Arapça:
هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا أَن يَأْتِيَهُمُ اللَّهُ فِي ظُلَلٍ مِّنَ الْغَمَامِ وَالْمَلَائِكَةُ وَقُضِيَ الْأَمْرُ ۚ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ
Çeviriyazı:
hel yenżurûne illâ ey ye'tiyehümü-llâhü fî żulelim mine-lgamâmi velmelâiketü veḳuḍiye-l'emr. veile-llâhi türce`u-l'ümûr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar sadece gözetiyorlar ki, Allah, buluttan gölgelikler içinde meleklerle birlikte geliversin de iş bitiriliversin. Halbuki bütün işler Allah'a döndürülüp götürülür.
Diyanet İşleri:
Onlar, bulut gölgeleri içinde, Allah'ın azabının ve meleklerin tepelerine inip işin bitmesini mi bekliyorlar? Bütün işler Allah'a dönecektir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Yoksa onlar, Allah'ın, bulutların gölgelerinde, meleklerle gelivermesini ve işlerinin olup bitivermesini mi gözetirler? Halbuki bütün işler, döner, Allah'a varır.
Şaban Piriş:
Bulut gölgeleri ile birlikte Allah’ın ve meleklerin gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün işler Allah’a döndürülüp götürülecektir.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? O zaman her şey biterdi ve her şey ALLAH'a döndürülürdü.
Ali Bulaç:
Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah'ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) emrinin gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah'a döner.
Suat Yıldırım:
Şeytanın peşinden gidenler ne bekliyorlar? Onlar (akılları sıra), buluttan gölgelikler içinde Allah'ın ve meleklerin gelip, Haklarındaki hükmün verilmesini, işlerinin bitirilivermesini mi bekliyorlar? Bütün işler ve hükümler Allah’a aittir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar ancak beyaz buluttan gölgeler içinde Allah´ın ve meleklerin kendilerine gelmelerine intizarda bulunurlar. Halbuki, emir tamam olmuştur. Ve bütün işler Allah Teâlâ´ya döndürülecektir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar, Allah'ın ve meleklerin buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar sonunda Allah'a döndürülür.
Bekir Sadak:
Onlar, bulut golgeleri icinde, Allah´in azabinin ve meleklerin tepelerine inip isin bitmesini mi bekliyorlar? Butun isler Allah´a donecektir. *
İbni Kesir:
Onlar
Adem Uğur:
Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah´ın ve meleklerinin gelmesini mi beklerler? Halbuki iş bitirilmiştir. (Allah nizamı artık değişmez.) Bütün işler yalnızca Allah´a döndürülür.
İskender Ali Mihr:
Onlar mutlaka Allah´ın ve meleklerin kendilerine buluttan gölgeler içinde gelmesini ve emrin (işin) bitirilmesini mi gözlüyorlar? (Oysa) bütün emirler (işler) Allah´a döndürülür.
Celal Yıldırım:
Onlar Allah´ın buluttan gölgelikler içinde meleklerle gelivermesini ve işin hemen bitiriverilmesini mi bekliyorlar ? (Halbuki) işler (eninde sonunda) ancak Allah´a döndürülür.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, bulut gölgeleri içinde Allah´ın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve işin bitirilivermesini mi gözlüyorlar? Oysa bütün işler Allah´a döner.
Fransızca:
Qu'attendent-ils sinon qu'Allah leur vienne à l'ombre des nuées de même que les Anges et que leur sort soit réglé ? Et c'est à Allah que toute chose est ramenée .
İspanyolca:
¿Qué esperan sino que Alá y los ángeles vengan a ellos en un nublado? La cosa está ya decidida. Todo será devuelto a Alá.
İtalyanca:
Forse aspettano che Allah venga, avvolto di ombre di nuvole e con gli angeli? Ma tutto è ormai deciso ed è ad Allah che ritorna ogni cosa.
Almanca:
Warten sie auf etwas anderes außer darauf, daß zu ihnen ALLAHs (Anweisung) im Schatten von dicken Wolken und die Engel kommen?! Doch die Angelegenheit wurde bereits bestimmt. Und an ALLAH werden alle Angelegenheiten gewandt.
Çince:
他们只等待真主在云荫中与众天神同齐降临,事情将被判决。一切事情,只归真主安排。
Hollandaca:
Of verwachten de goddeloozen dat God zelf met de engelen in de schaduw der wolken tot hen zal komen. Maar het is reeds bepaald; eens zal alles tot God terugkeeren.
Rusça:
Неужели они ожидают чего-либо иного, кроме как того, что Аллах явится к ним, осененный облаками, вместе с ангелами, и все будет решено? К Аллаху возвращаются дела.
Somalice:
miyey sugi inuu Eebe u yimaaddo ciqaabtiisa Hoos Daruura ah mooyee, iyo Malaa'igtu lana xukumo amarka, xagga Eebaana loo celin umuuraha.
Swahilice:
Je wanangoja mpaka Mwenyezi Mungu awajie katika vivuli vya mawingu pamoja na Malaika, na hukumu iwe imekwisha tolewa? Na kwa Mwenyezi Mungu ndio hurejeshwa mashauri yote.
Uygurca:
ئۇلار (يەنى ئسلامغا كىرىشنى تەرك ئەتكەنلەر) پەقەت اﷲ نىڭ (قىيامەت كۈنى خالايىقنىڭ ئارىسىدا ھۆكۈم چىقىرىش ئۈچۈن) بۇلۇت پارچىلىرى ئىچىدە كېلىشىنى، پەرىشتلەرنىڭ كېلىشىنى ۋە (خالايىقنىڭ ئارىسىدا ھۆكۈم چىقىرىلىپ، بىر گۇرۇھ جەننەتى، بىر گۇرۇھ دوزىخى بولۇپ ئايرىلىش بىلەن خالايىقنىڭ) ئىشىنىڭ پۈتۈشىنى كۈتەمدۇ؟ (بەندىلەرنىڭ) ھەممە ئىشى اﷲ قا قايتۇرۇلىدۇ
Japonca:
かれらは,アジラーが雲の天蓋の中に,天使たちを率いてかれらに臨まれ,その事を解決されるのを待つだけではないのか。アッラーに凡ての事(の決定)は,帰属するのである。
Arapça (Ürdün):
«هل» ما «ينظرون» ينتظر التاركون الدخول فيه «إلا أن يأتيهم الله» أي أمره كقوله أو يأتي أمر ربك أي عذابه «في ظلل» جمع ظلة «من الغمام» السحاب «والملائكةُ وقضي الأمر» تم أمر هلاكهم «وإلى الله ترجع الأمور» بالبناء للمفعول والفاعل في الآخرة فيجازي كلا بعمله.
Hintçe:
क्या वह लोग इसी के मुन्तज़िर हैं कि सफेद बादल के साय बानो की आड़ में अज़ाबे ख़ुदा और अज़ाब के फ़रिश्ते उन पर ही आ जाए और सब झगड़े चुक ही जाते हालॉकि आख़िर कुल उमुर ख़ुदा ही की तरफ रुजू किए जाएँगे
Tayca:
และพวกเขามิได้คอยอะไร นอกจากการที่อัลลอฮ์และมลาอิกะอ์ของพระองค์จะมายังพวกเขา ในร่มเงาจากเมฆ และเรื่องนั้นได้ถูกชี้ขาดไว้แล้ว และยังอัลลอฮ์นั้นเรื่องราวทั้งหลายจะถูกนำกลับไป
İbranice:
האם הם (אלה אשר כפרו) מצפים (ליום הדין) שיבוא אלוהים אליהם בשכבות עננים עם המלאכים? והדין נחרץ, ואל אלוהים יושבו כל העניינים
Hırvatça:
Čekaju li oni da im Allah dođe u tminama oblaka, i meleci, i da bude svemu kraj?! A Allahu se sve vraća!
Rumence:
Ei ce vor fi aşteptând? Ca Dumnezeu să le vină cu îngerii, la umbra norilor? Soarta a fost hotărâtă: totul se întoarce la Dumnezeu.
Transliteration:
Hal yanthuroona illa an yatiyahumu Allahu fee thulalin mina alghamami waalmalaikatu waqudiya alamru waila Allahi turjaAAu alomooru
Türkçe:
Onlar, Allah'ın ve meleklerin buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar sonunda Allah'a döndürülür.
Sahih International:
Do they await but that Allah should come to them in covers of clouds and the angels [as well] and the matter is [then] decided? And to Allah [all] matters are returned.
İngilizce:
Will they wait until Allah comes to them in canopies of clouds, with angels (in His train) and the question is (thus) settled? but to Allah do all questions go back (for decision).
Azerbaycanca:
Yoxsa onlar Allahın (qəzəbinin) bulud kölgələri içində mələklərlə (əzab mələkləri ilə) gəlməsini və işin tamam olmasını (özlərinin məhv edilməsini) gözləyirlər? Şübhəsiz ki, (bütün) işlər (axırda) Allaha qayıdacaqdır.
Süleyman Ateş:
Onlar, ille buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerin gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Halbuki bütün işler tekrar Allah'a döndürülüp götürülecektir.
Diyanet Vakfı:
Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerinin gelmesini mi beklerler Halbuki iş bitirilmiştir. (Allah nizamı artık değişmez.) Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür.
Erhan Aktaş:
Yoksa onlar, Allah’ın ve meleklerin bulut gölgeleri içinden çıkıp gelmesini ve işlerini bitirmesini mi bekliyorlar? Oysa bütün işler, yalnızca Allah’a döndürülür.
Kral Fahd:
Onlar, (kıyâmet günü) ille de buluttan gölgeler içinde Allah’ın ve meleklerinin gelmesini ve işin olup bitmesini mi bekliyorlar ? Halbuki iş bitirilmiştir. Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür.
Hasan Basri Çantay:
Onlar (İslama girmeyenler) ille Allanın, bulutdan gölgeler içinde meleklerle birlikde kendilerine gelivermesine ve işlerinin bitirilivermesine mi bakıyorlar? Halbuki (bütün) işler Allah´a döndürülür.
Muhammed Esed:
Bu insanlar, Allah´ın, Kendisini bulutların gölgeleri arasında meleklerle birlikte olanlara göstermesini mi bekliyorlar? Ama (o zaman) her şeye karar verilmiş ve her şey Allah´a döndürülmüş olurdu.
Gültekin Onan:
Onlar, bulut gölgeleri içinde Tanrı´nın (azabının) meleklerle onlara gelmesini ve (azap) buyruğunun gerçekleşmesini mi gözlüyorlar? Oysa (bütün) buyruklar Tanrı´ya döner.
Ali Fikri Yavuz:
O, İslâma girmeyip şeytana tabi olanlar, yalnız gözetliyorlar ki, Allah buluttan gölgelikler içinde meleklerle geliversin ve kendilerine iş bitiriversin (onları helâk ediversin). Halbuki işlerin hepsi Allah’a döndürülür.
Portekizce:
Aguardam eles que lhes venha o Próprio Deus, na sombra dos cirros, juntamente com os anjos e, assim, tudo estejaterminado? Sabei que todo retornará a Deus.
İsveççe:
Vill de kanske vänta till dess Gud visar Sig för dem med änglarna under molnens tronhimmel? Men [när detta sker] har Guds plan fullbordats och allt har gått tillbaka till Gud.
Farsça:
آیا [اهل لغزش و پیروان شیطان] جز این را انتظار دارند که [عذاب] خدا و فرشتگان [مأمور عذاب] در سایبان هایی از ابر به سوی آنان آیند و کار نابودی آنان تمام شود؟ و همه کارها به سوی خدا بازگردانده می شود.
Kürtçe:
ئایا ئەوانە چاوەڕوانن خوایان بۆ بێت لەناو چەند پارچە ھەورێکی سپی دا ھەروەھا فریشتەکان (یان بۆبێ) وە کارەکە کۆتایی پێ بێت وە ھەموو کارێک ھەر بۆلای خوا دەگەڕێتەوە
Özbekçe:
Улар Аллоҳ ва фаришталар сояли булутларда келиши ҳамда ишнинг тугашидан бошқага интизор бўлмаяптилар шекилли?! Ва барча ишлар Аллоҳга қайтажак. (Очиқ-ойдин баёнотлар, ҳужжат ва далиллар келгандан кейин ҳам Исломга юрмай, шайтоннинг изидан юришларидан улар худди қиёматни интизор бўлиб кутаётганга ўхшайди. Иш тугаб, ҳамма нарса охирига етадиган кунни кутаётганга ўхшайди. Бўлмаса, ҳамма нарса аниқ бўлган бўлса ҳам, нима учун Исломга кирмай турибдилар? Нима уларнинг йўлини тўсяпти? Улар билиб қўйсинларки, «барча ишлар Аллоҳга қайтажак».)
Malayca:
(Orang-orang yang ingkar itu) tidak menunggu melainkan kedatangan (azab) Allah kepada mereka dalam lindungan-lindungan awan, bersama-sama dengan malaikat (yang menjalankannya), padahal telahpun diputuskan perkara itu (balasan azab yang menimpa mereka); dan kepada Allah jua kembalinya segala urusan.
Arnavutça:
Nuk presin ata tjetër, veçse t’u vie ndëshkimi i Perëndisë prej réve të bardha (si rrufeja që godet në mot të kthjellët), edhe ëngjujt, dhe të merr fund puna (të zhdukën)?! – E, te Perëndia do të kthehen të gjitha punët.
Bulgarca:
Нима очакват само Аллах и ангелите да дойдат при тях в сенките на облаците? А делото е отсъдено и при Аллах ще бъдат върнати делата.
Sırpça:
Чекају ли они да им Аллах дође у тминама облака, и анђели, и да буде свему крај?! А Аллаху се све враћа!
Çekçe:
Což mohou čekat něco jiného, než že k nim přijde Bůh a andělé v temnotě mračen? Pak bude věc rozhodnuta; a k Bohu vracejí se věci všechny.
Urduca:
(اِن ساری نصیحتوں اور ہدایتوں کے بعد بھی لوگ سیدھے نہ ہوں، تو) کیا اب وہ اِس کے منتظر ہیں کہ اللہ بادلوں کا چتر لگائے فرشتوں کے پرے سا تھ لیے خود سامنے آ موجود ہو اور فیصلہ ہی کر ڈالا جائے؟ آخر کار سارے معاملات پیش تو اللہ ہی کے حضور ہونے والے ہیں
Tacikçe:
Оё инҳо мунтазири он ҳастанд, ки Худо бо фариштагон дар зери соябоне аз абр наздашон биёяд ва кор яксара шавад? Ҳол он ки ҳамаи корҳо ба сӯи Худо бармегарданд.
Tatarca:
Коръән белән гамәл кылмаучы төрле фиркаләр көтмиләр Аллаһудан һичнәрсәне, мәгәр караңгы болыт эченнән Аллаһуның каты газабы килгәнен яки фәрештәләрнең ґәзаб белән килгәнен көтәләр. Аллаһуның әмере үтәлде, ягъни Коръән белән гамәл кылучыларга һидәять булачагы, вә Коръән белән гамәл кылмаучыларга хактан адашу булачагы Аллаһудан хөкем ителде. Барча эш хөкемгә Аллаһуга кайта.
Endonezyaca:
Tiada yang mereka nanti-nantikan melainkan datangnya Allah dan malaikat (pada hari kiamat) dalam naungan awan, dan diputuskanlah perkaranya. Dan hanya kepada Allah dikembalikan segala urusan.
Amharca:
አላህ (ቅጣቱ)ና መላእክቱ ከደመና በኾኑ ጥላዎች ውስጥ ሊመጡዋቸው እንጂ አይጠባበቁም፡፡ ነገሩም ተፈጸመ፤ ነገሮችም ሁሉ ወደ አላህ ይመለሳሉ፡፡
Tamilce:
அல்லாஹ் மேகங்களின் நிழல்களில் அவர்களிடம் வருவதையும் இன்னும் வானவர்கள் வருவதையும் (அவர்களின்) காரியம் முடிக்கப்படுவதையும் தவிர (வேறு எதையும்) அவர்கள் எதிர்பார்க்கிறார்களா? காரியங்கள் எல்லாம் (முடிவில்) அல்லாஹ்வின் பக்கமே திருப்பப்படும்.
Korece:
그들은 하나님이 구름의 그 림자를 타고 천사들과 함께 너희 들에게 강림함을 기다리며 그 문 제가 해결되기를 바라고 있느뇨 그러나 모든 것이 하나님에게로 돌아오니라
Vietnamca:
Chẳng lẽ họ (những kẻ lầm lạc) chờ đợi Allah và các vị Thiên Thần cưỡi mây đến gặp riêng họ? (Nếu sự việc đúng như thế) thì vấn đề đã được giải quyết (họ đã bị trừng phạt và vấn đề đã được kết thúc), tuy nhiên, mọi việc đều được mang về trình diện Allah (để Ngài định đoạt).
Ayet Linkleri: