Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

88

Ayet No: 

2571

Sayfa No: 

329

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ ۚ وَكَذَٰلِكَ نُنجِي الْمُؤْمِنِينَ

Çeviriyazı: 

festecebnâ lehû venecceynâhü mine-lgamm. vekeẕâlike nünci-lmü'minîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz de duasını kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardık. İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız.

Diyanet İşleri: 

Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken duasını kabul etmiştik onun ve gamdan kurtarmıştık onu ve böyle kurtarırız insanları.

Şaban Piriş: 

Onun duasını kabul ettik. Onu kederden kurtardık. İşte müminleri böyle kurtarırız.

Edip Yüksel: 

Yalvarışına karşılık verdik ve onu üzüntüden kurtardık. İnananları işte böyle kurtarırız.

Ali Bulaç: 

Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız.

Suat Yıldırım: 

Onun da duasını kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. İşte Biz müminleri böyle kurtarırız.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık Biz de O´nun duasına icabet ettik de O´nu gamdan kurtardık ve mü´minleri de böylece necâta erdiririz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!

Bekir Sadak: 

inanmis olarak yararli is isleyenin ameli inkar edilmeyecektir. Biz onu yazmaktayiz.

İbni Kesir: 

Biz de onun duasını kabul edip üzüntüden kurtarmıştık. İşte inananları böyle kurtarırız.

Adem Uğur: 

Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.

İskender Ali Mihr: 

Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve onu, gamdan (üzüntüden, kederden) kurtardık. Ve Biz, mü´minleri işte böyle kurtarırız.

Celal Yıldırım: 

Onun duasını kabul ettik de kendisini üzüntü ve sıkıntıdan kurtardık. İşte biz, mü´minleri böyle kurtarırız.

Tefhim ul Kuran: 

Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.

Fransızca: 

Nous l'exauçâmes et le sauvâmes de son angoisse. Et c'est ainsi que Nous sauvons les croyants.

İspanyolca: 

Le escuchamos, pues, y le salvamos de la tribulación. Así es como salvamos a los creyentes.

İtalyanca: 

Gli rispondemmo e lo salvammo dalla disperazione. Così salviamo coloro che credono.

Almanca: 

Dann erhörten WIR ihn und erretteten ihn von der Not. Und solcherart erretten WIR die Mumin.

Çince: 

我就答应他,而拯救他脱离忧患;我这样拯救信道者脱离忧患。

Hollandaca: 

Daarom verhoorden wij hem en bevrijdden hem van droefheid; want zoo bevrijden wij de ware geloovigen.

Rusça: 

Мы ответили на его мольбу и спасли его от печали. Так Мы спасаем верующих.

Somalice: 

Waana Ajiibnay kana Korinay Murugtii, Saasaana u Korinaa Mu'miniinta.

Swahilice: 

Basi tukamwitikia na tukamwokoa kutokana na dhiki. Na hivyo ndivyo tunavyo waokoa Waumini.

Uygurca: 

ئۇنىڭ دۇئاسىنى ئىجابەت قىلدۇق، ئۇنى (بېلىق يۇتقان چاغدىكى) غەمدىن خالاس قىلدۇق، شۇنىڭدەك مۆمىنلەرنى (ئېغىرچىلىقلاردىن) خالاس تاپقۇزىمىز

Japonca: 

それでわれはかれに応え,かれをその苦難から数った。われはこのように,信仰する者を救助するのである。

Arapça (Ürdün): 

«فاستجبنا له ونجيناه من الغم» بتلك الكلمات «وكذلك» كما نجيناه «ننجي المؤمنين» من كربهم إذا استغاثوا بنا داعين.

Hintçe: 

तो हमने उनकी दुआ कुबूल की और उन्हें रंज से नजात दी और हम तो ईमानवालों को यूँ ही नजात दिया करते हैं

Tayca: 

ดังนั้นเราได้ตอบรับการร้องเรียนของเขาและเราได้ช่วยให้เขารอดพ้นจากความทุกข์ระทมและเช่นเดียวกันนี้ เราช่วยบรรดาผู้ศรัทธา

İbranice: 

ונענינו לו וחילצנו אותו מצרה, וכך נציל את המאמינים

Hırvatça: 

Pa mu se odazvasmo i tegobe ga spasismo; eto tako Mi spašavamo vjernike.

Rumence: 

Noi i-am răspuns şi l-am mântuit de mâhnire. Aşa îi mântuim pe credincioşi.

Transliteration: 

Faistajabna lahu wanajjaynahu mina alghammi wakathalika nunjee almumineena

Türkçe: 

Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!

Sahih International: 

So We responded to him and saved him from the distress. And thus do We save the believers.

İngilizce: 

So We listened to him: and delivered him from distress: and thus do We deliver those who have faith.

Azerbaycanca: 

Biz onun (Yunisin) duasını qəbul buyurduq və (balığın qarnından çıxartmaqla) onu qəmdən qurtardıq. Biz mö’minlərə belə nicat veririk!

Süleyman Ateş: 

Biz de onun du'asını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, inananları böyle kurtarırız.

Diyanet Vakfı: 

Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.

Erhan Aktaş: 

Bunun üzerine çağrısına karşılık verdik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte inananları böyle kurtarırız.

Kral Fahd: 

Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.

Hasan Basri Çantay: 

Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan selâmete erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız.

Muhammed Esed: 

Bunun üzerine, Biz de onun bu yakarışına karşılık vermiş ve onu düştüğü bunalımdan, sıkıntıdan kurtarmıştık. İnananları Biz işte böyle kurtarırız.

Gültekin Onan: 

Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz inançlıları da böyle kurtarırız.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz de duasını kabul ettik, kendisini kederden kurtardık. İşte biz, müminleri böyle kurtarırız.

Portekizce: 

E o atendemos e o libertamos da angústia. Assim salvamos os fiéis.

İsveççe: 

Och Vi hörde hans rop och räddade honom ur hans elände; så räddar Vi dem som har tro.

Farsça: 

پس ندایش را اجابت کردیم و از اندوه نجاتش دادیم؛ و این گونه مؤمنان را نجات می دهیم.

Kürtçe: 

ئێمەش نزا و ھاواری ئەومان گیراکرد و لەو غەم وخەفەتە ڕزگارمان کرد ھەر بەو شێوەیە ئیماندارانیش ڕزگار دەکەین

Özbekçe: 

Бас, Биз унинг (дуосини) ижобат қилдик. Унга ғамдан нажот бердик. Мўминларга шундай нажот берурмиз.

Malayca: 

Maka Kami kabulkan permohonan doanya, dan Kami selamatkan dia dari kesusahan yang menyelubunginya; dan sebagaimana Kami menyelamatkannya Kami akan selamatkan orang-orang yang beriman (ketika mereka merayu kepada Kami).

Arnavutça: 

Na iu gjegjëm atij dhe e shpëtuam nga brengosja. Kështu, Ne i shpëtojmë besimtarët.

Bulgarca: 

И му откликнахме Ние, и го спасихме от скръбта. Така спасяваме вярващите.

Sırpça: 

Па смо му се одазвали и тегобе га спасили; ето тако Ми спашавамо вернике.

Çekçe: 

I vyslyšeli jsme jej a zachránili jsme jej z útrap jeho. A takto My poskytujeme záchranu věřícím.

Urduca: 

تب ہم نے اس کی دُعا قبول کی اور غم سے اس کو نجات بخشی، اور اِسی طرح ہم مومنوں کو بچا لیا کرتے ہیں

Tacikçe: 

Дуъояшро мустачоб кардем ва уро аз андух рахонидем ва муъминонро инчунин мерахонем.

Tatarca: 

Аның догасын кабул иттек, вә аны кайгысыннан коткардык, әнә шулай мөэминнәрне коткарабыз.

Endonezyaca: 

Maka Kami telah memperkenankan doanya dan menyelamatkannya dari pada kedukaan. Dan demikianlah Kami selamatkan orang-orang yang beriman.

Amharca: 

ለርሱም ጥሪውን ተቀበልነው፡፡ ከጭንቅም አዳነው፡፡ እንደዚሁም ምእመናንን እናድናለን፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவருக்கு நாம் பதிலளித்தோம். இன்னும், அவரை கடும் துக்கத்திலிருந்து நாம் பாதுகாத்தோம். இப்படித்தான் நம்பிக்கையாளர்களை நாம் பாதுகாப்போம்.

Korece: 

하나님은 호소에 응하사 그 를 고통으로부터 구하고 믿는 신 앙인들을 구원했노라

Vietnamca: 

TA đã đáp lại sự cầu xin của Y và cứu Y khỏi nạn kiếp đó; và tương tự, TA sẽ giải cứu những người có đức tin giống như vậy.