Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

35

Ayet No: 

2175

Sayfa No: 

298

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ قَالَ مَا أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَٰذِهِ أَبَدًا

Çeviriyazı: 

vedeḫale cennetehû vehüve żâlimül linefsih. ḳâle mâ eżunnü en tebîde hâẕihî ebedâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Adam, bu şekilde kendine zulmederek bağına girdi ve şöyle dedi: "Bunun hiç yok olacağını sanmıyorum"

Diyanet İşleri: 

Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: "Bu bahçenin batacağını hiç zannetmem. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bağına girdi, kendi kendisine de zulmetmedeydi, dedi ki: Şu nail olduğum mal ve menalin zeval bulup tükeneceğini hiç mi ummam.

Şaban Piriş: 

Kendine zulmederek, bahçeye girdiğinde: Bu bahçenin batacağına hiç inanmıyorum

Edip Yüksel: 

Böylece nefsine zulmederek bağına girdi ve, "Bunun yok olacağını hiç sanmıyorum," dedi.

Ali Bulaç: 

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi.

Suat Yıldırım: 

Bu adam gururu yüzünden kendi öz canına zulmeder vaziyette bağına girdi ve: “Zannetmem ki bu bağ bozulup yok olsun; kıyametin kopacağını da sanmıyorum.Bununla beraber şayet Rabbimin huzuruna götürülecek olursam o zaman elbette bundan daha iyi bir âkıbet bulurum.” dedi. [41,50; 46,11]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve o nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi, dedi ki: «Ben zannetmem ki, bu ebedîyyen yok olsun.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."

Bekir Sadak: 

18:37

İbni Kesir: 

O, nefsine böylece zulmederek bahçesine girerken dedi ki: Bu bahçenin batacağını hiç sanmam.

Adem Uğur: 

(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve o, nefsine zulmederek bahçesine girdi. Şöyle dedi: “Bunun (bu bağın) ebediyyen helâk olacağını zannetmiyorum.”

Celal Yıldırım: 

(35-36) Kendine yazık ederek bahçesine girdi ve, «bu bahçenin hiçbir zaman bozulup yok olacağını sanmıyorum

Tefhim ul Kuran: 

Daha sonra Cennet´ine girdi ve kendisine zulmederek: «Bunun hiç yok olacağını sanmam.» dedi.

Fransızca: 

Il entra dans son jardin coupable envers lui-même [par sa mécréance]; il dit : "Je ne pense pas que ceci puisse jamais périr,

İspanyolca: 

Y entró en su viñedo, injusto consigo mismo. Dijo: «No creo que éste perezca nunca.

İtalyanca: 

Entrò nel suo giardino e, ingiusto nei suoi stessi confronti, disse: «Non credo che tutto questo possa giammai perire;

Almanca: 

Und er trat in seine Dschanna ein, während er gegen sich selbst Unrecht beging, er sagte: "Ich glaube nicht, daß diese jemals vergänglich sein wird.

Çince: 

他自负地走进自己的园圃,说:我想这个园圃永不荒芜,

Hollandaca: 

En hij ging in zijn tuin, terwijl hij aan onrechtvaardigheid jegens zijne eigene ziel schuldig was, en zeide: Ik denk niet dat deze tuin ooit zal vervallen.

Rusça: 

Он вошел в свой сад, поступая несправедливо по отношению к себе, и сказал: "Я не думаю, что он когда-нибудь исчезнет.

Somalice: 

Wuxuu galay Beertiisii isagoo dulmiyey Naftiisa, wuxuu yidhi uma malaynayo inay Halaagsami Waligeed.

Swahilice: 

Na akaingia kitaluni kwake, naye hali anajidhulumu nafsi yake. Akasema: Sidhani kabisa kuwa haya yataharibika.

Uygurca: 

ئۇ (مۆمىن بۇرادىرىنى يېتىلەپ) بېغىغا كىرىپ (كۇفرىلىق قىلىش بىلەن) ئۆزىگە زۇلۇم قىلغان ھالدا ئېيتتى: «بۇ باغ مەڭگۈ يوقالمايدۇ دەپ ئويلايمەن

Japonca: 

そしてかれは,邪(な心)を抱いて,自分の園に入った。かれは言った。「わたしはこれが,何時かは荒廃するとは思いません。

Arapça (Ürdün): 

«ودخل جنته» بصاحبه يطوف به فيها ويريه أثمارها ولم يقل جنتيه إرادة للروضة وقيل اكتفاء بالواحد «وهو ظالم لنفسه» بالكفر «قال ما أظن أن تبيد» تنعدم «هذه أبدا».

Hintçe: 

और ये बातें करता हुआ अपने बाग़ मे भी जा पहुँचा हालॉकि उसकी आदत ये थी कि (कुफ्र की वजह से) अपने ऊपर आप ज़ुल्म कर रहा था (ग़रज़ वह कह बैठा) कि मुझे तो इसका गुमान नहीं तो कि कभी भी ये बाग़ उजड़ जाए

Tayca: 

เขาได้เข้าไปในสวนของเขาโดยที่เขาเป็นผู้อธรรมแก่ตัวเขาเอง เขากล่าวว่า “ฉันไม่คิดว่าสวนนี้จะพินาศไปได้เลย”

İbranice: 

הוא נכנס אל הגן שלו ואמר: 'אני סבור שהגן הזה לא ייחרב אי-פעם

Hırvatça: 

I uđe u vrt svoj, čineći zulum sebi, govoreći: "Ne mislim da će ovaj ikada propasti,

Rumence: 

Nedrept cu el însuşi, el intră în grădina sa şi spuse: “Nu cred că aceasta va pieri vreodată

Transliteration: 

Wadakhala jannatahu wahuwa thalimun linafsihi qala ma athunnu an tabeeda hathihi abadan

Türkçe: 

Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."

Sahih International: 

And he entered his garden while he was unjust to himself. He said, "I do not think that this will perish - ever.

İngilizce: 

He went into his garden in a state (of mind) unjust to his soul: He said, "I deem not that this will ever perish,

Azerbaycanca: 

O (küfrə düşdüyü üçün) özünə zülm edərək bağına girib dedi: “(Bu bağın) nə vaxtsa yox (məhv) olacağını güman etmirəm.

Süleyman Ateş: 

(Böylece) kendisine yazık ederek bağına girdi: "Bunun yok olacağını hiç sanmam" dedi.

Diyanet Vakfı: 

(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."

Erhan Aktaş: 

Ve o kendisine yazık ederek bahçesine girdi: “Ben, bunun hiçbir zaman yok olacağını sanmıyorum.” dedi.

Kral Fahd: 

(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: «Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam.»

Hasan Basri Çantay: 

O, nefsine (böylece) zulümde berdevam (ve kâfir) olarak bağına girdi, dedi ki: «Bunun ebediyyete kadar helak olacağını zannetmiyorum».

Muhammed Esed: 

(İşte) kendi kendine (böylece) yazık eden bu adam: "Bu bahçenin bir gün yok olacağını asla düşünemiyorum!" diyerek bahçesine girdi;

Gültekin Onan: 

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): &quot

Ali Fikri Yavuz: 

O kâfir, nefsine zulmeder olduğu halde bağına girdi

Portekizce: 

Entrou em seu parreiral num estado (mental) injusto para com a sua alma. Disse: Não creio que (este parreiral) jamaispereça,

İsveççe: 

[Med sitt övermodiga skryt] hade han redan vållat sig själv skada, men så gick han runt [med sin vän] i vingården och fortsatte: "Jag tror inte att denna [vingård] någonsin kommer att förtorka;

Farsça: 

و در حالی که [به سبب غرور و عصیان] بر خویشتن ستمکار بود، به باغش وارد شد [و] گفت: گمان نمی برم که این باغ هرگز نابود شود؛

Kürtçe: 

(بێ باوەڕەکەیان) چووە ناو باخەکەیەوە لە کاتێکدا کە ستەمکاربوو لە خۆی ووتی باوەڕ ناکەم ھەرگیز ئەم باخەم لەناو بچێت

Özbekçe: 

У ўз боғига кирар экан, ўзига зулм қилган ҳолида: «Мен буни ҳеч қачон йўқ бўлмар, деб ўйлайман.

Malayca: 

Dan ia pun masuk ke kebunnya (bersama-sama rakannya), sedang ia berlaku zalim kepada dirinya sendiri (dengan sebab kufurnya), sambil ia berkata: "Aku tidak fikir, kebun ini akan binasa selama-lamanya.

Arnavutça: 

Dhe hyri në kopshtin e vet, duke i bërë vetes dëm (zullum) me mendjemadhësi, e tha: “Unë nuk mendoj se do të humbë kjo ndonjëherë,

Bulgarca: 

И влезе в своята градина, угнетявайки себе си. Каза: “Не мисля, че това някога ще изчезне.

Sırpça: 

И уђе у врт свој незахвалан Господару свом на благодатима, говорећи: “Не мислим да ће овај врт икад пропасти,

Çekçe: 

Pak do zahrady své vstoupil a sám sobě ukřivdil říkaje: 'Že někdy toto zanikne, si nemyslím,

Urduca: 

پھر وہ اپنی جنّت میں داخل ہوا اور اپنے نفس کے حق میں ظالم بن کر کہنے لگا "میں نہیں سمجھتا کہ یہ دولت کبھی فنا ہو جائے گی

Tacikçe: 

Ва он мард ситам бар хештан карда ба боғи худ даромад ва гуфт: «Напиндорам, ки ин бор ҳаргиз аз миён биравад.

Tatarca: 

Вә ул иптәше илә бакчасына керде, хәлбуки имансыз булуы белән үзенә золым итүчедер, иптәшенә әйтте: "Минем бу бакчаларым мәңге бетәрләр дип уйламыйм.

Endonezyaca: 

Dan dia memasuki kebunnya sedang dia zalim terhadap dirinya sendiri; ia berkata: "Aku kira kebun ini tidak akan binasa selama-lamanya,

Amharca: 

እርሱም ነፍሱን በዳይ ኾኖ ወደ አትክልቱ ገባ፡፡ «ይህች ዘለዓለም ትጠፋለች ብዬ አልጠረጥርም» አለ፡፡

Tamilce: 

அவனோ (இறைவனுக்கு நன்றி செலுத்தாமல்) தனக்குத் தானே தீங்கிழைத்தவனாக தனது தோட்டத்தில் (பெருமையோடு) நுழைந்தான். இது அழியும் என்று ஒருபோதும் நான் எண்ணவில்லை என்று கூறினான்.

Korece: 

그는 스스로를 욕되게 하면 서 과수원으로 들어가 이것은 결 코 멸망하지 아니 하리라 하더라

Vietnamca: 

Y vào ngôi vườn của mình và tự làm bản thân mình sai quấy khi nói: “Tôi nghĩ rằng ngôi vườn này sẽ không thể nào tiêu tan được.”