Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

30

Sûredeki Ayet No: 

32

Ayet No: 

3441

Sayfa No: 

407

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا ۖ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ

Çeviriyazı: 

mine-lleẕîne ferraḳû dînehüm vekânû şiye`â. küllü ḥizbim bimâ ledeyhim feriḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O müşriklerden (olmayın ki) onlar, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerindekine güvenmektedir.

Diyanet İşleri: 

Allah'a yönelerek O'na karşı gelmekten sakınınız, namaz kılınız, dinlerinde ayrılığa düşüp fırka fırka olan, her fırkasının da kendisinde bulunanla sevindiği müşriklerden olmayınız.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

O şirk koşanlardan ki dinlerinde aykırılığa düşmüşler de bölükbölük olmuşlardır ve her zümre, kendisinde bulunana razı olup gitmiştir.

Şaban Piriş: 

Dinlerini parçalayan ve kendileri de grup grup/cemaat olanlardan. Her grup/cemaat kendi yanında olanlarla sevinir.

Edip Yüksel: 

Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait (imam ve kitap) larla sevinip övünmektedir.

Ali Bulaç: 

(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır.

Suat Yıldırım: 

Başka her şeyden geçerek O'na tam gönül verin,O’na karşı gelmekten sakının, namazı hakkıyla ifa edin!Ve asla dinlerini parça parça edip kendileri de öbek öbek olan o müşriklerden olmayın!Öyle ki her hizip, kendi yanındakiyle böbürlenmektedir [6,159].

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O kimselerden ki, dinlerini parçaladılar ve fırka fırka oldular. (Onlardan) Her tâife, kendi yanlarında olan ile sevinicidirler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.

Bekir Sadak: 

Yakinligi olana, yoksula, yolda kalmisa hakkini ver. Allah´in rizasini dileyenler icin bu daha hayirlidir. Iste onlar saadete erenlerdir.

İbni Kesir: 

Onlar ki

Adem Uğur: 

Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.

İskender Ali Mihr: 

(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

Celal Yıldırım: 

Onlar ki, dinlerini parçalayıp gruplara ayrıldılar ve her grup benimsediği şeyle sevinmektedir.

Tefhim ul Kuran: 

(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayıran ve kendileri de parça parça olmuşlardır

Fransızca: 

parmi ceux qui ont divisé leur religion et sont devenus des sectes, chaque parti exultant de ce qu'il détenait.

İspanyolca: 

de los que escinden su religión en sectas, contento cada grupo con lo suyo!

İtalyanca: 

E neppure [siate tra] coloro che hanno scisso la loro religione e hanno formato sette, ognuna delle quali è tronfia di quello che afferma.

Almanca: 

von denjenigen, die ihren Din spalteten und zu Parteien wurden. Jede Partei ist über das, worüber sie verfügt, äußerst erfreut.

Çince: 

即分离自己的宗教,而各成宗派者;各派都喜欢自己所奉的宗派。

Hollandaca: 

Van hen die eene scheuring in hunnen godsdienst hebben gemaakt, en in verschillende secten zijn verdeeld, verblijdt iedere secte zich in hare eigen meening.

Rusça: 

в числе тех, которые внесли раскол в свою религию и стали сектами, каждая из которых радуется тому, что имеет.

Somalice: 

ee Diintooda ku kala tagay noqdayna kooxo, Xisbi walba uu ku farxi waxa agtiisa ah.

Swahilice: 

Katika wale ambao kwamba wameigawanya dini yao, na wakawa makundi makundi, kila kikundi kinafurahia kilicho nacho.

Uygurca: 

سىلەر دىندا ئىختىلاپ قىلىشىپ، پىرقە - پىرقە بولۇپ، ھەرپىرقە ئۆز دىنى بىلەن خوشاللىنىدىغانلاردىن (بولماڭلار)

Japonca: 

それは宗教を分裂させて,分派を作り,それぞれ自分の持っているものに喜び,満足している者。

Arapça (Ürdün): 

«من الذين» بدل بإعادة الجار «فرقوا دينهم» باختلافهم فيما يعبدونه «وكانوا شيعاً» فرقاً في ذلك «كل حزبٍ» منهم «بما لديهم» عندهم «فرحون» مسرورون، وفي قراءة فارقوا: أي تركوا دينهم الذي أمروا به.

Hintçe: 

जिन्होंने अपने (असली) दीन में तफरेक़ा परवाज़ी की और मुख्तलिफ़ फिरके क़े बन गए जो (दीन) जिस फिरके क़े पास है उसी में निहाल है

Tayca: 

(คือ) ในหมู่ผู้แบ่งแยกศาสนาของพวกเขาออกเป็นนิกายต่าง ๆ และแต่ละหมู่คณะก็พอใจต่อสิ่งที่พวกเขามีอยู่

İbranice: 

מאלה אשר שוסעו באמונתם והיו לשסעים, וכל סיעה שמחה בשלה

Hırvatça: 

oni koji su vjeru svoju rascijepili i u stranke se podijelili, svaka stranka radosna zbog onog što ima!

Rumence: 

şi nici dintre cei care şi-au fărâmiţat Legea în secte, fiece alianţă bucurându-se de ceea ce are.

Transliteration: 

Mina allatheena farraqoo deenahum wakanoo shiyaAAan kullu hizbin bima ladayhim farihoona

Türkçe: 

Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.

Sahih International: 

[Or] of those who have divided their religion and become sects, every faction rejoicing in what it has.

İngilizce: 

Those who split up their Religion, and become (mere) Sects,- each party rejoicing in that which is with itself!

Azerbaycanca: 

O kəslərdən ki, öz dinini parçalayıb firqə-firqə oldular (bə’zisi bütlərə, bə’zisi günəşə və aya, bə’zisi ulduzlara səcdə etməyə başladılar). Hər bir firqə öz dininə (öz dininin haqq olduğuna) sevinər.

Süleyman Ateş: 

(O ortak koşanlardan olmayın ki onlar) Dinlerini parçaladılar ve bölük bölük oldular. Her parti kendi yanındakiyle sevin(ip övün)mektedir.

Diyanet Vakfı: 

Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.

Erhan Aktaş: 

Dinlerini parçalara bölen,(1) gruplara ayrılan ve her grubun kendi yanındakiyle böbürlendiği kimselerden olmayın.

Kral Fahd: 

Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmededir. 

Hasan Basri Çantay: 

(O müşriklerden) ki onlar dînlerini darma dağınık etmişler, fırka fırka olmuşlardır. (Bunlardan) her zümre, nezdlerinde olanla böbürlenicidirler.

Muhammed Esed: 

(yahut) inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu (ilkelerle) övündüğü kimselerden olma!

Gültekin Onan: 

(O müşrikler ki,) Kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır

Ali Fikri Yavuz: 

O müşriklerden ki, (emredildikleri) dinlerini (terk edib ihtilâfa düştüler ve onu) parçalara ayırdılar

Portekizce: 

Que dividiram a sua religião e formaram seitas, em que cada partido exulta no dogma que lhe é intrínseco.

İsveççe: 

inte heller dem som har splittrats i sekter, där var grupp [lägger vikt vid och] gläds åt sina [särdrag].

Farsça: 

مشرکانی که دینشان را بخش بخش کردند و [سرانجام] گروه گروه شدند، در حالی که هر گروهی به آنچه [از بخشی از دین] نزد آنان است [به تصور اینکه حق است] شادمانند!

Kürtçe: 

لەوانەی کە ئاینەکەیان بەش بەش کرد و بوون بە چەند کۆمەڵ ودەستەیەکەوە ھەر کۆمەڵێکیان بەو (ئاینەی) خۆیان دڵخۆشن

Özbekçe: 

Динларида тафриқага тушган, гуруҳ-гуруҳ бўлиб олиб, ҳар бир фирқа ўз олдидаги нарсадан шод бўлганлардан (бўлманг). (Мушрикликнинг бир маъноси Аллоҳга шерик келтириш бўлса-да, дунёда мушрикликдан кўп нарса бўлмаса керак. Чунки мушриклар динларида фирқаланиб кетган. Аллоҳ таоло мусулмонларни шулар каби тафриқага тушмасликка амр қилмоқда.)

Malayca: 

Iaitu orang-orang yang menjadikan fahaman ugama mereka berselisihan mengikut kecenderungan masing-masing serta mereka pula menjadi berpuak-puak; tiap-tiap puak bergembira dengan apa yang ada padanya (dari fahaman dan amalan yang terpesong itu).

Arnavutça: 

si ata, që fenë e vet e kanë përçarë dhe janë ndarë në grupe, e çdo grup është i kënaqur me atë që ka para vetes.

Bulgarca: 

от онези, които разделиха своята религия и станаха на части! Всяка група ликува с онова, което е у нея.

Sırpça: 

од оних који су веру своју разбили и у странке се поделили; свака странка задовољна оним што исповеда.

Çekçe: 

ani z těch, kdož náboženství své rozštěpili a stali se různými stranami. A každá strana se těší jen ze svých vlastních názorů.

Urduca: 

جنہوں نے اپنا اپنا دین الگ بنا لیا ہے اور گروہوں میں بٹ گئے ہیں، ہر ایک گروہ کے پاس جو کچھ ہے اسی میں وہ مگن ہے

Tacikçe: 

Аз онон мабошед, ки дини худро пора-пора карданд ва фирқа-фирқа шуданд ва ҳар фирқае ба ҳар чӣ дошт, дилхуш буд.

Tatarca: 

Шул кавемнәрдән булмагыз, алар диннәрен төрле кисәкләргә бүлделәр, вә алар төрле-төрле мәзһәб ияләре булдылар, вә ул төрле мәзһәб ияләре һәрбере үзенең батыл динен хак дип белеп шатланыр. Ләкин Ислам динендә мәзһәбләргә бүленү хәрамдыр.

Endonezyaca: 

yaitu orang-orang yang memecah-belah agama mereka dan mereka menjadi beberapa golongan. Tiap-tiap golongan merasa bangga dengan apa yang ada pada golongan mereka.

Amharca: 

ከእነዚያ ሃይማኖታቸውን ከለያዩትና ክፍልፍሎችም ከሆኑት (አትሁኑ)፡፡ ሕዝብ ሁሉ እነሱ ዘንድ ባለው ነገር ተደሳቾች ናቸው፡፡

Tamilce: 

தங்களது மார்க்கத்தை(யும் வழிபாடுகளையும் இறைவன் அல்லாதவர்களுக்காக) பிரித்து பல (கடவுள்களை வணங்கி, பல) பிரிவுகளாக ஆகிவிட்டவர்களில் நீங்கள் ஆகிவிடாதீர்கள். ஒவ்வொரு பிரிவும் தங்களிடம் உள்ளதைக் கொண்டு மகிழ்ச்சியடைகிறார்கள்.

Korece: 

그들의 종교를 분리하여 한 무리가 되매 각 무리는 그들이 갖고 있는 것에 기뻐하더라

Vietnamca: 

(Và các ngươi chớ đừng trở thành) những kẻ đã thay đổi tôn giáo và chia rẽ thành những nhánh phái; mỗi nhánh phái vui vầy với điều (sai trái và ngụy tạo) của mình.