Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

23

Ayet No: 

316

Sayfa No: 

53

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُوا نَصِيبًا مِّنَ الْكِتَابِ يُدْعَوْنَ إِلَىٰ كِتَابِ اللَّهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ وَهُم مُّعْرِضُونَ

Çeviriyazı: 

elem tera ile-lleẕîne ûtû neṣîbem mine-lkitâbi yüd`avne ilâ kitâbi-llâhi liyaḥküme beynehüm ŝümme yetevellâ ferîḳum minhüm vehüm mü`riḍûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Görmüyor musun, o kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanlar, aralarında hüküm vermek için Allah'ın kitabına davet olunuyorlar da, sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.

Diyanet İşleri: 

Kendilerine Kitapdan bir pay verilenleri, görmedin mi? Onlar aralarında hüküm vermek için Allah'ın Kitabına çağırılmışlar, sonra onlardan bir takımı dönmüşlerdir. Onlar temelli yüz çevirenlerdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Görmez misin kitaptan, kendilerine bir pay verilenleri; aralarında hakemlik etsin diye Allah'ın kitabına çağrılırlar da sonra onların bir kısmı arkalarını çevirir; onlar zaten bunu adet edinmiştir.

Şaban Piriş: 

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermesi için Allah’ın kitabına çağırılıyorlar da sonra onlardan bir kısmı dönüp uzaklaşıyor. Onlar, çağrılıyorlar da içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor.

Edip Yüksel: 

Kitaptan kendilerine bir pay verilmiş olanlara baksana, aralarında hükmetmeleri için ALLAH'ın kitabına çağrılıyorlar da onlardan bir grup yüz çevirip geri dönüyor.

Ali Bulaç: 

Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah'ın kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.

Suat Yıldırım: 

Baksana o kendilerine kitaptan bir pay verilenlere! Aralarında hakem olması için Allah'ın kitabına dâvet ediliyorlar da, sonra onlardan bir grup yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Görmedin mi kendilerine kitaptan bir nâsip verilmiş olanları ki, aralarında hükmetmesi için Allah´ın kitabına davet olunurlar da sonra onlardan bir zümre yüz çevirir. Ve onlar kaçınan kimselerdir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Şu kendilerine kitaptan bir pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah'ın kitabına çağırılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor.

Bekir Sadak: 

Kendilerine Kitabdan bir pay verilenleri, gormedin mi? Onlar aralarinda hukum vermek icin Allah´in Kitabina cagirilmislar sonra onlardan bir takimi donmuslerdir. Onlar temelli yuz cevirenlerdir.

İbni Kesir: 

Kendilerine Kitab´tan bir pay verilmiş olanları görmedin mi ki

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) Kendilerine Kitap´tan bir pay verilenleri (yahudileri) görmez misin ki, aralarında hükmetmesi için Allah´ın Kitab´ına çağırılıyorlar da, sonra içlerinden bir gurup cayarak geri dönüyor.

İskender Ali Mihr: 

Kendilerine Kitab´dan nasip verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermek için Allah´ın Kitab´ına davet olunuyorlar, sonra onlardan bir grub geri dönüyor ve onlar yüz çevirenlerdir.

Celal Yıldırım: 

Kendilerine kitap (Tevrat)tan bir pay verilenleri görmedin mi ? Aralarında hükmetmek için Allah´ın kitabına çağırılıyorlar

Tefhim ul Kuran: 

Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah´ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir.

Fransızca: 

N'as-tu pas vu comment agissent ceux qui ont reçu une part du Livre , et qui sont maintenant invités au Livre d'Allah pour trancher leurs différends; comment un groupe des leurs tourne le dos et s'esquive ?

İspanyolca: 

¿No has visto a quienes han recibido una porción de la Escritura ? Se les invita a que acepten la Escritura de Alá para que decida entre ellos, pero algunos vuelven la espalda y se van.

İtalyanca: 

Non hai visto coloro ai quali era stata data una parte della Scrittura? Quando sono invitati al Libro di Allah perché sia giudice tra loro, una parte di loro volge le spalle nel rifiuto assoluto.

Almanca: 

Hast du etwa nicht diejenigen gesehen, denen ein Teil der Schrift zuteil wurde, welche zu ALLAHs Schrift gerufen werden, damit diese zwischen ihnen richtet, dann ein Teil von ihnen fortgeht, während er abwendend den Rücken kehrt?!

Çince: 

难道你没有看见曾受一部分天经的人吗?别人召他们去依据真主的经典而判决争执时,他们中有一部分人不愿接受他的判决,他们是常常反对真理的。

Hollandaca: 

Hebt gij hen niet opgemerkt, die een deel der openbaring hebben ontvangen? Zij werden op de schrift van God gewezen, daar deze de strijdpunten besliste; maar een deel van hen keerde zich om en verwijderde zich.

Rusça: 

Разве ты не видел, что тех, кому была дарована часть Писания, призывают к Писанию Аллаха, дабы оно рассудило между ними, но часть из них отворачивается с отвращением?

Somalice: 

Ma aragtay (ka waran) kuwii la siiyey Qayb ka mid ah Kitaabka oo loogu yeedhi Kitaabka Eebe inuu kala xukurno dhexdooda markaas ay jeedsan Koox ka mid ah iyagoo diidan (Xaqa).

Swahilice: 

Huwaoni wale walio pewa sehemu ya Kitabu? Wanaitwa kukiendea Kitabu cha Mwenyezi Mungu ili kiwahukumu baina yao; kisha baadhi yao wanageuka wanakikataa.

Uygurca: 

كىتابتن نېسىۋە بېرىلگەنلەر (يەنى يەھۇدىيلارنىڭ ئۆلىمالىرى) نى كۆرمىدىڭمۇ؟ ئۇلار ئۆز ئارىسىدا (دەتالاش قىلىشقان ئىشلار توغرىسىدا) اﷲ نىڭ كىتابى بويىچە ھۆكۈم چىقىرىشقا چاقىرىلسا، ئۇلارنىڭ بىر تۈركۈمى بۇنىڭدىن (يەنى اﷲ نىڭ ھۆكىمىنى قوبۇل قىلىشتىن) يۈز ئۆرۈيدۇ، ئۇلار ھەقتىن يۈز ئۆرۈگۈچىلەردۇر (يەنى ھەقتىن يۈز ئۆرۈش ئۇلارنىڭ تەبىئىتىگە سىڭىپ كەتكەن)

Japonca: 

あなたは啓典の一部を与えられていた者たちが,かれらの間の裁判を,アッラーの啓典(タウラート)に頼るようにと,呼びかけられるのを見なかったのか。だがかれらの一部は背き去った,かれらは転落者である。

Arapça (Ürdün): 

«ألم تر» تنظر «إلى الذين أوتوا نصيبا» حظاً «من الكتاب» التوراة «يُدْعَوْنَ» حال «إلى كتاب الله ليحكم بينهم ثم يتولى فريق منهم وهم معرضون» عن قبول حكمه نزلت في اليهود زنى منهم اثنان فتحاكموا إلى النبي صلى الله عليه وسلم فحكم عليهما بالرجم فغضبوا فجيء بالتوراة فوجدا فيها فرجما.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) क्या तुमने (उलमाए यहूद) के हाल पर नज़र नहीं की जिनको किताब (तौरेत) का एक हिस्सा दिया गया था (अब) उनको किताबे ख़ुदा की तरफ़ बुलाया जाता है ताकि वही (किताब) उनके झगड़ें का फैसला कर दे इस पर भी उनमें का एक गिरोह मुंह फेर लेता है और यही लोग रूगरदानी (मुँह फेरने) करने वाले हैं

Tayca: 

เจ้า (มุฮัมมัด) มิได้มองดูบรรดาผู้ที่ได้รับส่วนหนึ่งจากคัมภีร์ ดอกหรือ? โดยที่พวกเขาถูกเชิญไปสู่คัมภีร์ของอัลลอฮ์ เพื่อคัมภีร์นั้นจะได้ตัดสินระหว่างพวกเขา (พวกผิดประเวณี) แล้วกลุ่มหนึ่งในหมู่พวกเขาก็ผินหลังให้และพวกเขาก็กำลังผินหลังให้อยู่

İbranice: 

הלא ראית את אלה אשר ידעו חלק מן הספר (התורה?) כאשר הם מוזמנים לבוא אל ספר אלוהים (הקוראן) למען ישפוט ביניהם, אז חבורה מהם תתרחק (תכפור) והם מסרבים

Hırvatça: 

Zar ne vidiš one kojima je dat udio u Knjizi?! Pozivaju se Allahovoj Knjizi da im se po njoj sudi, a zatim se neki od njih, okrećući se od toga, udaljavaju.

Rumence: 

Nu i-ai văzut pe cei cărora li s-a dat din Carte cum cheamă Cartea să judece între ei? Unii dintre ei însă întorc spatele, nepăsători.

Transliteration: 

Alam tara ila allatheena ootoo naseeban mina alkitabi yudAAawna ila kitabi Allahi liyahkuma baynahum thumma yatawalla fareequn minhum wahum muAAridoona

Türkçe: 

Şu kendilerine kitaptan bir pay verilmiş olanlara bak, aralarında hüküm vermesi için Allah'ın kitabına çağırılıyorlar da içlerinden bir zümre yüz çevirerek dönüp gidiyor.

Sahih International: 

Do you not consider, [O Muhammad], those who were given a portion of the Scripture? They are invited to the Scripture of Allah that it should arbitrate between them; then a party of them turns away, and they are refusing.

İngilizce: 

Hast thou not turned Thy vision to those who have been given a portion of the Book? They are invited to the Book of Allah, to settle their dispute, but a party of them Turn back and decline (The arbitration).

Azerbaycanca: 

Kitabdan (Tövratdan) özlərinə bir pay (qismət) verilmiş kimsələri görmürsənmi? Onlar öz aralarında hökm vermək üçün Allahın kitabına (istinad etməyə) də’vət olunurlar. Sonra onların bir qismi (Tövratın hökmlərindən) üz döndərir. Onlar (həmişə) dönüklük edəndirlər (haqdan üz çevirəndirlər).

Süleyman Ateş: 

Baksana Kitaptan kendilerine bir pay verilmiş olanlar, aralarında hüküm versin diye Allah'ın Kitabına çağırılıyorlar da sonra onlardan bir topluluk yüz çevirerek dönüyorlar.

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) Kendilerine Kitap'tan bir pay verilenleri (yahudileri) görmez misin ki, aralarında hükmetmesi için Allah'ın Kitab'ına çağırılıyorlar da, sonra içlerinden bir gurup cayarak geri dönüyor.

Erhan Aktaş: 

Kitâp’tan nasiplenmiş(1) olanları görüyorsun değil mi? Bunlar, aralarında hükmetmesi için Kitâp’a(2) çağrıldıklarında bir kısmı, döneklik ederek ondan yüz çeviriyor.

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) Kendilerine Kitap'tan bir pay verilenleri (yahudileri) görmez misin ki, aralarında hükmetmesi için Allah’ın Kitab'ına çağırılıyorlar da, sonra içlerinden bir grup yüz çevirip geri dönüyor.

Hasan Basri Çantay: 

Kitabdan (Tevratdan) kendilerine bir nasıyb verilmiş olanları görmedin mi ki Allahın Kitabı — aralarında hakem olmak için — çağırılıyorlar da sonra onlardan bir zümre (o Kitaba) arkasını çeviriyor. Onlar böyle (hakıykatlerden) yüz çevirmeyi âdet edinmiş kimselerdir.

Muhammed Esed: 

(Daha önce) vahiyden kendilerine pay verilenleri bilmez misin? Onlara aralarında hüküm verirken Allah´ın kelamına başvurmaları yolunda çağrı yapılmıştır; ama bazısı, inatla (ondan) yüz çevirir;

Gültekin Onan: 

Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi ? Aralarında Tanrı´nın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, İşte böyle arka dönenlerdir.

Ali Fikri Yavuz: 

Tevrat’dan kendilerine bir miktar nasip verilenleri görmez misin ki, aralarında hüküm vermek için Allah’ın kitabına dâvet olunuyorlar da sonra onlardan bir zümre, o Tevrat’ın hükmüne arkasını çeviriyor. Onlar böyle hakikatlerden yüz çevirmeyi âdet edinenlerdir. (Bu âyet-i kerime, zina eden iki yahudi hakkında nâzil olmuştur: Hazreti Peygamber Efendimizin hakemliğine müracaat etmişler ve Rasûlü Ekrem Aleyhisselâm Tevrat ahkâmına göre recmedilmelerine “taşlanarak öldürülmelerine” hüküm verince kızmışlar ve Tevrat’ın hükmünü tanımıyarak çekip gitmişlerdi.)

Portekizce: 

Não reparaste nos que foram agraciados com uma parte do Livro, e mesmo quando foram convocados para o Livro deDeus, para servir-lhes de juiz, alguns deles o negaram desdenhosamente?

İsveççe: 

Har du inte sett hur några av dem som fick ta emot en del av uppenbarelsen, [när] de uppmanas att låta den gudomliga Skriften döma mellan dem i deras tvister, vänder sig bort - ja, de är [sådana] som går emot [sanning och rätt].

Farsça: 

آیا به کسانی که بهره ای اندک از کتاب [تورات و انجیل] به آنان داده شده ننگریستی که به سوی کتاب خدا خوانده می شوند تا در میان آنان [درباره احکام الهی و نبوّت پیامبر اسلام] داوری کنند؟ سپس گروهی از آنان در حالی که اعراض کننده [از حق و حقیقت] اند، روی می گردانند.

Kürtçe: 

ئایا ورد نابیتەوە لەوانەی پێیان دراوە بەشێک لە تەورات بانگ دەکرێن بۆ لای کتێبی خوا (تەورات)بۆ ئەوەی بڕیاربدات لە نێوانیاندا لە پاشان دەستەیەک لەوان پشت ھەڵدەکەن لە حاڵێکدا ئەوان ڕوو وەرگێڕن

Özbekçe: 

Китобдан насиба берилганларга қарамайсанми?! Ораларида ҳукм юритиш учун Аллоҳнинг китобига чақирилганларида улардан бир гуруҳлари юз ўгириб ортга қайтадилар. (Ибн Исҳоқ ривоят қиладиларки, Пайғамбаримиз Муҳаммад алайҳиссалом Байтулмидросда бир гуруҳ яҳудийларни Аллоҳнинг динига чақирганларида, улардан Нуъмон ибн Амр ва Ҳарс ибн Зайд деганлари: «Эй Муҳаммад, сен қайси диндасан?» дедилар. У зот алайҳиссалом: «Иброҳим миллати ва динидаман», дедилар. Улар: «Иброҳим яҳудий бўлган, дейишди. Шунда Пайғамбар алайҳиссалом: «Ундоқ бўлса, келинглар, шу масалани Тавротдан кўрайлик», деганларида, улар бош тортдилар.)

Malayca: 

Tidakkah engkau pelik memikirkan (wahai Muhammad) terhadap sikap orang-orang (Yahudi) yang telah diberikan sebahagian dari Kitab Taurat, mereka diseru kepada Kitab Allah supaya Kitab itu dijadikan hakim (mengenai perkara-perkara yang timbul) di antara mereka. Ahli-ahli satu puak dari mereka berpaling ingkar sambil menolak (seruan dan hukum Kitab Allah itu).

Arnavutça: 

A nuk po i sheh ata, të cilëve u është dhënë një pjesë e Librit (Teurati)? Ata thirrën në Librin e Zotit për gjykim në mes tyre, e pastaj, një pjesë e tyre kthyen shpinën, duke qenë refuzues.

Bulgarca: 

Не видя ли ти дарените с дял от Писанието? Те са позовани към Писанието на Аллах, за да отсъди помежду им. После някои се отвръщат, противейки се.

Sırpça: 

Зар не видиш оне којима је дат удео у Књизи?! Позивају да им се по Аллаховој Књизи суди, а затим се неки од њих, окрећући се од тога, удаљавају.

Çekçe: 

Což jsi neviděl ty, jimž dostalo se části Písma? Když voláni byli k Písmu Božímu, aby mezi nimi rozhodlo, skupina z nich se zády obrátila a vzdálila.

Urduca: 

تم نے دیکھا نہیں جن لوگوں کو کتاب کے علم میں سے کچھ حصہ ملا ہے، اُن کا حال کیا ہے؟اُنہیں جب کتاب الٰہی کی طرف بلایا جاتا ہے تاکہ وہ اُن کے درمیان فیصلہ کرے، تو ان میں سے ایک فریق اس سے پہلو تہی کرتا ہے اور اس فیصلے کی طرف آنے سے منہ پھیر جاتا ہے

Tacikçe: 

Оё ононро надидӣ, ки аз китоб баҳрае ёфта буданд, чун даъват шуданд то китоби Худо дар бораи онҳо ҳукм кунад, гурӯҳе аз онҳо бозгаштанд ва рӯй гардонӣ карданд?

Tatarca: 

Күрәсеңме китаптан өлеш бирелгән кәферләрне? Алар Коръән белән гамәл кылырга һәм дә үзара барча эшләрен Коръән белән генә хәл итәргә чакырылалар, ләкин бу чакыруны инкяр итеп, артларына дүнәләр. Алар Аллаһуга каршылык күрсәтүчеләр.

Endonezyaca: 

Tidakkah kamu memperhatikan orang-orang yang telah diberi bahagian yaitu Al Kitab (Taurat), mereka diseru kepada kitab Allah supaya kitab itu menetapkan hukum diantara mereka; kemudian sebahagian dari mereka berpaling, dan mereka selalu membelakangi (kebenaran).

Amharca: 

ወደ እነዚያ ከመጽሐፉ (ትምህርት) ዕድልን ወደ ተሰጡት ሰዎች አላየህምን ወደ አላህ መጽሐፍ በመካከላቸው ይፈርድ ዘንድ ይጠራሉ፡፡ ከዚያም ከእነሱ ገሚሶቹ እነርሱ (እውነቱን) የተዉ ኾነው ይሸሻሉ፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) நீர் வேதத்தில் ஒரு பகுதி கொடுக்கப்பட்டவர்களை கவனிக்கவில்லையா? அல்லாஹ்வின் வேதத்தின் பக்கம் - அது அவர்களுக்கு மத்தியில் தீர்ப்பளிப்பதற்காக - அவர்கள் அழைக்கப்படுகிறார்கள். பிறகு, அவர்களில் ஒரு பிரிவினர் (புறக்கணித்து) விலகி செல்கிறார்கள். அவர்கள் (எப்போதும் சத்தியத்தை) புறக்கணிப்பவர்களே.

Korece: 

너희는 성서의 일부를 받은 그들을 보지 아니하였느뇨 그들의분쟁이 하나님의 성서로 해결되어져야 한다고 촉구 되었으나 그들 일부는 뒤돌아서 반대하더라

Vietnamca: 

(Hỡi Thiên Sứ Muhammad), lẽ nào Ngươi không nhìn thấy những kẻ đã được ban cho Kinh Sách (trong số người Do Thái), khi họ được kêu gọi trở lại với Kinh Sách của Allah (Kinh Cựu Ước) để phân xử (tranh chấp) giữa họ, (thay vì chấp hành theo) thì một nhóm (học giả, lãnh đạo) trong số họ lại quay lưng ngoảnh đi.