Arapça:
فَلَمَّا جَاءَ سُلَيْمَانَ قَالَ أَتُمِدُّونَنِ بِمَالٍ فَمَا آتَانِيَ اللَّهُ خَيْرٌ مِّمَّا آتَاكُم بَلْ أَنتُم بِهَدِيَّتِكُمْ تَفْرَحُونَ
Çeviriyazı:
felemmâ câe süleymâne ḳâle etümiddûnenî bimâl. femâ etâniye-llâhü ḫayrum mimmâ âtâküm. bel entüm bihediyyetiküm tefraḥûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman şöyle dedi: "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."
Diyanet İşleri:
Süleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki, güç yetiremeyecekleri bir ordu ile gelir onları oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkarırız" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Elçiler, Süleyman'a gelince Süleyman, bana dedi, mal göndererek yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdikleri, sizin getirdiklerinizden daha da hayırlı, fakat siz, armağanınızla sevinir, övünürsünüz.
Şaban Piriş:
Elçi Süleyman’a geldiği zaman, Süleyman ona dedi ki: Siz bana mal ile yardım da mı bulunacaksınız? Allah’ın bana verdikleri, size verdiklerinden daha hayırlıdır. Hayır, (ben değil), siz hediyenizle sevinirsiniz dedi.
Edip Yüksel:
(Elçi) geldiğinde Süleyman kendisine şunları dedi, "Siz bana para ve mal mı vermek istiyorsunuz? ALLAH'ın bana verdikleri sizin bana verdiğinizden çok daha iyidir. Armağanınızla (ben değil) siz sevinebilirsiniz."
Ali Bulaç:
(Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz" dedi.
Suat Yıldırım:
Elçi Süleyman'a gelince o, elçiye: “Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Oysa Allah’ın bana verdiği nimetler sizin verdiğinizden daha hayırlıdır. Ama siz hediyenizle böbürlenirsiniz” dedi. {KM, I Krallar 10,1-13; II Tarih 9,1-12}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki (hediyeyi getirenler) Süleyman´a geldi. Dedi ki: «Bana bir mal ile imdat mı ediyorsunuz? İşte Allah´ın bana verdiği, size verdiğinden hayırlıdır. Belki siz hediyenizle sevinirsiniz.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Elçi, Süleyman'a geldiğinde, o dedi ki: "Siz bana bir mal ile mi destek veriyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha kıymetlidir. Sizin hediyenizle, benden çok siz ferahlarsınız."
Bekir Sadak:
Melike geldiginde «Senin tahtin boyle miydi?» denildi. O da «Sanki odur, daha once bize bilgi verilmisti ve teslim olmustuk» dedi.
İbni Kesir:
Süleyman´a geldiklerinde dedi ki: Bana mal ile mi yardım etmek istiyorsunuz? Halbuki Allah´ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Belki siz, hediyyenizle sevinirsiniz.
Adem Uğur:
(Elçiler, hediyelerle) Süleyman´a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah´ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine (resûller hediyelerle) Süleyman (A.S)´a geldikleri zaman (Süleyman A.S): "
Celal Yıldırım:
(Melikenin gönderdiği elçi) Süleyman´a gelince, O, «siz mal ile mi bana yardım ve destekte bulunmak istiyorsunuz ? (Oysa) Allah´ın bana verdiği (nîmetler) size verdiğinden daha hayırlıdır. Hayır, siz hediyenizle sevinip duruyorsunuz!
Tefhim ul Kuran:
(Elçi hediyelerle) Süleyman´a geldiği zaman: «Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah´ın bana vermekte olduğu, size verdiğinden daha hayırlıdır
Fransızca:
Puis, lorsque [la délégation] arriva auprès de Salomon, celui-ci dit : "Est-ce avec des biens que vous voulez m'aider ? alors que ce qu'Allah m'a procuré est meilleur que ce qu'Il vous a procuré. Mais c'est vous plutôt qui vous réjouissez de votre cadeau.
İspanyolca:
Cuando llegó a Salomón. dijo: «¿Queréis colmarme de hacienda? Lo que Alá me ha dado vale más que lo que él os ha dado. No, sino que sois vosotros quienes están contentos con vuestros regalos.
İtalyanca:
Quando giunsero presso Salomone, [egli] disse: «Volete forse lusingarmi con le ricchezze? Ciò che Allah mi ha concesso è meglio di quello che ha concesso a voi. No, siete voi che vi gloriate del vostro dono.
Almanca:
Und als (der Entsandte) bei Sulaiman ankam, sagte er (Sulaiman): "Bestärkt ihr mich mit Vermögenswerten?! Was ALLAH mir gewährte, ist besser als das, was ER euch gewährte! Nein, sondern ihr seid über euer Geschenk erfreut.
Çince:
当使者到了素莱曼的面前的时候,他说:你们怎么以财产来资助我呢?真主所赐我的,胜过他所赐你们的。不然,你们为你们的礼物而洋洋得意。
Hollandaca:
En toen de gezant der koningin tot Salomo kwam, zeide de vorst: Wilt gij mij met rijkdommen beschenken? Waarlijk, hetgeen God mij heeft gegeven, is beter dan hetgeen hij u heeft geschonken. Uwe geschenken maken u ijdel.
Rusça:
Когда они прибыли к Сулейману (Соломону), он сказал: "Неужели вы можете помочь мне богатством? То, что даровал мне Аллах, лучше того, что Он даровал вам. Нет, это вы радуетесь преподнесенным вам дарам.
Somalice:
Markay soo Gaadhay Hadyaddii (Nabi) Sulaymaan Yuu Yidhi ma waxaad ii Kordhinaysaa Xoolo, wuxuu I siiyey Eebe yaa ka khayr Roon wuxuu idin siiyey, Idinkaase ku Farxi Hadyadiina.
Swahilice:
Basi alipo fika (mjumbe) kwa Sulaiman, alisema (Sulaiman): Hivyo ndio nyinyi mnanisaidia kwa mali? Aliyo nipa Mwenyezi Mungu ni bora zaidi kuliko aliyo kupeni nyinyi. Lakini nyinyi mnafurahia hii zawadi yenu.
Uygurca:
ئەلچى سۇلايماننىڭ ئالدىغا يېتىپ كەلگەندە، سۇلايمان ئېيتتى: «سىلەر ماڭا مال بىلەن ياردەم قىلماقچىمۇ؟ اﷲ نىڭ ماڭا بەرگەنلىرى سىلەرنىڭ بەرگەنلىرىڭلاردىن ياخشىدۇر، بەلكى سىلەر سوغاڭلار بىلەن كۆرەڭلەپ كېتىسىلەر
Japonca:
(使節が)スライマーンを訪れると,かれは言った。「あなたがたは,わたしの富を増やそうとするのですか。だがアッラーがわたしに与えたものは,あなたがたが贈るものよりも優っています。いや,あなたがたは,自分の贈物で(勝手に)喜んでいるだけです。
Arapça (Ürdün):
«فلما جاء» الرسول بالهدية ومعه أتباعه «سليمان قال أتمدونن بمال فما أتانيَ الله» من النبوة والملك «خير مما آتاكم» من الدنيا «بل أنتم بهديتكم تفرحون» لفخركم بزخارف الدنيا.
Hintçe:
तो सुलेमान ने कहा क्या तुम लोग मुझे माल की मदद देते हो तो ख़ुदा ने जो (माल दुनिया) मुझे अता किया है वह (माल) उससे जो तुम्हें बख्शा है कहीं बेहतर है (मैं तो नही) बल्कि तुम्ही लोग अपने तोहफे तहायफ़ से ख़ुश हुआ करो
Tayca:
เมื่อพวกเขาได้เข้าพบสุลัยมานแล้ว เขา(สุลัยมาน) กล่าวว่า “พวกท่านจะนำทรัพย์สินมากำนัลแก่เราหรือ ? สิ่งที่อัลลอฮ์ทรงประทานให้แก่ฉันนั้น ดียิ่งกว่าสิ่งที่พระองค์ประทานให้แก่พวกท่าน แต่พวกท่านดีใจต่อของกำนัลของพวกท่าน
İbranice:
כאשר הגיע (שליח שבא) אל שלמה , אמר (שלמה:) 'ברצונכם להוסיף לי כסף? אשר העניק לי אלוהים טוב מאשר העניק לכם, אך אתם ממתנתכם מרוצים
Hırvatça:
I kad izaslanik pred Sulejmana iziđe, ovaj mu reče: "Zar meni da blago nudite?! Ono što je Allah dao bolje je od onoga što je dao vama. Vi se onome što vam se daruje radujete!
Rumence:
Când solul veni la Solomon, acesta îi spuse: “Vreţi să mă ajutaţi cu averile voastre? Ceea ce Dumnezeu mi-a dăruit mie este mai bun decât ceea ce v-a dăruit vouă, şi totuşi voi vă bucuraţi de darul vostru!
Transliteration:
Falamma jaa sulaymana qala atumiddoonani bimalin fama ataniya Allahu khayrun mimma atakum bal antum bihadiyyatikum tafrahoona
Türkçe:
Elçi, Süleyman'a geldiğinde, o dedi ki: "Siz bana bir mal ile mi destek veriyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha kıymetlidir. Sizin hediyenizle, benden çok siz ferahlarsınız."
Sahih International:
So when they came to Solomon, he said, "Do you provide me with wealth? But what Allah has given me is better than what He has given you. Rather, it is you who rejoice in your gift.
İngilizce:
Now when (the embassy) came to Solomon, he said: "Will ye give me abundance in wealth? But that which Allah has given me is better than that which He has given you! Nay it is ye who rejoice in your gift!
Azerbaycanca:
(Elçibaşı Bəlqisin göndərdiyi hədiyyə ilə) Süleymanın yanına gəldikdə o dedi: “Siz mənə mal-dövlətləmi yardım edirsiniz? Allahın mənə verdiyi (peyğəmbərlik, səltənət) sizə verdiyindən (dünya malından) daha yaxşıdır. Amma siz (dünyanın bərbəzəyinə aldanıb) öz hədiyyələrinizlə sevinirsiniz.
Süleyman Ateş:
(Elçi, hediyelerle) Süleyman'a gelince (Süleyman) dedi ki: "Siz bana mal ile yardım mı etmek istiyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Hediyenizle ancak siz sevinirsiniz.
Diyanet Vakfı:
(Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz.
Erhan Aktaş:
Elçi Süleymân’a geldiğinde, Süleymân: “Bana mal ile yardım etmek mi istiyorsunuz? Oysa Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Böyle hediyelere ancak sizin gibiler sevinir.” dedi.
Kral Fahd:
(Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine vaktaki (o gönderilen hey´et) Süleymana geldi, (Süleyman) dedi ki: «Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? İşte Allahın bana verdiği (ni´metler ki onlar) size verdiğinden daha çok hayırlıdır. Belki siz hediyyenizle böbürlenirsiniz».
Muhammed Esed:
(Sebe Melikesi´nin elçileri) Süleyman´a geldiklerinde (Süleyman:) "Benim servetime servet mi katmak istiyorsunuz? Oysa, Allah´ın bana bahşettiği şey size bahşettiği her şeyden çok daha hayırlıdır! Öyleyse, sizin bu hediyeniz (ancak) sizi(n gibi insanları) sevindirir.
Gültekin Onan:
(Elçi hediyelerle) Süleyman´a geldiği zaman: "
Ali Fikri Yavuz:
Bunun üzerine gönderilen hediye Süleyman’a vardığı zaman, Süleyman dedi ki: “- Siz, bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Bakın, Allah’ın bana verdiği (mülk ve nübüvvet), size verdiğinden daha hayırlı ve faziletlidir. Doğrusu siz hediyenize güvenip ferahlık duyuyorsunuz.
Portekizce:
Mas quando (o emissário) se apresentou ante Salomão, este lhe disse: Queres proporcionar-me riquezas? Sabe queaquelas que Deus me concedeu são preferíveis às que vos concedeu! Entretanto, vós vos regozijais de vossos presentes!
İsveççe:
Och när [sändebudet] kom till Salomo, sade denne: "Vill ni lägga rikedom till mina rikedomar, fastän det som Gud har skänkt mig överträffar det Han har gett er. Men sola er själva i glansen av er gåva!
Farsça:
هنگامی که [فرستاده ملکه سبا] نزد سلیمان آمد، [سلیمان] گفت: آیا مرا با مالی [اندک و ناچیز] یاری می دهید؟ آنچه خدا [از نبوّت و حکومت و ثروت] به من عطا کرده، بهتر است از آنچه به شما داده [هدیه شما برای من شادی آور نیست] ، این شمایید که با هدیه خود شادمانی می کنید،
Kürtçe:
ئەمجا کاتێك (نێراوەکە) ھاتە لای سولەیمان (سولەیمان) ووتی: ئێوە ماڵ و سامان بەمن دەدەن؟! دەی ئەوەی خوا بەمنی داوە چاکترە لەوەی داویەتی بەئێوە بەڵکو ئێوە بەدیاریەکەتان دڵخۆش دەبن
Özbekçe:
Қачонки, (элчиси) Сулаймонга келганида, у: «Сизлар менга мол-дунё ила мадад бермоқчимисиз?! Бас, Аллоҳ менга берган нарса сизга берган нарсадан яхшидир. Аммо сизлар ҳадяларингиз билан қувонурсиз.
Malayca:
Maka apabila (utusan pembawa hadiah itu) datang mengadap Nabi Sulaiman, berkatalah Nabi Sulaiman (kepadanya): "Tidaklah patut kamu memberikan kepadaku pemberian harta-benda, kerana apa yang telah diberikan Allah kepadaku lebih baik dari apa yang telah diberikanNya kepada kamu; (bukan aku yang memandang kepada pemberian hadiah) bahkan kamulah yang bergembira dengan hanya kekayaan yang dihadiahkan kepada kamu (atau yang kamu hadiahkan dengan perasaan megah).
Arnavutça:
Kur erdhi (i deleguari) te Sulejmani, ai (Sulejmani) tha: “A mos doni ju të më ndihmoni me pasuri? Atë që ma ka dhënë Perëndia mua, është më e mirë nga ajo që u ka dhënë juve. Por, ju, gëzohenime dhuratën tuaj.
Bulgarca:
И когато дойдоха при Сулайман, той рече: “Нима ще ми помогнете с имот? Не, онова, което Аллах ми е дал, е по-добро от онова, което на вас е дал. А вие с вашия подарък ликувате.
Sırpça:
И кад он пред Соломона изађе, овај му рече: “Зар да благом мене придобијете? Оно што је Аллах мени дао боље је од оног што је дао вама. Ви се оном што вам се дарује радујете!
Çekçe:
Když přišli k Šalomounovi, řekl jim: 'Chcete snad rozmnožit mé bohatství? Však to, co mi Bůh uštědřil, je mnohem lepší než to, co dal vám! A přesto se z darů svých radujete velice.
Urduca:
جب وہ (ملکہ کا سفیر) سلیمانؑ کے ہاں پہنچا تو اس نے کہا "کیا تم لوگ مال سے میری مدد کرنا چاہتے ہو؟ جو کچھ خدا نے مجھے دے رکھا ہے وہ اس سے بہت زیادہ ہے جو تمہیں دیا ہے تمہارا ہدیہ تمہی کو مبارک رہے
Tacikçe:
Чун қосид назди Сулаймон омад, Сулаймон гуфт: «Оё мехоҳед ба мол маро ёрӣ кунед? Он чӣ Худо ба ман дода, аз он чӣ ба шумо дода беҳтар аст. На, шумо ба ҳадяи худ шодмон ҳастед.
Tatarca:
Илчеләр бүләкләре белән Сөләйман хозурына килгәч, Сөләйман әйтте: "Миңа мал белән ярдәм итәсезме, Аллаһуның миңа биргән пәйгамбәрлек вә патшалык сезгә биргән малдан хәерлерәктер, бәлки сез ошбу бүләкләрегез белән үзегез мактанырсыз."
Endonezyaca:
Maka tatkala utusan itu sampai kepada Sulaiman, Sulaiman berkata: "Apakah (patut) kamu menolong aku dengan harta? maka apa yang diberikan Allah kepadaku lebih baik daripada apa yang diberikan-Nya kepadamu; tetapi kamu merasa bangga dengan hadiahmu.
Amharca:
(መልክተኛው) ሱለይማንንም በመጣው ጊዜ አለ «በገንዘብ ትረዱኛላችሁን አላህም የሰጠኝ ከሰጣችሁ የበለጠ ነው፡፡ ይልቁንም እናንተ በገጸ በረከታችሁ ትደሰታላችሁ፡፡»
Tamilce:
ஆக, (அவளின் தூதர்) சுலைமானிடம் வந்தபோது, (சுலைமான்) கூறினார்: “செல்வத்தை எனக்கு நீங்கள் தருகிறீர்களா? அல்லாஹ் எனக்கு தந்திருப்பது அவன் உங்களுக்கு தந்திருப்பதை விட மிகச் சிறந்ததாகும். மாறாக, நீங்கள் உங்கள் அன்பளிப்பினால் பெருமிதம் அடைவீர்கள். (நான் அதை ஏற்க மாட்டேன்.)”
Korece:
그 사신이 오매 솔로몬이 그들에게 말하길 너희는 내게 재물 을 주려하느뇨 하나님께서 내게 주신 것이 그분께서 너희에게 준 것보다 나으니라 선물을 만끽하 는 것은 내가 아니라 너희니라
Vietnamca:
Khi các sứ thần đến yết kiến Sulayman, Y bảo họ: “Các ngươi định làm cho Ta giàu thêm chăng? Những gì Allah ban cho Ta tốt hơn những thứ Ngài ban cho các ngươi. Chắc các ngươi lấy làm vui thích với những cống vật của các ngươi lắm?”
Ayet Linkleri: