Arapça:
فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَرْكُضُونَ
Çeviriyazı:
felemmâ eḥassû be'senâ iẕâ hüm minhâ yerküḍûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı.
Diyanet İşleri:
Onlar bizim baskınımızı hissettiklerinde, oradan kaçmağa koyuluyorlardı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Azabımızı hissettiler mi hemen kaçmaya başlıyorlardı ondan.
Şaban Piriş:
Azabımızı hissettikleri zaman, ondan süratle kaçıyorlardı.
Edip Yüksel:
Azabımızı hissettikleri anda ondan kaçmaya çalışıyorlardı.
Ali Bulaç:
Bizim zorlu-azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Suat Yıldırım:
Onlar bizim baskınımızı hisseder etmez, derhal bineklerine yönelip kaçmaya yeltendiler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki, onlar Bizim azabımızı hissettiler. Onlar hemen oralardan süratle kaçınmaya başladılar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.
Bekir Sadak:
Gercegi batilin basina carpariz ve onun beynini parcalar
İbni Kesir:
Bizim baskınımızı hissettikleri zaman
Adem Uğur:
Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
İskender Ali Mihr:
Böylece (şiddetli) azabımızı hissettikleri zaman onlar, ondan kaçarlar.
Celal Yıldırım:
Onlar, yok edici baskınımızı hissedince hemen oradan tabana kuvvet kaçmağa koyuldular.
Tefhim ul Kuran:
Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Fransızca:
Quand [ces gens] sentirent Notre rigueur ils s'en enfuirent hâtivement.
İspanyolca:
Cuando sintieron Nuestro rigor, quisieron escapar de ellas rápidamente.
İtalyanca:
Quando avvertirono la Nostra severità fuggirono precipitosamente.
Almanca:
Und als sie unser Gewalt-Antun wahrnahmen, da rannten sie davon weg.
Çince:
当他们感觉我的严刑的时候,他们忽然奔逃。
Hollandaca:
En toen zij onze strenge wraak gevoelden, vluchtten zij ijlings uit die steden.
Rusça:
Когда они чувствовали Наше наказание, то бросались бежать от него.
Somalice:
Markay kaseen Cadaabkanaga yey ahaayeen kuwo ka Carari.
Swahilice:
Basi walipo ihisi adhabu yetu, mara wakaanza kukimbia.
Uygurca:
ئۇلار بىزنىڭ ئازابىمىزنىڭ (كەلگەنلىكىنى) ھېس قىلغان چاغدا ئۇشتۇمتۇت قاچىدۇ
Japonca:
それでわれの懲罰(が下るの)を感じると,見なさい。かれらはそこから逃げ(ようとす)る。
Arapça (Ürdün):
«فلما أحسُّوا بأسنا» شعر أهل القرية بالإهلاك «إذا هم منها يركضون» يهربون مسرعين.
Hintçe:
तो जब उन लोगों ने हमारे अज़ाब की आहट पाई तो एका एकी भागने लगे
Tayca:
เมื่อพวกเขารู้สึกว่า การลงโทษของเราเกิดขึ้นแล้ว พวกเขาจึงวิ่งหนีออกไป
İbranice:
כשהרגישו בעונשנו ניסו לברוח במהירות
Hırvatça:
I čim bi silu našu osjetili, iz njih bi se razbježali.
Rumence:
Când simt urgia Noastră, ei fug de ea.
Transliteration:
Falamma ahassoo basana itha hum minha yarkudoona
Türkçe:
Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.
Sahih International:
And when its inhabitants perceived Our punishment, at once they fled from it.
İngilizce:
Yet, when they felt Our Punishment (coming), behold, they (tried to) flee from it.
Azerbaycanca:
Onlar əzabımızı (onları məhv edəcəyimizi) hiss edən kimi dərhal oradan (öz yurdlarından) qaçmağa üz qoydular.
Süleyman Ateş:
Azabımızı hissettikleri zaman onlar, derhal oradan (kaçmak için hayvanlarını) mahmuzluyorlardı.
Diyanet Vakfı:
Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
Erhan Aktaş:
Öyle ki onlar azâbımızı hissettikleri zaman, ondan kaçmaya çalışıyorlardı.
Kral Fahd:
Azabımızı hissettiklerinde birde bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
Hasan Basri Çantay:
(Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı.
Muhammed Esed:
Ve onlar Bizim cezalandırıcı kudretimizi hissetmeye başlar başlamaz, hemen oradan kaçmaya davranırlardı.
Gültekin Onan:
Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Ali Fikri Yavuz:
Onlar azabımızın şiddetini duydukları zaman memleketlerinden kaçıyorlardı.
Portekizce:
Porém, quando se deram conta do Nosso castigo, eis que tentaram fugir dele precipitadamente.
İsveççe:
När de fick känning av Vårt stränga [straff] ville de fly undan på snabbaste sätt,
Farsça:
پس هنگامی که عذاب ما را احساس کردند، ناگهان از آن می گریختند.
Kürtçe:
جا کاتێک (بێ باوەڕان) ھەستیان کرد بەسزاو تۆڵەی ئێمە دەستبەجێ ئەوان لەو شارانە بەخێرایی ڕایان دەکرد
Özbekçe:
Бизнинг азобимизни ҳис қилганларида эса, бирдан у ердан қочишга бошларлар.
Malayca:
Maka ketika mereka merasai (kedatangan) azab Kami, mereka dengan serta-merta lari keluar dari negeri itu.
Arnavutça:
Kur e shijonin fuqinë (dënimin) Tonë, ata iknin nga ato (vendbanimet) me të shpejtë.
Bulgarca:
И щом усетеха Нашето мъчение, ето ги - бягат от него!
Sırpça:
И када би казну нашу предосетили, из домова својих би се разбежали.
Çekçe:
A jakmile pocítili přísnost Naši, prchat z měst se jali.
Urduca:
جب اُن کو ہمارا عذاب محسُوس ہوا تو لگے وہاں سے بھاگنے
Tacikçe:
Чун азоби моро ҳис мекарданд, ба ногоҳ аз он ҷо мегурехтанд.
Tatarca:
Ул залимнәр Безнең ґәзабны күргәч, шәһәрләреннән ашыгып качарлар.
Endonezyaca:
Maka tatkala mereka merasakan azab Kami, tiba-tiba mereka melarikan diri dari negerinya.
Amharca:
ቅጣታችንም በተሰማቸው ጊዜ እነርሱ ወዲያውኑ ከእርሷ (ለመሸሽ) ይገሠግሣሉ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் நமது தண்டனையை உணர்ந்தபோது அப்போது அவர்கள் அதிலிருந்து (தப்பிப்பதற்காக) விரைந்து ஓடினர்.
Korece:
그들이 하나님의 무서운 벌 을 알자 그때 그들은 서둘러 도망 했노라
Vietnamca:
(Những kẻ bị tiêu diệt đó), khi họ thấy sự trừng phạt của TA thì họ sợ hãi bỏ chạy tán loạn.
Ayet Linkleri: