Arapça:
فَإِنْ حَاجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلَّهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ ۗ وَقُل لِّلَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ ۚ فَإِنْ أَسْلَمُوا فَقَدِ اهْتَدَوا ۖ وَّإِن تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ ۗ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
Çeviriyazı:
fein ḥâccûke feḳul eslemtü vechiye lillâhi vemeni-ttebe`an. veḳul lilleẕîne ûtü-lkitâbe vel'ümmiyyîne eeslemtüm. fein eslemû feḳadi-htedev. vein tevellev feinnemâ `aleyke-lbelâg. vellâhü beṣîrum bil`ibâd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kulları görendir.
Diyanet İşleri:
Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim" de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: "Siz de İslam oldunuz mu?" de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Seninle çekişirlerse hemen de ki: Ben ve bana uyanlar, özümüzü Allah'a teslim ettik. Kendilerine kitap verilenlerle analarından doğdukları gibi kalanlara de ki: Siz de teslim oldunuz mu? Özlerini Allah'a tapşırırlar, İslam dinini kabul ederlerse şüphe yok ki doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen ancak bildirmedir ve Allah, kullarını görür.
Şaban Piriş:
Seninle tartışmaya girişirlerse de ki: Ben, bana tabi olanlarla birlikte yüzümü Allah’a teslim ettim. Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de de ki: Siz de teslim oldunuz mu? Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını görmektedir.
Edip Yüksel:
Seninle tartışırlarsa, "Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH'a teslim ettik," de. Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), "Teslim oldunuz mu," de. Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar. Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır. ALLAH kulları görür.
Ali Bulaç:
Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
Suat Yıldırım:
Buna karşı seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: “Ben yüzümü, özümü Allah'a teslim ettim. Bana bağlı olanlar da O’na teslim oldular.” O Ehl-i kitapla, kitap ehli olmayan ümmîlere (müşriklere) de ki: “Siz de teslim olup müslüman olmaya var mısınız?” Eğer hakka teslim olup İslâm’a girerlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse, sana düşen görev, sadece hakkı tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görür.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık seninle mücadelede bulunurlarsa de ki: «Ben nefsimi Allah Teâlâ´ya teslim ettim, bana tâbi olanlar da.» Ve kendilerine kitap verilmiş olanlar ile ümmîlere de de ki: «İslâmiyet´i kabul ettiniz mi?» Eğer İslâmiyet´i kabul etmişler ise şüphesiz hidâyete ermişlerdir. Ve eğer kaçınırlarsa senin üzerine lâzım gelen ancak tebliğdir. Allah Teâlâ ise kulları büsbütün görücüdür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
Bekir Sadak:
Eger seninle tartismaya girisirlerse, «Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah´a verdim,» de. Kendilerine Kitab verilenlere ve kitabsizlara: «Siz de Islam oldunuz mu?» de, sayet Islam olurlarsa dogru yola girmislerdir, yuz cevirirlerse, sana yalniz teblig etmek duser. Allah kullarini gorur.*
İbni Kesir:
Seninle tartışmaya girişirlerse: Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah´a teslim ettim, de. Kendilerine kitab verilenler ve ümmilere: Siz de İslam oldunuz mu? de. Eğer İslam olurlarsa
Adem Uğur:
Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "
İskender Ali Mihr:
Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "
Celal Yıldırım:
O halde seninle tartışmaya kalkışanlara, «Ben bana uyanlarla birlikte yüzümü Allah´a çevirip kendimi O´na teslim ettim» de ve kendilerine kitap verilenlerle ümmî (kitap verilmeyen müşrik)lere de ki: «Siz de Allah´a teslîm oldunuz mu ?» Eğer İslâm´a girerlerse, doğru yolu bulmuş olurlar, yüzçevirirlerse, sana düşen sadece tebliğdir. Allah kullarını görüp bilendir.
Tefhim ul Kuran:
Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: «Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah´a teslim ettim.» Ve kendilerine kitap verilenlerle ümmilere, de ki: «Siz de teslim oldunuz mu?» Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık yalnızca sana düşen duyurup bildirme (tebliğ) dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
Fransızca:
S'ils te contredisent, dis leur : "Je me suis entièrement soumis à Allah, moi et ceux qui m'ont suivi". Et dis à ceux à qui le Livre a été donné, ainsi qu'aux illettrés : "Avez-vous embrassé l'Islam ? " S'ils embrassent l'Islam, ils seront bien guidés. Mais, s'ils tournent le dos... Ton devoir n'est que la transmission (du message). Allah, sur [Ses] serviteurs est Clairvoyant.
İspanyolca:
Si disputan contigo, di: «Yo me someto a Alá y lo mismo hacen quienes me siguen». Y di a quienes recibieron la Escritura y a quienes no la recibieron. «¿Os convertís al islam?», Si se convierten , están bien dirigidos; si vuelven la espalda, a ti sólo te incumbe la transmisión. Alá ve bien a Sus siervos.
İtalyanca:
Se polemizzano contro di te, di': " Sottometto ad Allah il mio volto, io e coloro che mi hanno seguito". E di' a coloro che hanno ricevuto il Libro e agli illetterati: "Vi siete sottomessi? " Se si sottomettono, saranno ben guidati; se ti volgono le spalle, il tuo compito è solo il trasmettere. Allah osserva i Suoi schiavi.
Almanca:
Und sollten sie mit dir disputieren, dann sag: "Ich habe den Islam angenommen und (mit mir) alle, die mir folgen." Und sag zu denjenigen, denen die Schrift zuteil wurde, und zu den Lese- und Schreibunkundigen : "Habt ihr den Islam angenommen?" Und wenn sie den Islam angenommen haben, so sind sie bereits rechtgeleitet. Doch sollten sie sich abwenden, dann obliegt dir doch nur das Verkünden. Und ALLAH kennt die Dienenden.
Çince:
. 如果他们与你争论,你就说:我已全体归顺真主;顺从我的人,也归顺真主。你对曾受天经的人和不识字的人说:你们已经归顺了吗? 如果他们归顺,那末,他们已遵循正道。如果他们背弃,那末,你只负通知的责任。真主是明察众仆的。
Hollandaca:
Indien zij met u twisten, zeg dan: Ik heb mij aan God overgegeven, evenals zij die mij volgen. Zeg tot hen, die de schrift hebben ontvangen en tot de onwetenden: Neemt gij den Islam aan? Zoo zij hem aannemen, zijn zij op den rechten weg; zoo zij echter weigeren, moet gij hun slechts prediken; want God ziet zijne dienaren.
Rusça:
Если они станут препираться с тобой, то скажи: "Я подчинил свой лик Аллаху вместе с теми, кто последовал за мной". Скажи тем, кому даровано Писание, а также необразованным людям: "Обратились ли вы в ислам?" Если они обратятся в ислам, то последуют прямым путем. Если же они отвернутся, то ведь на тебя возложена только передача откровения. Аллах видит рабов.
Somalice:
Hadday kula Xujaytamaan (Murmaan) waxaad dhahdaa waxaan u Flogaamiyey Wajigayga Eebe (Ani) iyo inta i raaeday, waxaad ku dhahdaa kuwa la siiyey Kitaabka (Ehelu Kitaabka) iyo Umiyiinta (Wax aqoon) ma Hogaansamaysaan (Hogaansama) hadday bogaansamaana way Hanuuneen, Hadday Jeedsadaanna waxaa uun ku saaran - Gaadhsiin, Eebana waa arkaa addoomada.
Swahilice:
Na pindi wakikuhoji, basi sema: Mimi nimeusalimisha uso wangu kumwelekea Mwenyezi Mungu, na kadhaalika walio nifuata. Na waambie walio pewa Kitabu na wasio na kisomo: Je! Mmesilimu? Wakisilimu basi wameongoka. Na wakikengeuka basi juu yako ni kufikisha ujumbe tu. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye kuwaona waja wake.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) ئەگەر ئۇلار سەن بىلەن (دىن بارىسىدا) مۇنازىرەلەشسە: «ماڭا ئەگەشكەنلەر بىلەن بىرلىكتە، مەن ئۆزۈمنى اﷲ قا تاپشۇردۇم (يەنى اﷲ نىڭ ئەمرلىرىگە بويسۇنغۇچىمىز)» دېگىن. كىتاب بېرىلگەنلەرگە (يەنى يەھۇدىيلار ۋە ناسارالارغا) ۋە ئۈممىلەرگە (يەنى ئەرەب مۇشرىكلىرىغا): «مۇسۇلمان بولدۇڭلارمۇ؟» دېگىن، ئەگەر ئۇلار مۇسۇلمان بولسا، توغرا يول تاپقان بولىدۇ. ئەگەر ئۇلار يۈز ئۆرۈسە (ساڭا ھېچ زىيىنى يوق)، سېنىڭ پەقەت تەبلىغ قىلىش مەسئۇلىيىتىڭ بار، اﷲ بەندىلىرىنى (يەنى ھەممە ئەھۋالىنى) كۆرۈپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
だからもしかれらが,あなたと論争するならば言いなさい。「わたしもわたしに従う者も,真心こめてアッラーに服従,帰依し仕えます。」また啓典を授っている人びとと無知の者たちに言いなさい。「あなたがたは服従,帰依したのか。」もし服従,帰依すれば,たしかに正しく導かれ,仮令かれらが背き去るにしても,あなたの務めは,只(啓示を)かれらに伝えるだけである。本当にアッラーはしもべたちを(漏れなく)御存知であられる。
Arapça (Ürdün):
«فإن حاجوك» خاصمك الكفار يا محمد في الدين «فقل» لهم «أسلمت وجهي لله» أنقدت له أنا «ومن اتبعن» وخص الوجه بالذكر لشرفه فغيره أولى «وقل للذين أوتوا الكتاب» اليهود والنصارى و «الأميين» مشركي العرب «أأسلمتم» أي أسلموا «فإن أسلموا فقد اهتدوا» من الضلال «وإن تولوا» عن الإسلام «فإنما عليك البلاغ» أي التبليغ للرسالة «والله بصير بالعباد» فيجازيهم بأعمالهم وهذا قبل الأمر بالقتال
Hintçe:
(ऐ रसूल) पस अगर ये लोग तुमसे (ख्वाह मा ख्वाह) हुज्जत करे तो कह दो मैंने ख़ुदा के आगे अपना सरे तस्लीम ख़म कर दिया है और जो मेरे ताबे है (उन्होंने) भी) और ऐ रसूल तुम अहले किताब और जाहिलों से पूंछो कि क्या तुम भी इस्लाम लाए हो (या नही) पस अगर इस्लाम लाए हैं तो बेख़टके राहे रास्त पर आ गए और अगर मुंह फेरे तो (ऐ रसूल) तुम पर सिर्फ़ पैग़ाम (इस्लाम) पहुंचा देना फ़र्ज़ है (बस) और ख़ुदा (अपने बन्दों) को देख रहा है
Tayca:
แล้วหากพวกเขาโต้แย้งเจ้า ก็จงกล่าวเถิดว่าฉันได้มอบใบหน้า (ร่างกาย) ของฉัน แด่อัลลอฮ์แล้ว และผู้ที่ปฏิบัติตามฉัน(ก็มอบ) ด้วยและเจ้าจงกล่าวแก่บรรดาผู้ที่ได้รับคัมภีร์ และบรรดาผู้ที่เขียนอ่านไม่เป็น ว่า พวกท่านมอบ (ใบหน้าแด่อัลลอฮ์) แล้วหรือ? ถ้าหากพวกเขาได้มอบแล้วแน่นอนพวกเขาก็ได้รับแล้ว ซึ่งแนวทางอันถูกต้อง และถ้าหากพวกเขาผินหลังให้ แท้จริงหน้าที่ของเจ้านั้นเพียงการประกาศให้ทราบเท่านั้น และอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงเห็นปวงบ่าวทั้งหลาย
İbranice:
ואם יתנצחו אתך (מוחמד,) אמור: ' התמסרתי באמונתי לאלוהים, אני וחסידיי .' ואמור לאלה אשר קיבלו את הספר ולאלה אשר לא קיבלו אותו, 'האם התמסרתם באמונתכם לאלוהים'? ואם הם התמסרו, זה סימן שהודרכו. ואם יתרחקו (יכפרו,) (אין אתה אחראי להם,) כי חובתך רק להודיע להם.
Hırvatça:
Ako se oni budu prepirali s tobom, reci: "Ja se samo Allahu predajem, kao i oni koji me slijede!" I reci onima kojima je data Knjiga i nepismenima: "Da li ste islam primili?" Pa ako prime islam, onda su oni na Pravom putu, a ako odbiju, tvoje je jedino da obznaniš. A Allah dobro vidi robove Svoje.
Rumence:
Spune-le celor care îţi caută pricină: “Eu m-am supus lui Dumnezeu întru totul, eu şi cei care m-au urmat.” Spune-le celor cărora le-a fost dată Cartea şi neştiutorilor: “Vă supuneţi lui Dumnezeu?” Dacă s-au supus lui Dumnezeu, sunt bine călăuziţi, însă,
Transliteration:
Fain hajjooka faqul aslamtu wajhiya lillahi wamani ittabaAAani waqul lillatheena ootoo alkitaba waalommiyyeena aaslamtum fain aslamoo faqadi ihtadaw wain tawallaw fainnama AAalayka albalaghu waAllahu baseerun bialAAibadi
Türkçe:
Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
Sahih International:
So if they argue with you, say, "I have submitted myself to Allah [in Islam], and [so have] those who follow me." And say to those who were given the Scripture and [to] the unlearned, "Have you submitted yourselves?" And if they submit [in Islam], they are rightly guided; but if they turn away - then upon you is only the [duty of] notification. And Allah is Seeing of [His] servants.
İngilizce:
So if they dispute with thee, say: "I have submitted My whole self to Allah and so have those who follow me." And say to the People of the Book and to those who are unlearned: "Do ye (also) submit yourselves?" If they do, they are in right guidance, but if they turn back, Thy duty is to convey the Message; and in Allah's sight are (all) His servants.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Əgər onlar (yəhudi və xaçpərəstlər) səninlə mübahisə edərlərsə, belə de: “Mən özümü ardımca gələnlərlə birlikdə Allaha təslim etmişəm”. Kitab verilmiş şəxslərə və savadsızlara (ərəb müşriklərinə) de: “Siz də təslim (müsəlman) oldunuzmu?” Əgər təslim olarlarsa (islamı qəbul edərlərsə), doğru yola yönəlmiş olarlar, yox, əgər üz döndərərlərsə, (sənə bir zərər gəlməz), sənin vəzifən ancaq (haqqı) təbliğ etməkdir. Allah, şübhəsiz ki, bəndələrini görəndir!
Süleyman Ateş:
Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben de özümü Allah'a teslim ettim bana uyanlar da." Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de İslam oldunuz mu?" Eğer İslam olurlarsa doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer dönerlerse, sana düşen, sadece duyurmaktır. Allah kulları(nın yaptıklarını) görmektedir.
Diyanet Vakfı:
Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmilere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.
Erhan Aktaş:
Eğer, seninle tartışırlarsa de ki: “Ben, bütün benliğimle Allah’a teslim oldum, bana tâbi olanlar da.” Kendilerine kitâp verilenlere ve kitâp verilmeyenlere: “Siz de teslim oldunuz mu?” de. Eğer teslim olmuşlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah, Kullarını Hakkıyla Gören’dir.
Kral Fahd:
Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: «Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.» Ehli kitaba ve ümmîlere de: «Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?» de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını hakkıyla görendir.
Hasan Basri Çantay:
(Habîbim) seninle mücâdele ederlerse (şöyle) de: «Ben, bana tâbi olanlarla birlikde, kendimî Allaha teslîm etmişimdir», Kendilerine Kitab verilenlerle ümmîlere (Arab müşriklerine) de deki: «Siz de İslâmı (Allaha teslîm olmayı) kabul etdiniz mi»? Eğer İslama girerlerse muhakkak doğru yolu bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vâzîfe) ancak tebliğdir. Allah kulları (nı) lâyıkıyle görücüdür.
Muhammed Esed:
O halde (ey Peygamber,) seninle tartışanlara de ki: "Ben tüm benliğimi Allah´a teslim ettim ve bana tabi olan herkes (de öyle yaptı)!" Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara sor: "Siz (de) kendinizi O´na teslim ettiniz mi?" Ve eğer O´na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmektir: zira Allah, yarattıklarını(n kalplerindeki her şeyi) görür.
Gültekin Onan:
Eğer seninle çekişip tartışırlarsa de ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Ey Rasûlüm, din işinde Yahudi ve Hristiyanlar seninle münakaşaya kalkışırlarsa şöyle de: “- Ben, bana bağlı olanlarla birlikte kendimi Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlerl Arap müşriklerine de söyle: “- Siz İslâmı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâmı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır
Portekizce:
E se eles discutirem contigo (ó Mohammad), dize-lhes: Submeto-me a Deus, assim como aqueles que me seguem!Pergunta aos adeptos do Livro e aos iletrados: Tornai-vos-ei muçulmanos? Se se tornarem encaminhar-se-ão; se negarem,sabe que a ti só compete a proclamação da Mensagem. E Deus é observador dos Seus servos.
İsveççe:
Om de vill tvista med dig [Muhammad], säg då: "Jag har helt och fullt underkastat mig Guds vilja och även de som följer mig [har underkastat sig Hans vilja]." Och fråga dem som [i äldre tid] fick ta emot uppenbarelsen och de okunniga: "Har [också] ni underkastat er Guds vilja?" Om de underkastar sig, då har de funnit vägledning, men om de vänder dig ryggen [skall du lämna dem i fred]; din plikt är enbart att framföra budskapet. Gud förlorar ingen av Sina tjänare ur sikte.
Farsça:
پس اگر با تو جدال و گفتگوی خصومت آمیز کردند، [فقط در پاسخشان] بگو: من و همه پیروانمْ وجود خود را تسلیم خدا کرده ایم. و به اهل کتاب و به بی سوادانِ [مشرک] بگو: آیا شما هم تسلیم شده اید؟ پس اگر تسلیم شوند، قطعاً هدایت یافته اند، و اگر روی گرداندند [برتو دشوار و سخت نیاید] که آنچه بر عهده توست فقط ابلاغ [پیام خدا] ست؛ و خدا به بندگان بیناست.
Kürtçe:
ئەمجا ئەگەر(خاوەن نامەکان) دەمەقاڵێ یان لەگەڵ کردیت (ئەی موحەممەد ﷺ) تۆش بڵێ ڕووی خۆم سپارد بەخوا (وملکەچی ئەوم) لەگەڵ ئەوانەی پەیڕەوی من ئەکەن وە (ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ بەوانە کە نامەی تەورات و ئینجیلیان دراوەتێ(کە جولەکە و گاورەکانن) وە بە نەخوێندەوارەکان (ھاوبەش پەیداکەرەکانی گەلی عەرەب) ئایا ئێوە موسوڵمان بوون؟ ئەمجا ئەگەر موسوڵمان بوون ئەوە بەڕاستی مانای ئەوەیە کە ھیدایەتیان وەرگرتووە، وە ئەگەر ڕووشیان وەرگێڕا ئەوە بەڕاستی تۆ ھەر ڕاگەیاندنت لەسەرە وە خوا بینایە بە بەندەکان
Özbekçe:
Агар сен билан тортишсалар, сен: «Мен юзимни Аллоҳга таслим этдим ва менга эргашганлар ҳам!» деб айт. Ва китоб берилганларга ва саводсизларга: «Исломга кирдингизми?» деб айт. Агар Исломга кирсалар, бас, батаҳқиқ, ҳидоят топдилар. Агар юз ўгирсалар, сенинг зиммангда етказиш, холос. Аллоҳ бандаларни кўриб турувчидир. (Юз инсоннинг энг олий аъзоси ҳисобланади. Юзни Аллоҳга таслим қилиш эса, ўша юзнинг эгаси бутун вужудини Аллоҳга топширганини билдиради. Пайғамбар алайҳиссаломки ўзларига ушбу йўлни танлабдилар, у кишига эргашган умматлари ҳам албатта шу йўлни танлайдилар. Бундан бошқа гап бўлиши мумкин эмас.)
Malayca:
Oleh sebab itu jika mereka berhujah (menyangkal dan) membantahmu (Wahai Muhammad), maka katakanlah: "Aku telah berserah diriku kepada Allah dan demikian juga orang-orang yang mengikutku". Dan bertanyalah (Wahai Muhammad) kepada orang-orang (Yahudi dan Nasrani) yang diberi Kitab, dan orang-orang yang "Ummi" (orang-orang musyrik Arab): "Sudahkah kamu mematuhi dan menurut (ugama Islam yang aku bawa itu)?" Kemudian jika mereka memeluk Islam, maka sebenarnya mereka telah memperoleh petunjuk; dan jika mereka berpaling (tidak mahu menerima Islam), maka sesungguhnya kewajipanmu hanyalah menyampaikan (dakwah Islam itu). Dan (ingatlah), Allah sentiasa Melihat (tingkah laku) sekalian hambaNya.
Arnavutça:
Nëse ata polemizojnë me ty (o Muhammed!) thuaju: “Unë i përulem vetëm perëndisë, si dhe ata që më pasojnë mua”. Dhe thuaju atyre që u është dhënë Libri si dhe analfabetëve (arabëve). “A e keni pranuar Islamizmin?” E, nëse e pranojnë Islamizmin, atëherë kanë gjetur udhën e drejtë. E, nëse refuzojnë, detyra jote është vetëm që t’i thërrashës. Se Perëndia i sheh mirë (ç’punojnë) robërit e vet.
Bulgarca:
И ако спорят с теб, кажи: “Отдадох се всецяло на Аллах - аз и онези, които ме последваха.” И кажи на дарените с Писанието, и на неграмотните: “Отдадохте ли се?” И ако се отдадат, вече са на правия път, а ако се отвърнат - твой дълг е само да съобщиш. Алл
Sırpça:
Ако се они буду препирали са тобом, реци: „Ја сам само Аллаху предан, као и они који ме следе!“ И упитај оне којима је дата Књига и неписмене: „Да ли сте примили ислам?“ Па ако приме Ислам, онда су они на Правом путу, а ако одбију, твоје је једино да обзнаниш. А Аллах добро види Своје робове.
Çekçe:
A jestliže se s tebou hádají, rci: 'Odevzdal jsem se do vůle Boží stejně jako ti, kdož mne následují.' A zeptej se těch, jimž dostalo se Písma, a lidu neučeného: v 'Odevzdáváte se do vůle Boží?' A jestliže se odevzdají do vůle Boží, pak budou vedeni cest
Urduca:
اب اگر یہ لوگ تم سے جھگڑا کریں، توا ن سے کہو: "میں نے اور میرے پیروؤں نے تو اللہ کے آگے سر تسلیم خم کر دیا ہے" پھر اہل کتاب اور غیر اہل کتاب دونوں سے پوچھو: "کیا تم نے بھی اس کی اطاعت و بندگی قبول کی؟" اگر کی تو وہ راہ راست پا گئے، اور اگر اس سے منہ موڑا تو تم پر صرف پیغام پہنچا دینے کی ذمہ داری تھی آگے اللہ خود اپنے بندوں کے معاملات دیکھنے والا ہے
Tacikçe:
Агар бо ту ба доварӣ бархезанд, бигӯй: «Ману пайравонам дар дини хеш ба Худо ихлос намудем». Ба аҳли китоб ва мушрикон бигӯ: «Оё шумо ҳам ба Худо ихлос намудед?» Агар ихлос варзидаанд, пас ҳидоят ёфтаанд ва агар рӯйгардон шудаанд, бар ту таблиғ асту бас ва Худо бандагонро мебинад.
Tatarca:
Әгәр явыз кешеләр хакны инкяр итеп, батылны яклап синең белән һаман бәхәсләшсәләр, син аларга әйт: "Үземне һәм миңа ияргән мөэминнәрне Аллаһуга тапшырдым, без Аңа буйсындык". Янә әйт: "Ий сез китабий кәферләр һәм укый-яза белмәгән кешеләр, Аллаһуга иман китереп, ислам динен кабул итеп мөселман булдыгызмы?" Әгәр исламны кабул итеп Коръән белән гамәл кылсалар, шиксез, туры юлга күнелделәр. Әмма баш тартсалар, туры юлны тапмаслар. Синең бурычың: Аллаһ хөкемнәрен ачык итеп ирештерү генәдер. Аллаһ, әлбәттә, бәндәләренең эшләрен күрүче.
Endonezyaca:
Kemudian jika mereka mendebat kamu (tentang kebenaran Islam), maka katakanlah: "Aku menyerahkan diriku kepada Allah dan (demikian pula) orang-orang yang mengikutiku". Dan katakanlah kepada orang-orang yang telah diberi Al Kitab dan kepada orang-orang yang ummi: "Apakah kamu (mau) masuk Islam". Jika mereka masuk Islam, sesungguhnya mereka telah mendapat petunjuk, dan jika mereka berpaling, maka kewajiban kamu hanyalah menyampaikan (ayat-ayat Allah). Dan Allah Maha Melihat akan hamba-hamba-Nya.
Amharca:
ቢከራከሩህም፡- «ፊቴን ለአላህ ሰጠሁ፤ የተከተሉኝም ሰዎች (እንደዚሁ ለአላህ ሰጡ)» በላቸው፡፡ ለእነዚያም መጽሐፍን ለተሰጡት ሰዎችና ለመሐይሞቹ፡- «ሰለማችሁን» በላቸው፡፡ ቢሰልሙም በእርግጥ ተመሩ፡፡ እምቢ ቢሉም በአንተ ላይ ያለብህ ማድረስ ብቻ ነው፡፡ አላህም ባሮቹን ተመልካች ነው፡፡
Tamilce:
ஆக, (நபியே! இதற்குப் பின்னும்) அவர்கள் உம்முடன் தர்க்கித்தால் (அவர்களை நோக்கி), நீர் கூறுவீராக: “நிச்சயமாக நான் எனது முகத்தை அல்லாஹ்விற்கு பணிய வைத்தேன். இன்னும், என்னை பின்பற்றியவர்களும் (தங்கள் முகங்களை அல்லாஹ்விற்கு பணிய வைத்தார்கள். நாங்கள் அனைவரும் முழுமையாக இஸ்லாமிய மார்க்கத்தை ஏற்றுக்கொண்டோம்).’’ இன்னும், “வேதம் கொடுக்கப்பட்டவர்களுக்கும், (சிலை வணங்கும்) பாமரர்களுக்கும் கூறுவீராக: “நீங்களும் (அவ்வாறே உங்கள் முகங்களை) பணியவைக்கிறீர்களா? (-உண்மையான இறைவனாகிய அல்லாஹ்வை மட்டும் வணங்குவீர்களா?)” ஆக, அவர்களும் (தங்கள் முகங்களை அல்லாஹ்விற்கு மட்டும்) பணியவைத்தால் திட்டமாக அவர்கள் நேர்வழி அடைவார்கள். இன்னும், அவர்கள் (இந்த அழைப்பை) புறக்கணித்தால், உம்மீது கடமை எல்லாம் (சத்தியத்தை) எடுத்துச் சொல்வதுதான். அல்லாஹ் (தனது) அடியார்களை உற்று நோக்குபவன் ஆவான்.
Korece:
만일 그들이 그대에게 논쟁 한다면 나는 하나님께 귀의하였으며 나를 따르는 자들도 그러하다 고 말하라 성서의 백성들에게 그 리고 알지 못하는 자들에게 너희 는 귀의하였느냐고 말하라 만약 그들이 귀의한다면 그들은 옳은 길로 인도될 것이며 그들이 등을 돌린다해도 그 계시를 전하는 것 은 그대의 의무이라 실로 하나님 은 그분의 종복들을 지켜보고 계 시니라
Vietnamca:
Nếu như bọn họ tranh cãi với Ngươi (hỡi Thiên Sứ Muhammad về chân lý mà Ngươi mang đến) thì Ngươi hãy bảo họ: “Ta và những ai theo Ta đã một lòng thần phục (Allah).” Và Ngươi hãy nói với những ai được ban cho Kinh Sách lẫn những kẻ thất học (những kẻ đa thần): “Các người có chịu quy phục Islam không?” Nếu họ quy phục Islam thì họ đã được hướng đến chính đạo, còn nếu họ quay lưng thì Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) thật ra chỉ là người truyền đạt bức thông điệp mà thôi. Quả thật, Allah luôn thấy rõ (mọi động thái của) đám bầy tôi (của Ngài).
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: