Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

279

Ayet No: 

286

Sayfa No: 

47

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَإِن لَّمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِّنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ ۖ وَإِن تُبْتُمْ فَلَكُمْ رُءُوسُ أَمْوَالِكُمْ لَا تَظْلِمُونَ وَلَا تُظْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

feil lem tef`alû fe'ẕenû biḥarbim mine-llâhi verasûlih. vein tübtüm feleküm ruûsü emvâliküm. lâ tażlimûne velâ tużlemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.

Diyanet İşleri: 

Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş ve haksızlığa uğramamış olursunuz.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bunu yapmazsanız bilin ki Allah'la ve Peygamberiyle savaşa giriştiniz. Tövbe ederseniz anamalınız sizindir, ne zulmedersiniz, ne zulüm görürsünüz.

Şaban Piriş: 

Eğer böyle yapmazsanız, bunun Allah’a ve Elçisi'ne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Şayet tevbe ederseniz, ana paranız sizindir. (Böylece) zulmetmemiş ve de zulme uğramamış olursunuz.

Edip Yüksel: 

Böyle yapmazsanız ALLAH'tan ve elçisinden bir savaş bekleyin. Tevbe ederseniz anaparanız yine sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın.

Ali Bulaç: 

Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.

Suat Yıldırım: 

Eğer böyle yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size savaş açıldığını biliniz! Eğer faizcilikten tövbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Böylece ne haksızlık eder, ne de haksızlığa uğrarsınız.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Eğer böyle yapmazsanız Allah Teâlâ ile Resûlü tarafından bir harb malûmunuz olsun ve eğer tövbe ederseniz sermayeniz sizindir. Ne zulüm edersiniz ne de zulme uğrarsınız.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer bunu yapmazsanız, Allah ve resulünden bir harp ilanını duymuş olun. Tövbe ederseniz, mallarınızın esasları/ana paralarınız sizindir; ne zulmeden olursunuz ne de zulme uğratılan.

Bekir Sadak: 

Boyle yapmazsaniz, bunun Allah´a ve peygamberine karsi acilmis bir savas oldugunu bilin. Eger tevbe ederseniz sermayeniz sizindir. Boylece haksizlik etmemis ve haksizliga ugramamis olursunuz.

İbni Kesir: 

Böyle yapmazsanız, bunun Allah´a ve peygambere karşı bir harb olduğunu bilin. Şayet tevbe ederseniz, sermayeniz sizindir. Hem haksızlık yapmamış, hem de haksızlığa uğratılmamış olursunuz.

Adem Uğur: 

Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir

İskender Ali Mihr: 

Bundan sonra eğer (bunu) yapmazsanız, o zaman Allah ve O´nun Resûl´ü tarafından savaşa maruz kalacağınızı bilin (savaşa hazır olun). Ve şâyet tövbe ederseniz, o taktirde ana malınız (sermayeniz) sizindir. Zulmetmezsiniz ve zulmedilmezsiniz.

Celal Yıldırım: 

Yok eğer böyle yapmazsanız, artık Allah´a ve Peygamberine karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe edip (faizcilikten vazgeçerseniz) ana sermayeniz sizindir. Artık ne haksızlık eder, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.

Tefhim ul Kuran: 

Şayet böyle yapmazsanız, Allah´a ve Rasulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne de zulme uğratılmış olursunuz.

Fransızca: 

Et si vous ne le faites pas, alors recevez l'annonce d'une guerre de la part d'Allah et de Son messager. Et si vous vous repentez, vous aurez vos capitaux. Vous ne léserez personne, et vous ne serez point lésés.

İspanyolca: 

Si no lo hacéis así, podéis esperar guerra de Alá y Su Enviado. Pero, si os arrepentís, tendréis vuestro capital, no siendo injustos ni siendo tratados injustamente.

İtalyanca: 

Se non lo farete vi è dichiarata guerra da parte di Allah e del Suo Messaggero; se vi pentirete, conserverete il vostro patrimonio. Non fate torto e non subirete torto.

Almanca: 

Und solltet ihr dies nicht tun, dann wisst Bescheid über einen Krieg von ALLAH und Seinem Gesandten! Und wenn ihr bereut, so gehören euch (nur) eure Ausgangskapitale, ihr begeht kein Unrecht und euch wird kein Unrecht angetan.

Çince: 

如果你们不遵从,那末,你们当知道真主和使者将对你们宣战。如果你们悔罪,那末,你们得收回你们的资本,你们不致亏枉别人,你们也不致受亏枉。

Hollandaca: 

Doet gij dit echter niet, verwacht dan den oorlog met God en zijnen apostel. Maar bekeert gij u, dan zal u uw kapitaal verblijven. Doet niemand onrecht, dan zal u geen onrecht geschieden.

Rusça: 

Но если вы не сделаете этого, то знайте, что Аллах и Его Посланник объявляют вам войну. А если вы раскаятесь, то вам останется ваш первоначальный капитал. Вы не поступите несправедливо, и с вами не поступят несправедливо.

Somalice: 

haddaydaan falin (sidaas) ogaada Dagaal Eebe iyo Rasuulkiisa, haddaad Toobad keentaanna waxaad leedihiin Raasamaalkii Xoolihiina, wax dulminmaysaan idiina laydin ma dulmayo.

Swahilice: 

Basi mkitofanya jitangazieni vita na Mwenyezi Mungu na Mtume wake. Na mkitubu, basi haki yenu ni rasilmali zenu. Msidhulumu wala msidhulumiwe.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇنداق قىلساڭلار، بىلىڭلاركى، اﷲ ۋە ئۇنىڭ رەسۇلى سىلەرگە ئۇرۇش ئېلان قىلىدۇ، ئەگەر (جازانە قىلىشتىن) تەۋبە قىلساڭلار، (قەرز بەرگەن) سەرمايەڭلار ئۆزۈڭلارغا قايتىدۇ، باشقىلارنى زىيان تارتقۇزمايسىلەر، ئۆزۈڭلارمۇ زىيان تارتمايسىلەر

Japonca: 

もしあなたがたがそれを(放棄) しないならば,アッラーとその使徒から,戦いが宣告されよう。だがあなたがたが悔い改めるならば,あなたがたの元金は収得出来る。(人びとを)不当に扱わなければ,あなたがたも不当に扱われない。

Arapça (Ürdün): 

«فإن لم تفعلوا» ما أمرتم به «فأذنوا» اعلمَوا «بحرب من الله ورسوله» لكم فيه تهديد شديد لهم ولما نزلت قالوا لا بد لنا بحربه «وإن تبتم» رجعتم عنه «فلكم رءوس» أصول «أموالكم لاتَظلمون» بزيادة «ولا تُظلمون» بنقص.

Hintçe: 

और अगर तुमने ऐसा न किया तो ख़ुदा और उसके रसूल से लड़ने के लिये तैयार रहो और अगर तुमने तौबा की है तो तुम्हारे लिए तुम्हारा असल माल है न तुम किसी का ज़बरदस्ती नुकसान करो न तुम पर ज़बरदस्ती की जाएगी

Tayca: 

และถ้าพวกเจ้ามิได้ปฏิบัติตาม ก็พึงรับรู้ไว้ด้วยว่า ซึ่งสงครามจากอัลลอฮ์ และร่อซูลของพระองค์ และหากพวกเจ้าสำนึกผิดกลับเนื้อกลับตัวแล้ว สำหรับพวกเจ้าก็คือต้นทุนแห่งทรัพย์ของพวกเจ้า โดยที่พวกเจ้านะได้ไม่อธรรม และไม่ถูกอธรรม

İbranice: 

ואם לא תעשו כן, התכוננו למלחמה מאלוהים ושליחו, ואולם אם תבקשו סליחה, הן, לכם קרן כספיכם, לא תקפחו ולא תקופחו

Hırvatça: 

Ako to ne učinite, navješćuje vam se rat od Allaha i Poslanika Njegova! A ako se pokajete, pripadaju vam glavnice imetaka vaših; nećete nepravdu učiniti, niti će vama zulum biti učinjen.

Rumence: 

Dacă nu o faceţi, veţi auzi de un război de la Dumnezeu şi de la trimisul Său. Dacă vă veţi căi, vă veţi putea păstra agoniseala. Nu nedreptăţiţi şi nu veţi fi nedreptăţiţi.

Transliteration: 

Fain lam tafAAaloo fathanoo biharbin mina Allahi warasoolihi wain tubtum falakum ruoosu amwalikum la tathlimoona wala tuthlamoona

Türkçe: 

Eğer bunu yapmazsanız, Allah ve resulünden bir harp ilanını duymuş olun. Tövbe ederseniz, mallarınızın esasları/ana paralarınız sizindir; ne zulmeden olursunuz ne de zulme uğratılan.

Sahih International: 

And if you do not, then be informed of a war [against you] from Allah and His Messenger. But if you repent, you may have your principal - [thus] you do no wrong, nor are you wronged.

İngilizce: 

If ye do it not, Take notice of war from Allah and His Messenger: But if ye turn back, ye shall have your capital sums: Deal not unjustly, and ye shall not be dealt with unjustly.

Azerbaycanca: 

Əgər belə etməsəniz, o zaman Allaha və Onun peyğəmbərinə qarşı müharibəyə girişdiyinizi bilin!Yox, əgər tövbə etsəniz, sərmayəniz (mayanız) sizindir. Beləliklə, nə siz zülm edərsiniz, nə də sizə zülm olunar!

Süleyman Ateş: 

Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Elçisiyle savaşa girdiğinizi bilin. Tevbe ederseniz, ana malınız sizindir. Ne haksızlık edersiniz, ne de haksızlığa uğratılırsınız.

Diyanet Vakfı: 

Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resulü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.

Erhan Aktaş: 

Eğer bırakmazsanız, o zaman Allah ve Resûl’ünün size savaş açacağını bilin. Eğer tevbe ederseniz, ana malınız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz.

Kral Fahd: 

Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah'a ve Rasûlüne karşı savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz (ana paranız) sizindir. Ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.

Hasan Basri Çantay: 

İşte (böyle) yapmazsanız Allaha ve Peygamberine karşı harb (e girmiş olduğunuzu) bilin. Eğer (tefeciliğe, mürâbehacılığa) tevbe ederseniz mallarınızın başları (sermâyeleriniz) yine sizindir. (Bu suretle) ne haksızlık yapmış, ne de haksızlığa uğratılmış olmazsınız.

Muhammed Esed: 

çünkü eğer böyle yapmazsanız, bilin ki Allah´a ve Elçisine savaş açmış olursunuz. Ama eğer tevbe ederseniz, ana-paranız(ı geri almay)a hak kazanırsınız: Böylece ne haksızlık yapmış ne de haksızlığa uğramış olursunuz.

Gültekin Onan: 

Şayet böyle yapmazsanız, Allah´a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.

Ali Fikri Yavuz: 

Yok, eğer bu fâizi terketmezseniz bilin ki, Allah’a ve peygamberinize karşı harbe girmişsiniz. Eğer ribâ almaktan tevbe ederseniz ana paranız sizindir

Portekizce: 

Mas, se tal acatardes, esperai a hostilidade de Deus e do Seu Mensageiro; porém, se vos arrependerdes, reavereisapenas o vosso capital. Não defraudeis e não sereis defraudados.

İsveççe: 

Gör ni inte det skall ni veta att ni befinner er i krig med Gud och Hans Sändebud. Men om ni ångrar vad ni har gjort har ni rätt [att återfå] ert kapital; ni skadar ingen och lider själva ingen skada.

Farsça: 

واگر چنین نکردید [و به رباخواری اصرار ورزیدید] به جنگی بزرگ از سوی خدا و رسولش [بر ضد خود] یقین کنید؛ و اگر توبه کردید، اصل سرمایه های شما برای خود شماست [و سودهای گرفته شده را به مردم بازگردانید] که در این صورت نه ستم می کنید و نه مورد ستم قرار می گیرید.

Kürtçe: 

ئەمجا ئەگەر دەستتان لێ ھەڵنەگرت کەواتە بزانن و ئاگادار بن جەنگ لەگەڵ خوا و پێغەمبەرەکەی ڕادەگەیەنن وە ئەگەر پەشیمان بوونەوە ئەوا تەنھا سەرمایەکانتان ھی ئێوەیە نەستەم بکەن (لە خەڵکی) وە نەستەمتان لێ دەکرێت

Özbekçe: 

Агар ундоқ қилмасангиз, Аллоҳ ва Унинг Расули томонидан бўладиган урушга ишонаверинг. Агар тавба қилсангиз, сармоянгиз ўзингизга, зулм қилмассиз ва сизга ҳам зулм қилинмас.

Malayca: 

Oleh itu, kalau kamu tidak juga melakukan (perintah mengenai larangan riba itu), maka ketahuilah kamu: akan adanya peperangan dari Allah dan RasulNya, (akibatnya kamu tidak menemui selamat). Dan jika kamu bertaubat, maka hak kamu (yang sebenarnya) ialah pokok asal harta kamu. (Dengan yang demikian) kamu tidak berlaku zalim kepada sesiapa, dan kamu juga tidak dizalimi oleh sesiapa.

Arnavutça: 

E, nëse këtë nuk e bëni, ta dini se do të hapet luftë nga ana e Perëndisë dhe Pejgamberit të Tij. Nëse pendoheni, atëherë juve u takon pasuria juaj (pa kamatë). Në këtë mënyrë nuk dëmtoni askend e as nuk dëmtoheni vetë.

Bulgarca: 

А не го ли сторите, очаквайте война от Аллах и от Неговия Пратеник! А покаете ли се - ваша си е главницата на имотите ви. Не сте угнетители и не сте угнетени.

Sırpça: 

Ако то не учините, наговештава вам се рат од Аллаха и Његовог Посланика! А ако се покајете, припадају вам главнице имовина ваших; нећете неправду да учините, нити ће вама неправда да буде учињена.

Çekçe: 

Jestliže tak neučiníte, připravte se na válku od Boha a posla Jeho. Jestliže však se kajícně obrátíte, pak vám zůstane váš kapitál - a nebudete tím škodit a nebudete tím poškozeni.

Urduca: 

لیکن اگر تم نے ایسا نہ کیا، تو آگاہ ہو جاؤ کہ اللہ اور اسکے رسول کی طرف سے تمہارے خلاف اعلان جنگ ہے اب بھی توبہ کر لو (اور سود چھوڑ دو) تو اپنا اصل سرمایہ لینے کے تم حق دار ہو نہ تم ظلم کرو، نہ تم پر ظلم کیا جائے

Tacikçe: 

Ва ҳар гоҳ чунин накунед, пас ҷанг бо Худову расули Ӯро эълом кунед. Ва агар тавба кунед, асли сармоя аз они шумост. Дар ин ҳол на ситам кардаед ва на тан ба ситам додаед!

Tatarca: 

Әгәр риба белән мал алудан туктамасагыз, ул вакытта яхшы белегез! Аллаһуның һәм рәсүлнең сезгә каршы сугышуларын үзегезгә лязем иткән буласыз. Арттырып алу өчен бурычка бирүчеләр әгәр тәүбә итсәгез, бурычка биргән малыгыз сезнеке, биргәнегез хәтле генә алыгыз. Бурычка биргән кеше арттырып алу белән золым итмәсен һәм бурычны киметеп бирү белән бурычка бирүчегә дә золым ителмәсен.

Endonezyaca: 

Maka jika kamu tidak mengerjakan (meninggalkan sisa riba), maka ketahuilah, bahwa Allah dan Rasul-Nya akan memerangimu. Dan jika kamu bertaubat (dari pengambilan riba), maka bagimu pokok hartamu; kamu tidak menganiaya dan tidak (pula) dianiaya.

Amharca: 

(የታዘዛችሁትን) ባትሠሩም ከአላህና ከመልክተኛው በኾነች ጦር (መወጋታችሁን) ዕወቁ፡፡ ብትጸጸቱም ለእናንተ የገንዘቦቻችሁ ዋናዎች አሏችሁ፡፡ አትበድሉም አትበደሉምም፡፡

Tamilce: 

ஆக, (அவ்வாறு) நீங்கள் செய்யவில்லையெனில் அல்லாஹ் இன்னும் அவனுடைய தூதரிடமிருந்து (உங்கள் மீது நிகழப்போகும்) ஒரு போரை தெரிந்து கொள்ளுங்கள். நீங்கள் (வட்டியிலிருந்து) திருந்தினால், உங்கள் செல்வங்களின் மூலதனம் உங்களுக்கு உண்டு. நீங்கள் (வட்டியைக் கேட்டு பிறருக்கு) அநீதி இழைக்காதீர்கள்; இன்னும், (உங்கள் அசல் தொகையை உங்களுக்கு திருப்பிக் கொடுக்கப்படாமல்) நீங்களும் அநீதி இழைக்கப்பட மாட்டீர்கள்.

Korece: 

만일 너희가 행하지 않는다 면 하나님과 선지자께서 너희에게 경고할 것이며 너회가 회개한다면 원금을 가질 것이니 부정을 저지 르지 말 것이며 부정을 당해서도 아니 되니라

Vietnamca: 

Nhưng nếu các ngươi không phục tùng theo mệnh lệnh thì xem như các ngươi đã khai chiến với Allah và Thiên Sứ của Ngài. Tuy nhiên, nếu các ngươi biết ăn năn hối cải thì các ngươi được thu hồi tiền vốn của mình, đây là cách các ngươi không gây bất công cho ai và cũng không bị thiệt thòi.