Arapça:
فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا
Çeviriyazı:
felemmâ belegâ mecme`a beynihimâ nesiyâ ḥûtehümâ fetteḫaẕe sebîlehû fi-lbaḥri serabâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
Diyanet İşleri:
İkisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca, balıklarını unutmuşlardı, balık bir delikten kayıp denizi boyladı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İki denizin kavuştuğu yere vardıkları zaman balıklarını unutmuşlardı; balık, denize atlamış, dalıp bir yol tutmuş gitmişti.
Şaban Piriş:
Onlar, iki denizin birleştiği yere ulaştıklarında balıklarını unuttular. O da denizde bir yol tutup gitti.
Edip Yüksel:
İki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Sinsice kayıp denizin yolunu tuttu.
Ali Bulaç:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.
Suat Yıldırım:
Onlar iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unutmuş bulundular. Balık sıyrılıp denizde bir yol tutmuştu bile.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Vaktâ ki, iki denizin birleştikleri yere ulaştılar, balıklarını unuttular. O vakit (o balık) denizde bir yarığa doğru yolunu tutmuştu.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.
Bekir Sadak:
Musa ona: «Sana ogretileni bana hayra goturen bir bilgi olarak ogretmen icin pesinden gelebilir miyim?» dedi.
İbni Kesir:
İkisi, iki denizin birleştiği yere gelince
Adem Uğur:
Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.
İskender Ali Mihr:
Böylece ikisinin (iki denizin) birleştiği yere ulaştıkları zaman ikisi de balığı unuttu. O zaman (balık), denizin içine doğru kendi yolunu tuttu.
Celal Yıldırım:
ikisi, iki denizin birleştiği yere ulaşınca balıklarını unuttular. Balık ise, denize bir delikten girip yolunu bulmuştu.
Tefhim ul Kuran:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler
Fransızca:
Puis, lorsque tous deux eurent atteint le confluent, ils oublièrent leur poisson qui prit alors librement son chemin dans la mer.
İspanyolca:
Y, cuando alcanzaron su confluencia, se olvidaron de su pez, que emprendió tranquilamente el camino hacia la gran masa de agua.
İtalyanca:
Quando poi giunsero alla confluenza, dimenticarono il loro pesce che, miracolosamente, riprese la sua via nel mare.
Almanca:
Und als sie die Vereinigung der 2 beiden (Meere) erreichten, vergaßen sie ihren Fisch, dann nahm er seinen Weg ins Meer durch einen Hohlraum.
Çince:
当他俩到达两海相交接处的时候,忘记了他俩的鱼,那尾鱼便入海悠然而去。
Hollandaca:
Maar toen zij aan de samenstrooming der beide zeeën waren gekomen, vergaten zij hunnen visch, die zij met zich hadden genomen, en de visch nam zijn weg vrijelijk in de zee
Rusça:
Когда они дошли до места их слияния, они забыли свою рыбу, и она двинулась в путь по морю, словно по подземному ходу.
Somalice:
markay gaadheen kulankooda waxay halmaameen kalluunkoodii oo ka dhigtay waddadiisa badda dhexdeeda Godoo kale.
Swahilice:
Basi wawili hao walipo fika zinapo kutana hizo bahari mbili walimsahau samaki wao, naye akashika njia yake kaporonyokea baharini.
Uygurca:
ئۇلار ئىككى دەريانىڭ قوشۇلىدىغان جايىغا يېتىپ بارغاندا، بېلىقىنى ئۇنتۇپ قالدى، بېلىق دەرياغا يول ئېلىپ كەتتى
Japonca:
しかしかれらが,2つ(の海)の出会った地点に(辿?)り着いた時,かれらの魚(のこと)を忘れていたので,それは海に道をとって,すっと逃げ失せてしまった。
Arapça (Ürdün):
«فلما بلغا مجمع بينهما» بين البحرين «نسيا حوتهما» نسي يوشع حمله عند الرحيل ونسي موسى تذكيره «فاتخذ» الحوت «سبيله في البحر» أي جعله بجعل الله «سربا» أي مثل السرب، وهو الشق الطويل لا نفاذ له، وذلك أن الله تعالى أمسك عن الحوت جري الماء فانجاب عنه فبقي كالكوة لم يلتئم وجمد ما تحته منه.
Hintçe:
ख्वाह (अगर मुलाक़ात न हो तो) बरसों यूँ ही चलता जाऊँगा फिर जब ये दोनों उन दोनों दरियाओं के मिलने की जगह पहुँचे तो अपनी (भुनी हुई) मछली छोड़ चले तो उसने दरिया में सुरंग बनाकर अपनी राह ली
Tayca:
ดังนั้น เมื่อทั้งสองถึงชุมทางระหว่างสองทะเลแล้ว ทั้งสองลืมปลาของเขา ดังนั้นมันจึงหาวิธีของมันลงทะเลไปตามทาง
İbranice:
וכאשר הגיעו למקום המפגש של שני הימים , הם שכחו את הדג אשר הביאו אתם, והוא קפץ ועשה את דרכו אל הים ונמלט מהם
Hırvatça:
I kad njih dvojica stigoše do mjesta na kome se ona sastaju, zaboraviše na ribu svoju, pa ona u moru sebi put zasiječe.
Rumence:
Când ajunseră la locul de contopire a celor două mări, uitară de peştele lor care luă drumul mării slobod.
Transliteration:
Falamma balagha majmaAAa baynihima nasiya hootahuma faittakhatha sabeelahu fee albahri saraban
Türkçe:
Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.
Sahih International:
But when they reached the junction between them, they forgot their fish, and it took its course into the sea, slipping away.
İngilizce:
But when they reached the Junction, they forgot (about) their Fish, which took its course through the sea (straight) as in a tunnel.
Azerbaycanca:
Onlar iki dənizin qovuşduğu yerə gəlib çatdıqda (yeməyə götürdükləri) balığı unutmuşdular, balıq isə (dirilib suya atılmış) dənizdə bir yarğana tərəf üz tutmuşdu.
Süleyman Ateş:
İkisi (yürüdüler), iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular, (balık) sıyrılıp denizde yolunu tuttu.
Diyanet Vakfı:
Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.
Erhan Aktaş:
İkisinin arasının(1) birleştiği yere ulaştıklarında hûtlarını(2) unuttular. O da denizin derinliklerine doğru kendi yolunu tuttu.
Kral Fahd:
Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine onlar bu iki (deniz) arasının birleşik yerine ulaşınca balıklarını unutdular. (Balık) denizde bir deliğe doğru yolunu tutmuşdu.
Muhammed Esed:
Fakat iki (denizin) birleştiği yere vardıklarında balıkları bütünüyle akıllarından çıktı ve denize dalıp gözden kayboldu.
Gültekin Onan:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler
Ali Fikri Yavuz:
Bunun üzerine, ikisi de iki deniz kavşağına varınca (tuzlanmış olarak getirdikleri ve canlandığı zaman Hızır ile buluşmuş olacakları) balıklarını unuttular. (Allah’ın vaadı ve izniyle balık canlanmış ve) denizde bir deliğe doğru yolunu tutmuştu.
Portekizce:
Mas quando ambos se aproximaram da confluência dos dois mares, haviam esquecido o seu peixe, o qual seguira,serpeando, seu rumo até ao mar.
İsveççe:
Men när de nådde platsen där de två haven möts, glömde de sin fisk och den tog sig fram till havet.
Farsça:
پس هنگامی که به محل برخورد دو دریا رسیدند، ماهی خود را [که برای خوردن فراهم کرده بودند] از یاد بردند، [آن] ماهی راه خود را [به طور سرازیر] در دریا پیش گرفت.
Kürtçe:
جا کاتێک گەیشتنە ئەو شوێنەی دوو دەریاکە بەیەک دەگەن ماسیەکەیان لەبیر چوو (کە وەک توێشوو بۆ سەفەرەکەیان پێـیان بوو) جا (ماسیەکە خۆی فڕێداو) ڕێگەی خۆی گرتە بەر لەناو دەریاکەدا و (ئاوەکە) لەت دەبوو وەک خۆی لێ نەدەھاتەوە
Özbekçe:
Икковлон икки (денгиз) жамланган жойга етганларида, балиқларни унутдилар. Бас, у денгизни тешиб йўл олди. (Мусо (а. с.) хизматкор йигит билан юриб-юриб, икки денгиз қўшиладиган жойга етиб келдилар. Ўша жойда саватда олиб келган балиқларини унутиб қўйдилар. Балиқ эсларига келмади. Яна юриб кетавердилар. Яъни, балиқ денгизни тешиб сузиб кетди. Яъни, балиқ сузиб кетган жой тешик бўлиб сувсиз ҳолга келиб қолди. Уни кўрган одам, бу ердан бир балиқ сузиб ўтибди, деган хулосага келадиган бўлди.)
Malayca:
Maka apabila mereka berdua sampai ke tempat pertemuan dua laut itu, lupalah mereka akan hal ikan mereka, lalu ikan itu menggelunsur menempuh jalannya di laut, yang merupakan lorong di bawah tanah.
Arnavutça:
Dhe, kur ata të dy arritën në vendin ku takoheshin ato (detet), harruan peshkun e tyre (që – e kishin me vete shenjë) e që, ai (peshku) rrëshqiti në det.
Bulgarca:
И когато стигнаха мястото, където двете се събират, забравиха своята риба и тя пое пътя си, порейки морето.
Sırpça:
И кад њих двојица стигоше до места на коме се мора састају, заборавише на своју рибу, па она у море клизну.
Çekçe:
A když oba dospěli k soutoku moří dvou, zapomněli na rybu svou, jež dala se svou cestou v moře unikajíc.
Urduca:
پس جب وہ ان کے سنگم پر پہنچے تو اپنی مچھلی سے غافل ہو گئے اور وہ نکل کر اس طرح دریا میں چلی گئی جیسے کہ کوئی سرنگ لگی ہو
Tacikçe:
Чун он ду ба он ҷо, ки ду дарё ба ҳам расида буданд, расиданд, моҳияшонро фаромӯш карданд ва моҳӣ роҳи дарё гирифт ва дар об шуд.
Tatarca:
Ике диңгез кушылган җиргә килгәч, балыкларын онытып киттеләр, һәм юлда ашарга дип алган кипкән балыклары терелеп, суны ярып, диңгезгә карап китте.
Endonezyaca:
Maka tatkala mereka sampai ke pertemuan dua buah laut itu, mereka lalai akan ikannya, lalu ikan itu melompat mengambil jalannya ke laut itu.
Amharca:
የሁለቱን መገናኛ በደረሱም ጊዜ ዐሣቸውን ረሱ፡፡ (ዐሣው) መንገዱንም በባህሩ ውስጥ ቀዳዳ አድርጎ ያዘ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவ்விருவரும் அந்த இரண்டு (கடல்களு)ம் இணையும் இடத்தை அடைந்தபோது இருவரும் தங்கள் மீனை மறந்தனர். ஆக, அது கடலில் தன் வழியைச் சுரங்கம் போல் ஆக்கிக் கொண்டது.
Korece:
그리하여 두 사랍이 교차점 에 도달했을 때 그들이 물고기를 망각하는자 물고기는 재빠르게 바다속으로 사라졌노라
Vietnamca:
Nhưng khi hai thầy trò đến được nơi tiếp giáp của hai vùng biển thì cả hai đã quên mất con cá của họ, nó đã nhảy xuống biển lội đi mất như đi trong đường hầm.
Ayet Linkleri: