Arapça:
أَفْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَم بِهِ جِنَّةٌ ۗ بَلِ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ فِي الْعَذَابِ وَالضَّلَالِ الْبَعِيدِ
Çeviriyazı:
efterâ `ale-llâhi keẕiben em bihî cinneh. beli-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati fi-l`aẕâbi veḍḍalâli-lbe`îd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, bir yalanı Allah'a iftira mı etti, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, doğrusu âhirete inanmayanlar, derin bir sapıklıkla azab içindedirler.
Diyanet İşleri:
İnkar edenler, insanlara: "Size, siz parça parça dağılıp yok olduğunuz zaman yeniden dirileceğinizi haber veren bir adam gösterelim mi? Allah'a karşı yalan mı uyduruyor, yoksa kendisinde delilik mi vardır?" derler. Hayır; ahirete inanmayanlar, azapta ve derin bir sapıklık içindedirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yalan yere Allah'a mı iftira etmede, yoksa bir delilik mi var onda? Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve pek büyük bir sapıklık içinde.
Şaban Piriş:
O, Allah hakkında yalan mı uyduruyor yoksa deliliği mi var? Hayır! Ahirete iman etmeyenler azap ve derin bir sapıklık içindedirler.
Edip Yüksel:
"ALLAH'a yalan mı yakıştırıyor, yoksa kendisinde delilik mi var?" Halbuki ahirete inanmıyanlar, uzak bir sapıklık ve azap içindedirler.
Ali Bulaç:
"Allah'a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayır, ahirete inanmayanlar, azapta ve uzak bir sapıklık içindedirler.
Suat Yıldırım:
Yalan uydurup onu Allah'a mı mal ediyor; yoksa kendisinde delilik mi var, bir türlü anlayamadık.”Hayır, öyle değil, âhirete inanmayanlar azap ve derin bir sapıklık içindedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Allah´a karşı iftira mı etmiş oluyor? Yoksa onda bir cinnet mi var? Hayır. O ahirete inanmayanlar azap içinde ve pek uzak bir sapıklık içindedirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yalan düzüp Allah'a iftira mı ediyor, yoksa çıldırmış mı bu? Hayır, söyledikleri gibi değil! Gerçek şu ki, âhirete inanmayanlar, dönüşü olmayan bir sapıklık ve bir azap içindedirler.
Bekir Sadak:
Suleyman´in olumune hukmettigimiz zaman, ancak degnegini yiyen kurt onun olumunu cinlere farkettirdi. O, olu olarak yere dusunce, ortaya cikti ki, sayet cinler gorulmeyeni bilmis olsalardi alcak dusuren bir azap icinde kalmazlardi.
İbni Kesir:
Allah´a karşı yalan mı uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi vardır? Hayır, ahirete inanmayanlar azabtadırlar, uzak bir sapıklık içindedirler.
Adem Uğur:
Acaba o, yalan yere Allah´a iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var? (dediler). Hayır! Ahirete inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler.
İskender Ali Mihr:
Allah´a yalanla iftira mı etti? Yoksa onda cinnet (delilik) mi var? Hayır, onlar, ahirete inanmayanlar, azapta ve uzak bir dalâlet içindedirler.
Celal Yıldırım:
O, Allah´a karşı yalan mı uyduruyor, yoksa kendisinde aklî dengesizlik mi var ? Hayır, Âhiret´e inanmayanlar (haktan çok) uzak sapıklık içinde, azâb içindedirler.
Tefhim ul Kuran:
«Allah´a karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?» Hayır, ahirete inanmayanlar, azabta ve uzak bir sapıklık içindedirler.
Fransızca:
Invente-t-il un mensonge contre Allah ? ou bien est-il fou ? " [Non], mais ceux qui ne croient pas en l'au-delà sont voués au châtiment et à l'égarement lointain.
İspanyolca:
¿Ha inventado una mentira contra Alá o es un poseso? ¡No, no es así! Los que no creen en la otra vida están destinados al castigo y profundamente extraviados.
İtalyanca:
Ha inventato menzogne contro Allah? O forse è posseduto?». No, coloro che non credono nell'altra vita [sono destinati] al castigo e ad errare lontano.
Almanca:
Erdichtete er etwa im Namen ALLAHs Lügen oder ist er geistesgestört?" Nein, sondern diejenigen, die den Iman an das Jenseits nicht verinnerlichen, sind in der Peinigung und im weiten Irregehen.
Çince:
他假借真主的名义而捏造呢?还是他有疯病?不然!不信后世的人们是在刑罚和深深的迷误中。
Hollandaca:
Hij heeft eene leugen nopens Gods uitgedacht, of liever hij is bezeten. Zeg: Zij, die niet in het volgende leven gelooven, zullen in straf en eene eindelooze dwaling vervallen.
Rusça:
Измыслил ли он ложь об Аллахе, или же он является бесноватым?" О нет! Те, которые не веруют в Последнюю жизнь, будут подвергнуты мучениям и пребывают в глубоком заблуждении.
Somalice:
Ma Eebuu ku been abuuran mase wuu waalanyahay, saas ma aha ee kuwaan rumeynin aakhiro waxay ku sugnaan cadaab iyo baadi fog.
Swahilice:
Ama amemzulia Mwenyezi Mungu uwongo, au ana wazimu. Bali wasio amini Akhera wamo adhabuni na upotofu wa mbali kabisa.
Uygurca:
ئۇ اﷲ قا يالغاننى توقۇدىمۇ؟ يا ئۇ ئېلىشىپ قالدىمۇ؟» ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس، ئاخىرەتكە ئىمان كەلتۈرمەيدىغانلار ئازابتا ۋە چوڭقۇر گۇمراھلىقتىدۇر
Japonca:
だがかれはアッラーに就いて,虚偽を言ったのか。それとも気違いになってしまったというのか。いや,かれらは来世を信じない,懲罰の中にいる酪い心得違いの者である。
Arapça (Ürdün):
«أفترى» بفتح الهمزة للاستفهام واستغني بها عن همزة الوصل «على الله كذبا» في ذلك «أم به جنة» جنون تخيل به ذلك قال تعالى: «بل الذين لا يؤمنون بالآخرة» المشتملة على البعث والعذاب «في العذاب» فيها «والضلال البعيد» عن الحق في الدنيا.
Hintçe:
क्या उस शख्स (मोहम्मद) ने खुदा पर झूठ तूफान बाँधा है या उसे जुनून (हो गया) है (न मोहम्मद झूठा है न उसे जुनून है) बल्कि खुद वह लोग जो आख़ेरत पर ईमान नहीं रखते अज़ाब और पहले दरजे की गुमराही में पड़े हुए हैं
Tayca:
เขาได้ปั้นความเท็จให้แก่อัลลอฮฺ หรือว่าเขาเป็นบ้าไปแล้ว? ” หามิได้! บรรดาผู้ไม่ศรัทธาต่อปรโลกนั้น จะอยู่ในการลงโทษและการหลงผิดอันไกลลิบ
İbranice:
(אומרים) 'הבודה הוא שקרים בשם אלוהים או שיש בו שגעון,'? אך אלה אשר אינם מאמינים בעולם הבא, יהיו בעונש ותעייה מרחיקת לכת
Hırvatça:
I Iznosili on o Allahu laži ili je lud?" Naprotiv, oni koji u ahiret neće da vjeruju u patnji su i u zabludi dubokoj.
Rumence:
Oare a născocit o minciună despre Dumnezeu, ori a intrat vreun ginn în el?” Ba nu!... Cei care nu cred în Viaţa de Apoi, vor avea osânda şi rătăcirea cea adâncă.
Transliteration:
Aftara AAala Allahi kathiban am bihi jinnatun bali allatheena la yuminoona bialakhirati fee alAAathabi waalddalali albaAAeedi
Türkçe:
"Yalan düzüp Allah'a iftira mı ediyor, yoksa çıldırmış mı bu?" Hayır, söyledikleri gibi değil! Gerçek şu ki, âhirete inanmayanlar, dönüşü olmayan bir sapıklık ve bir azap içindedirler.
Sahih International:
Has he invented about Allah a lie or is there in him madness?" Rather, they who do not believe in the Hereafter will be in the punishment and [are in] extreme error.
İngilizce:
Has he invented a falsehood against Allah, or has a spirit (seized) him?- Nay, it is those who believe not in the Hereafter, that are in (real) Penalty, and in farthest error.
Azerbaycanca:
Görəsən, o, Allaha qarşı özündən yalan uydurur, yoxsa bir dəliliyi var?” Xeyr, axirətə inanmayanlar özləri əzab içində, (haqdan) uzaq bir zəlalət içindədirlər. (Onlara axirətdə şiddətli əzab veriləcəkdir, çünki dünyada haqq yoldan çox azmışlar).
Süleyman Ateş:
Allah'a yalan mı uydurdu, yoksa kendisinde delilik mi var? Hayır, ahirete inanmayanlar, azab ve uzak bir sapıklık içindedirler.
Diyanet Vakfı:
"Acaba o, yalan yere Allah'a iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var?" (dediler). Hayır! Ahirete inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler.
Erhan Aktaş:
“Bu adam ya uydurduklarını Allah’a dayandırıyor ya da cinnet geçiriyor!” Hayır, aslında inanmayanlar, çaresizlik ve derin bir sapkınlık içindedirler.
Kral Fahd:
«Acaba o, yalan yere Allah'a iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var?» (dediler). Hayır! Ahirete inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler.
Hasan Basri Çantay:
O, Allaha karşı yalan yere iftira mı etdi? Yoksa onda bir delilik mi var? Hayır, âhirete inanmamakda olanlar (orada) azâbda, (dünyâda da hakdan) uzak (bir) sapıklık içindedirler.
Muhammed Esed:
O, (bile bile) kendi uydurmalarını mı Allah´a isnad ediyor; yoksa bir deli mi?" Asla! (Peygamber´de hiçbir delilik yoktur;) ama ahirete inanmayanlar azaba gark olacak ve büyük bir sapkınlık içinde bulunacaklardır.
Gültekin Onan:
Tanrı´ya karşı yalan mı düzüp uyduruyor, yoksa kendisinde bir delilik mi var?"
Ali Fikri Yavuz:
O, bir yalanı Allah’a iftira mı edib duruyor? Yoksa kendisinde bir cinnet mi var? (Hayır, onların dediği gibi değil) doğrusu, o ahirete iman etmiyenler (öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenler, ahirette hakdan) uzak bir sapıklıkla azab içindedirler.
Portekizce:
Forjou mentiras a respeito de Deus, está louco! Qual! Aquelas que negarem a outra vida serão atormentados por teremestado num profundo erro.
İsveççe:
Kanske har han själv diktat ihop [denna] lögn om Gud eller också är han besatt av andar!" De som tvivlar på livet efter detta är redan hemfallna åt straff; ja, de har gått långt i sin villfarelse.
Farsça:
آیا [به نظر شما این خبر دهنده] بر خدا دروغ بسته، یا دچار نوعی جنون است؟! [نه، چنین نیست که می پندارند] بلکه کسانی که به آخرت ایمان ندارند، در عذاب و گمراهی دوری هستند.
Kürtçe:
ئایا ئەو (پێغەمبەر ﷺ) بەدەم خواوە درۆ دەکات یان شێتە (نەخێر وانیە) بەڵکو ئەوانەی بێ باوەڕن بەدواڕۆژ لەناو سزاو گومڕاییەکی دوور (لەڕاستی)دان
Özbekçe:
У Аллоҳга нисбатан ёлғон тўқидими ёки жинни бўлиб қолдими? « дедилар. Йўқ! Охиратга иймон келтирмайдиганлар азобда ва йироқ залолатдадирлар.
Malayca:
"Adakah ia berdusta terhadap Allah, atau ia kena penyakit gila?" (Tidak ada satupun) bahkan orang-orang yang tidak percaya kepada hari akhirat tetap beroleh (di sana) azab seksa yang seburuk-buruknya dan (di sini) tetap berada dalam kesesatan yang jauh terpesong.
Arnavutça:
A po trillon gënjeshtra për Perëndinë apo është i çmendur?” Asnjëra, por ata që nuk besojnë në jetën tjetër, do të dënohen dhe janë në humbje të madhe.
Bulgarca:
Той лъжа ли за Аллах измисля, или пък е луд?” Ала не, които не вярват в отвъдния живот, те са в мъчението и в дълбокото заблуждение.
Sırpça:
Износи ли он лажи о Аллаху или је луд?“ Напротив, они који у онај свет неће да верују су у патњи и у дубокој заблуди.
Çekçe:
Vymyslil si o Bohu lež, či snad je džiny posedlý?' Nikoliv, těm, kdož nevěří v život budoucí, těm připraven je trest a jsou v dalekém bloudění.
Urduca:
نہ معلوم یہ شخص اللہ کے نام سے جھوٹ گھڑتا ہے ہے یا اسے جنون لاحق ہے" نہیں، بلکہ جو لوگ آخرت کو نہیں مانتے وہ عذاب میں مبتلا ہونے والے ہیں اور و ہی بری طرح بہکے ہوئے ہیں
Tacikçe:
Оё бар Худо дурӯғ мебандад, ё девона аст?» На, онон, ки ба охират имон надоранд, дар азобанд ва сахт аз роҳ дуранд.
Tatarca:
белмибез, ифтира кылып Аллаһ исеменнән ялган сөйлиме, яки җенләнеп саташып сөйлиме", – диделәр. Бәлки терелеп кубарылуга ышанмаучы кәферләр хактан бик ерак адашучылардыр, вә алар Аллаһ ґәзабына төшәчәкләрдер.
Endonezyaca:
Apakah dia mengada-adakan kebohongan terhadap Allah ataukah ada padanya penyakit gila?" (Tidak), tetapi orang-orang yang tidak beriman kepada negeri akhirat berada dalam siksaan dan kesesatan yang jauh.
Amharca:
በአላህ ላይ ውሸትን ቀጠፈን? ወይስ በእርሱ ዕብደት አለበትን? (አሉ)፡፡ እንዳሉት አይደለም፡፡ እነዚያ በመጨረሻይቱ (ዓለም) የሚያምኑት (በእርሷ) በቅጣት ውስጥ (አሁን) በራቀ ስህተትም ውስጥ ናቸው፡፡
Tamilce:
“அவர் அல்லாஹ்வின் மீது பொய்யை இட்டுக்கட்டுகிறாரா? அல்லது, அவருக்கு பைத்தியம் பிடித்திருக்கிறதா?” (என்றும் கூறுகிறார்கள்.) மாறாக, மறுமையை நம்பிக்கை கொள்ளாதவர்கள் தண்டனையிலும் தூரமான வழிகேட்டிலும் இருக்கிறார்கள்.
Korece:
그는 하나님에 대하여 거짓하거나 미쳐 있다 라고 말하나 그 렇지 아니함이라 그들은 내세를 믿지 않는 자들로 벌을 받게 되고멀리서 방황하게 되리라
Vietnamca:
(Họ bảo nhau): “Lẽ nào Y đã nói dối cho Allah hay lẽ nào Y bị tâm thần?” Không, những kẻ vô đức tin nơi cõi Đời Sau sẽ bị trừng phạt (vào Ngày Phán Xét) và họ đã lầm lạc rất xa (trên cõi đời này).
Ayet Linkleri: