Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

280

Ayet No: 

287

Sayfa No: 

47

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِن كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ إِلَىٰ مَيْسَرَةٍ ۚ وَأَن تَصَدَّقُوا خَيْرٌ لَّكُمْ ۖ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

vein kâne ẕû `usratin feneżiratün ilâ meyserah. veen teṣaddeḳû ḫayrul leküm in küntüm ta`lemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka etmeniz eğer bilirseniz sizin için, daha hayırlıdır.

Diyanet İşleri: 

Borçlu darda ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet verin. Bilmiş olsanız borcu bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Borçlu dardaysa genişleyinceye dek mühlet verin ona. Borcunuzu sadaka olarak bağışlarsanız bu, bilseniz, sizin için daha hayırlıdır.

Şaban Piriş: 

Eğer (borçlu) darda ise eli genişleyinceye kadar ona mühlet verin. Sadaka olarak bağışlamanız, bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.

Edip Yüksel: 

(Borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa çıkıncaya kadar beklemek gerekir. Borcu karşılıksız yardım olarak bağışlarsanız sizin için daha iyidir, bir bilseniz.

Ali Bulaç: 

Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

Suat Yıldırım: 

Eğer borçlu sıkıntıda ise, kolaylığa çıkıncaya kadar ona mühlet verin! Şayet bilirseniz, alacağınızı bağışlamanız sizin için daha da hayırlıdır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve eğer yoksul ise o halde genişlik zamanına kadar intizar etmelidir. Ve eğer bağışlar iseniz sizin için hayırlıdır, eğer bilirseniz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

Bekir Sadak: 

Borclu darda ise, eli genisleyinceye kadar ona muhlet verin. Bilmis olsaniz borcu bagislamaniz sizin icin daha hayirlidir.

İbni Kesir: 

Borçlu darda ise, kolaylığa kadar beklemelidir. Eğer bilirseniz, sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.

Adem Uğur: 

Eğer (borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir). Eğer (gerçekleri) anlarsanız bunu sadakaya (veya zekâta) saymak sizin için daha hayırlıdır.

İskender Ali Mihr: 

Eğer (borçlu) zor durumda ise (ödeyemeyecekse) o taktirde durumu kolaylaşıncaya kadar beklenmelidir. Ve (alacağınızı) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır. Keşke bilseydiniz.

Celal Yıldırım: 

Eğer borçlu sıkıntıda ise, onu, bir kolaylık bulununcaya kadar beklemek (uygun olur). (Alacağınızı) sadaka olarak bağışlarsanız sizin için —eğer bilirseniz— daha hayırlıdır.

Tefhim ul Kuran: 

Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin) . (Borcu) Sadaka olarak bağışlamanız ise, sizin için daha hayırlıdır

Fransızca: 

A celui qui est dans la gêne, accordez un sursis jusqu'à ce qu'il soit dans l'aisance. Mais il est mieux pour vous de faire remise de la dette par charité ! Si vous saviez !

İspanyolca: 

Si está en apuro, concededle un respiro hasta que se alivie su situación. Y aún sería mejor para vosotros que le condonarais la deuda. Si supierais...

İtalyanca: 

Chi è nelle difficoltà, abbia una dilazione fino a che si risollevi. Ma è meglio per voi se rimetterete il debito, se solo lo sapeste!

Almanca: 

Und sollte er in Schwierigkeit sein, dann gilt Nachsehen bis zur Erleichterung . Und wenn ihr sie (die Schulden) als Sadaqa lasst, ist es besser für euch, wenn ihr nur wüßtet.

Çince: 

如果债务者是穷迫的,那末,你们应当待他到宽裕的时候;你们若把他所欠的债施舍给他,那对於你们是更好的,如果你们知道。

Hollandaca: 

Valt een schuldenaar de betaling moeilijk, wacht dan tot zij hem gemakkelijker is; schenkt gij zijn schuld hem echter, als aalmoes, des te beter voor u; indien gij het weet.

Rusça: 

Если должник находится в трудном положении, то дайте ему отсрочку, пока его положение не улучшится. Но дать милостыню будет лучше для вас, если бы вы только знали!

Somalice: 

haddii la helo isagoo caydh ah (kan wax laguleeyahay) ha la sugo intay uga fududaato, haddaad sadaqaysataan (ka saamaxdaan) yaa idiin khayr badan haddaad ogtihiin.

Swahilice: 

Na akiwa (mdaiwa) ana shida, basi (mdai) angoje mpaka afarijike. Na mkiifanya deni kuwa ni sadaka, basi ni bora kwenu, ikiwa mnajua.

Uygurca: 

ئەگەر قەرزدارنىڭ قولى قىسقا بولسا، ئۇنىڭ ھالى ياخشىلانغۇچە كۈتۈڭلار، ئەگەر (خەيرلىك ئىش ئىكەنلىكىنى بىلسەڭلار، قىيىنچىلىقتا قالغان قەرزداردىن ئالىدىغان قەرزنى ئۇنىڭغا) سەدىقە قىلىپ بېرىۋەتكىنىڭلار سىلەر ئۈچۈن تېخىمۇ ياخشىدۇر

Japonca: 

また債務者がもし窮境にあるならば,そのめどのつくまで待て。もしあなたがたが分っているならば,(帳消しにして)喜捨することがあなたがたのために最もよい。

Arapça (Ürdün): 

(وإن كان) وقع غريم (ذو عسرة فنظرة) له أي عليكم تأخيره (إلى ميسرة) بفتح السين وضمها أي وقت يسر (وأن تصدقوا) بالتشديد على إدغام التاء في الأصل في الصاد وبالتخفيف على حذفها أي تتصدقوا على المعسر بالإبراء (خير لكم إن كنتم تعلمون) أنه خير فافعلوه وفي الحديث "" من أنظر معسرا أو وضع عنه أظله الله في ظله يوم لا ظل إلا ظله "" رواه مسلم.

Hintçe: 

और अगर कोई तंगदस्त तुम्हारा (क़र्ज़दार हो) तो उसे ख़ुशहाली तक मोहल्लत (दो) और सदक़ा करो और अगर तुम समझो तो तुम्हारे हक़ में ज्यादा बेहतर है कि असल भी बख्श दो

Tayca: 

และหากเขา (ลูกหนี้) เป็นผู้ยากไร้ก็จงให้มีการรอคอยจนกว่าจะถึงคราวสะดวก และการที่พวกเจ้าจะให้เป็นทานนั้น ย่อมเป็นการดีแก่พวกเจ้า หากพวกเจ้ารู้

İbranice: 

ואם הוא (החייב כסף) בצרה, תוענק לו ארכה (עד שישתפר מצבו,) ואם תתרמו לו צדקה (שלא לגבות את החוב,) ייטב לכם, אם יודעים אתם

Hırvatça: 

A ako je dužnik u nevolji, onda pričekajte dok mu bude lakše; a da to date kao sadaku bolje vam je, ako znate.

Rumence: 

Dacă îi este greu cuiva, aşteptaţi până îi va fi uşor. Dacă vă milostiviţi de el, este cu atât mai bine pentru voi. O, dacă aţi şti!

Transliteration: 

Wain kana thoo AAusratin fanathiratun ila maysaratin waan tasaddaqoo khayrun lakum in kuntum taAAlamoona

Türkçe: 

Eğer borçlu zorluk içinde ise eli genişleyinceye kadar beklenir. Borcunu sadaka olarak ona bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

Sahih International: 

And if someone is in hardship, then [let there be] postponement until [a time of] ease. But if you give [from your right as] charity, then it is better for you, if you only knew.

İngilizce: 

If the debtor is in a difficulty, grant him time Till it is easy for him to repay. But if ye remit it by way of charity, that is best for you if ye only knew.

Azerbaycanca: 

Əgər sizə borclu olan şəxs çətin vəziyyətdə olarsa, ona vəziyyəti yaxşılaşıncaya qədər möhlət verin! Əgər bilmək istəyirsinizsə, (borcu) ona sədəqə olaraq bağışlamağınız daha yaxşıdır!

Süleyman Ateş: 

Eğer (borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa çıkıncaya kadar beklemek (lazımdır). Eğer bilirseniz (verdiğiniz borcu, eli darda olan borçluya) sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır.

Diyanet Vakfı: 

Eğer (borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir). Eğer (gerçekleri) anlarsanız bunu sadakaya (veya zekata) saymak sizin için daha hayırlıdır.

Erhan Aktaş: 

Eğer borçlu dardaysa ona ödemede kolaylık sağlayın, eğer alacağınızı bağışlarsanız, bunun sizin için daha hayırlı olduğunu bilin.

Kral Fahd: 

Eğer (borçlu) darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek (gerekir). Halbuki bilmiş olsanız, (alacağınızı) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer (borçlu) darlık içinde bulunuyorsa ona geniş bir zamana kadar mühlet (verin). Sadaka oiarak bağışlamanız ise sizi niçin daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz.

Muhammed Esed: 

Ancak (borçlu) güç durumda ise, rahatlayıncaya kadar ona bir vade verin; eğer bilirseniz, bir karşılık beklemeden (borcu tamamiyle) silmek, sizin kendi iyiliğinize olacaktır.

Gültekin Onan: 

Eğer (borçlu) zorluk içindeyse, ona elverişli bir zamana kadar süre (verin). (Borcu) sadaka olarak bağışlamanız ise sizin için daha hayırlıdır

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer borçlu, darlık içinde ise, o halde ona genişlik vaktına kadar mühlet vermek var. Bununla beraber alacağınızı sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz...

Portekizce: 

Se vosso devedor se achar em situação precária, concedei-lhe uma moratória; mas, se o perdoardes, será preferívelpara vós, se quereis saber.

İsveççe: 

Och om [den skuldsatte] är i ett trängt läge, ge honom då anstånd till dess han med lätthet kan betala. Men det är bättre för er att efterskänka [skulden] - om ni visste [vilken förtjänst som ligger i detta]!

Farsça: 

و اگر [بدهکار] تنگدست بود [بر شماست که] او را تا هنگام توانایی مهلت دهید؛ و بخشیدن همه وام [و چشم پوشی و گذشت از آن در صورتی که توانایی پرداختش را ندارد] اگر [فضیلت وثوابش را] بدانید برای شما بهتر است.

Kürtçe: 

وە ئەگەر قەرزدار نەدار بوو ئەوە با مۆڵەتی بدرێت تا خوا دەسەڵاتی دەدا وە ئەگەر (لە قەرزەکە) یان خۆش بن باشترە بۆتان ئەگەر تێ بگەن

Özbekçe: 

Агар ночор бўлса, бойигунча интизор бўлинг. Садақа қилмоғингиз, гар билсангиз, ўзингиз учун яхшидир.

Malayca: 

Dan jika orang yang berhutang itu sedang mengalami kesempitan hidup, maka berilah tempoh sehingga ia lapang hidupnya dan (sebaliknya) bahawa kamu sedekahkan hutang itu (kepadanya) adalah lebih baik untuk kamu, kalau kamu mengetahui (pahalanya yang besar yang kamu akan dapati kelak).

Arnavutça: 

E, nëse e dini se borxhliu gjendet në ngushticë, atëherë pritnie derisa të përmirësojë gjendjen; por është edhe më mirë për ju, që t’ia falni borxhin, nëqoftë se e dini.

Bulgarca: 

А ако [длъжник] е в затруднение, да има отсрочка до облекчение! И да се смилите е най-доброто за вас, ако знаете.

Sırpça: 

А ако је дужник у невољи, онда причекајте док му буде лакше; а да то поклоните као милостињу боље вам је, када бисте само знали.

Çekçe: 

Je-li dlužník váš v tísni, vyčkejte, až se mu uleví; a dáte-li mu to jako almužnu, je to pro vás lepší, jste-li vědoucí.

Urduca: 

تمہارا قرض دار تنگ دست ہو، تو ہاتھ کھلنے تک اُسے مہلت دو، اور جو صدقہ کر دو، تو یہ تمہارے لیے زیادہ بہتر ہے، اگر تم سمجھو

Tacikçe: 

Ва агар қарздор тангдаст бувад, мӯҳлате бояд то тавонгар гардад. Ва агар доно бошед, донед, ки чун бар ӯ бубахшоед, бароятон беҳтар аст!

Tatarca: 

Әгәр сездән бурычка алган кешеләр бурычларын түли алмаслык фәкыйрь булсалар, бурычларын түләргә мал тапканнарына чаклы кичектерү сезгә лаземдыр. Әгәр бурычларын түләргә көче җитмәгән кешеләргә, бурычларын үзләренә садака кылсагыз, сезнең өчен бик тә хәерледер, әгәр белсәгез!

Endonezyaca: 

Dan jika (orang yang berhutang itu) dalam kesukaran, maka berilah tangguh sampai dia berkelapangan. Dan menyedekahkan (sebagian atau semua utang) itu, lebih baik bagimu, jika kamu mengetahui.

Amharca: 

የድኽነት ባለቤት የኾነም (ባለዕዳ) ሰው ቢኖር እማግኘት ድረስ ማቆየት ነው፡፡ (በመማር) መመጽወታችሁም ለእናንተ በላጭ ነው፡፡ የምታውቁ ብትኾኑ (ትሠሩታላችሁ)፡፡

Tamilce: 

இன்னும், வறியவர் (கடன் வாங்கி) இருந்தால் வசதி ஏற்படும் வரை (அவருக்கு) அவகாசமளித்தல் வேண்டும். இன்னும், (தர்மத்தின் நன்மையை) நீங்கள் அறிந்திருந்தால் (அதை அந்த வறியவருக்கே) நீங்கள் தர்மம் செய்வது உங்களுக்கு மிகச் சிறந்ததாகும்.

Korece: 

채무자가 어려운 환경에 있 다면 형편이 나아질 때까지 지불을연기하여 줄 것이며 더욱 좋은 것 은 너회가 알고 있다면 그 부채를 자선으로 베풀어 주는 것이라

Vietnamca: 

(Trường hợp) người thiếu nợ gặp khó khăn không thể hoàn nợ (lúc đến kỳ hạn) thì hãy gia hạn cho y đến lúc y cảm thấy dễ dàng hơn (cho việc trả nợ); tuy nhiên, nếu các ngươi bố thí khoản nợ đó thì điều đó tốt hơn cho các ngươi nếu các ngươi biết.