Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

21

Sûredeki Ayet No: 

9

Ayet No: 

2492

Sayfa No: 

322

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

ثُمَّ صَدَقْنَاهُمُ الْوَعْدَ فَأَنجَيْنَاهُمْ وَمَن نَّشَاءُ وَأَهْلَكْنَا الْمُسْرِفِينَ

Çeviriyazı: 

ŝümme ṣadaḳnâhümü-lva`de feenceynâhüm vemen neşâü veehlekne-lmüsrifîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sonra biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik; hem onları, hem de dilediğimiz kimseleri kurtardık, aşırı gidenleri yok ettik.

Diyanet İşleri: 

Sonra Biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri ise yok ettik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sonra vaadimizi gerçekleştirmiştik onlara da onları da kurtarmıştık, dilediklerimizi de ve imansızlıkta ileri gidenleri helak etmiştik.

Şaban Piriş: 

Onlara verdiğimiz sözü tuttuk, onları ve dilediklerimizi kurtardık, haddi aşanları ise helâk ettik.

Edip Yüksel: 

Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik; onları dilediklerimizle birlikte kurtardık; aşırı gidenleri de helak ettik.

Ali Bulaç: 

Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık, böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık da ölçüsüz davrananları yıkıma uğrattık.

Suat Yıldırım: 

Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik. Onları ve beraberlerinde bulunan dilediğimiz kullarımızı kurtardık, haddi aşanları ise helâk ettik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Sonra onlara olan vaadi gerçekleştirdik de onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık ve müsrif olanları da helâk ettik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve israfa saplanıp haddi aşanları helâk ettik.

Bekir Sadak: 

Biz onlari bicilmis ot ve bir yigin kul haline getirinceye kadar haykirmalari devam etti.

İbni Kesir: 

Nihayet onlara verdiğimiz sözün doğruluğunu gösterdik. Kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık, aşırı gidenleri de yok ettik.

Adem Uğur: 

Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik

İskender Ali Mihr: 

Sonra onlara olan vaade, sadık kaldık. Böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve müsrifleri (haddi aşanları) helâk ettik.

Celal Yıldırım: 

Sonra da onlara verdiğimiz sözü doğrulukla yerine getirdik. Onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık, (inkârda, sapıklık ve azgınlıkta) aşırı gidenleri ise yok ettik.

Tefhim ul Kuran: 

Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık, böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık da ölçüsüz davrananları yıkıma uğrattık.

Fransızca: 

Puis Nous réalisâmes la promesse (qui leur avait été faite). Nous les sauvâmes avec ceux que Nous voulûmes [sauver]. Et Nous fîmes périr les outranciers.

İspanyolca: 

Cumplimos la promesa que les hicimos y les salvamos, igual que a otros a quienes Nosotros quisimos salvar, mientras que hicimos perecer a los inmoderados.

İtalyanca: 

Realizzammo su di loro la promessa: salvammo loro e quelli che volemmo e facemmo perire i prevaricatori.

Almanca: 

Dann erfüllten WIR ihnen das Versprechen und erretteten sie und diejenigen, die WIR wollten, und richteten die Maßlosen zugrunde.

Çince: 

嗣后,我对他们实践诺约,故拯救他们和我所意欲者,而毁灭了过分者。

Hollandaca: 

Maar wij vervullen onze belofte omtrent hen; wij bevrijdden hen en degenen die ons behaagden, maar wij verdelgden de zondaren.

Rusça: 

Потом Мы выполнили данное им обещание, спасли их и тех, кого пожелали, и погубили преступающих границы дозволенного.

Somalice: 

Markaasna waxaan u Rumeynay Yaboohii waana Korrinay iyagii iyo Ciddaan Doono, waxaana Halaagnay Xadgudbayaasha.

Swahilice: 

Kisha tukawatimizia miadi, na tukawaokoa wao na tulio wataka, na tukawateketeza walio pita mipaka.

Uygurca: 

ئاندىن ئۇلارغا (ئۇلارغا ياردەم بېرىش، ئۇلارنى ئىنكار قىلغانلارنى ھالاك قىلىشتىن ئىبارەت ۋەدىمىزنى راست قىلىپ بەردۇق، ئۇلارنى ۋە بىز خالىغانلارنى قۇتقۇزدۇق، (كۇفرىدا ۋە گۇمراھلىقتا) ھەددىدىن ئاشقۇچىلارنى ھالاك قىلدۇق

Japonca: 

結局,わが約束をかれらに果し,かれらとわれの欲するものを救い,違犯した法外の者たちを滅ぼした。

Arapça (Ürdün): 

«ثم صدقناهم الوعد» بإنجائهم «فأنجيناهم ومن نشاء» المصدقين لهم «وأهلكنا المسرفين» المكذبين لهم.

Hintçe: 

फिर हमने उन्हें (अपना अज़ाब का) वायदा सच्चा कर दिखाया (और जब अज़ाब आ पहुँचा) तो हमने उन पैग़म्बरों को और जिस जिसको चाहा छुटकारा दिया और हद से बढ़ जाने वालों को हलाक कर डाला

Tayca: 

และเรามิได้ทำให้สัญญาเป็นที่ประจักษ์จริงแก่พวกเขา และเราได้ให้พวกเขารอดพ้น และผู้ที่ประสงค์ และเราได้ทำลายผู้ปฏิเสธ ละเมิดฝ่าฝืน

İbranice: 

לאחר מכן, קיימנו את הבטחתנו וחילצנו אותם ואת אלה שרצינו , והכחדנו את המפריזים (בחטאים)

Hırvatça: 

Poslije smo im obećanje ispunjavali, i njih, i one koje smo htjeli spasavali, a one koji su pretjerali, uništavali.

Rumence: 

Noi am adeverit făgăduiala ce le-a fost făcută. Noi i-am mântuit pe ei şi pe cine am voit şi i-am nimicit pe cei necumpătaţi.

Transliteration: 

Thumma sadaqnahumu alwaAAda faanjaynahum waman nashao waahlakna almusrifeena

Türkçe: 

Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve israfa saplanıp haddi aşanları helâk ettik.

Sahih International: 

Then We fulfilled for them the promise, and We saved them and whom We willed and destroyed the transgressors.

İngilizce: 

In the end We fulfilled to them Our Promise, and We saved them and those whom We pleased, but We destroyed those who transgressed beyond bounds.

Azerbaycanca: 

Sonra onlara verdiyimiz və’di yerinə yetirdik. (Peyğəmbərlərə) və istədiyimiz kəslərə (onlara iman gətirənlərə) nicat verdik, (Allaha şərik qoşmaqla, küfr etməklə) həddi aşanları isə məhv etdik.

Süleyman Ateş: 

Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, onları ve dilediklerimizi kurtardık, aşırı gidenleri helak ettik.

Diyanet Vakfı: 

Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helak ettik.

Erhan Aktaş: 

Sonra onlara verdiğimiz söze bağlı kaldık. Onları ve hak eden kimseleri(1) kurtardık. Müsrifleri(2) ise yok ettik.

Kral Fahd: 

Sonra onlara (verdiğimiz) sözü yerine getirdik; böylece, hem onları hem de dilediğimiz (başka) kimseleri kurtuluşa erdirdik; müsrifleri de helâk ettik.

Hasan Basri Çantay: 

Sonra biz onlara olan va´d (imiz) in doğruluğunu gösterdik de hem kendilerini, hem kimleri diliyorsak onları kurtardık. İftiracıları ise helak etdik.

Muhammed Esed: 

Sonuç olarak, Biz onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik ve bunun için kendilerini ve dilediğimiz kimseleri kurtardık; ama kendi kendilerini ziyan edenleri ise yok ettik.

Gültekin Onan: 

Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık, böylece onları ve dilediklerimizi kurtardık da ölçüsüz davrananları yıkıma uğrattık.

Ali Fikri Yavuz: 

Sonra onlara olan vadimizi doğruya çıkardık da hem onları, hem de dilediğimiz kimseleri kurtardık. Müşrikleri ise helak ettik.

Portekizce: 

Então, cumprimos a Nossa promessa para com eles e os salvamos, juntamente com os que quisemos, e exterminamos ostransgressores.

İsveççe: 

Till sist uppfyllde Vi Vårt löfte och räddade dem och de [andra] som Vi ville [rädda], och dem som hade förslösat sina själar lät Vi gå under.

Farsça: 

سپس به وعده ای که به آنان داده بودیم [که شکست برای دشمنان لجوج و پیروزی برای آنان است] وفا کردیم، و آنان و هر که را می خواستیم، نجات دادیم و متجاوزان [از حدود حق] را هلاک کردیم.

Kürtçe: 

پاشان بەڵێنێک کە پێمان دابوون بەجێمان ھێنا جا ئەوانە و ھەرکەسێکمان دەویست (لە باوەڕداران) ڕزگارمان کردن وە زیادەڕۆیانمان لەناوبرد

Özbekçe: 

Сўнгра уларга (берган) ваъдамиз устидан чиқдик. Бас, уларга ҳамда ўзимиз хоҳлаганларга нажот бердик ва исрофчиларни ҳалок қилдик. (Кейин Пайғамбарларга берган ваъдамиз устидан чиқдик, уларга эргашган мўминларга нажот ва фатҳу нусрат бердик. Исрофчиларни, кофир бўлганларни ҳалок этдик. Одат шу. Ҳозирги кофирлар ибрат олсинлар.)

Malayca: 

Kemudian Kami tepati janji Kami kepada mereka, lalu Kami selamatkan mereka dan sesiapa yang Kami kehendaki, dan (sebaliknya) Kami binasakan orang-orang yang melampaui batas.

Arnavutça: 

Pastaj, ua kemi realizuar atyre premtimin, e i kemi shpëtuar ata (pejgamberët) dhe ata që kemi dashur Ne; ndërsa i kemi shkatërruar ata që kanë bërë kundërvajtje.

Bulgarca: 

Сетне им изпълнявахме обещаното и спасявахме тях и когото пожелаем, и погубвахме престъпващите.

Sırpça: 

Затим би им обећање испуњавали, и њих, и оне које смо хтели спашавали, а невернике уништавали.“

Çekçe: 

Potom jsme splnili slib jim daný a zachránili jsme je i ty, jež jsme chtěli, zatímco přestupníky jsme zahubili.

Urduca: 

پھر دیکھ لو کہ آخرکار ہم نے ان کے ساتھ اپنے وعدے پُورے کیے، اور انہیں اور جس جس کو ہم نے چاہا بچا لیا، اور حد سے گزر جانے والوں کو ہلاک کر دیا

Tacikçe: 

Сипас ҳар ваъдае, ки ба онҳо додем, баровардем ва онҳову ҳар касро, ки хостем, раҳонидем ва аз ҳад гузарандагонро ҳалок кардем.

Tatarca: 

Соңра аларга биргән вәгъдәбезне дөрес үтәдек, вә ул пәйгамбәрләрне һәм үзебез теләгән мөэминнәрне коткардык, чиктән үтүче мөшрикләрне һәлак иттек.

Endonezyaca: 

Kemudian Kami tepati janji (yang telah Kami janjikan) kepada mereka. Maka Kami selamatkan mereka dan orang-orang yang Kami kehendaki dan Kami binasakan orang-orang yang melampaui batas.

Amharca: 

ከዚያም ቀጠሮን ሞላንላቸው፡፡ አዳንናቸውም፡፡ የምንሻውንም ሰው (አዳን)፡፡ ወሰን አላፊዎቹንም አጠፋን፡፡

Tamilce: 

பிறகு, நாம் அ(ந்த தூது)வர்களுக்கு (நமது) வாக்கை உண்மைப்படுத்தினோம். ஆக, நாம் அ(ந்த தூது)வர்களையும் நாம் நாடியவர்களையும் பாதுகாத்தோம். இன்னும், (நிராகரிப்பில்) எல்லை மீறியவர்களை நாம் அழித்தோம்.

Korece: 

그런 후 하나님은 그들에게 약속을 이행하사 그분이 원했던 대로 그들을 구하고 사악한 자들 을 멸망시켰노라

Vietnamca: 

Rồi TA đã hoàn tất Lời hứa đối với họ. TA đã cứu sống họ và những ai mà TA muốn. Và TA đã tiêu diệt những kẻ tội lỗi và phản nghịch.