Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

20

Sûredeki Ayet No: 

132

Ayet No: 

2480

Sayfa No: 

321

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا ۖ لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا ۖ نَّحْنُ نَرْزُقُكَ ۗ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَىٰ

Çeviriyazı: 

ve'mür ehleke biṣṣalâti vaṣṭabir `aleyhâ. lâ nes'elüke rizḳâ. naḥnü nerzüḳuk. vel`âḳibetü littaḳvâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.

Diyanet İşleri: 

Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren Biziz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanındır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ehline, namaz kılmalarını emret ve sen de devam et namaza. Senden bir rızık istemiyoruz biz, biziz sana rızık veren ve sonuç, çekinenlerindir.

Şaban Piriş: 

Ailene namazı emret. Sen de onun üzerine sabret. Senden rızık istemiyoruz. Biz seni rızıklandırıyoruz. Akibet takvanındır.

Edip Yüksel: 

Ailene namazı emret ve bu konunun üstünde önemle dur. Biz senden herhangi bir rızık beklemiyoruz. Aksine biz seni besliyoruz. Sonuç, erdemlilerindir.

Ali Bulaç: 

Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, Biz sana rızık veriyoruz. Sonuç da takvanındır.

Suat Yıldırım: 

Ailene ve ümmetine namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et! Biz senden rızık istemiyoruz, bilakis senin rızkın Bize aittir. Güzel âkıbet, takvâdadır, yani Allah'ı sayıp haramlardan korunmaktadır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ehline namaz ile emret, ve sen de onun üzerine sabret, Biz senden bir rızk istemiyoruz, seni Biz merzûk ederiz. Akibet ise takvâ içindir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Aileni namaza/duaya özendir kendin de ona sabırla devam et! Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz. Sonuç takvanındır!

Bekir Sadak: 

21:2

İbni Kesir: 

Ehline namazı emret. Kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz. Sana Biz rızık veririz. Akibet takvadadır.

Adem Uğur: 

Ailene namazı emret

İskender Ali Mihr: 

Ve ehline (ailene ve etrafındakilere) namazı emret ve onun üzerinde (namazda) sabırlı ol. Senden rızık istemiyoruz. Seni, Biz rızıklandırırız. Akibet (en güzel sonuç) takva sahiplerinindir.

Celal Yıldırım: 

Ehline (=Ümmetine ve yakınlarına) namazı emret! Kendin de sabır gösterip devam et

Tefhim ul Kuran: 

Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, biz sana rızık vermekteyiz. Sonuç da takvanındır.

Fransızca: 

Et commande à ta famille la Salat, et fais-la avec persévérance. Nous ne te demandons point de nourriture : c'est à Nous de te nourrir. La bonne fin est réservée à la piété.

İspanyolca: 

¡Prescribe a tu gente la azalá y persevera en ella! No te pedimos sustento. Somos Nosotros Quienes te sustentamos. El buen fin está destinado a los que temen a Alá.

İtalyanca: 

Comanda la preghiera alla tua gente e assiduamente assolvila. Non ti chiediamo alcun nutrimento: siamo Noi a nutrirti! Il felice esito è nel timore di Allah.

Almanca: 

Und gebiete deiner Familie das rituelle Gebet und übe dich darin in Geduld. WIR bitten dich nicht um Rizq. WIR gewähren dir Rizq. Und das Anschließende ist für die Taqwa.

Çince: 

你应当命令你的信徒们礼拜,你对于拜功,也应当有恒, 我不以给养责成你,我供给你。善果只归于敬畏者。

Hollandaca: 

Beveel uw gezin het gebed in acht te nemen, en gij, volhard er in. Wij verlangen niet van u, dat gij zult arbeiden om voedsel voor ons te verwerven; wij zullen u voorzien; want voor de vroomheid is eene goede belooning weggelegd.

Rusça: 

Вели своей семье совершать намаз и сам терпеливо совершай его. Мы не просим у тебя удела, ведь Мы Сами наделяем тебя уделом. А добрый исход - за богобоязненностью.

Somalice: 

far ehelkaaga salaadda kuna samir korkeeda ku warsanmayno rizqiye annagaa ku arzuqi cidhibta (fiicana) waxaa iska leh dhawrsashada.

Swahilice: 

Na waamrishe watu wako kusali, na uendelee mwenyewe kwa hayo. Sisi hatukuombi wewe riziki, bali Sisi ndio tunakuruzuku. Na mwisho mwema ni kwa mchamngu.

Uygurca: 

(ئى مۇھەممەد!) ئائىلەڭدىكىلەرنى (ۋە ئۈممىتىڭنى) نامازغا بۇيرۇغىن، ئۆزۈڭمۇ ئۇنى ئادا قىلىشقا چىداملىق بولغىن، سەندىن بىز رىزىق تەلەپ قىلمايمىز. ساڭا بىز رىزىق بېرىمىز، ياخشى ئاقىۋەت پەقەت تەقۋادارلارغا خاستۇر

Japonca: 

またあなたの家族に礼拝を命じ,そして(あなたも),それを耐えなさい。われはあなたに御恵みを求めない。あなたがたに恵みを与えるのはわれである。善果は主を畏れる者の上にある。

Arapça (Ürdün): 

«وأمر أهلك بالصلاة واصطبر» اصبر «عليها لا نسألك» نكلفك «رزقاً» لنفسك ولا لغيرك «نحن نرزقك والعاقبة» الجنة «للتقوى» لأهلها.

Hintçe: 

और अपने घर वालों को नमाज़ का हुक्म दो और तुम खुद भी उसके पाबन्द रहो हम तुम से रोज़ी तो तलब करते नहीं (बल्कि) हम तो खुद तुमको रोज़ी देते हैं और परहेज़गारी ही का तो अन्जाम बखैर है

Tayca: 

และเจ้าจงใช้ครอบครัวของเจ้า ให้ทำละหมาด และจงอดทนในการปฏิบัติ เรามิได้ขอเครื่องยังชีพจากเจ้า เราต่างหากเป็นผู้ให้เครื่องยังชีพแก่เจ้า และบั้นปลายนั้นสำหรับผู้ที่มีความยำแกรง

İbranice: 

צווה את בני ביתך לקיים את התפילה, והתאזר בסבלנות בזה. אין אנו מבקשים ממך פרנסה, אנו נפרנס אותך, כי הגמול שמור ליראי אלוהים

Hırvatça: 

Naredi porodici svojoj da obavlja namaz i ustraj u tome! Mi ne tražimo od tebe opskrbu, Mi tebe opskrbljujemo! A samo za bogobojaznost lijep ishod sljeduje.

Rumence: 

Porunceşte alor tăi să se roage şi stăruie tu însuţi în rugăciune. Noi nu-ţi cerem zestre, ba Noi te înzestrăm pe tine. Sfârşitul (fericit) va fi al celor temători.

Transliteration: 

Wamur ahlaka bialssalati waistabir AAalayha la nasaluka rizqan nahnu narzuquka waalAAaqibatu lilttaqwa

Türkçe: 

Aileni namaza/duaya özendir kendin de ona sabırla devam et! Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırıyoruz. Sonuç takvanındır!

Sahih International: 

And enjoin prayer upon your family [and people] and be steadfast therein. We ask you not for provision; We provide for you, and the [best] outcome is for [those of] righteousness.

İngilizce: 

Enjoin prayer on thy people, and be constant therein. We ask thee not to provide sustenance: We provide it for thee. But the (fruit of) the Hereafter is for righteousness.

Azerbaycanca: 

Əhlinə (əhli-beytə və ümmətinə) namaz qılmağı əmr et, özün də ona (namaza) səbirlə davam et (yaxud məişət çətinliklərinə döz). Biz səndən ruzi istəmirik, (əksinə) sənə ruzi verən Bizik. (Gözəl) aqibət təqva sahiblərinindir (müttəqilərindir)!

Süleyman Ateş: 

Ailene namazı emret, kendin de namaz kılmaya dayan. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz besliyoruz. Sonuç takva(sahipleri)nindir.

Diyanet Vakfı: 

Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takva iledir.

Erhan Aktaş: 

Ehline salâtı buyur.(1) Kendin de onun üzerinde sabırlı ol. Senden rızık istemiyoruz. Seni, Biz rızıklandırıyoruz. Sonuç takvâ içindir.

Kral Fahd: 

Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklarıdırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.

Hasan Basri Çantay: 

Ehline (ve ümmetine) namazı emret. Kendin de ona sebat ile devam eyle. Biz senden bir rızk istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. (Güzel) aakıbet takvaa (erbabı) nındır.

Muhammed Esed: 

Yakınlarına da salatı emret ve sen de bunda devamlı, sebatlı ol. (Fakat unutma ki) Biz senden (Bizim için) rızık sağlamanı istemiyoruz; (tersine,) senin rızkını veren Biziz. Ve gelecek, Allah´a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimselerin olacaktır.

Gültekin Onan: 

Ehline namazı buyur ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, biz sana rızık veriyoruz. Sonuç da takvanındır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm), ailene ve ümmetine namazı emret. Kendin de ona devam eyle. Biz senden bir rızık (ailenin geçimini temin için çalışmanı) istemiyoruz. Seni, biz rızıklandırırız. Güzel akıbet takva sahiblerinindir.

Portekizce: 

E recomenda aos teus a oração e sê constante, tu também. Não te impomos ganhares o teu sustento, pois Nós teproveremos. A recompensa é dos devotos.

İsveççe: 

Uppmana ditt folk att förrätta bönen och förrätta den du [Muhammad] utan att förtröttas. Vi begär inga gåvor av dig; det är Vi som sörjer för dina behov. Den slutliga segern tillhör dem som fruktar Gud.

Farsça: 

و خانواده ات را به نماز فرمان بده و خود نیز بر آن شکیبایی ورز؛ از تو رزقی نمی طلبیم، ما به تو روزی می دهیم و عاقبت نیک برای پرهیزکاری است.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) فەرمان بدە بەئەندامانی خێزانەکەت بەنوێژ کردن، وە خۆیشت خۆڕاگرو بەردەوام بە لەسەر بەجێ ھێنانی ئێمە داوای ڕۆزیت لێ ناکەین بەڵکو ئێمە ڕزق و رۆزی تۆ دەدەین وسەرەنجامی چاک بۆ پارێزکاران و خواناسانە

Özbekçe: 

Аҳлингни намозга амр эт ва ўзинг унга сабр қил. Биз сендан ризқ сўрамасмиз. Биз сенга ризқ берурмиз. Оқибат тақвоникидир.

Malayca: 

Dan perintahkanlah keluargamu serta umatmu mengerjakan sembahyang, dan hendaklah engkau tekun bersabar menunaikannya. Kami tidak meminta rezeki kepadamu, (bahkan) Kamilah yang memberi rezeki kepadamu. Dan (ingatlah) kesudahan yang baik adalah bagi orang-orang yang bertaqwa.

Arnavutça: 

Dhe urdhëroje familjen tënde që të bëjë namaz dhe në këtë bënu këmbëngulës! Na nuk kërkojmë furnizim prej teje. Na të furnizojmë ty, e përfundimi i mirë është për ata që ruhen nga mëkatet.

Bulgarca: 

И повели на твоето семейство да отслужва молитвата, и самият ти постоянствай в нея! И не искаме Ние от теб препитание, а Ние ти даваме препитание. Краят принадлежи на богобоязливостта.

Sırpça: 

Нареди породици својој да молитву обављају и буди у томе стрпљив и устрајан! Ми не тражимо од тебе да сам себе опскрбљујеш, Ми ћемо те опскрбити! А само богобојазнима припада леп завршетак.

Çekçe: 

Přikaž rodině své modlitby konání a sám buď v ní vytrvalý! My nežádáme od tebe žádnou obživu, vždyť My sami ti ji uštědřujeme. A dobrý konec náleží bohabojnosti.

Urduca: 

اپنے اہل و عیال کو نماز کی تلقین کرو اور خود بھی اس کے پابند رہو ہم تم سے کوئی رزق نہیں چاہتے، رزق تو ہم ہی تمہیں دے رہے ہیں اور انجام کی بھلائی تقویٰ ہی کے لیے ہے

Tacikçe: 

Касони худро ба намоз фармон деҳ ва худ дар он кор босабр бош. Аз ту рӯзӣ намехоҳем. Мо ба ту рӯзӣ медиҳем. Ва оқибати нек аз они парҳезгорон аст.

Tatarca: 

Ий Мухәммәд г-м! Өй әһлеңне вә өммәтеңне намаз укырга боер, ярлы булсаң да намаз уку, намазга өйрәтү һәм намазга боеру мәшәкатьләренә сабыр ит, Без синнән ризык сорамыйбыз, бәлки Без сине үзебез ризыкландырабыз, бит эшнең ахырдагы уңышы вә шатлыгы тәкъва кешеләр өчендер.

Endonezyaca: 

Dan perintahkanlah kepada keluargamu mendirikan shalat dan bersabarlah kamu dalam mengerjakannya. Kami tidak meminta rezeki kepadamu, Kamilah yang memberi rezeki kepadamu. Dan akibat (yang baik) itu adalah bagi orang yang bertakwa.

Amharca: 

ቤተሰብህንም በስግደት እዘዝ፡፡ በእርሷም ላይ ዘውትር፤(ጽና)፡፡ ሲሳይን አንጠይቅህም፡፡ እኛ እንሰጥሃለን፡፡ መልካሚቱ መጨረሻም ለጥንቁቆቹ ናት፡፡

Tamilce: 

இன்னும், உமது குடும்பத்திற்கு தொழுகையை ஏவுவீராக! இன்னும், அதன்மீது நீர் உறுதியாக இருப்பீராக! நாம் (உமக்கோ மற்றவர்களுக்கோ நீர்) உணவளிக்கும்படி உம்மிடம் கேட்கவில்லை. நாமே உமக்கு உணவளிக்கிறோம். நல்ல முடிவு இறையச்சத்திற்குத்தான்.

Korece: 

그대의 백성들이 예배를 드리고 그것에 인내하도록 하라 하 나님은 그 양식을 구하지 아니하 고 양식을 베푸노라 내세의 열매 는 경건한 자를 위한 것이라

Vietnamca: 

Ngươi hãy ra lệnh cho người nhà của Ngươi dâng lễ nguyện Salah và Ngươi hãy kiên nhẫn. TA không đòi hỏi Ngươi bổng lộc; Chính TA cung cấp nó cho Ngươi. Và kết cuộc tốt đẹp chỉ dành cho những người ngoan đạo.

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: