Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

28

Sûredeki Ayet No: 

31

Ayet No: 

3283

Sayfa No: 

389

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَنْ أَلْقِ عَصَاكَ ۖ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّىٰ مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْ ۚ يَا مُوسَىٰ أَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ ۖ إِنَّكَ مِنَ الْآمِنِينَ

Çeviriyazı: 

veen elḳi `aṣâk. felemmâ raâhâ tehtezzü keennehâ cânnüv vellâ müdbirav velem yü`aḳḳib. yâ mûsâ aḳbil velâ teḫaf. inneke mine-l'âminîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve "Asânı at!" denildi. Musa (attığı) asâyı yılan gibi debrenir görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Beri gel, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansın." (buyuruldu.)

Diyanet İşleri: 

Değneğini at. Musa, değneğin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Dön gel; korkma; şüphesiz güvende olanlardansın" denildi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve at sopanı yere. Musa, sopayı, bir yılan gibi kıvranıyor görünce geri döndü ve bir daha da oraya gelmemek istedi. Rab, ey Musa dedi, gel ve korkma, şüphe yok ki sen, emniyete erenlerdensin.

Şaban Piriş: 

Değneğini yere at. Değneğin bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. Ey Musa! Dön, gel, korkma, sen güven içindesin.

Edip Yüksel: 

Değneğini at." Onu bir yılan gibi titreşir görünce, ardına bile bakmadan dönüp kaçtı. "Musa, dön, korkma, sen güvencedesin.

Ali Bulaç: 

Asanı bırak." (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Şüphesiz güvendesin.

Suat Yıldırım: 

“Haydi asânı yere bırak!”Mûsâ onun çevikçe hareket eden bir yılana dönüştüğünü görünce derhal kaçtı, bir kere olsun dönüp arkasına bile bakmadı.“Gel Mûsâ! Endişe etme, çünkü sen güven içinde olanlardansın!”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

«Ve asanı bırak.» Vaktâ ki, onu sanki yılan imiş gibi deprenir gördü, arkasına dönerek kaçtı ve (asayı) takib etmedi. Buyuruldu ki: «Ya Mûsa! Beri gel ve korkma. Şüphe yok ki, sen ziyâdece emniyette olanlardansın.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Asanı at! Asanın çevik bir yılan gibi titreyip kıvrıldığını görünce gerisin geri döndü; arkaya bile bakmadı. "Geri dön ey Mûsa, korkma! Güven içinde olanlardansın."

Bekir Sadak: 

Musa: «Rabbim, katindan bir dogruluk rehberini kimin getirdigini, dunyanin sonunun kimin olacagini daha iyi bilir. Dogrusu zalimler basariya erisemezler» dedi.

İbni Kesir: 

Asanı bırak, diye seslenildi. Onun bir yılan gibi deprendiğini görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. Ey Musa, beri gel, korkma. Çünkü sen emniyyette olanlardansın, denildi.

Adem Uğur: 

Ve &quot

İskender Ali Mihr: 

&quot

Celal Yıldırım: 

«Asâ´nı yere atıver» denildi. Musâ, Asa´nın kıvrak bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasını dönüp uzaklaştı, geriye dönüp bakmadı. «Ya Musâ! Yüzünü çevirip gel, hiç korkma

Tefhim ul Kuran: 

«Asanı bırak.» (Attıktan hemen sonra) onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksınız kaçmaya başladı. «Ey Musa, dön ve korkuya kapılma. Gerçekten sen güvende olanlardansın.»

Fransızca: 

Et : "Jette ton bâton"; Puis quand il le vit remuer comme si c'était un serpent, il tourna le dos sans même se retourner." ô Moïse ! Approche et n'aie pas peur : tu es du nombre de ceux qui sont en sécurité.

İspanyolca: 

¡Tira tu vara!» Y cuando vio que se movía como si fuera una serpiente, dio media vuelta para escapar, sin volverse. «¡Moisés! ¡Avanza y no temas! ¡No va a pasarte nada!

İtalyanca: 

E: «Getta il tuo bastone». Quando lo vide contorcersi come fosse un serpente, volse le spalle, ma non tornò sui suoi passi. «O Mosè, avvicinati e non aver paura: tu sei uno dei protetti,

Almanca: 

Und wirf deinen Stock! Und als er ihn sich schlängeln sah, als ob er eine flinke Schlange wäre, wandte er sich flüchtend ab und kehrte nicht mehr um: "Musa! Kehre um und fürchte dich nicht, du bist doch einer der Sicheren.

Çince: 

你抛下你的手杖吧。他看见那条手杖蜿蜒如蛇,就转脸退避,不敢转回去。穆萨,你走向前来,不要畏惧,你确是安全的,

Hollandaca: 

Werp uwen staf neder. En toen hij zag, dat de staf zich bewoog als ware het eene slang, trok hij terug en vluchtte, zonder zich om te keeren. En God zeide tot hem: O Mozes! nader en vrees niet; want gij zijt in zekerheid.

Rusça: 

Брось свой посох!" Когда же он увидел, как тот извивается, словно змея, он бросился бежать и не вернулся (или не обернулся). Аллах сказал: "О Муса (Моисей)! Подойди и не бойся, ибо ты являешься одним из тех, кто находится в безопасности.

Somalice: 

Ee Tuur Ushaada Markuu Arkay iyadoo Gilgilanna ood Mooddo Mas wuu Jeedsaday Isagpp Carari, mana soo Jeedan, (waxaana lagu Yidhi) Muusow soo Qaabil (soo Noqo), hana Cabsan Adugu Aaminbaad tahay (waad nabadgali).

Swahilice: 

Na tupa chini fimbo yako. Basi alipo iona ikitikisika kama nyoka, akarudi nyuma wala hakutazama. (Akaambiwa): Ewe Musa! Njoo mbele wala usiogope. Hakika wewe ni miongoni mwa walio salimika.

Uygurca: 

سەن ھاساڭنى تاشلىغىن». مۇسا ھاسىسىنىڭ گويا ئەجدىھادەك تېز ھەرىكەتلىنىۋاتقانلىقىنى كۆرگەندە ئارقىسىغا بۇرۇلۇپ قاچتى، كەينىگە قارىمىدى، (نىدا قىلىندىكى) «ئى مۇسا! ئالدىڭغا ماڭغىن، قورقمىغىن، سەن ھەقىقەتەن (قۇرقۇنچتىن) ئەمىن بولغۇچىلاردىنسەن

Japonca: 

さ,あなたの杖を投げなさい。」するとかれはそれが蛇のように動くのを見て,踵を返して逃げ出し,後ろも振り向かなかった。(その時また声がした)。「ムーサーよ,近寄れ。そして恐れるな。本当にあなたは,堅く守護されている者である。

Arapça (Ürdün): 

«وأن ألق عصاك» فألقاها «فلما رآها تهتز» تتحرك «كأنها جان» وهي الحية الصغيرة من سرعة حركتها «ولَّى مدبرا» هاربا منها «ولم يعقب» أي يرجع فنودي «يا موسى أقبل ولا تخف إنك من الآمنين».

Hintçe: 

और यह (भी आवाज़ आयी) कि तुम आपनी छड़ी (ज़मीन पर) डाल दो फिर जब (डाल दिया तो) देखा कि वह इस तरह बल खा रही है कि गोया वह (ज़िन्दा) अजदहा है तो पीठ फेरके भागे और पीछे मुड़कर भी न देखा (तो हमने फरमाया) ऐ मूसा आगे आओ और डरो नहीं तुम पर हर तरह अमन व अमान में हो

Tayca: 

และจงโยนไม้เท้าของเจ้า” เมื่อเขาเห็นมันเคลื่อนไหวคล้ายกับงู เขาก็ผินหลังกลับและไม่กลับมามองอีก “โอ้มูซาเอ๋ย !จงเข้าไปใกล้เถิดและอย่าหวาดกลัว แท้จริงเจ้าอยู่ในหมู่ผู้ปลอดภัย”

İbranice: 

זרוק את מקלך,'! וכשראה משה כי מקלו מתנועע כאילו הוא נחש, הוא ברח ולא הסתכל מפחד. (ונקרא לו שוב:) 'הוי, משה! התקרב הנה ואל תפחד כי אתה מהבטוחים מכול רעה

Hırvatça: 

I baci svoj štap!" I kad je vidje da se tresući kreće, kao da je to džann-zmija, on okrenut leđima uzmače i ne osvrnu se. "O Musa, priđi i ne boj se! Ti si od onih sigurnih!

Rumence: 

Aruncă-ţi toiagul!” Când Moise îl văzu scuturându-se precum ginni, o rupse la fugă fără să se mai întoarcă. “O, Moise! Apropie-te, nu-ţi fie teamă! Tu eşti dintre cei care vor cunoaşte tihna.

Transliteration: 

Waan alqi AAasaka falamma raaha tahtazzu kaannaha jannun walla mudbiran walam yuAAaqqib ya moosa aqbil wala takhaf innaka mina alamineena

Türkçe: 

"Asanı at!" Asanın çevik bir yılan gibi titreyip kıvrıldığını görünce gerisin geri döndü; arkaya bile bakmadı. "Geri dön ey Mûsa, korkma! Güven içinde olanlardansın."

Sahih International: 

And [he was told], "Throw down your staff." But when he saw it writhing as if it was a snake, he turned in flight and did not return. [Allah said], "O Moses, approach and fear not. Indeed, you are of the secure.

İngilizce: 

Now do thou throw thy rod! but when he saw it moving (of its own accord) as if it had been a snake, he turned back in retreat, and retraced not his steps: O Moses!" (It was said), "Draw near, and fear not: for thou art of those who are secure.

Azerbaycanca: 

Əsanı (yerə) at!” (Musa əsanı yerə atdı). O əsanın ilan kimi qıvrıldığını gördükdə dönüb qaçdı, heç dala da baxmadı. (Biz ona belə buyurduq: ) “Ya Musa! Bəri gəl, qorxma! Sən əmin-amanlıq içindəsən!

Süleyman Ateş: 

Asanı at! (Musa attığı kocaman) asa'sının küçük bir yılan gibi titreş(ip hareket et)tiğini görünce (korkudan) öyle dönüp kaçtı (ki) arkasına bile bakmadı: "Ey Musa, dön, korkma, sen güvende olanlardansın."

Diyanet Vakfı: 

Ve "Asanı at!" (denildi). Musa (attığı) asayı yılan gibi deprenir görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Beri gel, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansın" (buyuruldu).

Erhan Aktaş: 

“Asânı yere bırak!” Onun yılan gibi hareket ettiğini görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. “Ey Mûsâ, dön! Korkma, güvende olanlardansın.”

Kral Fahd: 

Ve «Asânı at!» (denildi). Musa (attığı) asâyı yılan gibi deprenir görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. «Ey Musa! Beri gel, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansın» (buyuruldu).

Hasan Basri Çantay: 

28:30

Muhammed Esed: 

Ve (sonra Allah, o´na:) "Asanı yere bırak!" (dedi). Fakat, Musa, asasının yılan gibi hızla hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Ve Allah, o´na:) "Ey Musa!" (dedi,) "(Geri dön), yaklaş, korkma! Çünkü sen (bu dünyada da, öte dünyada da) güvenlik içinde olan kimselerdensin!"

Gültekin Onan: 

&quot

Ali Fikri Yavuz: 

Ve Asâ’nı (elinden yere) bırak.” (Asâ’yı bıraktıktan sonra) onu, çevik bir yılan gibi hareket ediyor görünce dönüb kaçtı, ona bakmadı bile. (Mûsa’ya şöyle dendi): “- Ey Mûsa! Yüzünü dön ve korkma, çünkü sen emniyyette olanlardansın.

Portekizce: 

Arroja teu cajado! E quando o viu agitar-se como uma serpente, virou-se em fuga, sem se voltar. (Foi-lhe dito): ÓMoisés, aproxima-te e não temas, porque és um dos que estão a salvo.

İsveççe: 

Och [Han sade]: "Kasta din stav!" Och när Moses såg den röra sig kvickt, som om den hade varit en orm, vände han sig om och ville fly därifrån. [Men Gud talade på nytt och sade:] "Närma dig, Moses, och känn ingen fruktan! Du är en av dem som är skyddade [mot all fara]!

Farsça: 

و عصایت را بیفکن. پس وقتی آن را دید که تند و سریع حرکت می کند، گویا ماری باریک و تیزرو است، پشت کنان گریخت و به پشت سر برنگشت. [ندا آمد:] ای موسی! پیش آی و مترس، بی تردید تو [از آسیب و گزند آن] در امانی،

Kürtçe: 

(وە بانگی کرا) کە گۆچانەکەت فڕێدە ئەمجا کاتێك موسا ئەو (گۆچانە)ی بینی وەک تیرەمار دەجووڵێ بە پەلە پشتی تێکرد و ڕایکرد و نەگەڕایەوە سەری (خوا فەرمووی) ئەی موسا وەرە پێش و مەترسە بەڕاستی تۆ لەو کەسانەی بێ با و بێ ترسن

Özbekçe: 

Ва асонгни ташла», деб нидо қилинди. Қачонки унинг катта илон каби қимирлаётганини кўргач, қарамасдан ортга қочди. «Эй Мусо, бери кел, қўрқма, албатта, сен омонликдагилардансан» (дейилди). (Бу ҳол ҳақиқатда ажойиб эди. Бепоён саҳродаги тоғнинг ўнг томонида, муборак бир жойда Аллоҳ таоло фариштани ҳам ўртага қўймай, Мусога алайҳиссалом бевосита ўзи нидо қилмоқда. Бу жой ҳақиқатда ҳам муборак бир жой эди. Бу пайт, шубҳасиз, муборак бир пайт эди. Бу нидо ҳақиқатда ҳам муборак бир нидо эди.)

Malayca: 

"Dan (sekarang) campakkanlah tongkatmu". (Ia pun mencampaknya), maka apabila ia melihat tongkatnya itu (menjadi seekor ular besar) bergerak cepat tangkas, seolah-olah seekor ular kecil, berpalinglah ia melarikan diri dan tidak menoleh lagi. (Lalu ia diseru): "Wahai Musa, datanglah kemari dan janganlah engkau takut. Sesungguhnya engkau dari orang-orang yang beroleh aman.

Arnavutça: 

Dhe, hudhe shkopin tënd!” Kur e hodhi atë dhe e pa se po lëvizë shpejt, sikur të ishte gjarpër, u zmbraps me të shpejtë e nuk u kthye (të shikojë pas). “O Musa! Afrohu dhe mos u friko! Me të vërtetë, ti je nga ata, që janë të mbrojtur.

Bulgarca: 

Хвърли тоягата си!” И когато я видя да се вие като змия, той се обърна и побягна, без да поглежда назад. “О, Муса, приближи се и не се плаши! Ти си в безопасност.

Sırpça: 

Баци штап свој!” И кад виде да се попут хитре змије креће, он узмаче и не врати се. “О Мојсије, приђи и не бој се, сигурно ти се никакво зло догодити неће!

Çekçe: 

hoď hůl svou!' Když Mojžíš spatřil, že hůl se svíjí jako had, otočil se zády a již se neobrátil. 'Mojžíši, přistup blíže a neboj se, neboť jsi z těch, kdož jsou v bezpečí!

Urduca: 

اور (حکم دیا گیا کہ) پھینک دے اپنی لاٹھی جونہی کہ موسیٰؑ نے دیکھا کہ وہ لاٹھی سانپ کی طرح بل کھا رہی ہے تو وہ پیٹھ پھیر کر بھاگا اور اس نے مڑ کر بھی نہ دیکھا (ارشاد ہوا) "موسیٰؑ، پلٹ آ اور خوف نہ کر، تو بالکل محفوظ ہے

Tacikçe: 

Асоятро бипарто! Чун дидаш, ки монанди море меҷунбад, гурезон бозгашт ва ба ақиб нанигарист. «Эй Мӯсо, пеш ою матарс. Ту дар амон ҳастӣ.

Tatarca: 

Янә таягыңны ташла", – дип. Муса таягының елан булып хәрәкәтләнгәнен күргәч, куркып артка китте, таягына якын килмәде." Ий Муса, курыкма, таягыңа якын кил, тәхкыйк син куркынычлардан котылучылардансың.

Endonezyaca: 

dan lemparkanlah tongkatmu. Maka tatkala (tongkat itu menjadi ular dan) Musa melihatnya bergerak-gerak seolah-olah dia seekor ular yang gesit, larilah ia berbalik ke belakang tanpa menoleh. (Kemudian Musa diseru): "Hai Musa datanglah kepada-Ku dan janganlah kamu takut. Sesungguhnya kamu termasuk orang-orang yang aman.

Amharca: 

«በትርህንም ጣል» (ተባለ)፡፡ እንደ ትንሽ እባብ ስትስለከለክ ባያትም ጊዜ ወደ ኋላ ዞሮ ሸሸ፤ አልተመለሰምም፡፡ «ሙሳ ሆይ! ተመለስ አትፍራም፤ አንተ ከጥብቆቹ ነህና» (ተባለም)፡፡

Tamilce: 

“இன்னும், உமது கைத்தடியை எறிவீராக!” ஆக, அது ஒரு பெரிய பாம்பைப் போன்று நெளிவதாக அவர் பார்த்தபோது புறமுதுகிட்டவராக திரும்பி ஓடினார். (பயத்தால்) அவர் (திரும்பி) பார்க்கவில்லை. “மூஸாவே! முன்னே வருவீராக! பயப்படாதீர்! நிச்சயமாக (பயப்படுகின்ற அனைத்திலிருந்தும்) நீர் பாதுகாப்பு பெற்றவர்களில் உள்ளவர்.”

Korece: 

너의 지팡이를 던져보라 하는 소리가 들렸더라 그때 그것이 마치 뱀처럼 움직이는 것을 보았 으매 뒤로 돌아보지 아니하니 모 세야 앞으로 나오라 그리고 두려 워 하지 말라 실로 너는 믿는자 중에 있노라

Vietnamca: 

“Ngươi hãy ném chiếc gậy của Ngươi xuống.” (Musa liền ném chiếc gậy của mình xuống), khi thấy nó động đậy giống như một con rắn thì Y quay lưng bỏ chạy không dám nhìn lại đằng sau. (Allah phán bảo): “Này Musa, ngươi hãy bước đến gần và chớ sợ, chắc chắn Ngươi an toàn.”