳо низ аз ту бозгарданд, овози худро ба – гӯши он карон нарасонӣ.

Tatarca: 

Син, әлбәттә, мәет кеби күңеле үлгән кешеләргә иманга, исламга чакыруыңны ишеттерә алмассың, вә сине ялганга тотып хактан баш тарткан саңгырауларга да ишеттерә алмассың.

Endonezyaca: 

Maka Sesungguhnya kamu tidak akan sanggup menjadikan orang-orang yang mati itu dapat mendengar, dan menjadikan orang-orang yang tuli dapat mendengar seruan, apabila mereka itu berpaling membelakang.

Amharca: 

አንተም ሙታንን አታሰማም፡፡ ደንቆሮዎችንም ዟሪዎች ሆነው በሸሹ ጊዜ ጥሪን አታሰማም፡፡

Tamilce: 

ஆக, (நபியே!) நிச்சயமாக நீர், (உமது) அழைப்பை இறந்தவர்களுக்கு கேட்கவைக்க முடியாது. இன்னும், செவிடர்களுக்கும் கேட்கவைக்க முடியாது, அவர்கள் புறமுதுகிட்டவர்களாக திரும்பினால்.

Korece: 

실로 그대는 죽은자로 하여 금 듣게 할 수 없으며 귀머거리로 하여금 부름을 듣게 할 수 없나니 그때 그들은 그들의 등을 돌리며 도망 하리라

Vietnamca: 

Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) chắc chắn không thể làm cho người chết nghe được và cũng không thể làm cho người điếc nghe tiếng gọi khi họ đã quay lưng bỏ đi.