Arapça:
لِيَكْفُرُوا بِمَا آتَيْنَاهُمْ ۚ فَتَمَتَّعُوا فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Çeviriyazı:
liyekfürû bimâ âteynâhüm. fetemette`û. fesevfe ta`lemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunu da kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için yaparlar. Haydi geçinedurun bakalım, yakında bileceksiniz.
Diyanet İşleri:
İnsanlar bir darlığa uğrayınca Rablerine dönerek O'na yalvarırlar, sonra Allah katından onlara bir rahmet tattırınca içlerinden bir takımı kendilerine verdiklerimize nankörlük ederek Rablerine eş koşarlar. Safa sürün bakalım, yakında göreceksiniz.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şirk koşarlar, onlara verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için; şimdilik geçinin bakalım, yakında bilip anlarsınız.
Şaban Piriş:
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler bakalım. Haydi biraz daha geçinip, faydalanın. Yakında bilip anlayacaksınız.
Edip Yüksel:
Böylece kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük ederler. Zevklenin bakalım; ileride bileceksiniz.
Ali Bulaç:
Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Öyleyse metalanıp-yararlanın, artık yakında bileceksiniz.
Suat Yıldırım:
İnsanlar bir derde düşünce, başka her şeyi unutarak yalnız Rab'lerine gönülden yalvarırlar;Sonra Allah onlara nezdinden bir rahmet ve bolluk tattırınca, bir de bakarsın ki onlardan bir kısmı Rab’lerine eş, ortak koşuyor ve böylece Allah’ın nimetlerine nankörlük ediyorlar.De ki: “Bir süre eğlenin bakalım, yakında öğrenirsiniz!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlara verdiklerimize nankörlük yapsınlar için (öyle şirke düşerler) imdi faidelenip durunuz, artık yakında bileceksiniz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler diye. Haydi, yararlanın/zevklenin! Yakında bileceksiniz...
Bekir Sadak:
Sizi yaratan, sonra riziklandiran, sonra olduren daha sonra da dirilten Allah´tir. O´na kostugunuz ortaklarinizdan boyle bir sey yapan var midir? Allah onlarin ortak kostuklari seylerden munezzehtir, yucedir. *
İbni Kesir:
Kendilerine verdiğimize nankörlük etmeleri için. Sefa sürün bakalım, yakında bileceksiniz.
Adem Uğur:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım! Haydi sefa sürün
İskender Ali Mihr:
Onlara verdiklerimizi inkâr etsinler. Böylece metalansınlar (faydalansınlar). Yakında bilecekler.
Celal Yıldırım:
30:33
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Öyleyse metalanıp yararlanın, artık yakında bileceksiniz.
Fransızca:
en sorte qu'ils deviennent ingrats envers ce que Nous leur avons donné. "Et jouissez donc. Vous saurez bientôt".
İspanyolca:
para terminar negando lo que les hemos dado. ¡Gozad, pues, brevemente! ¡Vais a ver...!
İtalyanca:
così da rinnegare quello che abbiamo dato loro. Godete dunque, presto saprete!
Almanca:
Sie sollen nur Kufr betreiben dem gegenüber, was WIR ihnen zuteil werden ließen! So vergnügt ihr euch nur! Ihr werdet noch gewiß wissen.
Çince:
以至孤负他的赐他们的恩典。你们享受吧,你们将来就知道了。
Hollandaca:
Om zich ondankbaar te betoonen voor de gunsten, welke wij hun hebben geschonken. Verblijdt u dus in de ijdele vermaken dezer wereld; maar hierna zult gij de gevolgen kennen.
Rusça:
Это происходит для того, чтобы они проявили неблагодарность за то, чем Мы их одарили. Пользуйтесь благами, и скоро вы узнаете.
Somalice:
si ay uga gaaloobaan waxaan siinney, iska raaxaysta, waadna ogaandoontaan Cidhibta raaxadaasi.
Swahilice:
Kwa kuyakataa tuliyo wapa. Basi stareheni. Mtakuja jua!
Uygurca:
ئۇلار بىزنىڭ بەرگەن نېمەتلىرىمىزگە نا شۈكۈرلۈك قىلىپ باقسۇن، (ئى مۇشرىكلار!) (دۇنيا تىرىكچىلىكىدە سىلەرگە بەرگەن نېمەتلىرىمىزدىن) بەھرىمەن بولۇڭلار، سىلەر (پانىي دۇنيانىڭ نېمىتىدىن بەھرىمەن بولغانلىقىڭلارنىڭ ئاقىۋىتىنى) كەلگۈسىدە بىلىسىلەر
Japonca:
われが与えたものを有り難く思わないようになる。(僅かの年月を)享楽するがいい。 だがやがて分るであろう。
Arapça (Ürdün):
«ليكفروا بما آتيناهم» أريد به التهديد «فتمتعوا فسوف تعلمون» عاقبة تمتعكم، فيه التفات عن الغيبة.
Hintçe:
ताकि जो (नेअमत) हमने उन्हें दी है उसकी नाशुक्री करें ख़ैर (दुनिया में चन्दरोज़ चैन कर लो) फिर तो बहुत जल्द (अपने किए का मज़ा) तुम्हे मालूम ही होगा
Tayca:
ก็จงเนรคุณต่อสิ่งที่เราได้ให้แก่พวกเขา แล้วก็จงร่าเริงกันต่อไปเถิด แล้วพวกเจ้าจะได้รู้
İbranice:
והם מתכחשים למה שניתן להם. אז התענגו לזמן מה, אך אתם תדעו
Hırvatça:
da bi poricali ono što im Mi dajemo, pa uživajte, a saznat ćete!
Rumence:
tăgăduind ceea ce le-am dat. Bucuraţi-vă o vreme! Veţi afla curând!
Transliteration:
Liyakfuroo bima ataynahum fatamattaAAoo fasawfa taAAlamoona
Türkçe:
Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler diye. Haydi, yararlanın/zevklenin! Yakında bileceksiniz...
Sahih International:
So that they will deny what We have granted them. Then enjoy yourselves, for you are going to know.
İngilizce:
(As if) to show their ingratitude for the (favours) We have bestowed on them! Then enjoy (your brief day); but soon will ye know (your folly).
Azerbaycanca:
Bizim onlara verdiyimiz ne’mətləri inkar etsinlər deyə (şirkə, küfrə düşərlər). İndi (bir az dünyada) əylənib kefə baxın. (Cəhənnəm əzabının necə şiddətli olduğunu) mütləq biləcəksiniz!
Süleyman Ateş:
(Böyle yaparlar) Ki kendilerine verdiğimiz(ni'met)e karşı nankörlük etsinler. Şimdi zevk içinde yaşayın bakalım, yakında (sonunuzun ne olduğunu) bileceksiniz.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım! Haydi sefa sürün; ama yakında bileceksiniz!
Erhan Aktaş:
Kendilerine verdiğimiz şeylere nankörlük ederler. İstediğiniz gibi yaşayın bakalım! İleride gerçeği göreceksiniz.
Kral Fahd:
Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım! Haydi sefa sürün ama yakında bileceksiniz!
Hasan Basri Çantay:
Kendilerine verdiğimiz (ni´metler) e nankörlük etmeleri için. Hele zevk ede durun, yakında bileceksiniz!
Muhammed Esed:
(sanki) kendilerine bahşettiğimiz (nimetler)e karşı nankörlüklerini göstermek istiyorlar. Madem böyle (düşünüyorsunuz,) bu (kısa) ömrünüzün tadını çıkarın ama zamanı geldiğinde (gerçeği) göreceksiniz!
Gültekin Onan:
Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize küfretsinler diye. Öyleyse metalanıp yararlanın, artık yakında bileceksiniz.
Ali Fikri Yavuz:
Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkâr etmek için (bunu yaparlar). Haydi zevk edib yaşayın, yakında (ahirette size ne yapılacağını) bileceksiniz.
Portekizce:
Para desagradecerem o que lhes concedemos. Deleitai-vos (enquanto puderdes), pois logo o sabereis!
İsveççe:
[liksom] för att visa att de inte vill tacka Oss för det som Vi har skänkt dem. Gläd er då åt livet [ännu en tid]! En dag skall ni få veta [sanningen].
Farsça:
بگذار تا به آنچه به آنان داده ایم، ناسپاسی کنند، بنابراین [از نعمت های اندک و زودگذر] برخوردار شوید که سپس خواهید دانست [سرنوشت و کیفر ناسپاسان چیست؟]
Kürtçe:
(لێیان گەڕێ) با سپڵە وپێ نەزان بن ودان نەنێن بەو چاکانەی کە ئێمە پێمان داوون جا باڕابوێرن ولەزەت وەرگرن لەژیان ئەمجا لەمەودوا دەزانن (چیتان بەسەر دێت)
Özbekçe:
Биз уларга берган нарсага куфр келтираверсинлар! Бас, ҳузурланаверинг! Яқинда биласизлар!
Malayca:
Dengan sebab itu, mereka mengingkari nikmat-nikmat yang telah Kami berikan kepadanya. Maka (dikatakan kepada mereka): "Bersenang-senanglah kamu (bagi sementara), kemudian kamu akan mengetahui (balasan kederhakaan kamu)".
Arnavutça:
për ta mohuar atë që u kemi dhënë Ne. (U thuhet atyre): “E, kënaquni, meqë së shpejti do ta dini!”
Bulgarca:
за да отрекат онова, което Ние сме им дали. Наслаждавайте се - ще узнаете!
Sırpça:
да би били незахвални на оном што им Ми дајемо. Па уживајте, а сазнаћете!
Çekçe:
aby tak nevděční byli za to, co jsme jim uštědřili. Jen si užívejte, však záhy se dozvíte!
Urduca:
تاکہ ہمارے کیے ہوئے احسان کی ناشکری کریں اچھا، مزے کر لو، عنقریب تمہیں معلوم ہو جائے گا
Tacikçe:
Пас неъматеро, ки ба онҳо додаем, ношукрӣ кунанд, Акнун мутаматтеъ (баҳраманд) шавед, ба зуди, ки хоҳед донист!
Tatarca:
Без биргән нигъмәтләргә шөкер итмиләр, әлбәттә, көферлек кылалар. Ий Аллаһ дошманнары, дөньяда аз гына файдаланыгыз, ґәзабыгызны тиздән белерсез.
Endonezyaca:
sehingga mereka mengingkari akan rahmat yang telah Kami berikan kepada mereka. Maka bersenang-senanglah kamu sekalian, kelak kamu akan mengetahui (akibat perbuatanmu).
Amharca:
በሰጠናቸው ጸጋ ሊክዱ (ያጋራሉ)፡፡ ተጣቀሙም፤ በእርግጥም (መጨረሻችሁን) ወደፊት ታውቃላችሁ፡፡
Tamilce:
நாம் அவர்களுக்கு கொடுத்தவற்றை (-நமது அருட்கொடைகளுக்கு நன்றி செலுத்தாமல்) நிராகரிப்பதற்காக (இவ்வாறு இணைவைக்கிறார்கள்). ஆக, (இணைவைப்போரே! சிறிது காலம்) சுகம் அனுபவியுங்கள்! ஆக, (மறுமையில் உங்கள் முடிவை) நீங்கள் அறிவீர்கள்.
Korece:
그들은 마치 하나님이 그들 에게 베푼 은혜를 저버림과 같음 이라 잠시 향락하라 너희는 곧 알 게 되리라
Vietnamca:
(Họ làm như thế) là để phủ nhận những Ân huệ mà TA đã ban cho họ. Thế nên, các ngươi cứ hãy hưởng thụ (những thứ tạm bợ của cuộc sống trần tục này), rồi đây (vào Ngày Phán Xét) các ngươi sẽ sớm biết.
Ayet Linkleri: