
vedeḫale cennetehû vehüve żâlimül linefsih. ḳâle mâ eżunnü en tebîde hâẕihî ebedâ.
Arapça:
وَدَخَلَ جَنَّتَهُ وَهُوَ ظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ قَالَ مَا أَظُنُّ أَن تَبِيدَ هَٰذِهِ أَبَدًا
Türkçe:
Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: "Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum."
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Adam, bu şekilde kendine zulmederek bağına girdi ve şöyle dedi: "Bunun hiç yok olacağını sanmıyorum"
Diyanet Vakfı:
(Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."
İngilizce:
He went into his garden in a state (of mind) unjust to his soul: He said, "I deem not that this will ever perish,
Fransızca:
Il entra dans son jardin coupable envers lui-même [par sa mécréance]; il dit : "Je ne pense pas que ceci puisse jamais périr,
Almanca:
Und er trat in seine Dschanna ein, während er gegen sich selbst Unrecht beging, er sagte: "Ich glaube nicht, daß diese jemals vergänglich sein wird.
Rusça:
Он вошел в свой сад, поступая несправедливо по отношению к себе, и сказал: "Я не думаю, что он когда-нибудь исчезнет.
Açıklama:
