Arapça:
وَيَوْمَ يَقُولُ نَادُوا شُرَكَائِيَ الَّذِينَ زَعَمْتُمْ فَدَعَوْهُمْ فَلَمْ يَسْتَجِيبُوا لَهُمْ وَجَعَلْنَا بَيْنَهُم مَّوْبِقًا
Çeviriyazı:
veyevme yeḳûlü nâdû şürakâiye-lleẕîne za`amtüm fede`avhüm felem yestecîbû lehüm vece`alnâ beynehüm mevbiḳâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve o (kıyamet) günü Allah kâfirlere şöyle buyuracak: "Ortaklarım ve şefaatçılarınız diye zannettiğiniz putlarınızı çağırın." Müşrikler onları çağırırlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz, kâfirlerle ilâhları arasına ateşten bir engel koymuşuzdur.
Diyanet İşleri:
O gün Allah: "Bana ortak olduklarını iddia ettiklerinize seslenin" der. Onları çağırırlar, fakat hiçbirisi onların çağrılarına gelmez. Aralarına bir cehennem deresi koyarız.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve o gün bana eş ve ortak sandıklarınızı çağırın der de çağırırlar ama onlar icabet etmez ve aralarına cehennemde derin bir uçurum koymuşuzdur.
Şaban Piriş:
”Benim ortaklarım olduğunu iddia ettiklerinizi çağırın”, dediği gün; onları çağırırlar. Fakat, onların çağrısına cevap veremezler. Aralarına (topluca) bir helak koyarız.
Edip Yüksel:
"Ortaklarım olduğunu ileri sürdüğünüz kişileri çağırın," diye emrettiği gün, onları çağırırlar da onlar kendilerine karşılık vermezler. Onların arasına bir öfke ve nefret uçurumu koymuşuzdur.
Ali Bulaç:
(Kafirlere) "Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk.
Suat Yıldırım:
O gün Allah müşriklere der ki:“Haydi bakalım, ortaklarım olduklarını iddia ettiğiniz putları çağırın, gelsinler!”İşte çağırdılar ama, onlar kendilerine cevap vermediler.Biz aralarına bir uçurum koyduk. [46,5-6; 6,94] [36,59; 30,14]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o gün ki, diyecektir: «O bana şerikler zû´m ettiğinize nidâ ediniz.» Hemen onları çağıracaklardır, fakat kendilerine icabet etmiş olmayacaklardır. Ve aralarına bir mühlik vadi koymuşuzdur.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bir gün Allah şöyle diyecektir: "O bir şey zannettiğiniz ortaklarımı çağırın!" Hemen çağırdılar ama onlar kendilerine cevap vermedi. Biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum/yıkıcı bir düşmanlık koyduk.
Bekir Sadak:
Rabbinin ayetleri kendisine hatirlatilmisken onlardan yuz ceviren ve onceden yaptiklarini unutan kimseden daha zalim var midir? Kuran´i anlarlar diye kalblerine ortuler, kulaklarina da agirlik koyduk. Sen onlari dogru yola cagirsan da asla dogru yola gelmezler.
İbni Kesir:
Bana ortak kabul ettiklerinize seslenin, dediği gün
Adem Uğur:
Yine o günü (düşünün ki, Allah, kâfirlere): Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur. Çağırmışlardır onları
İskender Ali Mihr:
O gün (kıyâmet günü Allahû Tealâ) şöyle diyecek: “Benim ortaklarım olduğu, zannında bulunduğunuz şeyleri çağırın!” Böylece onları davet ettiler (edecekler). Fakat onlara (kâfirlere), icabet etmediler (etmeyecekler). Ve onların aralarına helâk edici (bir engel) kıldık (kılacağız).
Celal Yıldırım:
O gün (Allah) «iddia edip durduğunuz ortaklarımı çağırın» buyuracak. Onlar da çağıracaklar ama kendilerine onlar cevap veremiyecekler
Tefhim ul Kuran:
«Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın» (diye küfre sapanlara) diyeceği gün
Fransızca:
Et le jour où Il dira : "Appelez ceux que vous prétendiez être Mes associés". Ils les invoqueront; mais eux ne leur répondront pas, Nous aurons placé entre eux une vallée de perdition.
İspanyolca:
El día que diga: «¡Llamad a aquéllos que pretendíais que eran Mis asociados!», les invocarán, pero no les ecucharán. Pondremos un abismo entre ellos.
İtalyanca:
Nel Giorno in cui dirà: «Chiamate coloro che pretendevate Miei consimili», li invocheranno, ma essi non risponderanno e tra loro avremo posto un abisso.
Almanca:
(Und erinnere an) den Tag, wenn ER sagt: "Ruft die Mir beigesellten Partner, welche ihr erfunden habt!" Und sie haben sie gerufen, doch sie entsprachen ihnen nicht, und WIR bereiteten für sie einen Maubiq .
Çince:
在那日,真主将说:你们所称为我的伙计的,你们把他们召唤来吧。他们就召唤那些同事,但他们不答应。我将使他们同归于尽。
Hollandaca:
Op zekeren dag zal God tot de afgodendienaars zeggen: Roept hen aan, omtrent welke gij hebt uitgedacht dat zij mijne makkers zijn, om u te beschermen. Zij zullen hen roepen, doch zij zullen hun niet antwoorden, en wij zullen eene vallei van vernietiging tusschen hen plaatsen.
Rusça:
В тот день Он скажет: "Призовите Моих сотоварищей, о существовании которых вы предполагали". Они воззовут к ним, но те не ответят им. Мы воздвигнем между ними губительное место (преграду).
Somalice:
(xusuuso) maalinta Eebe dhihi u yeedha kuwaad ila wadaajiseen (Cibaadada) ood sheegteen (adduunka) markaasay u yeedheen mana ajiibin (u jawaabin) waxaana yeellay dhexdooda Meel halaag.
Swahilice:
Na siku atakapo sema (Mwenyezi Mungu): Waiteni hao mlio dai kuwa ni washirika wangu. Basi watawaita, na wao hawato waitikia. Nasi tutaweka baina yao maangamio.
Uygurca:
شۇ كۈندە اﷲ (ئۇلارغا) ئېيتىدۇ: «سىلەر مېنىڭ شېرىكلىرىم دەپ ئويلىغىنىڭلارنى چاقىرىڭلار». ئۇلار چاقىرىدۇ، لېكىن ئۇلار (نىڭ شېرىكلىرى) ئىجابەت قىلمايدۇ، بىز ئۇلارنىڭ ئارىسىدا (ئۇلار ئۆتەلمەيدىغان) ھالاكەتلىك جاينى پەيدا قىلدۇق
Japonca:
その日かれは仰せられるであろう。「あなたがたが,われと同位の者と考えていたものを呼ベ。」それでかれらは呼ぶのだが,かれら(神々)は答えないであろう。われはかれらの間に,仕切りを設ける。
Arapça (Ürdün):
«ويوم» منصوب باذكر «يقول» بالياء والنون «نادوا شركاءي» الأوثان «الذين زعمتم» ليشفعوا لكم بزعمكم «فدعوهم فلم يستجيبوا لهم» لم يجيبوهم «وجعلنا بينهم» بين الأوثان وعابديها «موبقا» واديا من أودية جهنم يهلكون فيه جميعا وهو من وبق بالفتح هلك.
Hintçe:
और (उस दिन से डरो) जिस दिन ख़ुदा फरमाएगा कि अब तुम जिन लोगों को मेरा शरीक़ ख्याल करते थे उनको (मदद के लिए) पुकारो तो वह लोग उनको पुकारेगें मगर वह लोग उनकी कुछ न सुनेगें और हम उन दोनों के बीच में महलक (खतरनाक) आड़ बना देंगे
Tayca:
และ(จงรำลึก) วันที่พระองค์ตรัสว่าพวกเจ้าจงเรียกคู่ภาคีของข้าที่พวกเจ้ากล่าวอ้างนั้น” แล้วพวกเขาก็ร้องขอให้พวกมันช่วยเหลือ แต่พวกมันจะไม่ตอบรับพวกเขา และเราได้กำหนดให้มีแหล่งพินาศระหว่างพวกมันเอง?”
İbranice:
וביום שאנחנו נאמר למשתפים: 'קראו לאשר טענתם כי שותפיי הם.' הם יקראו אליהם, אך הם לא ייענו להם, ואנו נשים חיץ ביניהם
Hırvatça:
I na Dan kada On rekne: "Pozovite one za koje ste tvrdili da su ortaci Moji", i kad ih pozovu, oni im se neće odazvati, a između njih ćemo mjesto propasti postaviti.
Rumence:
În Ziua când El va spune: “Chemaţi-i pe cei pe care Mi i-aţi alăturat!”, ei îi vor chema, însă ei nu le vor răspunde, căci Noi am pus între ei o vale a pierzaniei.
Transliteration:
Wayawma yaqoolu nadoo shurakaiya allatheena zaAAamtum fadaAAawhum falam yastajeeboo lahum wajaAAalna baynahum mawbiqan
Türkçe:
Bir gün Allah şöyle diyecektir: "O bir şey zannettiğiniz ortaklarımı çağırın!" Hemen çağırdılar ama onlar kendilerine cevap vermedi. Biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum/yıkıcı bir düşmanlık koyduk.
Sahih International:
And [warn of] the Day when He will say, "Call 'My partners' whom you claimed," and they will invoke them, but they will not respond to them. And We will put between them [a valley of] destruction.
İngilizce:
One Day He will say, "Call on those whom ye thought to be My partners," and they will call on them, but they will not listen to them; and We shall make for them a place of common perdition.
Azerbaycanca:
O gün (qiyamət günü Allah müşriklərə) belə buyuracaq: “(Mənə ortaq olduqlarını) iddia etdiyiniz şəriklərimi (sizə şəfaət diləməkdən ötrü) çağırın! (Müşriklər) öz tanrılarını (bütlərini) çağıracaq, lakin onlar (müşriklərə) heç bir cavab verməyəcəklər. Biz onların arasında (hamısının birlikdə məhv olacağı) bir cəhənnəm dərəsi bərqərar edərik!
Süleyman Ateş:
O gün (Allah, kafirlere) der ki: "Benim ortaklarım zannettiğiniz şeyleri çağırın (da sizi azabımdan kurtarsınlar)! İşte çağırdılar ama (çağırdıkları), kendilerine cevap vermediler. Ve biz onların aralarına tehlikeli bir uçurum koyduk.
Diyanet Vakfı:
Yine o günü (düşünün ki, Allah, kafirlere): Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur. Çağırmışlardır onları; fakat kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların arasına tehlikeli bir uçurum koyduk.
Erhan Aktaş:
O Gün Allah, “Benim ortaklarım olarak sandıklarınızı haydi çağırın.” der. Sonra onları çağırdılar fakat onlar, kendilerine cevap vermedi. Ve Biz onların aralarına aşılmaz bir engel koyduk.
Kral Fahd:
Yine o günü (düşünün ki, Allah, kâfirlere): Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur. Çağırmışlardır onları; fakat kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz (Cehennem'de) onların arasına tehlikeli bir uçurum koyduk.
Hasan Basri Çantay:
O gün (Allah) der ki: «Bana iddia edib katdığınız şerikleri çağırın». İşte onları çağırmışlar, fakat bunlar kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarına (cehennemden) bir uçurum koymuşuzdur.
Muhammed Esed:
Nitekim, o Gün (Allah): "(Şimdi) çağırın bakalım, benim ortaklarım olduğunu sandığınız varlıkları!" diyecek. Bunun üzerine onları çağıracaklar, ama berikiler onlara bir karşılık vermeyecek: çünkü onlarla ötekiler arasına aşılmaz bir uçurum koyacağız.
Gültekin Onan:
(Kafirlere) "
Ali Fikri Yavuz:
O kıyamet günü Allah kâfirlere şöyle buyuracak: “- Ortaklarım ve şefaatçılarınız diye zannettiğiniz putlarınızı çağırın.” Hemen çağırmış olurlar yakarırlar, fakat onlara cevap vermemiş bulunurlar. Biz, kâfirlerle ilâhları arasına ateşten bir vadi kurarız.
Portekizce:
E no dia em que Ele disser (aos idólatras): Chamais os Meus pretendido parceiros!, chamá-los-ão; porém, estes nãoatenderão a eles, pois lhes teremos imposto um abismo.
İsveççe:
[Tänk på] Dagen då [Gud] skall säga: "Anropa [nu] dem som ni påstod ha del i Min makt." Och de skall anropa dem men de kommer inte att få svar; mellan dem har Vi lagt en oöverstiglig klyfta.
Farsça:
و [یاد کن] روزی را که [خدا به مشرکان] می گوید: کسانی [چون فرشتگان، جنّ و بت ها را] که می پنداشتید شریکان من [در قدرت و ربوبیّت] هستند، صدا بزنید [تا شما را از عذاب نجات دهند] پس آنان را صدا می زنند، ولی پاسخشان را نمی دهند و میان آنان و معبودهایشان هلاکت گاهی قرار می دهیم [که هر نوع رابطه ای را بین آنان ناممکن خواهد ساخت.]
Kürtçe:
ڕۆژێک دەبێت کە خوا دەفەرموێت بانگی ئەو بتانە بکەن کە لاتان وابوو ھاوبەشی منن (با یارمەتیتان بدەن) ئەوانیش بانگیان دەکەن بەڵام وەڵامیان نادەنەوە (و نایەن بە ھاواریانەوە) وە ئێمە لە نێوانیاندا شیوێکی پڕ ئازارمان داناوە
Özbekçe:
У зот: «Сизлар Менинг шерикларим, деб ўйлаганларингизни чақиринг», деган кунида уларни чақирдилар. Бас, улар жавоб бермадилар ва уларнинг орасига ҳалокатгоҳ қилмишмиз.
Malayca:
Dan (ingatkanlah) masa Allah berfirman: "Panggilah sekutu-sekutuKu yang kamu katakan itu (untuk menolong kamu); lalu mereka memanggilnya, tetapi sia-sia sahaja, kerana makhluk-makhluk itu tidak menyahut seruan mereka: dan kami jadikan untuk mereka bersama sebuah tempat azab yang membinasakan.
Arnavutça:
(Kujtoju atyre) kur thotë (Perëndia): “Thirrni shokët e Mi që ju mendoni (se janë shokët e Mi)”. E, ata i thirrën, por ata nuk u përgjegjën.
Bulgarca:
В Деня, когато Той ще каже: “Призовете Моите съдружници, за които твърдяхте!”... И ще ги призоват, но не ще им откликнат. И ще сторим помежду им пропаст.
Sırpça:
А на Судњем дану када каже: “Позовите оне за које сте тврдили да су божанства поред Мене!” – И кад их позову, они им се неће одазвати, и Ми ћемо их све увести у Паклену ватру.
Çekçe:
V den, kdy Bůh řekne:,, Zavolejte ty, jež pokládali jste za společníky Mé!', budou je vzývat, však vyslyšeni nebudou, neboť mezi nimi umístíme propast zániku;
Urduca:
پھر کیا کریں گے یہ لوگ اُس روز جبکہ اِن کا رب اِن سے کہے گا کہ پکارو اب اُن ہستیوں کو جنہیں تم میرا شریک سمجھ بیٹھے تھے یہ ان کو پکاریں گے، مگر وہ اِن کی مدد کو نہ آئیں گے اور ہم ان کے درمیان ایک ہی ہلاکت کا گڑھا مشترک کر دیں گے
Tacikçe:
Ва рӯзе, ки мегӯяд: «Онҳоеро, ки мепиндоштед шарикони Мананд, ҷеғ занед». Ҷеғ заданд ва шарикон ҷавоб надиҳанд. Он гоҳ ҳалокатгоҳро миёнашон қарор диҳем.
Tatarca:
Ул көндә Аллаһ мөшрикләргә әйтер: "Миңа шәрик кылган сынымнарыгызны чакырыгыз". Һәм алар сынымнарын ярдәмгә чакырдылар, ләкин сынымнар кабул итмәделәр вә мөшрикләр илә сынымнар арасына җәһәннәм бер чокыр кылдык шунда төшеп һәлак булырлар.
Endonezyaca:
Dan (ingatlah) akan hari (yang ketika itu) Dia berfirman: "Serulah olehmu sekalian sekutu-sekutu-Ku yang kamu katakan itu". Mereka lalu memanggilnya tetapi sekutu-sekutu itu tidak membalas seruan mereka dan Kami adakan untuk mereka tempat kebinasaan (neraka).
Amharca:
«እነዚያንም (አምላክ) የምትሏቸውን ተጋሪዎቼን ጥሩ» የሚልበትን ቀን (አስታውስ)፡፡ ይጠሯቸዋልም ግን አይመልሱላቸውም፡፡ በመካከላቸውም መጥፊያን ስፍራ (ገሀነምን) አደረግን፡፡
Tamilce:
இன்னும், நீங்கள் பிதற்றிக்கொண்டிருந்த என் இணைகளை (உங்கள் உதவிக்கு) அழையுங்கள் என (இணைவைத்து வணங்கியவர்களை நோக்கி) அவன் கூறுகின்ற நாளை (நபியே! அவர்களுக்கு நினைவு கூர்வீராக). ஆக, அவர்கள் (-இணைவைத்தவர்கள்) அவர்களை (-இணைவைக்கப்பட்ட பொய்யான தெய்வங்களை) அழைப்பார்கள். (ஆனால்) அவர்கள் அவர்களுக்கு பதிலளிக்க மாட்டார்கள். இன்னும், அவர்களுக்கு மத்தியில் ஓர் அழிவிடத்தை (-நரகத்தை) ஆக்குவோம். (அதில் அவர்கள் எல்லோரும் விழுந்து எரிவார்கள்.)
Korece:
어느 날 그분의 말씀이 있으리니 나에 비유한 너희가 주장한 나의 동반자들을 부르라 그리하여그들이 부르더라 그러나 그것들은대답을 하지 않을 것이요 하나님 은 그들 사이에 지옥을 두리라
Vietnamca:
Vào Ngày mà Ngài sẽ bảo (những kẻ thờ các thần linh ngoài Allah): “Các ngươi hãy gọi các thần linh mà các ngươi đã khẳng định chúng là những vị đối tác của TA đến!” Họ đã gọi chúng nhưng chúng không trả lời. Thế là TA đặt bức màn phân cách giữa họ.
Ayet Linkleri: