Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

15

Ayet No: 

2498

Sayfa No: 

323

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَمَا زَالَت تِّلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّىٰ جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ

Çeviriyazı: 

femâ zâlet tilke da`vâhüm ḥattâ ce`alnâhüm ḥaṣîden ḫâmidîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz, onları biçilmiş bir ekin ve bir yığın kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmuştur.

Diyanet İşleri: 

Biz onları biçilmiş ot ve bir yığın kül haline getirinceye kadar haykırmaları devam etti.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onları kesilmiş bir ot, ateşi yanıp bitmiş bir kül yığını haline getirinciye dek sözleri, ancak budur işte.

Şaban Piriş: 

Bu haykırışları devam edip dururken, biz onları biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirdik.

Edip Yüksel: 

Onları biçip tüketinceye kadar bu yalvarışlarını tekrarlayıp duracaklar.

Ali Bulaç: 

Onların bu yakınmaları, Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Suat Yıldırım: 

Bu feryatları sürüp gitti. Nihayet onları öyle yaptık ki biçildiler, sönüp kül oldular...

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık onların bütün çağırmaları, bundan başka olmadı. Tâ ki onları biçilmiş, sönmüş kimseler kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.

Bekir Sadak: 

Yeryuzunde edindikleri tanrilar mi, onlar mi oluleri diriltecekler?

İbni Kesir: 

Bu haykırmaları devam edip dururken Biz

Adem Uğur: 

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

İskender Ali Mihr: 

Böylece onların bu davaları (şikâyetleri)

Celal Yıldırım: 

Onların biçilmiş ot, sönüp bir yığın kül haline gelinceye kadar hayıflanıp söylenmeleri böyle oldu.

Tefhim ul Kuran: 

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Fransızca: 

Telle ne cessa d'être leur lamentation jusqu'à ce que Nous les eûmes moissonnés et éteints.

İspanyolca: 

Y no cesaron en sus lamentaciones hasta que les segamos sin vida.

İtalyanca: 

Non smisero di gridarlo, finché ne facemmo messi falciate, senza vita.

Almanca: 

Und es blieb dies ihr Ruf, bis WIR sie wie das Geerntete, regungslos machten.

Çince: 

那句话,将要常为他们的哀号,直到我使他们变成谷茬和死灰。

Hollandaca: 

En deze hunne weeklacht hield niet op, dan nadat wij hen, gelijk het afgemaaide en geheel uitgedroogde koren, hadden uitgespreid.

Rusça: 

Они продолжали так взывать, пока Мы не превратили их в затухшее жнивье.

Somalice: 

Saasna kuma tagin Qayladoodu intaan ka yeello, wax la shafay oo Bakhtiya.

Swahilice: 

Hakikuacha hicho kuwa kilio chao mpaka tukawafanya kama walio fyekwa, wamezimika.

Uygurca: 

ئۇلارنى ئورۇلغان زىرائەتتەك ھالاك قىلىپ، جانلىرىنى ئالغىنىمىزغا قەدەر، ئۇلار يۇقىرىقى پەريادىنى تەكرارلاپ تۇردى

Japonca: 

そしてかれらのこの叫び声は,われがかれらを根こそぎ滅ぽし火の消えたように沈黙させるまで止まなかった。

Arapça (Ürdün): 

«فما زالت تلك» الكلمات «دعواهم» يدعون بها ويرددونها «حتى جعلناهم حصيداً» كالزرع المحصود بالمناجل بأن قتلوا بالسيف «خامدين» ميتين كخمود النار إذا طفئت.

Hintçe: 

ग़रज़ वह बराबर यही पड़े पुकारा किए यहाँ तक कि हमने उन्हें कटी हुई खेती की तरह बिछा के ठन्डा करके ढेर कर दिया

Tayca: 

ไม่ทันที่คำพูดของพวกเขาจะสิ้นสุดลง เราก็ได้ทำลายพวกเขา เสมือนพืชที่ถูกเก็บเกี่ยวมอดไหม้ไป

İbranice: 

והם לא הפסיקו לומר זאת, עד שעשינו אותם כחציר קצור ויבש

Hırvatça: 

I kukali bi tako sve dok ih ne bismo učinili, kao žito požnjeveno, nepomičnim.

Rumence: 

Şi strigătul lor nu s-a curmat până când nu i-am făcut ca o secerătură, vlăguiţi.

Transliteration: 

Fama zalat tilka daAAwahum hatta jaAAalnahum haseedan khamideena

Türkçe: 

Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.

Sahih International: 

And that declaration of theirs did not cease until We made them [as] a harvest [mowed down], extinguished [like a fire].

İngilizce: 

And that cry of theirs ceased not, till We made them as a field that is mown, as ashes silent and quenched.

Azerbaycanca: 

Biz onları ot kimi biçənəcən (külə döndərənəcən) elə bu sözləri deyib dururdular (nalə çəkirdilər).

Süleyman Ateş: 

Bu mırıldanmaları sürüp giderken biz onları, biçilmiş (ekin gibi) yaptık, sönüp gittiler.

Diyanet Vakfı: 

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Erhan Aktaş: 

Biçilmiş ekin gibi pörsüyüp, cansız kalıncaya kadar bu çağrıları son bulmadı.

Kral Fahd: 

Biz kendilerini, kuruyup biçilmiş ekine, sönmüş ateşe çevirinceye kadar bu feryatları sürüp gider.

Hasan Basri Çantay: 

Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur.

Muhammed Esed: 

Ve bu yakınmaları, Biz kendilerini biçilmiş bir tarlaya (ya da) bir kül yığınına çevirinceye kadar sürüp giderdi.

Gültekin Onan: 

Onların bu yakınmaları, biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, onları, sönmüş kül yığını olarak biçilmiş bir ekin haline getirinceye kadar, hep sözleri bu feryad olmuştur.

Portekizce: 

E não cessou esta sua lamentação, até que os deixamos inertes, tal qual plantas segadas.

İsveççe: 

Och deras jämmerrop tystnade inte förrän Vi [mejade ned dem och] lämnade dem som de torra, döda stråna [efter] skörden.

Farsça: 

پس همواره سخنشان همین بود تا آنکه آنان را ریشه کن و خاموش ساختیم.

Kürtçe: 

ئیتر بەردەوام ئەمە ھاواریان بوو (ھاوار بۆ ئێمە) ھەتا ھەموویانمان دروێنە و خامۆش کرد (ولەناومان بردن)

Özbekçe: 

Уларнинг ўша дод-войлари, Биз уларни ўрилган ўтдай, совуган кулдай қилгунимизча бардавом бўлди.

Malayca: 

Maka demikianlah seterusnya jeritan dan keluhan mereka, sehingga Kami jadikan mereka hancur lebur dan sunyi-sepi.

Arnavutça: 

Këto rrënkime të tyre nuk pushuan, deri sa Ne nuk i bëmë ata si drith i korrur – i shuar.

Bulgarca: 

И продължаваха така да викат, докато не ги покосихме и изпепелихме.

Sırpça: 

И кукали би тако све док их не бисмо учинили, као жито пожњевено, непомичним.

Çekçe: 

A nepřestalo toto volání jejich, dokud jsme je jak obilí neskosili a životy jejich nezhasili.

Urduca: 

اور وہ یہی پکارتے رہے یہاں تک کہ ہم نے ان کو کھلیان کر دیا، زندگی کا ایک شرارہ تک ان میں نہ رہا

Tacikçe: 

Ва ҳамеша суханашон ин буд, то ҳамаро чун кишти даравида ва оташи хомӯшгашта гардонидем.

Tatarca: 

Алар һәлак булдык дип әйтүдән һич туктамаслар хәтта Без аларны үрелеп оешкан иген кеби кылганыбызгача янып сүнгән күмер кеби үлгәннәре хәлдә.

Endonezyaca: 

Maka tetaplah demikian keluhan mereka, sehingga Kami jadikan mereka sebagai tanaman yang telah dituai, yang tidak dapat hidup lagi.

Amharca: 

የታጨዱ ሬሳዎችም እስካደረግናቸው ድረስ ይህቺ ጠሪያቸው ከመኾን አልተወገደችም፡፡

Tamilce: 

ஆக, அதுவே அவர்களது கூப்பாடாக நீடித்திருந்தது. இறுதியாக, அவர்களை (வாளால்) அறுக்கப்பட்டவர்களாக, அழிந்து நாசமடைந்தவர்களாக நாம் ஆக்கிவிட்டோம்.

Korece: 

하나님이 그들을 낫으로 베 어논 사멸한 식물처럼 만들때까지 그들의 그 절규는 그치지 아니 하 더라

Vietnamca: 

Tiếng kêu than của họ vẫn dai dẳng mãi cho tới khi TA san bằng họ như một cánh đồng sau mùa gặt hái.