Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

29

Sûredeki Ayet No: 

12

Ayet No: 

3352

Sayfa No: 

397

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ آمَنُوا اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا وَلْنَحْمِلْ خَطَايَاكُمْ وَمَا هُم بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُم مِّن شَيْءٍ ۖ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ

Çeviriyazı: 

veḳâle-lleẕîne keferû lilleẕîne âmenü-ttebi`û sebîlenâ velnaḥmil ḫaṭâyâküm. vemâ hüm biḥâmilîne min ḫaṭâyâhüm min şey'. innehüm lekâẕibûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Kâfirler, iman edenlere, "Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim" derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.

Diyanet İşleri: 

İnkar edenler inananlara: "Bizim yolumuza uyun da sizin günahlarınızı biz taşıyalım" derler. Oysa onların günahlarından hiçbirini yüklenecek değillerdir. Doğrusu onlar yalancıdırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kafir olanlar, iman edenlere bizim yolumuza uyun dediler, hatalarınızı biz yükleniriz; halbuki onlar, bunların hatalarından hiç mi hiç, bir şey yüklenemezler, şüphe yok onlar, yalancılardır.

Şaban Piriş: 

Kâfirler, müminlere derler ki: Bizim yolumuza uyun, sizin günahınızı da biz taşıyalım. Onların günahlarından hiçbir şey taşıyacak değillerdir. Onlar, yalancıdırlar.

Edip Yüksel: 

İnkarcılar inananlara, "Yolumuza uyun; günahlarınızı biz yükleniriz,"dediler. Oysa onların günahlarından hiç bir şeyi yüklenecek değillerdir; yalancıdırlar.

Ali Bulaç: 

İnkar edenler, iman edenlere dedi ki: "Siz bizim yolumuzu izleyin, hatalarınızı biz yüklenelim.” Oysa kendileri, onların hatalarından hiçbir şeyi yüklenecek değildir. Gerçekten onlar, elbette yalancıdırlar.

Suat Yıldırım: 

Kâfirler müminlere:“Bizim yolumuza tâbi olun, günahlarınız bizim boynumuza, yükünüzü biz taşırız” derler.Oysa bunlar, ötekilerin hiçbir günahını yüklenmezler.Onlar açıkça yalancıdırlar. [35,18; 70,10 - 11]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o kâfir olanlar, imân edenlere dedi ki: «Bizim yolumuza tâbi olun ve biz sizin hatalarınızı yüklenelim.» Halbuki onlar, bunların hatalarından bir şey yüklenici değildirler. Şüphe yok ki, onlar elbette yalancılardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar.

Bekir Sadak: 

Eger siz Peygamberi yalanliyorsaniz bilin ki, sizden onceki ummetler de yalanlamislardi. Peygambere dusen, sadece apacik tebligdir.

İbni Kesir: 

Küfredenler, inananlara derler ki: Bizim yolumuza uyun da sizin günahlarınızı biz taşıyalım. Halbuki onların günahlarından hiç birini yüklenecek değillerdir. Doğrusu onlar yalancıdırlar.

Adem Uğur: 

Kâfirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim, derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.

İskender Ali Mihr: 

Ve inkâr edenler, âmenû olanlara: &quot

Celal Yıldırım: 

İnkâr edenler, imân edenlere derler ki: «Siz bizim yolumuza uyun, kusur ve günahlarınızı yüklenelim». Halbuki onların kusur ve günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir. Onlar şüphen olmasın ki yalancılardır.

Tefhim ul Kuran: 

Küfre sapanlar, iman etmekte olanlara dedi ki: «Siz bizim yolumuzu izleyin, sizin hatalarınızı biz yüklenelim.» Oysa kendileri, onların hatalarından hiç bir şeyi yüklenecek değiller. Gerçekten onlar, elbette yalancılardır.

Fransızca: 

Et ceux qui ne croient pas disent à ceux qui croient; "Suivez notre sentier, et que nous supportions vos fautes". Mais ils ne supporteront rien de leurs fautes. En vérité ce sont des menteurs.

İspanyolca: 

Los infieles dicen a los creyentes: «¡Seguid nuestro camino y cargaremos con vuestros pecados!» Pero, si ni con sus propios pecados cargan nada... ¡Mienten, ciertamente!

İtalyanca: 

I miscredenti dicono a coloro che credono: «Seguite il nostro sentiero: porteremo noi [il peso del]le vostre colpe». Ma non porteranno affatto il peso delle loro colpe. In verità sono dei bugiardi.

Almanca: 

Und diejenigen, die Kufr betrieben haben, sagten zu denjenigen, die den Iman verinnerlicht haben: "Folgt unserem Weg und wir werden euch doch eure Verfehlungen abnehmen." Doch sie werden ihnen von ihren Verfehlungen nichts abnehmen. Gewiß, sie sind doch Lügner.

Çince: 

不信道的人对信道的人说:你们遵守我们的教道吧!让我们担负你们的罪过。其实,他们绝不能担负他们的一点罪过,他们确是说谎的。

Hollandaca: 

De ongeloovigen zeggen tot hen die gelooven: Volg onzen weg, en wij zullen uwe zonden dragen. Zij zullen echter geenerlei deel hunner zonden dragen; want zij zijn leugenaars.

Rusça: 

Неверующие говорят тем, которые уверовали: "Следуйте нашим путем, и мы возьмем на себя ваши грехи". Они не возьмут на себя даже части их грехов. Воистину, они - лжецы.

Somalice: 

waxay ku dhaheen kuwii galoobay kuwii xaqa rumeeyey raaca waddadannada aan xambaarro gafafkiinee, mana aha kuwo xambaari waxa gafafkooda ah, ee waa beenaalayaal.

Swahilice: 

Na walio kufuru waliwaambia walio amini: Fuateni njia yetu, nasi tutayabeba makosa yenu. Wala wao hawatabeba katika makosa yao chochote kile. Hakika hao ni waongo.

Uygurca: 

كاپىرلار مۆمىنلەرگە: «بىزنىڭ يولىمىز (يەنى دىنىمىز) غا ئەگىشىڭلار، سىلەرنىڭ گۇناھىڭلارنى بىز ئۈستىمىزگە ئالىمىز» دېدى. كاپىرلار مۆمىنلەرنىڭ گۇناھلىرىدىن ئازراقمۇ ئۈستىگە ئالالمايدۇ، ئۇلار ھەقىقەتەن يالغانچىلاردۇر

Japonca: 

不信心の者は,信仰する者に向かって,「わたしたちの道に従いなさい。わたしたちがあなたがたの罪を必ず負ってやりましょう。」と言う。だがかれらは,少しもあなたがたの罪を,負いはしない。本当にかれらは虚言の徒である。

Arapça (Ürdün): 

«وقال الذين كفروا للذين آمنوا اتبعوا سبيلنا» ديننا «ولنحمل خطاياكم» في اتباعنا إن كانت والأمر بمعنى الخبر، قال تعالى: «وما هم بحاملين من خطاياهم من شيءٍ إنهم لكاذبون» في ذلك.

Hintçe: 

और कुफ्फार ईमान वालों से कहने लगे कि हमारे तरीक़े पर चलो और (क़यामत में) तुम्हारे गुनाहों (के बोझ) को हम (अपने सर) ले लेंगे हालॉकि ये लोग ज़रा भी तो उनके गुनाह उठाने वाले नहीं ये लोग यक़ीनी झूठे हैं

Tayca: 

และบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาได้กล่าวแก่บรรดาผู้ศรัทธาว่า จงปฏิบัติตามแนวทางของเราและเราจะแบกรับความผิดของพวกท่าน และพวกเขามิได้แบกรับความผิดของเขาเหล่านั้นแต่อย่างใด แท้จริงพวกเขาเป็นผู้กล่าวเท็จอย่างแน่นอน

İbranice: 

אמרו אלה אשר כפרו לאלה אשר האמינו': היצמדו לדרכנו, ואנו נישא את חטאיכם. אבל, הם לא יישאו בכלום מכל חטאיהם, אכן הם רק משקרים

Hırvatça: 

Oni koji ne vjeruju govore onima koji vjeruju: "Slijedite naš put, a mi ćemo nositi grijehe vaše!", a ne bi ponijeli nijedan grijeh njihov. Oni su, zaista, lažljivci.

Rumence: 

Cei care tăgăduiesc spun celor care cred: “Urmaţi calea noastră şi vă vom căra greşelile voastre.” Nu vor căra însă din greşelile lor nimic, ci doar sunt mincinoşi.

Transliteration: 

Waqala allatheena kafaroo lillatheena amanoo ittabiAAoo sabeelana walnahmil khatayakum wama hum bihamileena min khatayahum min shayin innahum lakathiboona

Türkçe: 

İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar.

Sahih International: 

And those who disbelieve say to those who believe, "Follow our way, and we will carry your sins." But they will not carry anything of their sins. Indeed, they are liars.

İngilizce: 

And the Unbelievers say to those who believe: "Follow our path, and we will bear (the consequences) of your faults." Never in the least will they bear their faults: in fact they are liars!

Azerbaycanca: 

Kafir olanlar iman gətirənlərə dedilər: “Bizim yolumuza (dinimizə) tabe olun. Günahlarınızı öz boynumuza götürərik”. Halbuki onların (iman gətirənlərin) heç bir günahını öz boyunlarına götürməzlər. Onlar, həqiqətən, yalançıdırlar!

Süleyman Ateş: 

İnkar edenler, inananlara: "Siz bizim yolumuza uyun. Sizin hatalarınızı biz taşırız" dediler. Oysa kendileri, onların hatalarından hiçbir şey taşıyacak değillerdir. Onlar tamamen yalancıdırlar.

Diyanet Vakfı: 

Kafirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim, derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.

Erhan Aktaş: 

Kâfirler: Îmân Edenler’e: “Bizim yolumuza uyun, sizin yanlışlarınızı biz üstlenelim.” dediler. Oysa onlar, başkalarının hatalarından hiçbir şey üstlenemezler. Kesinlikle onlar yalancıdırlar.

Kral Fahd: 

Kâfirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim, derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.

Hasan Basri Çantay: 

O kâfirler, îman edenlere dedi (ler) ki: «Bizim yolumuza uyun, sizin günâhlarınızı biz yüklenelim». Halbuki onlar bunların günâhlarından hiçbir şey yüklenici değildirler. Şübhesiz ki onlar kat´iyyen yalancıdırlar.

Muhammed Esed: 

Ve (O, şunu da bilir ki,) hakkı inkar edenler, (her zaman olduğu gibi,) inananlara: "(Gelin) bizim (hayat) tarzımıza uyun, günahlarınız bizim boynumuza!" derler. Halbuki onlar, (bu şekilde yanılttıkları kimselerin) hiçbir günahını yüklenmezler: Dikkat edin, onlar yalancıdırlar!

Gültekin Onan: 

Küfredenler inananlara dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O küfre varanlar (Mekke kâfirleri), iman edenlere şöyle dediler: “- Bizim yolumuza (putlara ibadetten ibaret olan dinimize) uyun da sizin günahlarınızı biz yüklenelim.” Halbuki bunların günahlarından hiç bir şey yüklenici değillerdir onlar. Şübhesiz ki onlar (sözlerinde) yalancıdırlar.

Portekizce: 

E os incrédulos dizem aos fiéis: Segui a nossa senda, e nos responsabilizaremos por vossas faltas! Qual! Não podemnem se responsabilizar pelas suas faltas, porque são impostores!

İsveççe: 

Och förnekarna av sanningen säger till de troende: "Följ vår väg så skall vi ta på oss era synder!" Men de kan inte ta på sig [dessa troendes] synder - vad de säger är ren lögn!

Farsça: 

و کافران به مؤمنان گفتند: از راه ما پیروی کنید تا ما [اگر آخرتی و عذابی در کار باشد] گناهان شما را به عهده گیریم. و آنان [به اختیار خود] بر عهده گیرنده چیزی از گناهان اینان نیستند، آنان یقیناً [در پیشنهادی که به مؤمنان می دهند] دروغگویند،

Kürtçe: 

ئەوانەی بێ بڕوابوون ووتیان بەوانەی ئیماندار بوون شوێن ڕێگا و ڕێبازی ئێمە بکەون و تاوانەکانتان بە ئەستۆی ئێمە ئەوانە (بێ بڕوایان) ھیچێك لەتاوان و گوناھی ئەوان (باوەڕداران) ھەڵناگرن بەڕاستی ئەوانە درۆزنن

Özbekçe: 

Ва куфр келтирганлар иймон келтирганларга: »Бизнинг йўлимизга эргашинглар, хатоларингизни биз кўтарайлик«, дерлар. Ҳолбуки, улар аларнинг хатоларидан ҳеч бир нарсани кўтаргувчи эмаслар. Албатта, улар ёлғончилардир.

Malayca: 

Dan berkata pula orang-orang yang kufur ingkar kepada orang-orang yang beriman: "Ikutlah jalan ugama kami, dan kami sedia menanggung kesalahan-kesalahan kamu (kalau kamu mengira perbuatan itu salah)". Padahal mereka tidak akan dapat menanggung kesalahan orang-orang yang bersalah itu sedikitpun, dan sesungguhnya mereka adalah berdusta.

Arnavutça: 

Dhe mohuesit u thonë besimtarëve: “Ndiqni rrugën tonë, e ne do t’i bartim gabimet tuaja!” Por, ata nuk janë bartës të asnjë gabiti të tyre, ata, me të vërtetë, janë gënjeshtarë.

Bulgarca: 

Неверниците казват на вярващите: “Следвайте нашия път и ние ще понесем прегрешенията ви!” Ала не ще понесат нищо от прегрешенията им. Те са лъжци.

Sırpça: 

Они који не верују говоре онима који верују: „Следите наш пут, а ми ћемо да носимо ваше грехе!“ А не би понели ниједан њихов грех. Они су, заиста, лажљивци.

Çekçe: 

Ti, kdož neuvěřili, říkají těm, kdož uvěřili: 'Pojďte po cestě naší a my poneseme pak vaše hříchy!' Však nepřevezmou nic z hříchů jejich, neboť jsou to lháři.

Urduca: 

یہ کافر لوگ ایمان لانے والوں سے کہتے ہیں کہ تم ہمارے طریقے کی پیروی کرو اور تمہاری خطاؤں کو ہم اپنے اُوپر لے لیں گے حالانکہ اُن کی خطاؤں میں سے کچھ بھی وہ اپنے اوپر لینے والے نہیں ہیں، وہ قطعاً جھوٹ کہتے ہیں

Tacikçe: 

Кофирон ба мӯъминон гуфтанд: «Ба роҳи мо биёед, бори гуноҳатон бар гардани мо. Ҳол он ки инҳо бори гуноҳи касеро бар гардан нахоҳанд гирифт ва дурӯғ мегӯянд.

Tatarca: 

Имансызлар иман китергән мөэминнәргә әйттеләр: "Сез дә безнең динебезгә керегез, әгәр безнең дингә кергәнегез өчен гөнаһлы булсагыз, ахирәттә ул гөнаһларыбызны өстебезгә йөкләп алырбыз", – дип. Ләкин ул имансызлар үзләренә ияргән кешеләрнең гөнаһларыннан аз гына өлешне дә күтәрә алмаячаклар, әлбәттә, имансызлар ялганчылардыр. Ягъни аларга ияргән мөселманнарның гөнаһларын өсләренә алмаслар.

Endonezyaca: 

Dan berkatalah orang-orang kafir kepada orang-orang yang beriman: "Ikutilah jalan kami, dan nanti kami akan memikul dosa-dosamu", dan mereka (sendiri) sedikitpun tidak (sanggup), memikul dosa-dosa mereka. Sesungguhnya mereka adalah benar-benar orang pendusta.

Amharca: 

እነዚያም የካዱት ሰዎች ለእነዚያ ላመኑት «መንገዳችንን ተከተሉ፤ ኀጢአቶቻችሁንም እንሸከማለን» አሉ፡፡ እነርሱም ከኀጢአቶቻቸው ምንንም ተሸካሚዎች አይደሉም፡፡ እነርሱ በእርግጥ ውሸታሞች ናቸው፡፡

Tamilce: 

நம்பிக்கையாளர்களை நோக்கி, “நீங்கள் எங்கள் மார்க்கத்தை பின்பற்றுங்கள்! நாங்கள் உங்கள் தவறுகளுக்கு பொறுப்பேற்றுக் கொள்கிறோம்” என்று நிராகரித்தவர்கள் கூறினார்கள். அவர்களுடைய (-நம்பிக்கையாளர்களுடைய) தவறுகளில் எதற்கும் அவர்கள் பொறுப்பேற்பவர்கள் அல்லர். நிச்சயமாக அவர்கள் பொய்யர்கள்தான்.

Korece: 

불신자들이 믿음을 가진 자 들에게 우리의 길을 따르라 우리 가 너희들의 죄를 젊어지리라고 말하나 그들의 죄도 대신할 수 없 나니 실로 그들은 거짓말장이라

Vietnamca: 

Những kẻ vô đức tin nói với những người có đức tin rằng: “Các người hãy đi theo con đường của chúng tôi và chúng tôi sẽ gánh chịu mọi tội lỗi của các người.” Nhưng bọn họ sẽ không gánh bất cứ tội lỗi nào cho ai bởi bọn họ thực chất là những kẻ nói dối.