Arapça:
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ ۖ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبِيحَهُ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
Çeviriyazı:
elem tera enne-llâhe yüsebbiḥu lehû men fi-ssemâvâti vel'arḍi veṭṭayru ṣâffât. küllün ḳad `alime ṣalâtehû vetesbîḥah. vellâhü `alîmüm bimâ yef`alûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsını bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir.
Diyanet İşleri:
Göklerde ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiğini görmez misin? Her biri kendi niyaz ve tesbihini bilir. Allah, onların yaptıklarını bilendir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Görmez misin ki şüphesiz olarak Allah'ı tenzih eder göklerde bulunanlar da, yeryüzünde bulunanlar da ve kanatlarını çarpıp katarkatar uçan kuşlar da. Hepsi, dualarını da bilmede, onu tenzih etmeyi de ve Allah, ne yaparlarsa hepsini bilir.
Şaban Piriş:
Görmüyor musun ki, göklerde ve yerde olanlar, kanatlarını çarparak uçan dizi dizi kuşlar, Allah’ı tesbih ederler. Hepsi de kendi namazını/ibadetini ve tesbihini bilir. Allah da onların yaptıklarını bilir.
Edip Yüksel:
Diziler halinde uçan kuşlar dahil, göklerde ve yerde bulunan herkesin ALLAH'ı yücelttiğini görmez misin? Her birisi kendi duasını ve yüceltme yöntemini bilir. ALLAH onların yaptıklarını iyi bilir.
Ali Bulaç:
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir.
Suat Yıldırım:
Baksana göklerde olan, yerde olan herkes, kanatlarını çarparak uçan dizi dizi kuşlar, hep Allah'ı tesbih ederler.Onlardan her biri kendi duasını ve tesbihini pek iyi bellemiştir. Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilir. [17,44; 22,18]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Görmedin mi ki, şüphe yok göklerde olan da ve yerde olan da ve kanatlarını açıp uçan kuşlar da o Allah Teâlâ için tesbihte bulunur. Herbiri gerçekte namazını ve tesbihini bilmiştir. Ve Allah Teâlâ da ne yapar olduklarını hakkıyla bilendir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah'ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir.
Bekir Sadak:
Munafiklar: «Allah´a ve Peygamber´e inandik, itaat ettik» derler
İbni Kesir:
Görmedin mi ki
Adem Uğur:
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah´ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.
İskender Ali Mihr:
Semalarda ve arzda olanların ve saflar halindeki kuşların, Allah´ı tesbih ettiğini görmedin mi? Hepsi, namazlarını (dualarını) ve tesbihlerini bilmişlerdir. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir.
Celal Yıldırım:
Görmedin mi ki, göktekilerle yerdekiler ve dizi dizi olan kuşlar Allah´ı tesbîh ederler. Her biri cidden duâ ve tesbihini bilmiştir. Allah onların yaptıklarını bilendir.
Tefhim ul Kuran:
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçmakta olan kuşlar, gerçekten Allah´ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini hiç şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.
Fransızca:
N'as-tu pas vu qu'Allah est glorifié par tous ceux qui sont dans les cieux et la terre; ainsi que par les oiseaux déployant leurs ailes ? Chacun, certes, a appris sa façon de L'adorer et de Le glorifier. Allah sait parfaitement ce qu'ils font.
İspanyolca:
¿No ves que glorifican a Alá quienes están en los cielos y en la tierra, y las aves con las alas desplegadas? Cada uno sabe cómo orar y cómo glorificarle. Alá sabe bien lo que hacen.
İtalyanca:
Non vedi come Allah è glorificato da tutti coloro che sono nei cieli e sulla terra e gli uccelli che dispiegano [le ali]? Ciascuno conosce come adorarLo e renderGli gloria. Allah ben conosce quello che fanno.
Almanca:
Hast du etwa nicht wahrgenommen, daß ALLAH alle lobpreisen, die in den Himmeln und auf Erden sind, und daß die Vögel (Flügel) ausstreckend sind?! Alle kennen bereits das rituelle Gebet und das Lobpreisen für Ihn. Und ALLAH ist allwissend über das, was sie machen.
Çince:
难道你不知道吗?凡是在天地间的人物和展翅的群鸟,都赞颂真主超绝的。 他的确知道各物的祈祷和赞颂,真主是全知他们的行为的。
Hollandaca:
Hebt gij niet overwogen, dat alle schepselen, zoowel in den hemel als op de aarde Gods lof verkondigen; ook de vogels die hunne vleugelen uitspreiden? Ieder kent zijn gebed en zijnen lofzang, en God weet wat zij doen.
Rusça:
Разве ты не видел, что Аллаха славят те, кто на небесах и на земле, а также птицы с распростертыми крыльями? Каждый знает свою молитву и свое славословие. Аллах знает о том, что они совершают.
Somalice:
Miyaadan Ogayn in Eebe u Tasbiixsado waxa ku Sugan Samooyinka iyo Dhulka iyo Shimbiraha oo (Fidsan) Safan mid kasta wuu Ogyahay Salaaddiisa iyo Tasbiixdiisa, Eebana waa Ogyahay waxay Fali.
Swahilice:
Je! Huoni kwamba Mwenyezi Mungu vinamtakasa vilivyomo katika mbingu na ardhi, na ndege wakikunjua mbawa zao? Kila mmoja amekwisha jua Sala yake na namna ya kumtakasa kwake. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye kuyajua wayatendayo.
Uygurca:
اﷲ قا ئاسمانلاردىكى ۋە زېمىندىكىلەرنىڭ ۋە قاناتلىرىنى كەرگەن ھالدا (ئۇچۇپ كېتىۋاتقان) قۇشلارنىڭ تەسبىھ ئېيتىدىغانلىقىنى سەن بىلمەمسەن؟ اﷲ ھەر (مەخلۇق) نىڭ دۇئاسىنى ۋە تەسبىھىنى بىلىدۇ، اﷲ ئۇلارنىڭ قىلىدىغان ئىشلىرىنى تولۇق بىلگۈچىدۇر
Japonca:
あなたは,天地の間の凡てのものが,アッラーを讃えるのを見ないのか。羽を拡げて飛ぶ鳥もそうである。皆それぞれ礼拝と唱念を心得ている。アッラーはかれらの行っていることを知っておられる。
Arapça (Ürdün):
«ألم تر أن الله يسبح له من في السماوات والأرض» ومن التسبيح صلاة «والطير» جمع طائر بين السماء والأرض «صافّات» حال باسطات أجنحتهنَّ «كل قد علم» الله «صلاته وتسبيحه والله عليم بما يفعلون» فيه تغليب العاقل.
Hintçe:
(ऐ शख्स) क्या तूने इतना भी नहीं देखा कि जितनी मख़लूक़ात सारे आसमान और ज़मीन में हैं और परिन्दें पर फैलाए (ग़रज़ सब) उसी को तस्बीह किया करते हैं सब के सब अपनी नमाज़ और अपनी तस्बीह का तरीक़ा खूब जानते हैं और जो कुछ ये किया करते हैं ख़ुदा उससे खूब वाक़िफ है
Tayca:
เจ้ามิเห็นดอกหรือว่า แท้จริงอัลลอฮ์นั้นผู้ที่อยู่ในชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดิน และนกที่กางปีกอยู่ ต่างก็แซ่ซ้องสดุดีพระองค์ ทั้งหมดนั้นต่างก็รู้การสวดขอพระของเขาและการแซ่ซ้องสดุดีของเขา และอัลลอฮ์ทรงรอบรู้ในสิ่งที่พวกเขากระทำ
İbranice:
הלא תראה שמהללים את אלוהים כל מי שבשמים ובארץ וגם הציפורים פורשי הכנף, וכל אחד יודע (בהדרכת אלוהים) את תפילתו הילולו לאלוהים? ואלוהים יודע את כל מעשיהם
Hırvatça:
Zar ne znaš da Allaha slave i veličaju svi koji su na nebesima i na Zemlji, a i ptice širenjem krila svojih; svi znaju kako će Mu se moliti i kako će Ga slaviti i veličati. A Allah dobro zna ono što oni rade.
Rumence:
Nu vezi că Îl preamăresc cei din ceruri şi de pe pământ şi păsările ce îşi întind aripile? Fiecare ştie rugăciunea Sa şi preamărirea Sa, iar Dumnezeu este Ştiutor a ceea ce făptuiesc!
Transliteration:
Alam tara anna Allaha yusabbihu lahu man fee alssamawati waalardi waalttayru saffatin kullun qad AAalima salatahu watasbeehahu waAllahu AAaleemun bima yafAAaloona
Türkçe:
Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah'ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir.
Sahih International:
Do you not see that Allah is exalted by whomever is within the heavens and the earth and [by] the birds with wings spread [in flight]? Each [of them] has known his [means of] prayer and exalting [Him], and Allah is Knowing of what they do.
İngilizce:
Seest thou not that it is Allah Whose praises all beings in the heavens and on earth do celebrate, and the birds (of the air) with wings outspread? Each one knows its own (mode of) prayer and praise. And Allah knows well all that they do.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Məgər göylərdə və yerdə olanların (mələklərin, insanların, cinlərin), qanadlarını açıb (qatar-qatar) uçan quşların Allahı təqdis edib şə’ninə tə’riflər dediklərini görmürsənmi?! Allah onlardan hər birinin duasını, şükür-sənasını (yaxud onların hər biri öz duasını, şükr-sənasını) bilir. Allah onların nə etdiklərini (layiqincə) biləndir!
Süleyman Ateş:
Görmedin mi göklerde ve yerde olan kimseler, kanatlarını çırparak uçan kuşlar Allah'ı tesbih ederler? Her biri kendi du'asını ve tesbihini bilmiştir. Allah da onların ne yaptıklarını bilmektedir.
Diyanet Vakfı:
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.
Erhan Aktaş:
Göklerde ve yeryüzünde bulunanların, sürü sürü uçanların, Allah’ı nasıl tesbih(1) ettiklerini görmüyor musun? Kuşkusuz hepsi salatını(2) ve tesbîhini bilmektedir. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir.
Kral Fahd:
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (Öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir.
Hasan Basri Çantay:
Gör (müş gibi bil) medin mi, göklerde ve yerdekiler ve havada kanatlarını çarpa çarpa uçan kuşlar hakıykatde hep Allâhı tesbihy (ve tenzîh) ediyor (lar. Hem) her biri düaasını da, tesbiyhini de muhakkak bilmişdir. Allah, ne yaparlarsa hakkıyle bilendir.
Muhammed Esed:
Göklerde ve yerde var olan bütün yaratıkların, kanatlarını yayarak uçan kuşların, (hepsinin) Allah´ın sınırsız kudret ve yüceliğini dile getirdiklerini görmüyor musun? Gerçek şu ki, Allah´a nasıl yönelip niyaz edeceklerini, O´nun yüceliğini nasıl dile getireceklerini (bunların) hepsi bilmektedirler; ve Allah da onların edip eylediği her şeyi tam olarak bilmektedir;
Gültekin Onan:
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Tanrı´yı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Tanrı, onların işlediklerini bilendir.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm), görmedin mi ki, gökte olanlar, yerdekiler, havada kanatlarını çırparak uçan kuşlar, gerçekte hep Allah’ı tesbih ediyorlar. Bunların her biri duasını da, tesbihini de bilmiştir (Allah’ın kendilerine has kıldığı vazifeyi şaşırmazlar.) Allah da bütün yaptıklarını bilir.
Portekizce:
Não reparas, acaso, em que tudo quanto há nos céus e na terra glorifica a Deus, inclusive os pássaros, ao estenderem assuas asas? Cada um está ciente do seu (modo de) orar e louvar. E Deus é Sabedor de tudo quanto fazem.
İsveççe:
SER DU inte att allt och alla i himlarna och på jorden prisar Gud - ja, till och med fåglarna när de sträcker ut vingarna till flykt? Var och en känner sin bön och sin lovsång. Och Gud vet vad de gör.
Farsça:
آیا ندانسته ای که هرکه در آسمان ها و زمین است و پرندگان بال گشوده، خدا را تسبیح می گویند؟ به یقین هریک نماز و تسبیح خود را می داند؛ و خدا به آنچه انجام می دهند داناست.
Kürtçe:
ئایا نابینی (وە نازانی) بێگومان ھەمووئەوانەی لەئاسمانەکان و زەویدان تەسبیحاتی خوا دەکەن ھەروەھا باڵندەکان کاتێک باڵیان کردۆتەوە (بەئاسماندان تەسبیحاتی خوا دەکەن) ھەر یەک لەمانە نوێژ (دوعا) و تەسبیحاتی خۆی دەزانێت وە خوا بەوەی دەیکەن زانا وئاگادارە
Özbekçe:
Аллоҳга осмонлар ва ердаги бор жонзот ва саф тортган ҳолидаги қушлар тасбиҳ айтишини ҳам кўрмайсанми?! Ҳар бири ўз дуоси ва тасбиҳини, батаҳқиқ, билмишдир. Аллоҳ нима амал қилишларини ўта билгувчидир.
Malayca:
Tidakkah engkau mengetahui bahawasanya Allah (Yang Maha Esa dan Maha Kuasa) sentiasa bertasbih kepadaNya sekalian makhluk yang ada di langit dan di bumi serta burung-burung yang terbang berbaris di angkasa? Masing-masing sedia mengetahui (menurut keadaan semulajadinya) akan cara mengerjakan ibadatnya kepada Allah dan memujiNya; dan Allah Maha Mengetahui akan apa yang mereka lakukan.
Arnavutça:
A nuk e vëren ti, se – Perëndinë, me të vërtetë, e lavdërojnë (të gjithë) ata që gjenden në qiej dhe në Tokë, e madje edhe shpezët duke i hapur krahët e tyre, gjatë fluturimit, Ai (Perëndia) di lutjen dhe lavdërimin e çdonjërit (nga ata). Perëndia, di për atë që punojnë ata.
Bulgarca:
Не виждаш ли, че Аллах прославят всички на небесата и на земята, и птиците, разтворили криле? Всеки знае как да се моли и да прославя. Аллах знае техните дела.
Sırpça:
Зар не знаш да Аллаха славе и величају сви који су на небесима и на Земљи, а и птице ширењем својих крила; сви знају како ће да Му се моле и како ће да Га славе и величају. А Аллах добро зна оно што они раде.
Çekçe:
Což jsi neviděl, že Boha slaví všichni, kdož na nebesích jsou i na zemi, a rovněž ptáci, v řadách letící? A vše zná modlitbu i volání slávy Jeho. A Bůh dobře ví o všem, co dělají.
Urduca:
کیا تم دیکھتے نہیں ہو کہ اللہ کی تسبیح کر رہے ہیں وہ سب جو آسمانوں اور زمین میں ہیں اور وہ پرندے جو پر پھیلا ئے اڑ رہے ہیں؟ ہر ایک اپنی نماز اور تسبیح کا طریقہ جانتا ہے، اور یہ سب جو کچھ کرتے ہیں اللہ اس سے باخبر رہتا ہے
Tacikçe:
Оё надидаӣ, ки ҳар чӣ дар осмонҳову замин аст ва низ мурғоне, ки дар парвозанд, тасбеҳгӯи Худо ҳастанд? Ҳама намозу тасбеҳи Ӯро медонанд. Ва Худо ба ҳар коре, ки мокунанд, оғоҳ аст!
Tatarca:
Ий Мухәммәд г-м, беләсеңме дөреслектә Аллаһу тәгалә – Аңа җирдә вә күкләрдә булган мәхлукатлар тәсбих әйтерләр, канатларын һавада җәйгәннәре хәлдә кошлар да тәсбих әйтерләр. Тәсбих әйтүчеләрнең барчасы үзләренең намазларын вә тәсбихләрен белер булдылар. Аллаһу тәгалә ул мәхлукатның ни эшләгәннәрен белүче.
Endonezyaca:
Tidaklah kamu tahu bahwasanya Allah: kepada-Nya bertasbih apa yang di langit dan di bumi dan (juga) burung dengan mengembangkan sayapnya. Masing-masing telah mengetahui (cara) sembahyang dan tasbihnya, dan Allah Maha Mengetahui apa yang mereka kerjakan.
Amharca:
አላህ በሰማያትና በምድር ያለ ሁሉ በራሪዎችም ክንፎቻቸውን (በአየር ላይ) ያንሳፈፉ ኾነው ለእርሱ የሚያጠሩ (የሚያወድሱ) መኾናቸውን አላወቅህምን ሁሉም ስግደቱንና ማጥራቱን በእርግጥ ዐወቀ፡፡ አላህም የሚሠሩትን ሁሉ ዐዋቂ ነው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) நீர் பார்க்கவில்லையா! நிச்சயமாக அல்லாஹ் - வானத்தில் உள்ளவர்களும் பூமியில் உள்ளவர்களும் வரிசையாக பறக்கின்ற பறவைகளும் அவனை துதிக்கிறார்கள். ஒவ்வொருவரும் அவனைத் தொழுவதையும் அவனைத் துதிப்பதையும் திட்டமாக அறிந்துள்ளனர். அல்லாஹ் அவர்கள் செய்வதை நன்கறிந்தவன் ஆவான்.
Korece:
하늘과 대지의 모든 것이 하 나님을 찬미하며 새들은 날개를 펴 찬미하고 있음을 그대는 보지 못하느뇨 모든 것은 제 스스로 경 배하고 찬미함을 알고 있으며 하 나님은 그들이 행하는 모든 것을 알고 계시니라
Vietnamca:
Lẽ nào Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) không thấy vạn vật trong các tầng trời và trái đất đều tán dương Allah ngay cả những loài chim đang xòe đôi cánh của chúng? Quả thật, mỗi vật đều biết cách dâng lễ nguyện Salah cũng như cách tán dương (Allah) của riêng mình; và Allah biết rõ những gì chúng làm.
Ayet Linkleri: