Arapça:
فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفًا يَتَرَقَّبُ ۖ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Çeviriyazı:
feḫarace minhâ ḫâifey yeteraḳḳab. ḳâle rabbi neccinî mine-lḳavmi-żżâlimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi.
Diyanet İşleri:
Musa, korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalim milletten kurtar" dedi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Musa, korkarak, çekinip gözetleyerek şehirden çıktı ve Rabbim dedi, sen beni zalim topluluktan kurtar.
Şaban Piriş:
Bunun üzerine korku içinde etrafını gözetleyerek oradan çıkıp gitti. Rabbim, dedi. Beni zalim kavimden kurtar.
Edip Yüksel:
Korku içinde, çevreyi kollayarak oradan kaçtı. "Rabbim, beni şu zalim toplumdan kurtar," dedi.
Ali Bulaç:
Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar" dedi.
Suat Yıldırım:
Hemen oradan ayrılıp, hep etrafını kontrol ederek endişe içinde şehirden çıktı ve:“Şu zalimler güruhunun elinden beni halas eyle ya Rabbî!” diye yalvardı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bunun üzerine (Hazreti Mûsa da) oradan korkar ve gözetir olarak çıktı. «Yarabbi! beni o zalimlerden olan kavimden necâta erdir» dedi.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine Mûsa, oradan korka korka çıktı. Her yanı gözlüyordu. Şöyle yakardı: "Rabbim, beni şu zalimler topluluğundan kurtar!"
Bekir Sadak:
Kadinlarin babasi: «Bana sekiz yil calismana karsilik bu iki kizimdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eger on yila tamamlarsan o senden bir lutuf olur. Ama sana agirlik vermek istemem. Insallah beni iyi kimselerden bulacaksin» dedi.
İbni Kesir:
Bunun üzerine korku içinde gözetleyerek oradan çıktı ve: Rabbım
Adem Uğur:
Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. "
İskender Ali Mihr:
Böylece oradan korkuyla (etrafını) gözleyerek çıktı: "
Celal Yıldırım:
Bu haber üzerine Musâ, korku içinde etrafı gözeterek çıktı (da şehirden uzaklaştı): «Ey Rabbim! Beni şu zâlim milletten kurtar» dedi.
Tefhim ul Kuran:
Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: «Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar» dedi.
Fransızca:
Il sortit de là, craintif, regardant autour de lui. Il dit : "Seigneur, sauve-moi de [ce] peuple injuste ! ".
İspanyolca:
Y salió de ella, temeroso, cauto. «¡Señor!», dijo: «¿Sálvame del pueblo impío!»
İtalyanca:
Uscì dalla città, timoroso e guardingo. Disse: «Signore, salvami da questo popolo ingiusto».
Almanca:
Dann ging er von ihr heraus angsterfüllt und beobachtete, er sagte: "Mein HERR! Errette mich vor den unrecht-begehenden Leuten!"
Çince:
他就从城里战战兢兢地逃出来了,他说:我的主啊!求你使我脱离不义的民众。
Hollandaca:
Daarom verliet hij de stad in groote vrees, dan eens naar dezen, dan weder naar genen weg ziende, of men hem ook vervolgde. En hij zeide: O Heer! verlos mij van de onrechtvaardigen.
Rusça:
Муса (Моисей) покинул город, оглядываясь со страхом, и сказал: "Господи! Спаси меня от несправедливых людей!"
Somalice:
Wuuna ka Baxay (Magaaladii) Isagoo Cabsan oo Filan (waxyeello) wuxuuna yidhi Eebow iga Kori Qoomka Daalimiinta ah.
Swahilice:
Basi akatoka, naye ana khofu, akiangalia huku na huku. Akasema: Mola wangu Mlezi! Niokoe na watu madhaalimu.
Uygurca:
مۇسا قورقۇنچ ئىچىدە ئەتراپقا باققان ھالدا شەھەردىن چىقتى، ئۇ: «ئى پەرۋەردىگارىم! مېنى زالىم قەۋمدىن قۇتقۇزغىن» دېدى
Japonca:
それでかれは,恐れながら(あたりを)見回し,そこから逃げ出し,(祈って)「不義の民からわたしを御救い下さい。」と言った。
Arapça (Ürdün):
«فخرج منها خائفاً يترقب» لحوق طالب أو غوث الله إياه «قال رب نجني من القوم الظالمين» قوم فرعون.
Hintçe:
मै तुमसे ख़ैरख्वाहाना (भलाइ के लिए) कहता हूँ ग़रज़ मूसा वहाँ से उम्मीद व बीम की हालत में निकल खडे हुए और (बारगाहे ख़ुदा में) अर्ज़ की परवरदिगार मुझे ज़ालिम लोगों (के हाथ) से नजात दे
Tayca:
ดังนั้น เขาจึงออกจากเมืองนั้นในสภาพหวาดกลัวว่าจะเกิดภัย เขากล่าวว่า “ข้าแต่พระเจ้าของข้าพระองค์ โปรดช่วยข้าพระองค์ให้รอดพ้นจากหมู่ผู้อธรรม”
İbranice:
ואז עזב משה את העיר בפחד וזהירות, ואמר: 'ריבוני! חלצני מן האנשים המקפחים
Hırvatça:
I Musa uplašen iziđe iz grada, obzirući se. "Gospodaru moj", reče, "spasi me naroda zulumćarskog."
Rumence:
Moise a ieşit din cetate temător şi pândind. El spuse: “Domnul meu! Mântuieşte-mă de acest popor nedrept!”
Transliteration:
Fakharaja minha khaifan yataraqqabu qala rabbi najjinee mina alqawmi alththalimeena
Türkçe:
Bunun üzerine Mûsa, oradan korka korka çıktı. Her yanı gözlüyordu. Şöyle yakardı: "Rabbim, beni şu zalimler topluluğundan kurtar!"
Sahih International:
So he left it, fearful and anticipating [apprehension]. He said, "My Lord, save me from the wrongdoing people."
İngilizce:
He therefore got away therefrom, looking about, in a state of fear. He prayed "O my Lord! save me from people given to wrong-doing."
Azerbaycanca:
(Musa) qorxu içində (ətrafına) göz qoya-qoya oradan (şəhərdən) çıxıb: “Ey Rəbbim! Məni bu zalım tayfanın əlindən qurtar!” – dedi.
Süleyman Ateş:
(Musa, etrafı) kollayarak, korka, korka oradan çıktı: "Rabbim, beni şu zalim kavimden kurtar!" dedi.
Diyanet Vakfı:
Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi.
Erhan Aktaş:
Bunun üzerine korku içinde etrafı kollayarak oradan ayrıldı: “Rabb’im! Beni bu zâlim halktan kurtar.” dedi.
Kral Fahd:
Musa korka korka, (etrafı) gözetleyerek oradan çıktı. «Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar» dedi.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine (Musa) korkarak (ve etrafı) gözetleyerek oradan çıkdı. «Rabbim, dedi, beni o zaalimler güruhundan kurtar».
Muhammed Esed:
Bunun üzerine (Musa) korku içinde çevresine bakınarak ve "Ey Rabbim, zalimlere karşı beni koru!" diye dua ederek oradan uzaklaştı.
Gültekin Onan:
Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: "
Ali Fikri Yavuz:
Mûsa korkarak ve sağı solu gözetliyerek hemen şehirden çıktı
Portekizce:
Saiu então de lá, temeroso e receoso; disse: Ó Senhor meu, salva-me dos iníquos.
İsveççe:
Då lämnade han [staden], orolig och på sin vakt [mot varje fara]. [Och] han bad: "Herre, rädda mig från detta orättfärdiga folk!"
Farsça:
پس موسی ترسان و نگران در حالی که [حوادث تلخی را] انتظار می کشید از شهر بیرون رفت، [در آن حال] گفت: پروردگارا! مرا از این مردم ستمکار نجات بده.
Kürtçe:
ئەویش لەشار دەرچوو بەترسەوە چاوەڕوانی دەکرد (پێی بزانن و بیگرن) (موسا) ووتی ئەی پەروەردگارم ڕزگارم بکە لەم کۆمەڵە ستەمکارە
Özbekçe:
Бас, хавфсираб, аланглаган ҳолда у ердан: «Эй Роббим, менга золим қавмлардан нажот бергин», деб чиқди.
Malayca:
Musa pun keluarlah dari negeri itu dalam keadaan cemas sambil memerhatikan (berita mengenai dirinya) serta berdoa dengan berkata: "Wahai Tuhanku, selamatkanlah daku dari kaum yang zalim ".
Arnavutça:
E, doli prej tij (Egjiptit) i frikësuar, duke pritur se ç’do të ndodhë. Tha (Musai): “O Zoti im, më shpëto prej populli zullumqarë!”
Bulgarca:
И излезе оттам страхувайки се, дебнешком. Рече: “Господи, спаси ме от хората-угнетители!”
Sırpça:
И Мојсије изађе из града, преплашен, ишчекујући шта ће да се деси. “Господару мој”, рече, “спаси ме народа који не верује!”
Çekçe:
I odešel z města pln strachu a ve střehu a řekl: 'Pane můj, zachraň mne před tímto lidem nespravedlivým!'
Urduca:
یہ خبر سنتے ہی موسیٰؑ ڈرتا اور سہمتا نکل کھڑا ہوا اور اس نے دعا کی کہ "اے میرے رب، مجھے ظالموں سے بچا"
Tacikçe:
Тарсону нигарон аз шаҳр берун шуд. Гуфт: «Эй Парвардигори ман, маро аз ситамкорон наҷот деҳ!»
Tatarca:
Артымнан куа чыгарлар, дип, курка-курка Муса шәһәрдән чыкты: "Ий Раббым, мине Фиргауннең залим кавеменнән коткар", – диде.
Endonezyaca:
Maka keluarlah Musa dari kota itu dengan rasa takut menunggu-nunggu dengan khawatir, dia berdoa: "Ya Tuhanku, selamatkanlah aku dari orang-orang yang zalim itu".
Amharca:
የፈራና የሚጠባበቅ ሆኖም ከእርሷ ወጣ፡፡ «ጌታዬ ሆይ! ከበደለኞቹ ሕዝቦች አድነኝ» አለ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர் (தனது குற்றத்தின் தண்டனையை) பயந்தவராக (தன்னைத் துரத்தி பிடிக்க வருபவர்களை) கண்காணித்தவராக அதிலிருந்து வெளியேறினார். அவர் கூறினார்: “என் இறைவா! அநியாயக்கார மக்களிடமிருந்து என்னை காப்பாற்று!”
Korece:
그는 두려움으로 주위를 살 피며 그곳으로부터 나가며 말하였 더라 주여 이 사악한 백성들로부 터 저를 구하여 주소서
Vietnamca:
(Nghe xong, Musa) liền rời bỏ chỗ đó, Y vừa lo sợ vừa ngó chừng đề phòng (đám lính của Pha-ra-ông). Y cầu nguyện: “Lạy Thượng Đế của bề tôi, xin Ngài cứu bề tôi khỏi đám người làm điều sai quấy bất công kia!”
Ayet Linkleri: