Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

72

Ayet No: 

3004

Sayfa No: 

370

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ هَلْ يَسْمَعُونَكُمْ إِذْ تَدْعُونَ

Çeviriyazı: 

ḳâle hel yesme`ûneküm iẕ ted`ûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İbrahim "Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?"

Diyanet İşleri: 

İbrahim: "Çağırdığınız zaman sizi duyarlar veya size bir fayda ve zarar verirler mi?" demişti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Çağırdığınız vakit dedi, duyuyorlar mı?

Şaban Piriş: 

Onlara dua ettiğiniz de sizi işitiyorlar mı? dedi.

Edip Yüksel: 

"Kendilerini çağırdığınızda sizi işitiyorlar mı?" dedi,

Ali Bulaç: 

Dedi ki: "Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?"

Suat Yıldırım: 

“Peki” dedi, “Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı?

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Onlara dua ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?"

Bekir Sadak: 

26:75

İbni Kesir: 

O da demişti ki: Çağırdığınızda sizi duyuyorlar mı?

Adem Uğur: 

İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?

İskender Ali Mihr: 

(İbrâhîm A.S): “Dua ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı?” dedi.

Celal Yıldırım: 

(72-73) İbrâhim onlara: «Duâ ettiğinizde sizi duyuyorlar mı veya size yarar ya da zarar verebiliyorlar mı ?» dedi.

Tefhim ul Kuran: 

Dedi ki: «Peki, dua ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?»

Fransızca: 

Il dit : "Vous entendent-elles lorsque vous [les] appelez ?

İspanyolca: 

Dijo: «Y ¿os escuchan cuando les invocáis?

İtalyanca: 

Disse [Abramo]: «Vi ascoltano, quando li invocate?

Almanca: 

Er sagte: "Hören sie euch, wenn ihr Bittgebete (an sie) richtet?

Çince: 

他说:你们祈祷的时候,他们能听见吗?

Hollandaca: 

Abraham zeide: Hooren zij u als gij hen aanroept?

Rusça: 

Он сказал: "Слышат ли они, когда вы взываете к ним?

Somalice: 

Wuxuu Yidhi (Nabi Ibraahim) Maydin Maqlayaan markaad Baryeysaan.

Swahilice: 

Akasema: Je! Yanakusikieni mnapo yaita?

Uygurca: 

ئىبراھىم ئېيتتى: «دۇئا قىلغان چېغىڭلاردا ئۇلار (دۇئايىڭلارنى ئاڭلامدۇ؟)

Japonca: 

かれは言った。「あなたがたが祈る時かれら(偶像)は聞くのか。

Arapça (Ürdün): 

«قال هل يسمعونكم إذ» حين «تدعون».

Hintçe: 

इबराहीम ने कहा भला जब तुम लोग उन्हें पुकारते हो तो वह तुम्हारी कुछ सुनते हैं

Tayca: 

เขา(อิบรอฮีม) กล่าวว่า “เมื่อพวกท่านวิงวอนขอ พวกมันได้ยินพวกท่านหรือ?”

İbranice: 

ואמר: 'הישמעו אתכם כאשר תקראו (אליהם) בתפילה

Hırvatça: 

on je rekao: "Da li vas oni čuju kada se molite,

Rumence: 

El spuse: “Vă aud când îi chemaţi?

Transliteration: 

Qala hal yasmaAAoonakum ith tadAAoona

Türkçe: 

Dedi: "Yalvarıp yakardığınızda sizi duyuyorlar mı?"

Sahih International: 

He said, "Do they hear you when you supplicate?

İngilizce: 

He said: "Do they listen to you when ye call (on them)?"

Azerbaycanca: 

(İbrahim) demişdi: “Onları çağırdığınız (dua etdiyiniz) zaman sizi eşidirlərmi?

Süleyman Ateş: 

Peki, dedi, siz du'a ettiğiniz zaman onlar sizi işitiyorlar mı?

Diyanet Vakfı: 

İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?

Erhan Aktaş: 

İbrâhîm: “Onlara dûa ettiğiniz zaman sizi işitiyorlar mı?” dedi.

Kral Fahd: 

İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?

Hasan Basri Çantay: 

(İbrâhîm): «Siz, dedi, çağırdığınız vakit onlar sizi duyuyorlar mı»?

Muhammed Esed: 

(İbrahim:) "Peki, yalvarıp yakardığınız zaman sizi işittiklerine,

Gültekin Onan: 

Dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(İbrahîm, onlara) dedi ki: “-Dua ettiğiniz zaman, o putlar sizi işitiyorlar mı?”

Portekizce: 

Tornou a perguntar: Acaso vos ouvem quando os invocais?

İsveççe: 

[Abraham] sade: "Hör de er när ni anropar dem,

Farsça: 

گفت: آیا هنگامی که آنها را می خوانید، سخن شما را می شنوند؟

Kürtçe: 

(ئیبراھیم) ووتی ئایا ئەوانە گوێیان لێتانە کاتێک ھاوار ونزایان لێ دەکەن

Özbekçe: 

У: «Илтижо қилганингизда улар сизни эшитадиларми?

Malayca: 

Nabi Ibrahim bertanya: "Adakah berhala-berhala itu mendengar kamu semasa kamu menyerunya?

Arnavutça: 

(Ibrahimi) tha: “A ju dëgjojnë ata juve kur t’ju luteni,

Bulgarca: 

Рече: “Чуват ли ви, когато ги зовете,

Sırpça: 

он рече: „Да ли вас они чују када се молите,

Çekçe: 

I otázal se jich: 'A slyší vás, když je vzýváte?

Urduca: 

اس نے پوچھا "کیا یہ تمہاری سنتے ہیں جب تم انہیں پکارتے ہو؟

Tacikçe: 

Гуфт: «Оё вақте онҳоро мехонед, садоятонро мешунаванд?

Tatarca: 

Ибраһим әйтте: "Дога кыйлып хаҗәтләрегезне сораганда сынымнарыгыз сезнең сүзләрегезне ишетәләрме?

Endonezyaca: 

Berkata Ibrahim: "Apakah berhala-berhala itu mendengar (doa)mu sewaktu kamu berdoa (kepadanya)?,

Amharca: 

(እርሱም) አለ «በጠራችኋቸው ጊዜ ይሰሟችኋልን

Tamilce: 

அவர் கூறினார்: “நீங்கள் (அவற்றை) அழைக்கும்போது, அவை உங்களுக்கு செவிமடுக்கின்றனவா?”

Korece: 

그가 말하길 여러분이 기도 드릴때 그들이 여러분에게 귀를 기울이던가요

Vietnamca: 

(Ibrahim) hỏi: “Các bục tượng đó có nghe được các người khi các người cầu xin chúng không?”