Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

116

Ayet No: 

2017

Sayfa No: 

280

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ

Çeviriyazı: 

velâ teḳûlû limâ teṣifü elsinetükümü-lkeẕibe hâẕâ ḥalâlüv vehâẕâ ḥarâmül litefterû `ale-llâhi-lkeẕib. inne-lleẕîne yefterûne `ale-llâhi-lkeẕibe lâ yüfliḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: "Şu helaldir, şu haramdır" demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmiş olursunuz. Şüphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.

Diyanet İşleri: 

Diliniz yalana alışmış olduğu için, "şu haram, bu helaldir" demeyin, zira Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise, saadete şüphesiz erişemezler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yalanlar uydurup dile getirerek Allah'a iftira etmeyin şu helaldir, bu haram diye; şüphe yok ki yalan söyleyip Allah'a iftira edenler, kurtulmazlar, muratlarına ermezler.

Şaban Piriş: 

Dillerinizin uydurduğu yalanla "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin. Böylece Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Şüphesiz, Allah hakkında yalan uyduranlar kurtuluşa eremez.

Edip Yüksel: 

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Bu helaldir, bu haramdır," demeyin. Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

Ali Bulaç: 

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

Suat Yıldırım: 

Kendi dillerinizin yalan yanlış nitelendirmesiyle uydurduğunuz yalanı Allah'a mal ederek “bu helâldir, şu haramdır” demeyin.Çünkü Allah adına yalan söyleyenler asla iflah olmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Lisanlarınızın yalan yere vasıflandırdığı şeyler hakkında «Şu helâldir ve şu haramdır» demeyiniz ki, Allah´a karşı yalan iftirada bulunmuş olursunuz. Şüphe yok ki, Allah´a karşı yalan yere iftirada bulunanlar felâha eremezler.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.

Bekir Sadak: 

Rabbinin nimetlerine sukrederdi

İbni Kesir: 

Diliniz yalan yere vasıflandırageldiği için her şeye: Şu helal

Adem Uğur: 

Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak &quot

İskender Ali Mihr: 

Allah´a yalanla iftira etmek için dillerinizin vasıflandırması ile “bu helâldir, bu haramdır” diye yalan söylemeyin. Muhakkak ki Allah´a yalanla iftira edenler, felâha (kurtuluşa) eremezler.

Celal Yıldırım: 

Allah´a karşı yalan uydurmak kasdıyle, dillerinizin alışageldiği şekilde uydurup «bu helâldir, bu haramdır» demeyin. Çünkü Allah´a karşı yalan uyduranlar elbette umduklarına erişemezler.

Tefhim ul Kuran: 

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla: «Şuna helal buna haram» demeyin. Çünkü Allah´a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah´a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.

Fransızca: 

Et ne dites pas, conformément aux mensonges proférés par vos langues : "Ceci est licite, et cela est illicite", pour forger le mensonge contre Allah. Certes, ceux qui forgent le mensonge contre Allah ne réussiront pas.

İspanyolca: 

No digáis, entre lo que vuestras lenguas profieren, mentiras como «Esto es lícito y esto es ilícito», inventando así la mentira contra Alá. Quienes inventen la mentira contra Alá no prosperarán.

İtalyanca: 

Non proferite dunque stravaganti invenzioni delle vostre lingue dicendo: «Questo è lecito e questo illecito» e mentendo contro Allah. Coloro che inventano menzogne contro Allah non avranno alcun successo.

Almanca: 

Und sagt nicht zu dem, was eure Zungen an Lügen beschreiben: "Dies ist halal und dies ist haram", damit ihr im Namen ALLAHs Lügen erfindet. Gewiß, 1 diejenigen, die im Namen ALLAHs Lügen erfinden, werden keinen Erfolg haben.

Çince: 

你们对于自己所叙述的事,不要妄言:这是合法的,那是违法的。以致你们假借真主的名义而造谣。假借真主的名义而造谣者必不成功。

Hollandaca: 

En zeg niet, waarmede uwe tongen eene leugen uitdrukken: Dit is wettig en dit onwettig, om eene leugen nopens God uit te denken; want zij die iets nopens God uitdenken, zullen geen voorspoed genieten.

Rusça: 

Не изрекайте своими устами ложь, утверждая, что это - дозволено, а то - запретно, и не возводите навет на Аллаха. Воистину, не преуспеют те, которые возводят навет на Аллаха.

Somalice: 

ha dhihina wuxuu carrabkiina ku tilmaani been kani waa xalaal kanna waa xaaraan, inaad ku been abuurataan Eebe, kuwa ku Been abuurta Eebe ma Liibaanaan.

Swahilice: 

Wala msiseme uwongo, kwa kuropokwa na ndimi zenu: Hichi halali, na hichi haramu - mkimzulia uwongo Mwenyezi Mungu. Hakika wanao mzulia uwongo Mwenyezi Mungu hawatafanikiwa.

Uygurca: 

ئاغزىڭلارغا كەلگەن يالغاننى سۆزلەش ئۈچۈن (ھېچقانداق دەلىلسىز) «بۇ ھالال، بۇ ھارام» دېمەڭلار، چۈنكى (مۇنداقتا) اﷲ نامىدىن يالغاننى ئويدۇرغان بولىسىلەر، اﷲ نامىدىن يالغاننى ئويدورغۇچىلار ھەقىقەتەن (دۇنيا ئاخىرەتتە) مەقسىتىگە ئېرىشەلمەيدۇ

Japonca: 

あなたがたの口をついて出る偽りで,「これは合法〔ハラール〕だ,またこれは禁忌〔ハラーム〕です。」と言ってはならない。それはアッラーに対し偽りを造る者である。アッラーに対し偽りを造る者は,決して栄えないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«ولا تقولوا لما تصف ألسنتكم» أي لوصف ألسنتكم «الكذب هذا حلال وهذا حرام» لما لم يحله الله ولم يحرمه «لتفتروا على الله الكذب» بنسبة ذلك إليه «إن الذين يفترون على الله الكذب لا يفلحون».

Hintçe: 

और झूट मूट जो कुछ तुम्हारी ज़बान पर आए (बे समझे बूझे) न कह बैठा करों कि ये हलाल है और हराम है ताकि इसकी बदौलत ख़ुदा पर झूठ बोहतान बाँधने लगो इसमें शक़ नहीं कि जो लोग ख़ुदा पर झूठ बोहतान बाधते हैं वह कभी कामयाब न होगें

Tayca: 

และพวกเจ้าอย่ากล่าวตามที่ลิ้นของพวกเจ้ากล่าวเท็จขึ้นว่า “นี่เป็นที่อนุมัติและนี่เป็นที่ต้องห้าม” เพื่อที่พวกเจ้าจะกล่าวเท็จต่ออัลลอฮ์แท้จริงบรรดาผู้กล่าวเท็จต่ออัลลอฮ์นั้น พวกเขาจะไม่ได้รับความสำเร็จ

İbranice: 

ואל תמציאו שקרים לאמור : 'זה מורשה וזה אסור,' במטרה לייחס לאלוהים את מה שאינו אמת, אלה אשר בודים שקר ומייחסים אותו לאלוהים, אינם מצליחים

Hırvatça: 

I ne govorite laži jezicima svojim: "Ovo je dopušteno, a ovo zabranjeno", da biste tako o Allahu laži izmišljali. Oni koji o Allahu laži izmišljaju - neće uspjeti,

Rumence: 

Nu spuneţi după minciuna rostită de limbile voastre: “Acesta este îngăduit! Acesta este oprit!” ca să născociţi minciuni asupra lui Dumnezeu. Cei care născocesc minciuni asupra lui Dumnezeu nu vor fi fericiţi,

Transliteration: 

Wala taqooloo lima tasifu alsinatukumu alkathiba hatha halalun wahatha haramun litaftaroo AAala Allahi alkathiba inna allatheena yaftaroona AAala Allahi alkathiba la yuflihoona

Türkçe: 

Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.

Sahih International: 

And do not say about what your tongues assert of untruth, "This is lawful and this is unlawful," to invent falsehood about Allah. Indeed, those who invent falsehood about Allah will not succeed.

İngilizce: 

But say not - for any false thing that your tongues may put forth,- "This is lawful, and this is forbidden," so as to ascribe false things to Allah. For those who ascribe false things to Allah, will never prosper.

Azerbaycanca: 

Diliniz (bizə belə əmr edildiyi deyə) yalana vərdiş etdiyi üçün (dəlilsiz-sübutsuz): “Bu halaldır,o haramdır!” – deməyin, çünki (bununla) Allaha iftira yaxmış olursunuz. Allaha iftira yaxanlar (axirət əzabından) nicat tapmazlar!

Süleyman Ateş: 

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Şu helaldir, şu haramdır," demeyin, sonra Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise iflah olmazlar.

Diyanet Vakfı: 

Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helaldir, şu da haramdır" demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.

Erhan Aktaş: 

Kendi yalanlarınızı, Allah’a dayandırarak, dilinize geldiği gibi yalan yanlış, “Şu helâldir, şu harâmdır.” demeyin. Uydurduğu yalanı Allah’a dayandıranlar, kurtuluşa eremezler.(1)

Kral Fahd: 

Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak «Bu helaldir, şu da haramdır» demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.

Hasan Basri Çantay: 

Dillerinizin yalan yere vasıflandırageldiği şeyler için: «Şu halâldır, bu haramdır» demeyin. Çünkü (bu suretle) Allaha karşı yalan düzmüş olursunuz. Allaha yalan düzenler ise, şübhe yokdur ki felah bulmazlar.

Muhammed Esed: 

Buna göre, artık, kendi yalanınızı (adeta) Allah´a isnad ederek öyle dilinize geldiği gibi yalan yanlış "bu helaldir, şu haramdır" demeyin; çünkü, haberiniz olsun, Allah´a yalan isnad edenler asla kurtuluşa erişemezler!

Gültekin Onan: 

Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal buna haram demeyin. Çünkü Tanrı´ya karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Tanrı´ya karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.

Ali Fikri Yavuz: 

Dillerinizin “Bu helâldır, şu haramdır” diye yalan olarak vasıflandırdığı şeyi söylemeyin ki, Allah’a yalan iftira etmiş olursunuz. Şüphe yok ki, Allah’a yalan uyduranlar, asla kurtulamazlar.

Portekizce: 

E não profirais falsidades, dizendo: Isto é lícito e aquilo é ilícito, para forjardes mentiras acerca de Deus. Sabei queaqueles que forjam mentiras acerca de Deus jamais prosperarão.

İsveççe: 

Låt därför ingen osanning komma över era läppar då ni talar om [dessa ting och kallar] det ena lovligt och det andra förbjudet, så att ni lögnaktigt påbördar Gud era egna idéer. Det kommer inte att gå dem väl i händer som lögnaktigt påbördar Gud vad de själva finner på;

Farsça: 

و به سبب دروغی که زبانتان گویای به آن است، نگویید: این حلال است و این حرام، تا به دروغ به خدا افترا بزنید [که این حلال و حرام حکم خداست]؛ مسلماً کسانی که به خدا دروغ می بندند، رستگار نخواهند شد.

Kürtçe: 

وە لە خۆتانەوە نەڵێن ئەوەی کە بەزمانتاندا دێت بە درۆ ئەوە حەڵاڵە و ئەوە حەرامە بۆ ئەوەی درۆ ھەڵبەستن بەدەم خواوە بەڕاستی ئەوانەی درۆ ھەڵدەبەستن بە ناوی خواوە ڕزگار نابن

Özbekçe: 

Аллоҳга нисбатан ёлғон тўқиш учун тилларингиз васф қилган ёлғонни гапириб: «Бу ҳалол, бу ҳаром», деяверманглар. Албатта, Аллоҳга нисбатан ёлғон тўқувчилар нажот топмаслар. (Инсон неъматни розиқ Аллоҳдан олади. Шунинг учун инсоннинг ҳалол ёки ҳаром ҳақида ҳукм чиқаришга ҳаққи йўқдир. Кимки ўзи ҳақсиз бўлган нарсага аралашиб, «Бу ҳалол, бу ҳаром», деса, Аллоҳ таолога нисбатан ёлғон тўқиган бўлади.)

Malayca: 

Dan janganlah kamu berdusta dengan sebab apa yang disifatkan oleh lidah kamu: "Ini halal dan ini haram", untuk mengada-adakan sesuatu yang dusta terhadap Allah; sesungguhnya orang-orang yang berdusta terhadap Allah tidak akan berjaya.

Arnavutça: 

Mos theksoni me gjuhët tuaja rrejshëm: “Kjo është e lejueshme, e kjo e ndaluar”, që kështu të trilloni gënjeshtra për Perëndinë. Me të vërtetë, ata që trillojnë gënjeshtra ndaj Perëndisë, nuk do të shpëtojnë,

Bulgarca: 

И не изричайте лъжата, която езиците ви описват: “Това е позволено, а това е възбранено”, за да не измисляте лъжа за Аллах. Които измислят лъжа за Аллах, те не ще сполучат.

Sırpça: 

И не говорите неистине језицима својим: “Ово је допуштено, а ово је забрањено” – да бисте тако о Аллаху неистине износили. Они који о Аллаху говоре неистине неће успети.

Çekçe: 

Neříkejte tedy to, co jazyky vaše lživě tvrdí: 'Toto dovoleno je a toto zakázáno!' vymýšlejíce si tak proti Bohu lež. Věru ti, kdož proti Bohu lži si vymýšlejí, ti nebudou mezi blaženými.

Urduca: 

اور یہ جو تمہاری زبانیں جھوٹے احکام لگایا کرتی ہیں کہ یہ چیز حلال ہے اور وہ حرام، تو اس طرح کے حکم لگا کر اللہ پر جھوٹ نہ باندھا کرو جو لوگ اللہ پر جھوٹے افترا باندھتے ہیں وہ ہرگز فلاح نہیں پایا کرتے

Tacikçe: 

То бар Худо дурӯғ бофед, барои ҳар дурӯғ, ки бар забонатон меояд, нагӯед, ки ин ҳалол асту ин ҳаром. Касоне, ки ба Худованд дурӯғ мебанданд, наҷот намеёбанд!

Tatarca: 

Аллаһуга ялганны ифтира кылыр өчен дәлилсез үз белдегегез белән бусы – хәрам вә бусы – хәләл, дип әйтмәгез! Чөнки хәләл, хәрам кылучы Аллаһу тәгаләдер. Аллаһуга ялганны ифтира кылучылар ґәзабтан котыла алмаслар.

Endonezyaca: 

Dan janganlah kamu mengatakan terhadap apa yang disebut-sebut oleh lidahmu secara dusta "ini halal dan ini haram", untuk mengada-adakan kebohongan terhadap Allah. Sesungguhnya orang-orang yang mengada-adakan kebohongan terhadap Allah tiadalah beruntung.

Amharca: 

በአላህም ላይ ውሸትን ልትቀጣጥፉ ምላሶቻችሁ በሚመጥኑት ውሸት «ይህ የተፈቀደ ነው፤ ይህም እርም ነው» አትበሉ፡፡ እነዚያ በአላህ ላይ ውሸትን የሚቀጣጥፉ አይድኑም፡፡

Tamilce: 

மேலும், நீங்கள் அல்லாஹ்வின் மீது இட்டுக்கட்டுவதற்காக உங்கள் நாவுகள் வருணிக்கும் பொய்களின் பிரகாரம் “இது ஹலால் - ஆகுமானதாகும்; இது ஹராம் ஆகாததாகும்” என்று கூறாதீர்கள். நிச்சயமாக எவர்கள் அல்லாஹ்வின் மீது பொய்யை இட்டுக்கட்டுகிறார்களோ அவர்கள் வெற்றி பெற மாட்டார்கள்.

Korece: 

그러나 너희 혀들로 거짓하여 이것이 허락된 것이요 이것이 금지된 것이라 말하지 말라 이는 하나님에 대해 거짓이거늘 실로 하나님에 대하여 거짓 하는자는 번성하지 못하니라

Vietnamca: 

Các ngươi đừng nói sai sự thật bằng cách để cho lưỡi của các ngươi tuyên bố: “Điều này được phép và điều kia không được phép” như một sự bịa đặt những lời nói dối rồi đổ thừa cho Allah. Quả thật, những kẻ bịa đặt lời nói dối rồi đổ thừa cho Allah sẽ không thành công.