Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

184

Ayet No: 

477

Sayfa No: 

74

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِن كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ جَاءُوا بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنِيرِ

Çeviriyazı: 

fein keẕẕebûke feḳad küẕẕibe rusülüm min ḳablike câû bilbeyyinâti vezzübüri velkitâbi-lmünîr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sayfalar ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

Diyanet İşleri: 

Seni yalancı saydılarsa, senden önce belgeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Seni yalan sayarlarsa senden önce apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitapla gelen peygamberler de yalan sayılmıştır.

Şaban Piriş: 

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önce açık deliller, (Semavi) kitaplar ve apaçık kitap getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

Edip Yüksel: 

Seni yalanlarlarsa (şaşma), senden önce apaçık deliller, Zeburlar (Tanrı sevgisini dile getiren ilahiler) ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştı.

Ali Bulaç: 

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.

Suat Yıldırım: 

Eğer onlar senin nübüvvetini yalan saydılarsa, üzülme! Zaten senden önce açık deliller, mûcizeler, sahîfeler ve nurlu kitaplar getiren nice resullere de yalancı denilmişti. [16,44; 26,196; 35,25; 54,43]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İmdi seni tekzîp ederlerse şüphe yok senden evvel de peygamberler tekzîp olunmuşlardı ki, beyyineler ile, hikmet dolu sahifeler ve nûrlu kitap ile gelmişlerdi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi onlar.

Bekir Sadak: 

Ettiklerine sevinen ve yapmadiklariyla ovulmekten hoslananlarin, sakin onlarin azabdan kurtulacaklarini sanma

İbni Kesir: 

Seni yalanladılarsa senden önce açık mucizeler, sahifeler ve nurlu kitabı getirenler de yalanlanmıştı.

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama)

İskender Ali Mihr: 

Artık seni yalanlarlarsa (üzülme), halbuki, senden önceki, açık belgeler, yazılı sayfalar ve nurlu kitaplar getiren resuller de yalanlanmıştı.

Celal Yıldırım: 

Ey Muhammed ! Eğer seni(n peygamberliğini) yalan saydılarsa, senden önceki birçok peygamberler de yalanlanmıştır ki, onlar açık belgeler, mu´cizeler, irşâd dolu sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.

Tefhim ul Kuran: 

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen peygamberleri de yalanlamışlardır.

Fransızca: 

S'ils te (Muhammad) traitent de menteur; des prophètes avant toi, ont certes été traités de menteurs. Ils étaient venus avec les preuves claires, les Psaumes et le Livre lumineux.

İspanyolca: 

Y si te desmienten, también fueron desmentidos otros enviados antes de ti, que vinieron con las pruebas claras, las Escrituras y la Escritura luminosa.

İtalyanca: 

Se ti trattano da bugiardo, [sappi che] trattarono da bugiardi i Profeti che vennero prima di te, che avevano portato prove chiarissime, il Salterio e il Libro che illumina.

Almanca: 

Und sollten sie dich der Lüge bezichtigen, so wurden bereits Gesandte vor dir der Lüge bezichtigt, sie kamen mit den deutlichen Zeichen, mit Az-zubur und mit der erleuchtenden Schrift.

Çince: 

如果他们否认你,那么,在你之前,他们确已否认过许多使者,那些使者,曾昭示他们许多明证、典籍,和灿烂的经典。

Hollandaca: 

Beschuldigen zij u van bedrog o Mahomet! de gezanten vóór u werden reeds van bedrog beschuldigd, terwijl zij duidelijke bewijzen medebrachten en de schrift het verlichtende boek.

Rusça: 

Если они сочтут тебя лжецом, то ведь лжецами считали многих посланников до тебя, которые принесли ясные знамения, книги и озаряющее Писание.

Somalice: 

Hadday ku Beeniyaan waxaa dhab ahaan loo Beeniyey Rasuullo kaa Horreeyey oo la yimid Xujooyin iyo Kutub iyo Kitaab Cad.

Swahilice: 

Na wakikukanusha basi walikanushwa Mitume wengine kabla yako walio kuja na hoja waziwazi na Vitabu vyenye hikima, na Kitabu chenye nuru.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) ئۇلار سېنى يالغانغا چىقارغان بولسا (قايغۇرۇپ كەتمىگىن)، سەندىن ئىلگىرى ئۆتكەن، مۆجىزىلەرنى، كىتابلارنى (يەنى ئىبراھىم ئەلەيھىسسالامغا نازىل قىلىنغان سەھىپىلەرگە ئوخشاش ساماۋى كىتابلارنى) ۋە نۇرلۇق كىتابنى (يەنى تەۋرات، ئىنجىلغا ئوخشاشلارنى) ئېلىپ كەلگەن نۇرغۇن پەيغەمبەرلەرمۇ يالغانغا چىقىرىلغان ئىدى

Japonca: 

かれらがあなた(ムハンマド)を,嘘付きであるとしても,同じように,あなた以前に来た使徒たちも,嘘付きであるとされている。かれらが,明証や書巻や輝かしい啓典を携えて来たにも拘らず。

Arapça (Ürdün): 

«فإن كذَّبوك فقد كُذب رسل من قبلك جاءُوا بالبينات» المعجزات «والزبُر» كصحف إبراهيم «والكتاب» وفي قراءة بإثبات الباء فيهما «المنير» الواضح هو التوراة والإنجيل فاصبر كما صبروا.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) अगर वह इस पर भी तुम्हें झुठलाएं तो (तुम आज़ुर्दा न हो क्योंकि) तुमसे पहले भी बहुत से पैग़म्बर रौशन मौजिज़े और सहीफे और नूरानी किताब लेकर आ चुके हैं (मगर) फिर भी लोगों ने आख़िर झुठला ही छोड़ा

Tayca: 

แล้วหากพวกเขาปฏิเสธเจ้า ก็แท้จริงนั้น บรรดาร่อซูลก่อนหน้าเจ้าก็ได้ถูกปฏิเสธมาแล้วซึ่งเขาเหล่านั้นได้นำบรรดาหลักฐานอันชัดเจน บรรดาคัมภีร์ซะบูร์ และคัมภีร์ที่ให้แสงสว่าง มาด้วย

İbranice: 

ואם יתכחשו לדבריך, הנה כבר לפניך הוכחשו דברי שליחים אשר הביאו אותות בהירים והזאבור (מגילות שניתנו לשליחים לפני הנביא מוחמד,) וספרים קדושים אשר מאירים לכם (את דרך האמונה)

Hırvatça: 

A ako te budu lašcem smatrali, pa i prije tebe su lašcima smatrani poslanici koji su Jasne dokaze i spise i Knjigu svjetilju donosili.

Rumence: 

Dacă te învinuiesc de minciună, să ştii că ei i-au socotit mincinoşi şi pe profeţii veniţi înaintea ta, cu dovezi, cu Psalmi şi cu Cartea cea luminoasă.

Transliteration: 

Fain kaththabooka faqad kuththiba rusulun min qablika jaoo bialbayyinati waalzzuburi waalkitabi almuneeri

Türkçe: 

Seni yalanladılarsa, senden önce de resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller, kutsal sayfalar ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi onlar.

Sahih International: 

Then if they deny you, [O Muhammad] - so were messengers denied before you, who brought clear proofs and written ordinances and the enlightening Scripture.

İngilizce: 

Then if they reject thee, so were rejected messengers before thee, who came with Clear Signs, Books of dark prophecies, and the Book of Enlightenment.

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum!) Əgər onlar səni yalançı sayarlarsa (heç də qəmgin olma)! Çünki səndən əvvəl açıq mö’cüzələr, səhifələr və nur saçan kitab gətirmiş peyğəmbərləri də yalançı saymışdılar.

Süleyman Ateş: 

Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık deliller, hikmetli sahifeler ve aydınlatıcı Kitabı getiren peygamberler de yalanlanmıştı.

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.

Erhan Aktaş: 

Şimdi seni yalanlayanlar; senden önce açık kanıtlarla, zeburlar(1) ve aydınlatıcı kitâplarla gelen Resûlleri de yalanlamışlardı.

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) Eğer seni yalancılıkla itham ettilerse (yadırgama); gerçekten, senden önce apaçık mucizeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getiren nice peygamberler de yalancılıkla itham edildi.

Hasan Basri Çantay: 

(Habîbim) onlar seni (n tebliğlerini) yalan sayarlarsa senden evvel o apaçık mu´cizeleri, Sahifeleri ve nur verici Kitab (lar) ı getiren peygamberler de yalana çıkarılmışdır.

Muhammed Esed: 

Ve şayet seni yalanlıyorlarsa (bil ki) aynı şekilde, senden önce hakikatin tüm kanıtlarını, ilahi hikmet yüklü kitapları ve aydınlık saçan vahyi getiren (diğer) peygamberler de yalanlanmış bulunuyorlar.

Gültekin Onan: 

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen eçileri de yalanlamışlardır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Rasûlüm), şimdi seni tekzip ettilerse (yalanladılarsa), senden önce o açık mûcizeleri, hikmetli sahifeleri ve nurlu kitabı getiren peygamberler de tekzip olundu.

Portekizce: 

E se te desmentem, recorda-te de que também foram desmentidos os mensageiros que, antes de ti, apresentaram asevidências, os Salmos e o Livro Luminoso.

İsveççe: 

Och om de kallar dig lögnare, har profeter före dig kallats lögnare när de kom med klara vittnesbörd och upptecknad visdom och uppenbarelser fyllda av [Guds] ljus.

Farsça: 

اگر [این یهودیان بهانه جو] تو را تکذیب کردند، [غمگین مباش] مسلماً رسولانی هم که پیش از تو دلایل روشن، و نوشته ها [ی مشتمل بر پند و موعظه] و کتاب روشنگر آورده بودند، تکذیب شدند؟

Kürtçe: 

جا ئەگەر باوەڕیان پێ نەکردی ئەوە بێگومان بڕوا نەکراوە (پێغەمبەرانی پێش تۆش بەدرۆزانران) بە پێغەمبەرانی لەپێش تۆوە ھێناویانە بەڵگە ڕوونەکان و نامەی ئاسمانی (نامەی پەند و تەمێکار) و نامەی ڕوون کەرەوە

Özbekçe: 

Агар сени ёлғончи қилсалар, сендан олдин очиқ-ойдин баёнотлар, ҳикматли китоблар ва нурли китоблар билан келган Пайғамбарларни ҳам ёлғончи қилганлар.

Malayca: 

Oleh itu, jika mereka mendustakanmu (wahai Muhammad, maka janganlah engkau berdukacita), kerana sesungguhnya Rasul-rasul yang terdahulu daripadamu telah didustakan juga; mereka telah membawa keterangan-keterangan (mukjizat) yang nyata dan Kitab-kitab (nasihat pengajaran), serta Kitab (Syariat) yang terang jelas.

Arnavutça: 

Nëse ata ty (o Muhammed!) të konsiderojnë për gënjeshtar, mos u hidhëro! Se janë përgënjeshtruar edhe pejgamberë të tjerë që kanë ardhur para teje dhe kanë sjellë dokumente, broshura dhe Libër ndriçues. -

Bulgarca: 

И ако теб [о, Мухаммад] взеха за лъжец, то и преди теб бяха взимани за лъжци пратеници, донесли ясните знаци и писанията, и сияйната Книга.

Sırpça: 

А ако те буду лажљивцем сматрали, па и пре тебе су лажљивцима сматрани посланици који су доносили Јасне доказе и списе и Књигу светиљку.

Çekçe: 

Jestliže tě prohlašují za lháře, nevšímej si toho, neboť již před tebou byli za ně prohlašováni poslové jiní, kteří přinesli důkazy jasné, Knihy i Písmo osvícené.

Urduca: 

اب اے محمدؐ! اگر یہ لوگ تمہیں جھٹلاتے ہیں تو بہت سے رسول تم سے پہلے جھٹلائے جا چکے ہیں جو کھلی کھلی نشانیاں اور صحیفے اور روشنی بخشنے والی کتابیں لائے تھے

Tacikçe: 

Агар туро такзиб карданд, паёмбароне ҳам, ки пеш аз ту бо муъҷизаҳо ва навиштаҳо ва китоби равшангар омада буданд, такзиб шудаанд.

Tatarca: 

Әгәр сине ялганчы дисәләр, синнән әүвәлге рәсүлләрне дә ялганчы санадылар, ул расүлләр ачык аңлатма һәм галәмәтләр вә күңелләрне нурландыручы китаплар белән килде.

Endonezyaca: 

Jika mereka mendustakan kamu, maka sesungguhnya rasul-rasul sebelum kamupun telah didustakan (pula), mereka membawa mukjizat-mukjizat yang nyata, Zabur dan kitab yang memberi penjelasan yang sempurna.

Amharca: 

ቢያስተባብሉህም ከአንተ በፊት በግልጽ ተዓምራትና በጽሑፎች፣ በብሩህ መጽሐፍም የመጡት መልክተኞች በእርግጥ ተስተባብለዋል፡፡

Tamilce: 

ஆக, (நபியே!) அவர்கள் உம்மைப் பொய்ப்பித்தால், உமக்கு முன்னர் தெளிவான அத்தாட்சிகளையும் வேத நூல்களையும் ஒளிவீசுகிற வேதத்தையும் கொண்டு வந்த பல தூதர்களும் திட்டமாக பொய்ப்பிக்கப்பட்டுள்ளார்கள்.

Korece: 

만일 그들이 그대를 부인한다면 그 이전의 말씀과 시편과 구 약과 신약을 가져온 선지자들도 부정되노라

Vietnamca: 

Nếu như họ (những kẻ vô đức tin) phủ nhận Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) thì quả thật các vị Thiên Sứ trước Ngươi cũng đã bị phủ nhận (giống như vậy) mặc dù họ đã mang đến biết bao bằng chứng rõ rệt cùng với Kinh Zabur và Kinh Sách rõ ràng, minh bạch.