Arapça:
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ ۚ وَكَذَٰلِكَ نُنجِي الْمُؤْمِنِينَ
Çeviriyazı:
festecebnâ lehû venecceynâhü mine-lgamm. vekeẕâlike nünci-lmü'minîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz de duasını kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardık. İşte biz iman edenleri böyle kurtarırız.
Diyanet İşleri:
Biz de ona cevap verip, onu üzüntüden kurtarmıştık. inananları böyle kurtarırız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken duasını kabul etmiştik onun ve gamdan kurtarmıştık onu ve böyle kurtarırız insanları.
Şaban Piriş:
Onun duasını kabul ettik. Onu kederden kurtardık. İşte müminleri böyle kurtarırız.
Edip Yüksel:
Yalvarışına karşılık verdik ve onu üzüntüden kurtardık. İnananları işte böyle kurtarırız.
Ali Bulaç:
Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Suat Yıldırım:
Onun da duasını kabul buyurduk ve kendisini o sıkıntıdan kurtardık. İşte Biz müminleri böyle kurtarırız.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Artık Biz de O´nun duasına icabet ettik de O´nu gamdan kurtardık ve mü´minleri de böylece necâta erdiririz.
Yaşar Nuri Öztürk:
Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!
Bekir Sadak:
inanmis olarak yararli is isleyenin ameli inkar edilmeyecektir. Biz onu yazmaktayiz.
İbni Kesir:
Biz de onun duasını kabul edip üzüntüden kurtarmıştık. İşte inananları böyle kurtarırız.
Adem Uğur:
Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve onu, gamdan (üzüntüden, kederden) kurtardık. Ve Biz, mü´minleri işte böyle kurtarırız.
Celal Yıldırım:
Onun duasını kabul ettik de kendisini üzüntü ve sıkıntıdan kurtardık. İşte biz, mü´minleri böyle kurtarırız.
Tefhim ul Kuran:
Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
Fransızca:
Nous l'exauçâmes et le sauvâmes de son angoisse. Et c'est ainsi que Nous sauvons les croyants.
İspanyolca:
Le escuchamos, pues, y le salvamos de la tribulación. Así es como salvamos a los creyentes.
İtalyanca:
Gli rispondemmo e lo salvammo dalla disperazione. Così salviamo coloro che credono.
Almanca:
Dann erhörten WIR ihn und erretteten ihn von der Not. Und solcherart erretten WIR die Mumin.
Çince:
我就答应他,而拯救他脱离忧患;我这样拯救信道者脱离忧患。
Hollandaca:
Daarom verhoorden wij hem en bevrijdden hem van droefheid; want zoo bevrijden wij de ware geloovigen.
Rusça:
Мы ответили на его мольбу и спасли его от печали. Так Мы спасаем верующих.
Somalice:
Waana Ajiibnay kana Korinay Murugtii, Saasaana u Korinaa Mu'miniinta.
Swahilice:
Basi tukamwitikia na tukamwokoa kutokana na dhiki. Na hivyo ndivyo tunavyo waokoa Waumini.
Uygurca:
ئۇنىڭ دۇئاسىنى ئىجابەت قىلدۇق، ئۇنى (بېلىق يۇتقان چاغدىكى) غەمدىن خالاس قىلدۇق، شۇنىڭدەك مۆمىنلەرنى (ئېغىرچىلىقلاردىن) خالاس تاپقۇزىمىز
Japonca:
それでわれはかれに応え,かれをその苦難から数った。われはこのように,信仰する者を救助するのである。
Arapça (Ürdün):
«فاستجبنا له ونجيناه من الغم» بتلك الكلمات «وكذلك» كما نجيناه «ننجي المؤمنين» من كربهم إذا استغاثوا بنا داعين.
Hintçe:
तो हमने उनकी दुआ कुबूल की और उन्हें रंज से नजात दी और हम तो ईमानवालों को यूँ ही नजात दिया करते हैं
Tayca:
ดังนั้นเราได้ตอบรับการร้องเรียนของเขาและเราได้ช่วยให้เขารอดพ้นจากความทุกข์ระทมและเช่นเดียวกันนี้ เราช่วยบรรดาผู้ศรัทธา
İbranice:
ונענינו לו וחילצנו אותו מצרה, וכך נציל את המאמינים
Hırvatça:
Pa mu se odazvasmo i tegobe ga spasismo; eto tako Mi spašavamo vjernike.
Rumence:
Noi i-am răspuns şi l-am mântuit de mâhnire. Aşa îi mântuim pe credincioşi.
Transliteration:
Faistajabna lahu wanajjaynahu mina alghammi wakathalika nunjee almumineena
Türkçe:
Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!
Sahih International:
So We responded to him and saved him from the distress. And thus do We save the believers.
İngilizce:
So We listened to him: and delivered him from distress: and thus do We deliver those who have faith.
Azerbaycanca:
Biz onun (Yunisin) duasını qəbul buyurduq və (balığın qarnından çıxartmaqla) onu qəmdən qurtardıq. Biz mö’minlərə belə nicat veririk!
Süleyman Ateş:
Biz de onun du'asını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, inananları böyle kurtarırız.
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Erhan Aktaş:
Bunun üzerine çağrısına karşılık verdik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte inananları böyle kurtarırız.
Kral Fahd:
Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan selâmete erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız.
Muhammed Esed:
Bunun üzerine, Biz de onun bu yakarışına karşılık vermiş ve onu düştüğü bunalımdan, sıkıntıdan kurtarmıştık. İnananları Biz işte böyle kurtarırız.
Gültekin Onan:
Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte biz inançlıları da böyle kurtarırız.
Ali Fikri Yavuz:
Biz de duasını kabul ettik, kendisini kederden kurtardık. İşte biz, müminleri böyle kurtarırız.
Portekizce:
E o atendemos e o libertamos da angústia. Assim salvamos os fiéis.
İsveççe:
Och Vi hörde hans rop och räddade honom ur hans elände; så räddar Vi dem som har tro.
Farsça:
پس ندایش را اجابت کردیم و از اندوه نجاتش دادیم؛ و این گونه مؤمنان را نجات می دهیم.
Kürtçe:
ئێمەش نزا و ھاواری ئەومان گیراکرد و لەو غەم وخەفەتە ڕزگارمان کرد ھەر بەو شێوەیە ئیماندارانیش ڕزگار دەکەین
Özbekçe:
Бас, Биз унинг (дуосини) ижобат қилдик. Унга ғамдан нажот бердик. Мўминларга шундай нажот берурмиз.
Malayca:
Maka Kami kabulkan permohonan doanya, dan Kami selamatkan dia dari kesusahan yang menyelubunginya; dan sebagaimana Kami menyelamatkannya Kami akan selamatkan orang-orang yang beriman (ketika mereka merayu kepada Kami).
Arnavutça:
Na iu gjegjëm atij dhe e shpëtuam nga brengosja. Kështu, Ne i shpëtojmë besimtarët.
Bulgarca:
И му откликнахме Ние, и го спасихме от скръбта. Така спасяваме вярващите.
Sırpça:
Па смо му се одазвали и тегобе га спасили; ето тако Ми спашавамо вернике.
Çekçe:
I vyslyšeli jsme jej a zachránili jsme jej z útrap jeho. A takto My poskytujeme záchranu věřícím.
Urduca:
تب ہم نے اس کی دُعا قبول کی اور غم سے اس کو نجات بخشی، اور اِسی طرح ہم مومنوں کو بچا لیا کرتے ہیں
Tacikçe:
Дуъояшро мустачоб кардем ва уро аз андух рахонидем ва муъминонро инчунин мерахонем.
Tatarca:
Аның догасын кабул иттек, вә аны кайгысыннан коткардык, әнә шулай мөэминнәрне коткарабыз.
Endonezyaca:
Maka Kami telah memperkenankan doanya dan menyelamatkannya dari pada kedukaan. Dan demikianlah Kami selamatkan orang-orang yang beriman.
Amharca:
ለርሱም ጥሪውን ተቀበልነው፡፡ ከጭንቅም አዳነው፡፡ እንደዚሁም ምእመናንን እናድናለን፡፡
Tamilce:
ஆக, அவருக்கு நாம் பதிலளித்தோம். இன்னும், அவரை கடும் துக்கத்திலிருந்து நாம் பாதுகாத்தோம். இப்படித்தான் நம்பிக்கையாளர்களை நாம் பாதுகாப்போம்.
Korece:
하나님은 호소에 응하사 그 를 고통으로부터 구하고 믿는 신 앙인들을 구원했노라
Vietnamca:
TA đã đáp lại sự cầu xin của Y và cứu Y khỏi nạn kiếp đó; và tương tự, TA sẽ giải cứu những người có đức tin giống như vậy.
Ayet Linkleri: