Arapça:
مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا ۖ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Çeviriyazı:
mine-lleẕîne ferraḳû dînehüm vekânû şiye`â. küllü ḥizbim bimâ ledeyhim feriḥûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O müşriklerden (olmayın ki) onlar, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerindekine güvenmektedir.
Diyanet İşleri:
Allah'a yönelerek O'na karşı gelmekten sakınınız, namaz kılınız, dinlerinde ayrılığa düşüp fırka fırka olan, her fırkasının da kendisinde bulunanla sevindiği müşriklerden olmayınız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
O şirk koşanlardan ki dinlerinde aykırılığa düşmüşler de bölükbölük olmuşlardır ve her zümre, kendisinde bulunana razı olup gitmiştir.
Şaban Piriş:
Dinlerini parçalayan ve kendileri de grup grup/cemaat olanlardan. Her grup/cemaat kendi yanında olanlarla sevinir.
Edip Yüksel:
Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait (imam ve kitap) larla sevinip övünmektedir.
Ali Bulaç:
(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır.
Suat Yıldırım:
Başka her şeyden geçerek O'na tam gönül verin,O’na karşı gelmekten sakının, namazı hakkıyla ifa edin!Ve asla dinlerini parça parça edip kendileri de öbek öbek olan o müşriklerden olmayın!Öyle ki her hizip, kendi yanındakiyle böbürlenmektedir [6,159].
Ömer Nasuhi Bilmen:
O kimselerden ki, dinlerini parçaladılar ve fırka fırka oldular. (Onlardan) Her tâife, kendi yanlarında olan ile sevinicidirler.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.
Bekir Sadak:
Yakinligi olana, yoksula, yolda kalmisa hakkini ver. Allah´in rizasini dileyenler icin bu daha hayirlidir. Iste onlar saadete erenlerdir.
İbni Kesir:
Onlar ki
Adem Uğur:
Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.
İskender Ali Mihr:
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.
Celal Yıldırım:
Onlar ki, dinlerini parçalayıp gruplara ayrıldılar ve her grup benimsediği şeyle sevinmektedir.
Tefhim ul Kuran:
(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayıran ve kendileri de parça parça olmuşlardır
Fransızca:
parmi ceux qui ont divisé leur religion et sont devenus des sectes, chaque parti exultant de ce qu'il détenait.
İspanyolca:
de los que escinden su religión en sectas, contento cada grupo con lo suyo!
İtalyanca:
E neppure [siate tra] coloro che hanno scisso la loro religione e hanno formato sette, ognuna delle quali è tronfia di quello che afferma.
Almanca:
von denjenigen, die ihren Din spalteten und zu Parteien wurden. Jede Partei ist über das, worüber sie verfügt, äußerst erfreut.
Çince:
即分离自己的宗教,而各成宗派者;各派都喜欢自己所奉的宗派。
Hollandaca:
Van hen die eene scheuring in hunnen godsdienst hebben gemaakt, en in verschillende secten zijn verdeeld, verblijdt iedere secte zich in hare eigen meening.
Rusça:
в числе тех, которые внесли раскол в свою религию и стали сектами, каждая из которых радуется тому, что имеет.
Somalice:
ee Diintooda ku kala tagay noqdayna kooxo, Xisbi walba uu ku farxi waxa agtiisa ah.
Swahilice:
Katika wale ambao kwamba wameigawanya dini yao, na wakawa makundi makundi, kila kikundi kinafurahia kilicho nacho.
Uygurca:
سىلەر دىندا ئىختىلاپ قىلىشىپ، پىرقە - پىرقە بولۇپ، ھەرپىرقە ئۆز دىنى بىلەن خوشاللىنىدىغانلاردىن (بولماڭلار)
Japonca:
それは宗教を分裂させて,分派を作り,それぞれ自分の持っているものに喜び,満足している者。
Arapça (Ürdün):
«من الذين» بدل بإعادة الجار «فرقوا دينهم» باختلافهم فيما يعبدونه «وكانوا شيعاً» فرقاً في ذلك «كل حزبٍ» منهم «بما لديهم» عندهم «فرحون» مسرورون، وفي قراءة فارقوا: أي تركوا دينهم الذي أمروا به.
Hintçe:
जिन्होंने अपने (असली) दीन में तफरेक़ा परवाज़ी की और मुख्तलिफ़ फिरके क़े बन गए जो (दीन) जिस फिरके क़े पास है उसी में निहाल है
Tayca:
(คือ) ในหมู่ผู้แบ่งแยกศาสนาของพวกเขาออกเป็นนิกายต่าง ๆ และแต่ละหมู่คณะก็พอใจต่อสิ่งที่พวกเขามีอยู่
İbranice:
מאלה אשר שוסעו באמונתם והיו לשסעים, וכל סיעה שמחה בשלה
Hırvatça:
oni koji su vjeru svoju rascijepili i u stranke se podijelili, svaka stranka radosna zbog onog što ima!
Rumence:
şi nici dintre cei care şi-au fărâmiţat Legea în secte, fiece alianţă bucurându-se de ceea ce are.
Transliteration:
Mina allatheena farraqoo deenahum wakanoo shiyaAAan kullu hizbin bima ladayhim farihoona
Türkçe:
Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.
Sahih International:
[Or] of those who have divided their religion and become sects, every faction rejoicing in what it has.
İngilizce:
Those who split up their Religion, and become (mere) Sects,- each party rejoicing in that which is with itself!
Azerbaycanca:
O kəslərdən ki, öz dinini parçalayıb firqə-firqə oldular (bə’zisi bütlərə, bə’zisi günəşə və aya, bə’zisi ulduzlara səcdə etməyə başladılar). Hər bir firqə öz dininə (öz dininin haqq olduğuna) sevinər.
Süleyman Ateş:
(O ortak koşanlardan olmayın ki onlar) Dinlerini parçaladılar ve bölük bölük oldular. Her parti kendi yanındakiyle sevin(ip övün)mektedir.
Diyanet Vakfı:
Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.
Erhan Aktaş:
Dinlerini parçalara bölen,(1) gruplara ayrılan ve her grubun kendi yanındakiyle böbürlendiği kimselerden olmayın.
Kral Fahd:
Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmededir.
Hasan Basri Çantay:
(O müşriklerden) ki onlar dînlerini darma dağınık etmişler, fırka fırka olmuşlardır. (Bunlardan) her zümre, nezdlerinde olanla böbürlenicidirler.
Muhammed Esed:
(yahut) inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu (ilkelerle) övündüğü kimselerden olma!
Gültekin Onan:
(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır
Ali Fikri Yavuz:
O müşriklerden ki, (emredildikleri) dinlerini (terk edib ihtilâfa düştüler ve onu) parçalara ayırdılar
Portekizce:
Que dividiram a sua religião e formaram seitas, em que cada partido exulta no dogma que lhe é intrínseco.
İsveççe:
inte heller dem som har splittrats i sekter, där var grupp [lägger vikt vid och] gläds åt sina [särdrag].
Farsça:
مشرکانی که دینشان را بخش بخش کردند و [سرانجام] گروه گروه شدند، در حالی که هر گروهی به آنچه [از بخشی از دین] نزد آنان است [به تصور اینکه حق است] شادمانند!
Kürtçe:
لەوانەی کە ئاینەکەیان بەش بەش کرد و بوون بە چەند کۆمەڵ ودەستەیەکەوە ھەر کۆمەڵێکیان بەو (ئاینەی) خۆیان دڵخۆشن
Özbekçe:
Динларида тафриқага тушган, гуруҳ-гуруҳ бўлиб олиб, ҳар бир фирқа ўз олдидаги нарсадан шод бўлганлардан (бўлманг). (Мушрикликнинг бир маъноси Аллоҳга шерик келтириш бўлса-да, дунёда мушрикликдан кўп нарса бўлмаса керак. Чунки мушриклар динларида фирқаланиб кетган. Аллоҳ таоло мусулмонларни шулар каби тафриқага тушмасликка амр қилмоқда.)
Malayca:
Iaitu orang-orang yang menjadikan fahaman ugama mereka berselisihan mengikut kecenderungan masing-masing serta mereka pula menjadi berpuak-puak; tiap-tiap puak bergembira dengan apa yang ada padanya (dari fahaman dan amalan yang terpesong itu).
Arnavutça:
si ata, që fenë e vet e kanë përçarë dhe janë ndarë në grupe, e çdo grup është i kënaqur me atë që ka para vetes.
Bulgarca:
от онези, които разделиха своята религия и станаха на части! Всяка група ликува с онова, което е у нея.
Sırpça:
од оних који су веру своју разбили и у странке се поделили; свака странка задовољна оним што исповеда.
Çekçe:
ani z těch, kdož náboženství své rozštěpili a stali se různými stranami. A každá strana se těší jen ze svých vlastních názorů.
Urduca:
جنہوں نے اپنا اپنا دین الگ بنا لیا ہے اور گروہوں میں بٹ گئے ہیں، ہر ایک گروہ کے پاس جو کچھ ہے اسی میں وہ مگن ہے
Tacikçe:
Аз онон мабошед, ки дини худро пора-пора карданд ва фирқа-фирқа шуданд ва ҳар фирқае ба ҳар чӣ дошт, дилхуш буд.
Tatarca:
Шул кавемнәрдән булмагыз, алар диннәрен төрле кисәкләргә бүлделәр, вә алар төрле-төрле мәзһәб ияләре булдылар, вә ул төрле мәзһәб ияләре һәрбере үзенең батыл динен хак дип белеп шатланыр. Ләкин Ислам динендә мәзһәбләргә бүленү хәрамдыр.
Endonezyaca:
yaitu orang-orang yang memecah-belah agama mereka dan mereka menjadi beberapa golongan. Tiap-tiap golongan merasa bangga dengan apa yang ada pada golongan mereka.
Amharca:
ከእነዚያ ሃይማኖታቸውን ከለያዩትና ክፍልፍሎችም ከሆኑት (አትሁኑ)፡፡ ሕዝብ ሁሉ እነሱ ዘንድ ባለው ነገር ተደሳቾች ናቸው፡፡
Tamilce:
தங்களது மார்க்கத்தை(யும் வழிபாடுகளையும் இறைவன் அல்லாதவர்களுக்காக) பிரித்து பல (கடவுள்களை வணங்கி, பல) பிரிவுகளாக ஆகிவிட்டவர்களில் நீங்கள் ஆகிவிடாதீர்கள். ஒவ்வொரு பிரிவும் தங்களிடம் உள்ளதைக் கொண்டு மகிழ்ச்சியடைகிறார்கள்.
Korece:
그들의 종교를 분리하여 한 무리가 되매 각 무리는 그들이 갖고 있는 것에 기뻐하더라
Vietnamca:
(Và các ngươi chớ đừng trở thành) những kẻ đã thay đổi tôn giáo và chia rẽ thành những nhánh phái; mỗi nhánh phái vui vầy với điều (sai trái và ngụy tạo) của mình.
Ayet Linkleri: