Arapça:
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَن يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ إِلَّا أَن قَالُوا أَبَعَثَ اللَّهُ بَشَرًا رَّسُولًا
Çeviriyazı:
vemâ mene`a-nnâse ey yü'minû iẕ câehümü-lhüdâ illâ en ḳâlû ebe`aŝe-llâhü beşerar rasûlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber gelince, insanların iman etmelerine engel olan sebep sadece: "Allah bir insanı mı Peygamber gönderdi?" demeleridir.
Diyanet İşleri:
İnsanlara doğruluk rehberi geldiği zaman, inanmalarına engel olan, sadece: "Allah peygamber olarak bir insan mı gönderdi?" demiş olmalarıdır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Fakat kendilerine doğru yolu gösteren bir peygamber geldi mi insanları inanmaktan meneden şey de Allah, hiçbir insanı peygamber olarak gönderir mi demeleridir zaten.
Şaban Piriş:
İnsanlara hidayet geldiği halde, onların iman etmesine engel olan şey “Allah, rasûl olarak bir insan mı gönderdi?” demelerinden başkası değildir.
Edip Yüksel:
Kendilerine hidayet geldiğinde, halk: "ALLAH bir insanı mı elçi olarak gönderdi," diyerek inanmadı
Ali Bulaç:
Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Allah, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir.
Suat Yıldırım:
Zaten, insanların ekserisinin, kendilerine hidâyet geldiği halde iman etmemelerinin başlıca sebebi: “Allah bula bula bir insan mı seçip halka elçi gönderdi?” demeleridir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Nâsı, kendilerine hidâyet geldiği vakit imân etmelerinden men eden şey, başka değil onların, «Allah bir beşeri mi resûl olarak gönderdi?» demeleri olmuştur.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?"
Bekir Sadak:
Gokleri ve yeri yaratan Allah´in, onlarin benzerlerini de tekrar yaratmaya Kadir oldugunu gormezler mi?» Onlar icin suphe goturmeyen bir sure tayin etmistir. yleyken, zalimler, inkarcilikta hala direnirler.
İbni Kesir:
Onlara hidayet geldiği zaman
Adem Uğur:
Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "
İskender Ali Mihr:
Onlara hidayet geldiği zaman insanların inanmalarına, “Allah, insan resûl mü gönderdi?” demelerinden başka bir şey mani olmadı.
Celal Yıldırım:
Doğru yolu gösteren (Kur´ân) geldiğinde insanları inanmaktan alı1 koyan şey, sadece «Allah bir insanı mı peygamber olarak göndermiş ?!» demeleridir.
Tefhim ul Kuran:
Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: «Allah, elçi olarak bir beşer mi gönderdi?» demelerinden başkası değildir.
Fransızca:
Et rien n'empêcha les gens de croire, quand le guide leur est parvenu, si ce n'est qu'ils disaient : "Allah envoie-t-Il un être humain-Messager ? "
İspanyolca:
No ha impedido a los hombres creer cuando les ha llegado la Dirección sino el haber dicho: «¿Ha mandado Alá a un mortal como enviado?»
İtalyanca:
Nulla impedisce alle genti di credere dopo che la Guida è giunta loro, se non il dire: "Allah ha davvero inviato un uomo per messaggero?".
Almanca:
Und nichts hinderte die Menschen daran, den Iman zu verinnerlichen, als zu ihnen die Rechtleitung kam, außer daß sie sagten: "Schickte ALLAH etwa einen Menschen als Gesandten?"
Çince:
当正道降临众人的时候,妨碍他们信道的只是他们的这句话:难道真主派遣一个凡人来做使者吗?
Hollandaca:
En niets verhindert de menschen te gelooven, als eene leiding tot hen is gekomen, dan dat zij zeggen: Heeft God een mensch als zijn gezant nedergezonden?
Rusça:
Людям помешало уверовать после того, как к ним явилось верное руководство, только то, что они сказали: "Неужели Аллах отправил посланником человека?"
Somalice:
Dadka uma diidin inay Rumeeyaan markuu xaqu u yimid oon ahayn inay dhahaan ma wuxuu soo bixiyaa Eebe Bashar (Dad) ah Rasuullo.
Swahilice:
Na nini kilicho wazuilia watu kuamini ulipo wajia uwongofu isipo kuwa walisema: Je! Mwenyezi Mungu humtuma mwanaadamu kuwa ni Mtume?
Uygurca:
ئۇلار (يەنى مۇشرىكلار) نىڭ ئۆزلىرىگە ھىدايەت (يەنى پەيغەمبەر بىلەن قۇرئان) كەلگەن چاغدا ئىمان ئېيتماسلىقلىرى «اﷲ ئىنساننى پەيغەمبەر قىلىپ ئەۋەتەمدۇ؟» دېگەنلىكلىرى ئۈچۈندۇر
Japonca:
導きがかれらに下された時,人びとの信心を妨げたのは,かれらが,「アッラーは(わたしたちと同じ)一人の人間を,使徒として遺わされたのか。」と言った(こと)に外ならない。
Arapça (Ürdün):
«وما منع الناس أن يؤمنوا إذ جاءهم الهدى إلا أن قالوا» أي قولهم منكرين «أبعث الله بشرا رسولاً» ولم يبعث ملكا.
Hintçe:
(जो ये बेहूदा बातें करते हो) और जब लोगों के पास हिदायत आ चुकी तो उनको ईमान लाने से इसके सिवा किसी चीज़ ने न रोका कि वह कहने लगे कि क्या ख़ुदा ने आदमी को रसूल बनाकर भेजा है
Tayca:
และไม่มีสิ่งใดที่จะห้ามมนุษย์ให้พวกเขาศรัทธา เมื่อแนวทางที่ถูกต้องมายังพวกเขาแล้ว นอกจากพวกเขาจะกล่าวว่า “อัลลอฮฺทรงแต่งตั้งมนุษย์ธรรมดาเป็นร่อซูลกระนั้นหรือ?”
İbranice:
שום דבר לא מנע מהאנשים להאמין כאשר הגיעה אליהם ההדרכה (הצודקת,) מלבד זה שאמרו: 'האם שלח אלוהים בן אנוש כשליח
Hırvatça:
A ljude je, kad im je dolazila objava, odvraćalo od vjerovanja samo to što su govorili: "Zar je Allah kao poslanika čovjeka poslao?!"
Rumence:
Nimic nu i-ar împiedica să creadă când le vine călăuzirea, dacă nu ar spune: “Dumnezeu a trimis un om ca trimis?”
Transliteration:
Wama manaAAa alnnasa an yuminoo ith jaahumu alhuda illa an qaloo abaAAatha Allahu basharan rasoolan
Türkçe:
Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka bir şey engel olmadı: "Allah, bir insan mı resul gönderdi?"
Sahih International:
And what prevented the people from believing when guidance came to them except that they said, "Has Allah sent a human messenger?"
İngilizce:
What kept men back from belief when Guidance came to them, was nothing but this: they said, "Has Allah sent a man (like us) to be (His) Messenger?"
Azerbaycanca:
(Qüreyş müşrikləri kimi) insanlara doğru yolu göstərən bir rəhbər gəldiyi zaman ona iman gətirməyə mane olan şey yalnız onların: “Allah bir insanımı peyğəmbər göndərdi?” – demələridir. (Müşriklərin fikrincə, peyğəmbər bəşərdən deyil, mələklərdən göndərilməlidir).
Süleyman Ateş:
Zaten kendilerine hidayet geldiği zaman insanları doğru yola gelmekten alıkoyan şey, hep: "Allah, bir insanı elçi mi gönderdi?" demeleridir.
Diyanet Vakfı:
Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir.
Erhan Aktaş:
İnsânlara, doğru yola ileten rehber gelince, onları îmân etmekten alıkoyan şey, “Allah, ölümlü bir beşeri mi resûl gönderdi?” şeklindeki anlayışlarıdır.
Kral Fahd:
Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, «Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?» demelerini engellemiştir.
Hasan Basri Çantay:
İnsanların — kendilerine hidâyet (rehberi) geldiği zaman îman etmelerini «Allah bir beşeri mi peygamber gönderdi?» demelerinden başka bir şey men´ etmedi.
Muhammed Esed:
(İşte bunun gibi,) insanlara (bir peygamber eliyle) doğru yol bilgisi geldiği zaman onları (ona) inanmaktan alıkoyan, onların: "Allah ölümlü bir insanı mı elçi olarak gönderdi?" diye itiraz etmelerinden başka bir şey değildir.
Gültekin Onan:
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "
Ali Fikri Yavuz:
Mekke’lilere doğru yolu gösteren peygamber, onlara Kur’an ile geldiği zaman, insanların iman etmelerine ancak şöyle demeleri engel oldu: “Allah bir insanı mı Peygamber gönderdi, (Peygamber olarak bir Melek göndermeliydi?)
Portekizce:
Que foi que impediu os humanos de crerem, quando lhes chegou a orientação? Disseram: Acaso, Deus teria enviado porMensageiro um mortal?
İsveççe:
Ingenting hindrar [människor] att tro när vägledningen når dem utom denna deras invändning: "Inte sänder väl Gud en dödlig människa som Sitt sändebud?"
Farsça:
و چیزی مردم را زمانی که هدایت به سویشان آمد از ایمان آوردن باز نداشت، جز اینکه گفتند: آیا خدا بشری را به پیامبری برانگیخته است؟
Kürtçe:
ھیچ شتێک ڕێگری خەڵکی نەکرد لەوەی کە باوەڕ بھێنن کاتێک کە ڕێنمونی و ئاینی حەقیان بۆ ھات بێجگە لەوەی دەیانووت چۆن خوا ئادەمیەک بە پێغەمبەر دەنێرێت
Özbekçe:
Одамларга ҳидоят келган пайтда иймон келтиришларидан манъ қилган нарса фақат, Аллоҳ башардан Пайғамбар юборадими, дейишлари бўлди. (Улар фариштадан кўра, Аллоҳ одамни азизу мукаррам қилиб қўйганини англаб етмас эдилар. Агар одам Аллоҳнинг йўлида юриб, буюрган ишларини қилиб, қайтарганларидан қайтса, фариштадан афзал бўлишини идрок этмас эдилар.)
Malayca:
Dan tiadalah yang menghalang orang-orang musyrik itu dari beriman ketika datang kepada mereka hidayah petunjuk, melainkan (keingkaran mereka tentang manusia menjadi Rasul, sehingga) mereka berkata dengan hairan: "Patutkah Allah mengutus seorang manusia menjadi Rasul?"
Arnavutça:
Njerëzit nuk i pengon të besojnë, kur ju erdhi shpallja, (asgjë) përpos që thanë: “A mos vallë Perëndia e dërgon njeriun si pejgamber?”
Bulgarca:
И пречеше на хората да повярват, когато им се яви напътствието, само това, че казваха: “Нима Аллах ни проводи човек-пратеник?”
Sırpça:
А људе је, кад им је долазила објава, одвраћало од веровања само то што су говорили: „Зар је Бог као посланика послао човека?!“
Çekçe:
Co brání těmto lidem, aby uvěřili, když se jim dostalo správného vedení, ne-li to, že říkají: 'Cožpak by Bůh vyslal smrtelníka jako posla Svého?'
Urduca:
لوگوں کے سامنے جب کبھی ہدایت آئی تو اس پر ایمان لانے سے اُن کو کسی چیز نے نہیں روکا مگر اُن کے اِسی قول نے کہ "کیا اللہ نے بشر کو پیغمبر بنا کر بھیج دیا؟"
Tacikçe:
Ҳеҷ чиз мардумро аз имон овардан он гоҳ ки ҳидояташон мекарданд, бознадошт, ғайри инки мегуфтанд: «Оё Худо инсонеро ба рисолат (пайғамбарӣ) мефиристад?»
Tatarca:
Аллаһудан пәйгамбәрләр аркылы һидәят килгәннән соң иман китерүдән кешеләрне нәрсә тыйды? Тыймады һичнәрсә, мәгәр: "Аллаһ кеше затыннан пәйгамбәр җибәрәме? Аллаһудан килгән пәйгамбәр булса, әлбәттә, фәрештәдән булыр иде" – дигән сүзләре Коръәнгә вә пәйгамбәргә иман китерүдән тыйды.
Endonezyaca:
Dan tidak ada sesuatu yang menghalangi manusia untuk beriman tatkala datang petunjuk kepadanya, kecuali perkataan mereka: "Adakah Allah mengutus seorang manusia menjadi rasuI?"
Amharca:
ሰዎችንም መሪ (ቁርኣን) በመጣላቸው ጊዜ ከማመን «አላህ ሰውን መልክተኛ አድርጎ ላከን» ማለታቸው እንጂ ሌላ አልከለከላቸውም፡፡
Tamilce:
மனிதர்களுக்கு நேர்வழி வந்தபோது, “ஒரு மனிதரையா தூதராக அல்லாஹ் அனுப்பினான்?” என்று அவர்கள் கூறியதைத் தவிர (அந்த நேர்வழியை) அவர்கள் நம்பிக்கை கொள்வதிலிருந்து அவர்களைத் தடுக்கவில்லை.
Korece:
복음이 그들에게 이르렀을 때 백성들로 하여금 믿음을 방해 했던 것은 단지 그들이 말한 이것이라 하나님이 인간을 선지자로 보냈단 말이뇨
Vietnamca:
Chẳng có điều gì ngăn cản loài người tin tưởng khi sự Chỉ Đạo đến với họ ngoài việc họ thắc mắc: “Lẽ nào Allah lại phái một người phàm làm Sứ Giả (của Ngài) ư?!”
Ayet Linkleri: