Arapça:
وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Çeviriyazı:
veliya`leme-lleẕîne ûtü-l`ilme ennehü-lḥaḳḳu mir rabbike feyü'minû bihî fetuḫbiṭa lehû ḳulûbühüm. veinne-llâhe lehâdi-lleẕîne âmenû ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur'ân'ın şüphesiz Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygı duysun. Çünkü Allah, iman edenleri doğru yola eriştirir.
Diyanet İşleri:
Bu, kendilerine ilim verilenlerin Kuran'ın, senin Rabbin'den bir gerçek olduğunu bilip de ona inanmaları ve gönüllerini bağlamaları içindir. Allah inananları şüphesiz doğru yola eriştirir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
- Bir de bu suretle kendilerine bilgi verilenler, bilirler ki Kur'an, Rabbinden gelen bir gerçektir ve artık inanırlar ona, gönülleri, onunla tevazuya erişir ve şüphe yok ki Allah, inananları elbette doğru yola sevk eder.
Şaban Piriş:
Bir de, kendilerine ilim verilenlerin, onun, Rabbinden gelen gerçek bir vahiy olduğunu bilip, ona iman etmeleri ve kalplerinin onunla yatışması içindir. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola iletir.
Edip Yüksel:
Bu durum, aynı zamanda, kendilerine bilgi verilmiş olanların bunun Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu anlamalarını sağlar. Böylece kalpleri onu benimser ve iman ederler. ALLAH, elbette, inananları doğru yola ulaştırır.
Ali Bulaç:
(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kur'an'ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri için; böylelikle ona iman etsinler ve kalpleri ona tatmin bulmuş olarak bağlansın. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola yöneltir.
Suat Yıldırım:
Ve yine, ilimden nasibi olanların bu Kur'ân’ın senin Rabbin tarafından gönderilen gerçeğin ta kendisi olduğunu iyice anlayıp da onu bütün kalpleriyle tasdik edip gönülden tazim ederek bağlanmaları içindir. Elbette Allah iman edenleri dosdoğru yola, isabetli tutuma yöneltir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve bir de kendilerine ilim verilmiş olanların bilmesi içindir ki, şüphesiz o, (Kur´an) Rabbin tarafından (gelmiş) bir hakikattır. Artık ona imân etsinler de onun için kalplerine bir itminan husûle gelmiş olsun. Ve şüphe yok ki Allah, imân edenleri elbette müstakim bir yola hidâyet edicidir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerine ilim verilenler onun, senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır.
Bekir Sadak:
Bu boyledir
İbni Kesir:
Bir de bu, kendilerine ilim verilenlerin onun, Rabbından gelme bir gerçek olduğunu bilip inanmaları ve gönüllerini ona bağlamaları içindir. Muhakkak ki Allah
Adem Uğur:
Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun (Kur´an´ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir.
İskender Ali Mihr:
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, Velî Resûl´ün, Nebî Resûl´ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O´na îmân etmeleri, onların kalplerinin O´nu (Allah´ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah´a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm´e hidayet edendir.
Celal Yıldırım:
Ve bir de kendilerine ilim verilenlerin, onun (Kur´ân´ın) senin Rabbından hakk olarak (indirildiğini) bilmeleri ve böylece ona inanıp kalbleri de ona saygı duyarak bağlanması içindir. Hem şüphesiz ki Allah, imân edenleri doğru yola iletendir.
Tefhim ul Kuran:
(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kur´an´ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri için
Fransızca:
Et afin que ceux à qui le savoir a été donné sachent que (le Coran) est en effet, la Vérité venant de ton Seigneur, qu'ils y croient alors, et que leurs coeurs s'y soumettent en toute humilité. Allah guide certes vers le droit chemin ceux qui croient.
İspanyolca:
y para que sepan quienes han recibido la Ciencia que esto es la Verdad venida de tu Señor, para que crean en ella y se humille ante ella su corazón. En verdad, Alá dirige a los creyentes a una vía recta.
İtalyanca:
Coloro che [invece] hanno ricevuto la scienza sanno che questa è la Verità che viene dal tuo Signore, credono in essa e i loro cuori vi si sottomettono umilmente. In verità Allah dirige sulla retta via coloro che credono.
Almanca:
Und damit diejenigen, denen das Wissen zuteil wurde, wissen, daß er (der Quran) doch die Wahrheit von deinem HERRN ist, um den Iman an ihn zu verinnerlichen und ihre Herzen sich ihm gegenüber zu ergeben. Und gewiß, ALLAH ist zweifellos Der Rechtleitende derjenigen, die den Iman verinnerlichten, zu einem geradlinigen Weg.
Çince:
(他这样做)以便有学识者知道那是从你的主降示的真理,因为他们信仰它,而他们对他心怀谦逊。真主必定要反信道者引上正路。
Hollandaca:
Opdat zij wien verstand werd geschonken, zouden mogen weten, dat dit boek de waarheid van hunnen Heer is en zij daarin zouden gelooven, en opdat hunne harten daarop zouden vertrouwen; want waarlijk, God is de leider op den rechten weg van hen die gelooven.
Rusça:
Пусть знают те, кому даровано знание, что это - истина от твоего Господа, чтобы они могли уверовать в него, а их сердца могли смиренно покориться ему. Воистину, Аллах наставляет верующих на прямой путь.
Somalice:
inay Ogaadaan kuwa Cilmiga la siiyey «Mu'miniintu» innu yahay Xaq Eebe ka yimid (Quraanka) oy Rumeeyaan, oy u Khushuucdo Dartiis Quluubtoodu Eebana wuu ku hanuunin kuwa Rumeeyey (xaqa) Jid Toosan.
Swahilice:
Na ili walio pewa ilimu wajue kuwa hayo ni Haki itokayo kwa Mola wako Mlezi na waamini, na zipate kutua nyoyo zao. Na hakika Mwenyezi Mungu ndiye anaye waongoa wenye kuamini kwenye Njia Iliyo Nyooka.
Uygurca:
(اﷲ تائالانىڭ مۇنداق قىلىشى) ئىلىم ئەھلىلىرىنىڭ قۇرئاننىڭ پەرۋەردىگارىڭ تەرىپىدىن كەلگەن ھەقىقەت ئىكەنلىكىنى بىلىشلىرى، شۇنىڭ ئۈچۈندۇر. اﷲ مۆمىنلەرنى ھەقىقەتەن توغرا يولغا باشلىغۇچىدۇر
Japonca:
また知識を与えられている者たちは,この(クルアーン)があなたの主からの真理であることを知り,心を謙虚にしてそれを信じる。本当にアッラーは,信仰する者たちを正しい道に導かれる方である。
Arapça (Ürdün):
«وليعلم الذين أوتوا العلم» التوحيد والقرآن «أنه» أي القرآن «الحق من ربك فيؤمنوا به فتخبت» نطمئن «له قلوبهم وإن الله لهاد الذين آمنوا إلى صراط» طريق «مستقيم» أي دين الإسلام.
Hintçe:
और (इसलिए भी) ताकि जिन लोगों को (कुतूबे समावी का) इल्म अता हुआ है वह जान लें कि ये (वही) बेशक तुम्हारे परवरदिगार की तरफ से ठीक ठीक (नाज़िल) हुईहै फिर (ये ख्याल करके) इस पर वह लोग ईमान लाए फिर उनके दिल खुदा के सामने आजिज़ी करें और इसमें तो शक ही नहीं कि जिन लोगों ने ईमान कुबूल किया उनकी खुदा सीधी राह तक पहुँचा देता है
Tayca:
และเพื่อบรรดาผู้รู้จะตระหนักว่า แท้จริงอัลกุรอาน นั้นคือสัจธรรมจากพระเจ้าของเจ้า เพื่อพวกเขาจะได้ศรัทธาต่อมัน (อัลกุรอาน) แล้วจิตใจของพวกเขาจะได้นอบน้อมต่อมัน (อัลกุรอาน) และแท้จริงอัลลอฮ์ทรงเเป็นผู้ชี้แนะบรรดาผู้ศรัทธาสู่แนวทางอันเที่ยงตรง
İbranice:
למען יידעו אלה בתוך שהדעת ניתנה להם כי הוא (הקוראן) הצדק מעם ריבונך, ולכן, יאמינו בו, ולבבותיהם ייכנעו לו, כי אלוהים מדריך את אלה אשר האמינו בו לדרך הישר
Hırvatça:
i da bi oni koji su znanjem obdareni spoznali da je Kur 'an Istina od Gospodara tvoga, pa u njega povjerovali i da mu srca njihova budu ponizna. Zaista je onima koji vjeruju Allah Uputitelj na Pravi put.
Rumence:
Cei cărora le-a fost dăruită ştiinţa recunosc că acesta este Adevărul de la Domnul tău, ei cred în El şi inimile lor se smeresc înaintea Lui. Dumnezeu îi călăuzeşte pe cei care cred pe Calea cea Dreaptă.
Transliteration:
WaliyaAAlama allatheena ootoo alAAilma annahu alhaqqu min rabbika fayuminoo bihi fatukhbita lahu quloobuhum wainna Allaha lahadi allatheena amanoo ila siratin mustaqeemin
Türkçe:
Kendilerine ilim verilenler onun, senin Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır.
Sahih International:
And so those who were given knowledge may know that it is the truth from your Lord and [therefore] believe in it, and their hearts humbly submit to it. And indeed is Allah the Guide of those who have believed to a straight path.
İngilizce:
And that those on whom knowledge has been bestowed may learn that the (Qur'an) is the Truth from thy Lord, and that they may believe therein, and their hearts may be made humbly (open) to it: for verily Allah is the Guide of those who believe, to the Straight Way.
Azerbaycanca:
Və elm verilən kəslər də bilsinlər ki, haqq (Qur’an) sənin Rəbbindəndir. Artıq ona inansınlar və ürəkləri ondan arxayın olsun. Şübhəsiz ki, Allah iman gətirənləri doğru yola yönəldər!
Süleyman Ateş:
Ve kendilerine ilim verilmiş olanlar da o(Kur'a)nın, Rabbinden (gelen) gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar; böylece kalbleri ona saygı duysun. Şüphesiz Allah, inananları mutlaka doğru yola iletir.
Diyanet Vakfı:
Bir de, kendilerine ilim verilenler., onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir.
Erhan Aktaş:
İlim(1) verilen kimselerin(2), onun(3) Rabb’inden gelen bir gerçek olduğunu bilmeleri, ona îmân etmeleri ve kalplerinin tatmin olması içindir. Allah, Îmân Edenler’e dosdoğru yolu gösterendir.
Kral Fahd:
Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun (Kur'an'ın) hakikaten Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona inansınlar, bu sayede kalpleri huzur ve tatmine kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle dosdoğru bir yola yöneltir.
Hasan Basri Çantay:
Bir de bu, kendilerine ilim verilenlerin onun (Kur´ânın) muhakkak Rabbinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilib de ona (tam) îman etmeleri ve kalblerinden tam bir itmi´nan haasıl olması içindir. Şübhesiz ki Allah, (o suretle) îman edenleri doğru bir yola iletir.
Muhammed Esed:
Ve (yine, Allah´ın Şeytan´ın bu çabalarını boşa çıkarması,) doğru bilgiden nasibi olanların bu ilahi mesajın senin Rabbinden ulaşan katıksız gerçek olduğunu kavramaları, O´na inanmaları ve bütün kalpleriyle O´na bağlanıp boyun eğmeleri içindir. Çünkü gerçekten de, Allah imana erişenleri dosdoğru bir yola yöneltir.
Gültekin Onan:
(Bir de) Kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Kuran´ın) hiç tartışmasız rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri için
Ali Fikri Yavuz:
Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar, Kur’an’ın muhakkak Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalbleri ona saygı duysun. Çünkü Allah, iman edenleri, doğru bir yola (islâm dinine) iletir.
Portekizce:
Quanto àqueles que receberam a ciência, saibam que ele (o Alcorão) é a verdade do teu Senhor; que creiam nele e queseus corações se humilhem ante ele, porque Deus guia os fiéis até à senda reta.
İsveççe:
Och [det sker] för att de som har fått del av kunskap skall veta att denna [heliga Skrift] är sanningen från din Herre och tro på den och för att deras hjärtan skall ta emot den med ödmjukhet. Gud leder helt visst dem som har tro till en rak väg;
Farsça:
و [نیز برای این است] تا کسانی که دانش و آگاهی [دینی] به آنان عطا شده بدانند که [محو شدن و نابودی القائات شیطان و استوار شدن آیات] از سوی پروردگارت حق است، پس به آن ایمان آورند و دل هایشان برای آن رام و فروتن شود؛ و قطعاً خدا هدایت کننده اهل ایمان به سوی راهی راست است.
Kürtçe:
وە بۆ ئەوە بزانن ئەو کەسانەی کە زانیاریان پێـدراوە بێگومان ئەم (قورئانه) ڕاستیەکە لە لایەن پەروەردگارتەوە تا باوەڕی پێ بھێنن (وبەردەوام بن لەسەری) وە دڵەکانیان ملکەچ و بەئارام بێت بۆ ئەو (خوا) وە بێگومان خوا ھیدایەتدەری ئەو کەسانەیە کە باوەڕیان ھێناوە بۆ سەر ڕێگای ڕاست
Özbekçe:
Илм берилганлар у(Қуръон) Роббингдан келган ҳақ эканини билишлари, унга иймон келтиришлари ва қалблари унга боғланиб, таскин топиши учундир. Албатта, Аллоҳ иймон келтирганларни тўғри йўлга ҳидоят қилгувчидир.
Malayca:
Dan juga supaya orang-orang yang beroleh ilmu mengetahui bahawa ayat-ayat keterangan itu benar dari Tuhanmu, lalu mereka beriman kepadanya, sehingga tunduk taatlah hati mereka mematuhinya; dan sesungguhnya Allah sentiasa memimpin orang-orang yang beriman ke jalan yang lurus.
Arnavutça:
dhe (Perëndia don që) të dinë ata, të cilëve u është dhënë dijenia, se ai (Kur’ani), është e Vërteta nga Zoti yt, e që ta besojnë atë dhe që zemrat e tyre të priren në të. Me të vërtetë, Perëndia i udhëzon besimtarët në rrugën e drejtë.
Bulgarca:
и за да узнаят дарените със знанието, че този [Коран] е истината от твоя Господ, и да вярват в него, и сърцата им да се смирят пред него. Аллах напътва вярващите към правия път.
Sırpça:
И да би они који су знањем обдарени спознали да је Кур'ан Истина од твог Господара, па у њега поверовали и да према Аллаху срца њихова буду понизна. Заиста оне који верују Аллах упућује на Прави пут.
Çekçe:
a aby ti, jimž dostalo se vědění, poznali, že to je pravda od Pána tvého, a uvěřili v ni a pokořila se před ní srdce jejich. Bůh zajisté povede ty, kdož uvěřili, ke stezce přímé.
Urduca:
اور علم سے بہرہ مند لوگ جان لیں کہ یہ حق ہے تیرے رب کی طرف سے اور وہ اس پر ایمان لے آئیں اور ان کے دل اس کے آگے جھک جائیں، یقیناً اللہ ایمان لانے والوں کو ہمیشہ سیدھا راستہ دکھا دیتا ہے
Tacikçe:
Ва то донишёфтагон бидонанд, ки Қуръон ба ростӣ аз ҷониби Парвардигори туст ва ба он имон биёваранд ва дилҳояшон ба он ором гирад. Ва Худо касонеро, ки имон овардаанд, ба роҳи рост ҳидоят мекунад.
Tatarca:
Чын белем ияләре Коръәнне Раббыңнан иңгән хак китап дип белсеннәр өчен, ягъни алар Коръәннең хаклыгын белеп шайтан юлына кермәсләр вә Коръән юлыннан чыкмаслар, Коръәннең һәр сүзенә ышанырлар вә күңелләре Коръәнгә мәхәббәт итәр, иман китереп Коръән белән гамәл кылган кешеләрне, әлбәттә, Аллаһ туры юлга күндерүче.
Endonezyaca:
dan agar orang-orang yang telah diberi ilmu, meyakini bahwasanya Al Quran itulah yang hak dari Tuhan-mu lalu mereka beriman dan tunduk hati mereka kepadanya dan sesungguhnya Allah adalah Pemberi Petunjuk bagi orang-orang yang beriman kepada jalan yang lurus.
Amharca:
እነዚያም ዕውቀትን የተሰጡት እርሱ (ቁርኣን) ከጌታህ የኾነ እውነት መኾኑን እንዲያውቁና በእርሱ እንዲያምኑ ልቦቻቸውም ለእርሱ እንዲረኩ (ያጠነክራል)፡፡ አላህም እነዚያን ያመኑትን ወደ ቀጥተኛው መንገድ በእርግጥ መሪ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், முடிவில் (அல்லாஹ்வின் மார்க்க) அறிவு கொடுக்கப்பட்டவர்கள் நிச்சயமாக இது உமது இறைவன் புறத்திலிருந்து நிகழ்ந்த உண்மைதான் என்று அறிந்து அதை நம்பிக்கை கொண்டு அவர்களுடைய உள்ளங்கள் அதற்கு (-அந்த குர்ஆனுக்கு) பணிந்து விடும். நிச்சயமாக அல்லாஹ் நம்பிக்கை கொண்டவர்களை நேரான பாதைக்கு வழிகாட்டக் கூடியவன் ஆவான்.
Korece:
지식을 부여받은 자들은 그 것이 그대 주님으로부터 계시된 진리임을 알게 되리라 그리하여 그들의 마음은 그것에 순종하더라하나님은 믿는 자들을 올바른 길 로 인도하시는 분이시기 때문이라
Vietnamca:
Và để cho những ai có kiến thức biết rằng (Qur’an) là Chân Lý từ nơi Thượng Đế của Ngươi, để họ có đức tin nơi Nó và để trái tim của họ khiêm tốn trước Nó. Allah chắc chắn sẽ hướng những người có đức tin đến với con đường ngay thẳng (dẫn tới sự hài lòng của Ngài).
Ayet Linkleri: