Arapça:
وَإِن كَانُوا مِن قَبْلِ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْهِم مِّن قَبْلِهِ لَمُبْلِسِينَ
Çeviriyazı:
vein kânû min ḳabli ey yünezzele `aleyhim min ḳablihî lemüblisîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Halbuki onlar, daha önce üzerlerine yağmur indirilmeden evvel ümidi kesmişlerdi.
Diyanet İşleri:
Rüzgarları gönderip bulutları yürüten, onları gökte dilediği gibi yayan ve küme küme yığan Allah'tır. Artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Halbuki onlara yağmur yağdırılmadan önce hepsi de ümitlerini kesmişlerdi.
Şaban Piriş:
Halbuki onlar yağmur yağmadan önce iyice ümitlerini kesmişlerdi.
Edip Yüksel:
Halbuki onlar, onun kendilerine yağmadan önce umutsuzdular.
Ali Bulaç:
Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.
Suat Yıldırım:
Halbuki onlar, daha önce Allah'ın üzerlerine yağmur indireceğinden tamamen ümitsiz idiler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Halbuki, onların üzerlerine indirilmeden evvel ondan evvelce elbette ye´se düşmüşlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler.
Bekir Sadak:
Kiyamet koptugu gun suclular sadece cok kisa bir muddet kalmis olduklarina yemin ederler. Boylece onlar dunyada da aldatilip haktan donduruluyorlardi.
İbni Kesir:
Halbuki daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden kesin olarak ümitlerini kesmişlerdi.
Adem Uğur:
0ysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.
İskender Ali Mihr:
Ve onlar, onun (yağmurun) onlara indirilmesinden önce gerçekten ümitlerini kesenlerdi.
Celal Yıldırım:
Her ne kadar onlar buluttan önce. yağmur yağmadan evvel ümitsizlik içindeydilerse de..
Tefhim ul Kuran:
Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerlerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.
Fransızca:
même s'ils étaient auparavant, avant qu'on ne l'ait fait descendre sur eux, désespérés.
İspanyolca:
mientras que, antes de haberles sido enviado desde arriba, habían sido presa de la desesperación.
İtalyanca:
anche se, prima che cadessero su di loro, erano disperati.
Almanca:
obgleich sie, bevor er auf sie fiel, vor ihm doch verzweifelt waren.
Çince:
即使在降雨之前,他们确是沮丧的。
Hollandaca:
Hoewel zij, voor hij hun werd nedergezonden en vóór dien troost, wanhopig waren.
Rusça:
хотя до того, как он был ниспослан им, они были в отчаянии.
Somalice:
waxayna ahaayeen soo dajinta Roobka ka hor kuwo Quusan.
Swahilice:
Na ingawa kabla ya kuteremshiwa walikuwa wenye kukata tamaa.
Uygurca:
ھالبۇكى، ئۇلار يامغۇر يېغىشتىن بۇرۇن ھەقىقەتەن ئۈمىدسىزلىنىپ كەتكەن ئىدى
Japonca:
かれらに(雨を)降らせる前,失望にうちひしがれていたのだが。
Arapça (Ürdün):
«وإن» وقد «كانوا من قبل أن يُنزَّل عليهم من قبله» تأكيد «لمبلسين» آيسين من إنزاله.
Hintçe:
अगरचे ये लोग उन पर (बाराने रहमत) नाज़िल होने से पहले (बारिश से) शुरु ही से बिल्कुल मायूस (और मज़बूर) थे
Tayca:
และทั้ง ๆ ที่พวกเขา ก่อนที่ฝนจะตกลงมาแก่พวกเขา พวกเขาก็เป็นผู้หมดหวัง
İbranice:
לאחר שהיו לפני שהורד עליהם , היו מיואשים
Hırvatça:
iako su prije nego što se spustila na njih bili očajni.
Rumence:
însă sunt deznădăjduiţi atunci când ploaia nu cade peste ei.
Transliteration:
Wain kanoo min qabli an yunazzala AAalayhim min qablihi lamubliseena
Türkçe:
Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler.
Sahih International:
Although they were, before it was sent down upon them - before that, in despair.
İngilizce:
Even though, before they received (the rain) - just before this - they were dumb with despair!
Azerbaycanca:
Hərçənd ki üstlərinə (yağış) endirilməzdən (yağış yağmamışdan) əvvəl (ondan) ümidlərini üzmüşdülər.
Süleyman Ateş:
Halbuki onlar, yağmurun kendilerine indirilmesinden önce umutsuz idiler.
Diyanet Vakfı:
Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.
Erhan Aktaş:
Oysa onlar, yağmurun onlara indirilmesinden önce gerçekten ümitlerini kesenlerdi.
Kral Fahd:
Oysa onlar, daha önce, üzerlerine yağmur yağdırılmasından iyice ümitlerini kesmişlerdi.
Hasan Basri Çantay:
Halbuki onlar bundan evvel üzerlerine (Allahın yağmur) indireceğinden kat´iyyen ümîdlerini kesmişlerdi.
Muhammed Esed:
oysa (tam da) yağmurun yağdırılmasından kısa bir süre önce, (neredeyse) bütün umutlarını yitirmişlerdi!
Gültekin Onan:
Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi.
Ali Fikri Yavuz:
Halbuki bu adamlar üzerlerine yağmur indirilmeden önce ümidlerini kesmişlerdi.
Portekizce:
A despeito de estarem desesperados antes de recebê-la (a chuva).
İsveççe:
hur modfällda de än var innan regnet kom.
Farsça:
و همانا پیش از آنکه باران بر آنان نازل شود، [آری] پیش از آن مأیوس و ناامید بودند.
Kürtçe:
ئەگەر چی پێش ئەوەی باران بەسەریاندا ببارێت بێ ھیوا و نائومێد بوون
Özbekçe:
Ҳолбуки, устларига (ёмғир) туширилишидан олдин, ҳа, ундан олдин, мутлақо умидсиз эдилар.
Malayca:
Dan sesungguhnya mereka dahulu, sebelum diturunkan hujan kepada mereka, adalah orang-orang yang telah berputus asa.
Arnavutça:
edhe pse, me të vërtetë, para se t’u vie shiu, kanë qenë të dëshpëruar.
Bulgarca:
въпреки че бяха отчаяни, преди да им бъде изпратен.
Sırpça:
иако су били очајни пре него што се спустила на њих.
Çekçe:
ačkoliv předtím, než seslán byl jim, naplněni byli zoufalstvím.
Urduca:
تو یکایک وہ خوش و خرم ہو جاتے ہیں حالانکہ اس کے نزول سے پہلے وہ مایوس ہو رہے تھے
Tacikçe:
агарчи пеш аз он ки борон бар онҳо биборад, ноумед будаанд.
Tatarca:
Гәрчә яңгырдан элек яңгыр яудан өметсез булсалар да.
Endonezyaca:
Dan Sesungguhnya sebelum hujan diturunkan kepada mereka, mereka benar-benar telah berputus asa.
Amharca:
በእነርሱም ላይ ከመወረዱ በፊት ከእርሱ በፊት በእርግጥ ተስፋ ቆራጮች ነበሩ፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக அவர்கள் இதற்கு முன்னர், அ(ந்த மழையான)து அவர்கள் மீது இறக்கப்படுவதற்கு முன்னர் கவலைப்பட்டவர்களாக (மனச்சோர்வடைந்தவர்களாக, நிராசையடைந்தவர்களாக) இருந்தனர்.
Korece:
그들에게 비가 내리기 바로 이전에 그들은 실망으로 절망에 빠져 있었으니
Vietnamca:
Và trước khi mưa được ban xuống cho họ thì họ đã trở nên tuyệt vọng (trong sự mong đợi nó).
Ayet Linkleri: