Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

118

Ayet No: 

411

Sayfa No: 

65

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالًا وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ ۚ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ ۖ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ

Çeviriyazı: 

yâ eyyühe-lleẕîne âmenû lâ tetteḫiẕû biṭânetem min dûniküm lâ ye'lûneküm ḫabâlâ. veddû mâ `anittüm. ḳad bedeti-lbagḍâü min efvâhihim. vemâ tuḫfî ṣudûruhüm ekber. ḳad beyyennâ lekümü-l'âyâti in küntüm ta`ḳilûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.

Diyanet İşleri: 

Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların öfkesi ağızlarından taşmaktadır, kalblerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer aklediyorsanız, şüphesiz size ayetleri açıkladık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ey inananlar, birbirinizi bırakıp da başkalarını dost edinmeye kalkışmayın. Onlar, size zarar vermekten, kötülükte bulunmaktan geri kalmazlar, sizin zahmete düşmenizi dilerler. Düşmanlıkları, ağızlarından dökülen sözlerden açıkça belli olur, yüreklerinde gizledikleri düşmanlıksa daha da büyüktür. İşte, aklınızı başınıza almanız için size bu delilleri açıkladık.

Şaban Piriş: 

Ey iman edenler, sizden olmayanı sırdaş edinmeyin. Zira onlar size ellerinden gelen her türlü kötülüğü yaparlar, size sıkıntı verecek şeyleri arzu ederler. Öfkeleri ağızlarından taşmaktadır. İçlerinde gizledikleri (nefret) ise daha da büyüktür. İşte size ayetleri açıkladık. Eğer aklınızı kullanıyorsanız...

Edip Yüksel: 

İnananlar, size kötülük etmekten geri durmayan, sizin sıkıntıya düşmenizi isteyen kimseleri sırdaş edinmeyin. Ağızlarından kin ve nefret taşmaktadır. Göğüslerinde gizledikleri ise daha büyük. Size ayetleri açıkladık; düşünürseniz,

Ali Bulaç: 

Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.

Suat Yıldırım: 

Ey iman edenler! Siz Müslümanlardan başkasını sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size şer ve fesat çıkarmada ellerinden geleni bırakmazlar. Dâima sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Size olan düşmanlıkları, zaten ağızlarından taşıp meydana çıkmıştır. Kalplerinin gizlediği düşmanlık ise daha fazladır. Âyetlerimizi size iyice açıkladık. (Eğer akıllarınızı kullanırsanız, onlardan yararlanırsınız).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ey imân edenler! Sizden başka olanları dost ittihaz etmeyiniz. Size fesat eriştirmekte asla kusur etmezler. Size meşakkat verecek şeyi temenni ederler. Muhakkak buğzları ağızlarından zahir olmuştur. Sinelerinin gizlediği şey ise daha büyüktür. Şüphe yok size âyetleri apaçık beyan ettik, eğer teakkul eder oldunuz ise!

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.

Bekir Sadak: 

Sizden iki takim bozulup geri cekilmek uzere idi

İbni Kesir: 

Ey iman edenler

Adem Uğur: 

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.

İskender Ali Mihr: 

Ey âmenû olanlar ! Kendinizden (mü´minlerden) başkalarını sırdaş edinmeyin. Onlar sizi fesada düşürmekten geri kalmazlar ve size sıkıntı verecek şeyleri temenni ettiler. Kin ve öfkeleri ağızlarından (sözlerinden) belli olmuştur. Göğüslerinde gizledikleri şey (kinleri) daha da büyüktür. Akıl etmiş olsaydınız, size ayetleri açıklamıştık.

Celal Yıldırım: 

Ey imân edenler! Kendinizden başkasını dost ve sırdaş edinmeyin. Onlar sizi şaşırtıp bozmakta kusur etmezler. Sıkıntıya düşmenizi çok arzu ederler. Size olan aşırı kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşıp ortaya çıkmıştır. Kalblerinin gizlediği (kin ve düşmanlık) daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanırsanız size âyetlerimizi yeterince açıkladık.

Tefhim ul Kuran: 

Ey iman edenler, kendinizden olmayanı sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışırlar, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık

Fransızca: 

ô les croyants, ne prenez pas de confidents en dehors de vous-mêmes : ils ne failliront pas à vous bouleverser. ils souhaiteraient que vous soyez en difficulté. La haine certes s'est manifestée dans leur bouches, mais ce que leurs poitrines cachent est encore plus énorme. Voilà que Nous vous exposons les signes. Si vous pouviez raisonner !

İspanyolca: 

¡Creyentes! No intiméis con nadie ajeno a vuestra comunidad. Si no, no dejarán de dañaros. Desearían vuestra ruina. El odio asomó a sus bocas, pero lo que ocultan sus pechos es peor. Os hemos explicado las aleyas. Si razonarais...

İtalyanca: 

O voi che credete, non sceglietevi confidenti al di fuori dei vostri, farebbero di tutto per farvi perdere. Desidererebbero la vostra rovina; l'odio esce dalle loro bocche, ma quel che i loro petti celano è ancora peggio. Ecco che vi manifestiamo i segni, se potete comprenderli.

Almanca: 

Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Nehmt euch keine Vertrauten außerhalb eurer (eigenen Gruppe), weil sie keine Mühe scheuen, euch ins Verderben zu stürzen, und sich das wünschen, was euch großen Schaden bringt. Ihre Feindschaft haben sie bereits bekundet, doch was ihre Brüste verbergen, ist noch weit schlimmer. Bereits haben WIR euch die Ayat verdeutlicht. Solltet ihr nachdenken, (dann vertraut ihnen nicht!).

Çince: 

信道的人们啊!你们不要以不同教的人为心腹,他们不遗余力谋害你们,他们希望你们遭难,他们的口中已吐露怨恨,他们的胸中所隐讳的,尤为恶毒。我确已为你们阐明许多迹象,如果你们是能了解的。

Hollandaca: 

O gij geloovigen! sluit geene vriendschap met hen die niet tot de uwen behooren; zij laten niet na, u te verleiden; zij wenschen slechts uw verderf. Hunnen haat hebben zij reeds met den mond uitgesproken, maar wat in hunne borst blijft besloten, is nog verderfelijker. Wij hebben u daarvan reeds bewijzen gegeven, indien gij deze slechts verstaat.

Rusça: 

О те, которые уверовали! Не берите своими помощниками тех, кто не из вас. Они не упускают случая навредить вам и радуются вашим трудностям. Ненависть уже проявилась у них на устах, но в их сердцах кроется еще большая ненависть. Мы уже разъяснили вам знамения, если вы только разумеете!

Somalice: 

Kuwa (Xaqa) rumeeyow ha ka yeelanina Saaxiib (Hoose) wax idinka soo hadhay, kuma gabood falaan Fasaadintiinna waxayna Jecelyihiin dhibkiinna, waxay ka muuqataa Cadhadu Afkooda, waxay qarsan Laabahoodu yaa ka weyn, waan idiin Caddaynay Aayaadka haddaad wax kasaysaan.

Swahilice: 

Enyi mlio amini! Msiwafanye wasiri wenu watu wasio kuwa katika nyinyi. Hawataacha kukufanyieni ubaya. Wanayapenda yanayo kudhuruni. Imekwisha fichuka chuki yao katika midomo yao. Na yanayo ficha vifua vyao ni makubwa zaidi. Tumekwisha kubainishieni Ishara ikiwa nyinyi mtayatia akilini.

Uygurca: 

ئى مۆمىنلەر! ئۆزۈڭلاردىن بولمىغانلارنى (يەنى مۇناپىقلارنى) سىرداش قىلىۋالماڭلار، ئۇلار سىلەرگە بۇزغۇنچىلىق قىلىشتا بوشاڭلىق قىلىپ قالمايدۇ. ئۇلار سىلەرنىڭ مۇشەققەتتە قېلىشىڭلارنى ئارزۇ قىلىدۇ، ئۇلارنىڭ دۈشمەنلىكى ئېغىزلىرىدىن مەلۇم بولۇپ تۇرىدۇ، ئۇلارنىڭ دىللىرىدا يوشۇرغان دۈشمەنلىكى تېخىمۇ چوڭدۇر. شۈبھىسىزكى، ئەگەر چۈشىنىدىغان بولساڭلار، سىلەرگە نۇرغۇن ئايەتلەرنى بايان قىلدۇق

Japonca: 

信仰する者よ,あなたがたの仲間以外の者と,親密にしてはならない。かれらはあなたがたの堕落を厭わない。あなたがたの苦難を望んでいる。憎悪の情は,もうかれらのロからほとばしっている。だがその胸の中に隠すところは,更に甚しい。われは既に種々の印を,あなたがたに鮮明にした。只あなたがたの理解する力が問題なだけである。

Arapça (Ürdün): 

«يا أيها الذين آمنوا لا تتخذوا بطانة» أصفياء تطلعونهم على سرِّكم «من دونكم» أي غيركم من اليهود والنصارى والمنافقين «لا يألونكم خبالا» نصب بنزع الخافض أي لا يقصرون لكم في الفساد «ودُّوا» تمنَّوا «ما عنتم» أي عنتكم وهو شدة الضرر «قد بدت» ظهرت «البغضاء» العداوة لكم «من أفواههم» بالوقيعة فيكم وإطلاع المشركين على سركم «وما تخفي صدورهم» من العداوة «أكبر قد بينا لكم الآيات» على عدواتهم «إن كنتم تعقلون» ذلك فلا توالوهم.

Hintçe: 

ऐ ईमानदारों अपने (मोमिनीन) के सिवा (गैरो को) अपना राज़दार न बनाओ (क्योंकि) ये गैर लोग तुम्हारी बरबादी में कुछ उठा नहीं रखेंगे (बल्कि जितना ज्यादा तकलीफ़) में पड़ोगे उतना ही ये लोग ख़ुश होंगे दुश्मनी तो उनके मुंह से टपकती है और जो (बुग़ज़ व हसद) उनके दिलों में भरा है वह कहीं उससे बढ़कर है हमने तुमसे (अपने) एहकाम साफ़ साफ़ बयान कर दिये अगर तुम समझ रखते हो

Tayca: 

โอ้ผู้ศรัทธาทั้งหลาย! จงอย่าได้ยึดเอาเพื่อสนิทที่รู้เห็นกิจการภายใน อื่นจากพวกของเจ้าเอง ซึ่งเขาเหล่านั้นจะไม่ลดลบะแก่พวกเจ้าในการก่อความเสียหายให้เกิดขึ้นพวกเขาชอบกสรที่พวกเจ้าลำบาก แท้จริงความเกลียดชังต่างๆ ได้เผยออกมาแล้วจากปากของพวกเขา และสิ่งที่หัวอกของพสกเขาซ่อนไว้นั้นใหญ่ยิ่งกว่า แน่นอนเราได้แจกแจงบรรดาโองการไว้แก่พวกเจ้าแล้ว หากพวกเจ้าใช้ปัญญากัน

İbranice: 

הוי אלה אשר האמינו! אל תיקחו לכם ידידים מקורבים שאינם מקרבכם (כופרים,) כי אינם מרפים לגרום לכם צרות ממושכות. הם תמיד מקווים שתסבלו, תמיד הם מביעים בפיהם שנאה כלפיהם, אך זה אשר מעלימים בלבם קשה יותר. כבר הבהרנו לכם את האותות, אילו הייתם מבינים.

Hırvatça: 

O vi koji vjerujete, ne uzimajte za bliske prijatelje i zaštitnike druge mimo vas, jer drugi vam propast žele, jedva čekaju da muka dopadnete! Mržnja izbija iz usta njihovih, dok je ono što kriju grudi njihove još gore. Mi vam dokaze iznosimo, ako razumijete.

Rumence: 

O, voi cei ce credeţi! Nu legaţi prietenie decât între voi, ceilalţi nu vor înceta să vă păgubească, căci ei vor pieirea voastră. Ura le iese din guri, însă ce le este ascuns în inimi este şi mai rău. Noi vă lămurim vouă semnele. O, dacă aţi pricepe!

Transliteration: 

Ya ayyuha allatheena amanoo la tattakhithoo bitanatan min doonikum la yaloonakum khabalan waddoo ma AAanittum qad badati albaghdao min afwahihim wama tukhfee sudooruhum akbaru qad bayyanna lakumu alayati in kuntum taAAqiloona

Türkçe: 

Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin.Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.

Sahih International: 

O you who have believed, do not take as intimates those other than yourselves, for they will not spare you [any] ruin. They wish you would have hardship. Hatred has already appeared from their mouths, and what their breasts conceal is greater. We have certainly made clear to you the signs, if you will use reason.

İngilizce: 

O ye who believe! Take not into your intimacy those outside your ranks: They will not fail to corrupt you. They only desire your ruin: Rank hatred has already appeared from their mouths: What their hearts conceal is far worse. We have made plain to you the Signs, if ye have wisdom.

Azerbaycanca: 

Ey iman gətirənlər! Özündən başqasını özünüzə sirdaş (dost) tutmayın. Onlar sizin barənizdə fitnə-fəsad törətməkdən əl çəkməzlər, sizin (zərərə və) əziyyətə düşməyinizi istəyirlər. Həqiqətən, onların sizə qarşı olan ədavəti ağızlarından çıxan sözlərdən aşkar olur. Amma ürəklərində gizlətdikləri (düşmənçilik) isə daha böyükdür. Əgər düşünüb dərk edirsinizsə, (onların sizə bəslədikləri ədavət barəsindəki) ayələri artıq sizə izah etdik.

Süleyman Ateş: 

Ey inananlar, kendinizden başkasını kendinize dost edinmeyin; onlar sizi bozmaktan geri durmazlar. Size sıkıntı verecek şeyleri isterler. Onların ağızlarından öfke taşmaktadır. Göğüslerinde gizledikleri (kin) ise daha büyüktür. Düşünürseniz, size ayetleri açıkladık.

Diyanet Vakfı: 

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.

Erhan Aktaş: 

Ey Îmân Edenler! Birbirinizden başkasını, kendinize sırdaş edinmeyin. Onlar, size zarar vermekten geri durmazlar, sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçi, kinlerini ağızları ile dışa vuruyorlar, ancak kalplerinde gizledikleri kin daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanırsanız, âyetlerimizi size açık açık bildirdik.

Kral Fahd: 

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları kendi ağızlarından apaçık belli olmuştur, içlerinde gizledikleri (düşmanlık) ise, çok daha büyüktür. Eğer aklınızı kullanacak olursanız, [ibret alasınız diye] âyetleri size açıkladık.

Hasan Basri Çantay: 

Ey îman edenler, kendi (din kardeş) ferinizden başkasını (dost ve) sırdaş edinmeyin. (Çünkü) onlar size şer ve fesâd yapmakda hiç kusur etmezler, size sıkıntı verecek şey (ler) i arzu ederler. Hakikat, onların (kîn ve) buğzları ağızlarından (taşıb) meydana vurmuşdur. Göğüslerinde gizlemekde oldukları (düşmanlık) ise daha büyükdür. Size âyetlerimizi (kat´î suretde) açıkladık, eğer düşünürseniz.

Muhammed Esed: 

Siz ey imana ermiş olanlar! Sizden olmayan kişileri dost edinmeyin. Onlar sizi yoldan çıkarmak için ellerinden gelen hiçbir çabayı esirgemezler ve sizi sıkıntıda görmekten hoşlanırlar. Şiddetli öfke ağızlarından taşmaktadır; kalplerinde sakladıkları ise daha da kötüdür. Biz (bununla ilgili) işaretleri sizin için (işte böylesine) açık ve anlaşılır kıldık, eğer aklınızı kullanırsanız.

Gültekin Onan: 

Ey inananlar, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor

Ali Fikri Yavuz: 

Ey müminler! Din kardeşlerinizden başkasını (kâfir ve münafıkları) dost edinmeyin: Onlar size fenalık yapmakta, fesad çıkarmakta kusur etmezler ve sıkıntaya girmenizi arzu ederler. Onların size karşı olan kin ve düşmanlıkları ağızlarından meydana dökülmüştür. Kalblerinde gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür. Onların düşmanlıklarına dâir âyetleri açıkladık, eğer düşünür ve anlarsanız...

Portekizce: 

Ó fiéis, não tomeis por confidentes a outros que não sejam vossos, porque eles tratarão de vos arruinar e de voscorromper, posto que só ambicionam a vossa perdição. O ódio já se tem manifestado por suas bocas; porém, o que ocultamem seus corações é ainda pior. Já vos elucidamos os sinais, e sois sensatos.

İsveççe: 

TROENDE! Sök inte förtrogna vänner bland dem som står utanför er [gemenskap]! De sparar ingen möda för att så förvirring i era led och önskar att ni skall plågas av olyckor och elände. Hatet flödar redan över deras läppar, men vad de bär i sitt inre är långt värre. Vi har låtit er se tecknen - [drag slutsatsen] om ni har förstånd.

Farsça: 

ای اهل ایمان! از غیر خودتان برای خود محرم راز نگیرید؛ آنان از هیچ توطئه و فسادی درباره شما کوتاهی نمی کنند؛ شدت گرفتاری و رنج و زیان شما را دوست دارند؛ تحقیقاً دشمنی [با اسلام و مسلمانان] از لابلای سخنانشان پدیدار است و آنچه سینه هایشان [از کینه و نفرت] پنهان می دارد بزرگ تر است. ما نشانه ها [یِ دشمنی و کینه آنان] را اگر می اندیشید برای شما روشن ساختیم.

Kürtçe: 

ئەی ئەو کەسانەی کە بڕواتان ھێناوە مەگرن بۆ خۆتان دۆستی گیانی بەگیانی جگە لەخۆتان (واتە جگە لەباوەڕداران) درێغیتان لێ ناکەن لەھیچ شەڕ و خراپەیەک ئاواتە خوازی ناخۆشیتانن بێگومان دەرئەکەوێت خەشم و قین لە (قسەکانی) دەمیانەوە, وەئەوەی لەدڵیاندا شاردویانەتەوە گەورەترە بەڕاستی بەڵگە ونیشانەکانمان بۆ ڕوون کردونەتەوە ئەگەر ئێوە ژیربن

Özbekçe: 

Эй иймон келтирганлар, ўзингиздан бошқадан сирдош тутманг. Улар сизга ёмонлик қилишини қўймаслар. Машаққатда қолишингизни хоҳларлар. Душманликлари оғизларидаги (сўзлари)дан билиниб турибди. Дилларида махфий тургани яна ҳам каттароқ. Агар ақл юритадиган бўлсангиз, биз сизларга оят-белгиларни баён қилиб бўлдик.

Malayca: 

Wahai orang-orang yang beriman! Janganlah kamu mengambil orang-orang yang bukan dari kalangan kamu menjadi "orang dalam" (yang dipercayai). Mereka tidak akan berhenti-henti berusaha mendatangkan bencana kepada kamu. Mereka sukakan apa yang menyusahkan kamu. Telahpun nyata (tanda) kebencian mereka pada pertuturan mulutnya, dan apa yang disembunyikan oleh hati mereka lebih besar lagi. Sesungguhnya telah kami jelaskan kepada kamu keterangan-keterangan itu jika kamu (mahu) memahaminya.

Arnavutça: 

O besimtarë! Mos zgjidhni për miq në mesin e të tjerëve, të cilët nuk ngurrojnë që t’ju bëjnë dëm. Ata dëshirojnë dëmin tuaj. Urrejtja është shfaqur prej gojës së tyre, e atë që e fshehin në zemrën e tyre, është edhe më e madhe. Na, ju shpjeguam versetet (ajetet), nëse mendoni ju.

Bulgarca: 

О, вярващи, не взимайте доверени приятели, освен измежду вас! [Другите] не ще пропуснат да посеят помежду ви развала, те искат да изпаднете в беда. Омразата се показва от устата им, ала онова, което се таи в гърдите им, е по-голямо. Вече ви разкрихме зна

Sırpça: 

О ви који верујете, не узимајте за блиске пријатеље и заштитнике друге мимо вас, јер други вам желе пропаст, једва чекају да допаднете мука! Мржња избија из њихових уста, док је оно што крију њихове груди још горе. Ми вам износимо доказе, ако разумете.

Çekçe: 

Vy, kteří věříte! Neberte si jako důvěrníky nikoho kromě lidí z vás! Nevěřící neopominou vám škodit a přáli by si, abyste upadli do nesnází. A již se stala nenávist jejich zjevnou v jejich ústech, však to, co skrývají hrudi jejich, je ještě horší. A učin

Urduca: 

اے لوگو جو ایمان لائے ہو، اپنی جماعت کے لوگوں کے سوا دوسروں کو اپنا راز دار نہ بناؤ وہ تمہاری خرابی کے کسی موقع سے فائدہ اٹھانے میں نہیں چوکتے تمہیں جس چیز سے نقصان پہنچے وہی ان کو محبوب ہے ان کے دل کا بغض ان کے منہ سے نکلا پڑتا ہے اور جو کچھ وہ اپنے سینوں میں چھپائے ہوئے ہیں وہ اس سے شدید تر ہے ہم نے تمہیں صاف صاف ہدایات دے دی ہیں، اگر تم عقل رکھتے ہو (تو ان سے تعلق رکھنے میں احتیاط برتو گے)

Tacikçe: 

Эй касоне, ки имон овардаед, дӯсти ҳамрозе ғайр аз ҳамдинони худ магиред, ки дигарон аз ҳеҷ фасоде дар хаққи шумо кӯтоҳӣ намекунанд ва хостори ранҷу машаққати шумоянд. Ва душманӣ аз гуфторашон ошкор аст ва он кина, ки дар дил доранд, бештар аст аз он чӣ ба забон меоваранд. Оётро бароятон ошкор сохтем, агар ба ақл дарёбед!

Tatarca: 

Ий мөэминнәр! Мөэминнәрдән башка һичбер кавемне дус тотмагыз! Алар сезнең динегезне бозу һәм үзегезне аздыру өчен тырышуларында кимчелек кылмаслар. Алар сезнең гөнаһлы булуыгыз яки Коръән юлыннан чыгуыгыз өчен бик каты тырышалар. Дереклектә авызларыннан хакка каршы әче яки пычырак сүзләр заһир булды, бигерәк тә күңелләрендәге яман ниятләр кабахәтлектә олугърактыр. Ий мөэминнәр дошманнарыгыз хакында аятьләребезне сезгә бәян кылдык шаять аңлап аларның зарарыннан сакланырсыз!

Endonezyaca: 

Hai orang-orang yang beriman, janganlah kamu ambil menjadi teman kepercayaanmu orang-orang yang, di luar kalanganmu (karena) mereka tidak henti-hentinya (menimbulkan) kemudharatan bagimu. Mereka menyukai apa yang menyusahkan kamu. Telah nyata kebencian dari mulut mereka, dan apa yang disembunyikan oleh hati mereka adalah lebih besar lagi. Sungguh telah Kami terangkan kepadamu ayat-ayat (Kami), jika kamu memahaminya.

Amharca: 

እናንተ ያመናችሁ ሆይ! ከእናንተ ሌላ ምስጢረኛን አትያዙ፡፡ ማበላሸትን አይገቱላችሁም፡፡ ጉዳታችሁን ይወዳሉ፡፡ ጥላቻይቱ ከአፎቻቸው በእርግጥ ተገለጸች፡፡ ልቦቻቸውም የሚደብቁት ይበልጥ ትልቅ ነው፡፡ ልብ የምታደርጉ እንደኾናችሁ ለእናንተ ማብራሪያዎችን በእርግጥ ገለጽን፡፡

Tamilce: 

நம்பிக்கையாளர்களே! நீங்கள் அல்லாத மற்றவர்களில் உற்ற நண்பர்களை (உங்களுக்கு) ஏற்படுத்தாதீர்கள். அவர்கள் உங்களுக்கு தீங்கிழைப்பதில் குறைவு செய்யமாட்டார்கள்; நீங்கள் துன்பப்படுவதை (-சிரமப்படுவதை) அவர்கள் விரும்புகிறார்கள். அவர்களுடைய வாய்களிலிருந்து பகைமை வெளிப்பட்டுவிட்டது. இன்னும், (பகைமையில்) அவர்களுடைய நெஞ்சங்கள் மறைப்பதோ (தீமையால் அதைவிட) மிகப் பெரியது. திட்டமாக அத்தாட்சிகளை உங்களுக்கு விவரித்தோம், நீங்கள் புரிபவர்களாக இருந்தால்.

Korece: 

믿는자들이여 불신자들을 친구로 택하지 말라 그들은 너희 를 해치기 위해 노력을 아끼지 아 니하며 그들은 단지 너희가 파괴 되기를 바랄 뿐이라 그들의 입들 에서 증오가 발산되며 그들의 마 음은 더욱 사악하도다 하나님은 너희에게 그 말씀을 설명했나니 지혜가 있다면 알게 될 것이라

Vietnamca: 

Hỡi những người có đức tin, các ngươi chớ đừng chọn ai khác ngoài các ngươi làm bạn thân tín (bởi) những kẻ đó không bỏ cơ hội chống phá các ngươi. Họ luôn mong các ngươi gặp phải điều bất trắc. Quả thật, sự hiểm độc đã xuất hiện trên cửa miệng của họ, tuy nhiên sự hiểm độc nằm trong lòng họ còn dữ tợn hơn nhiều. TA (Allah) thực sự đã trình bày rõ ràng các lời mặc khải (của TA) cho các ngươi nếu các ngươi có khối óc biết suy ngẫm.