Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

32

Sûredeki Ayet No: 

23

Ayet No: 

3526

Sayfa No: 

417

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَلَا تَكُن فِي مِرْيَةٍ مِّن لِّقَائِهِ ۖ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ

Çeviriyazı: 

veleḳad âteynâ mûse-lkitâbe felâ tekün fî miryetim mil liḳâehi vece`alnâhü hüdel libenî isrâîl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Andolsun ki biz vaktiyle Musa'ya kitap vermiştik. Şimdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavuşmaktan şüphe içinde olma. Biz onu İsrailoğullarına doğru yolu göstren bir rehber kılmıştık.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki Musa'ya Kitap verdik; Sakın sen ona kavuşacağından şüphe etme. Musa'ya verdiğimizi İsrailoğullarına doğruluk rehberi kıldık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki Musa'ya da kitap vermiştik, ona kavuşacağında şüphen olmasın ve biz, İsrailoğullarına o kitabı, doğru yolu gösteren bir rehber yapmıştık.

Şaban Piriş: 

Musa’ya da kitap verdik. Ona kavuşmaktan/karşılaşmakan şüphen olmasın (Ey Peygamber). Onu (Tevrat'ı) İsrailoğulları için bir hidayet yaptık.

Edip Yüksel: 

Musa'ya kitabı verdik; bu konuda hiçbir kuşkun olmasın. Onu İsrail oğulları için bir rehber yaptık.

Ali Bulaç: 

Andolsun, Biz Musa’ya kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Biz onu İsrailoğulları'na bir yol gösterici kılmıştık.

Suat Yıldırım: 

Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ'ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik.Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın.Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık.Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe,Biz, emir ve irşadımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik. [17,2]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Andolsun ki, Mûsa´ya kitap vermiştik. Artık sen de ona kavuşacağından şüphede bulunma ve onu İsrailoğulları için bir rehber-i hidâyet kılmıştık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun ki, Mûsa'ya kitabı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuşkuda olma! Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık.

Bekir Sadak: 

De ki: «Hukmumun verilecegi gun inkarcilara ne inanmalari fayda verir ve ne de ertelenirler.»

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun biz Musa´ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki Musa (A.S)´a kitap verdik. Bundan sonra sen, O´na (Allah´a) mülâki olmaktan (hayattayken ruhunu Allah´a ulaştırmaktan) şüphe içinde olma. Ve O´nu (Tevrat´ı) İsrailoğulları için hidayet rehberi (Allah´a ulaştırıcı) kıldık.

Celal Yıldırım: 

And olsun ki Musâ´ya kitab verdik. Sakın sen ona kavuşmakta şüphe etme. Biz onu (kendisine verdiğimiz kitabı) İsrail oğulları´na doğru yolu gösteren rehber kıldık.

Tefhim ul Kuran: 

Andolsun, biz Musa´ya kitabı vermiştik

Fransızca: 

Nous avons effectivement donné à Moïse le Livre - ne sois donc pas en doute sur ta rencontre avec lui -, et l'avons assigné comme guide aux Enfants d'Israël.

İspanyolca: 

Hemos dado a Moisés la Escritura -no dudes, pues, en encontrarle- e hicimos de ella dirección para los Hijos de Israel.

İtalyanca: 

Già demmo il Libro a Mosè [dicendogli]: «Non dubitare circa il Suo incontro». Ne facemmo una guida per i Figli di Israele.

Almanca: 

Und gewiß, bereits ließen WIR Musa die Schrift zuteil werden, so habe keine Zweifel an seiner Begegnung! Und WIR machten sie zur Rechtleitung für die Kinder Israils.

Çince: 

我确已把经典赏赐穆萨,所以你们对于接受经典,不要陷于犹豫中,我曾以那部经典为以色列后裔的向导。

Hollandaca: 

Wij gaven vroeger het boek der wet aan Mozes; verkeer dus niet in twijfel omtrent de openbaring daarvan, en wij gelastten, dat het eene leiding voor de kinderen Israëls zou zijn.

Rusça: 

Мы даровали Мусе (Моисею) Писание, и не сомневайся во встрече с ним (во встрече с Мусой или встрече Мусы с Аллахом). Мы сделали его (Писание) верным руководством для сынов Исраила (Израиля).

Somalice: 

dhab ahaanbaan u siinay Nabi Muuse Kitaabkii (Tawreed) ee hashakiyin lakulankiisa waxaana ka yeelay Kitaabkaas hanuunka Banii Israa'iil.

Swahilice: 

Hakika Sisi tulikwisha mpa Musa Kitabu. Basi usiwe na shaka kuwa kakipokea. Na tukakifanya kuwa ni uwongofu kwa Wana wa Israili.

Uygurca: 

شەك - شۈبھىسىزكى، بىز مۇساغا كىتاب (يەنى تەۋراتنى) ئاتا قىلدۇق. (ئى مۇھەممەد!) سەن (مىراج كېچىسىدە، يا قىيامەت كۈنىدە) مۇساغا مۇلاقات بولۇشتىن شەكلەنمىگىن، بىز تەۋراتنى ئىسرائىل ئەۋلادىغا يېتەكچى قىلدۇق

Japonca: 

われは,ムーサーにしかと啓典を授けた。だからあなた(ムハンマド)がこれを授かることを疑ってはならない。われはそれを,イスラエルの子孫たちの導きとした。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد آتينا موسى الكتاب» التوراة «فلا تكن في مِريةٍ» شكٍ «من لقائه» وقد التقيا ليلة الإسراء «وجعلناهُ» أي موسى أو الكتاب «هدىً» هاديا «لبني إسرائيل».

Hintçe: 

और (ऐ रसूल) हमने तो मूसा को भी (आसमानी किताब) तौरेत अता की थी तुम भी इस किताब (कुरान) के (अल्लाह की तरफ से) मिलने में शक में न पड़े रहो और हमने इस (तौरेत) तो तुम को भी बनी इसराईल के लिए रहनुमा क़रार दिया था

Tayca: 

และโดยแน่นอน เราได้ให้คัมภีร์แก่มูซา ดังนั้น เจ้า(มุฮัมมัด) อย่าอยู่ในการสงสัยต่อการพบมัน และเราได้ทำให้มัน (คัมภีร์อัตเรารอฮฺ) เป็นแนวทางที่ถูกต้องแก่วงศ์วานของอิสรออีล

İbranice: 

וכבר, אנחנו נתנו למשה את הספר, לכן אל תהיה בספק מהמפגש אתו, כי עשינו אותו מקור הדרכה לבני ישראל

Hırvatça: 

Musau smo Mi Knjigu dali - pa ne sumnjaj nimalo u susret s njim - i uputom je sinovima Israilovim učinili.

Rumence: 

Noi am dăruit Cartea lui Moise — nu te îndoi că n-a primit-o — şi am rânduit-o călăuzire fiilor lui Israel.

Transliteration: 

Walaqad atayna moosa alkitaba fala takun fee miryatin min liqaihi wajaAAalnahu hudan libanee israeela

Türkçe: 

Yemin olsun ki, Mûsa'ya kitabı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuşkuda olma! Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık.

Sahih International: 

And We certainly gave Moses the Scripture, so do not be in doubt over his meeting. And we made the Torah guidance for the Children of Israel.

İngilizce: 

We did indeed aforetime give the Book to Moses: be not then in doubt of its reaching (thee): and We made it a guide to the Children of Israel.

Azerbaycanca: 

Biz Musaya kitab (Tövrat) vermişdik. (Ya Rəsulum!) Sən onunla (Musa ilə) görüşəcəyinə şübhə etmə. (Peyğəmbər əleyhissəlam me’rac gecəsi Musa ilə görüşüb danışmışdı). Biz onu (Tövratı, yaxud Musanı) İsrail oğullarına doğru yol göstərən bir rəhbər etmişdik.

Süleyman Ateş: 

Andolsun biz Musa'ya Kitabı verdik. Sakın onun (Musa'ya) ulaşmasından kuşkuya düşme. Onu İsrail oğullarına yol gösterici yaptık.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun biz Musa'ya Kitap verdik, -(Resulüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki Mûsâ’ya Kitâp verdik. Sakın ona kavuşmaktan(1) kuşku içinde olma. Onu(2) İsrâîloğulları için yol gösterici yaptık.

Kral Fahd: 

Andolsun biz Musa'ya Kitap verdik, (Rasûlüm!) sen ona (Musa'ya) kavuşacağından şüphe etme ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki biz Musâya o kitabı verdik. Şimdi sen ona kavuşmakdan şübhede olma. Biz onu İsrâîl oğullarına hidâyet (rehberi) yapmışdık.

Muhammed Esed: 

Gerçek şu ki (ey Muhammed,) Biz vahyi Musa´ya (da) tevdi etmiştik: öyleyse (sana ilettiğimiz vahiyde) aynı (hakikat) ile karşılaşacağından kuşkuya düşme! Ve (nasıl ki) o (önceki vahy)i İsrailoğulları için bir rehber kıldık,

Gültekin Onan: 

Andolsun, biz Musa´ya kitabı vermiştik

Ali Fikri Yavuz: 

Gerçekten biz Musa’ya Tevrat’ı verdik. Şimdi sen, ona kavuşmakdan dolayı şübhede olma, (Mi’raç gecesinde ona kavuşacaksın). Biz O’nu (Mûsa’yı), İsraîloğullarına bir hidayet rehberi yapmıştık.

Portekizce: 

Já havíamos concedido o Livro a Moisés. Não vaciles, pois, quando ele chegar a ti. E destinamo-lo como orientaçãopara os israelitas.

İsveççe: 

OCH VI skänkte Moses [Vår] uppenbarelse; tvivla då inte på att du [i Koranen] har fått möta [samma sanning]. Den [tidigare uppenbarelsen] gav Vi till vägledning för Israels barn,

Farsça: 

و به راستی ما به موسی کتاب دادیم، پس تو در دریافت کتاب [به وسیله موسی] هیچ تردیدی نداشته باش، و آن را برای بنی اسرائیل هدایت قرار دادیم،

Kürtçe: 

سوێند بەخوا بەڕاستی ئێمە تەوراتمان دا بەموسا ئەمجا گومانت نەبێت (ئەی موحەممەد ﷺ) لەگەیشتنت بە موسا (یان گومانت نەبێت لەگەیشتنی تەورات بە موسا) وە ئێمە ئەو (تەوراتە) مان کرد بەرێنمونیکاری بەنو ئیسرائیل

Özbekçe: 

Батаҳқиқ, Биз Мусога китобни бердик. Бас, сен унинг рўбарў бўлишидан шубҳада бўлма. Ва Биз уни Бани Исроилга ҳидоят қилиб бердик. (Ушбу жумла маъноси ҳақида тафсирчи уламоларимиз турли фикрларни айтганлар. Бирлари, бу жумлада Муҳаммаднинг (с. а. в.) Исро ва Меърож кечасида Мусо алайҳиссаломга рўбарў бўлишлари айтилган, деб тушунадилар. Иккинчилари, Мусо алайҳиссаломнинг Тавротга рўбарў бўлишларидир, деб айтадилар. Учинчилари эса, Мусога китоб берганимиздек, сени ҳам бир илоҳий китобга рўбарў қиламиз, деган маънода тафсир этадилар.)

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya! Kami telah memberi kepada Nabi Musa Kitab Taurat (sebagaimana Kami berikan Al-Quran kepadamu wahai Muhammad), maka janganlah engkau ragu-ragu menyambut dan menerimanya; dan Kami jadikan Kitab Taurat itu hidayah penunjuk bagi kaum Bani Israil.

Arnavutça: 

Na, madje, ia kemi dhënë Librin Musait, dhe mos dysho në takimin me të, dhe e kemi bërë atë (Librin) udhërrëfyes për bijtë e Israelit.

Bulgarca: 

И дадохме на Муса Писанието: “Не се съмнявай в срещата с Него!” И го сторихме напътствие за синовете на Исраил.

Sırpça: 

Мојсију смо Ми дали Књигу, зато не сумњај да је он није примио, и учинили смо је упутом Израиљевим синовима.

Çekçe: 

Věru jsme již dali Mojžíšovi Písmo - a nebuď na pochybách, že se s Nim setkáš - a stanovili jsme je pro dítka Izraele jako vedení

Urduca: 

اِس سے پہلے ہم موسیٰؑ کو کتاب دے چکے ہیں، لہٰذا اُسی چیز کے ملنے پر تمہیں کوئی شک نہ ہونا چاہیے اُس کتاب کو ہم نے بنی اسرائیل کے لیے ہدایت بنایا تھا

Tacikçe: 

Ҳақиқатан ба Мӯсо китоб додем. Аз дидори ӯ дар шубҳа мабош. Ва онро роҳнамои банӣ-Исроил қарор додем.

Tatarca: 

Тәхкыйк Мусага Тәүратны бирдек, инде син Муса белән очрашуыгызда шик тотма, Мусаны Ягькуб балаларын туры юлга күндерүче кылдык.

Endonezyaca: 

Dan Sesungguhnya Kami telah berikan kepada Musa Al-Kitab (Taurat), maka janganlah kamu (Muhammad) ragu menerima (Al-Quran itu) dan Kami jadikan Al-Kitab (Taurat) itu petunjuk bagi Bani Israil.

Amharca: 

ሙሳንም መጽሐፍን በእርግጥ ሰጠነው፡፡ እርሱን ከመገናኘትህም በመጠራጠር ውስጥ አትሁን፡፡ ለእስራኤል ልጆችም መሪ አደረግነው፡፡

Tamilce: 

திட்டவட்டமாக மூஸாவிற்கு நாம் வேதத்தைத் கொடுத்தோம். ஆகவே, அவரை (விண்ணுலகப் பயணத்தில்) சந்திப்பதில் நீர் சந்தேகத்தில் இருக்க வேண்டாம். அ(ந்த வேதத்)தை இஸ்ரவேலர்களுக்கு நேர்வழியாக நாம் ஆக்கினோம்.

Korece: 

하나님은 모세에게 성서를 주었나니 그가 성서를 받았음에 의심하지 말라 하나님은 그것으로이라엘 자손의 복음이 되도록 하 였노라

Vietnamca: 

Quả thật, TA đã ban cho Musa Kinh Sách (Tawrah). Do đó, Ngươi (Thiên Sứ) chớ hoài nghi về cuộc gặp gỡ Y (trong chuyến dạ hành và thăng thiên). Và TA đã làm cho (Kinh Tawrah) thành một nguồn Chỉ Đạo cho dân Israel.