Arapça:
بِئْسَمَا اشْتَرَوْا بِهِ أَنفُسَهُمْ أَن يَكْفُرُوا بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ بَغْيًا أَن يُنَزِّلَ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ عَلَىٰ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۖ فَبَاءُوا بِغَضَبٍ عَلَىٰ غَضَبٍ ۚ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Çeviriyazı:
bi'seme-şterav bihî enfüsehüm ey yekfürû bimâ enzele-llâhü bagyen ey yünezzile-llâhü min faḍlihî `alâ mey yeşâü min `ibâdih. febâû bigaḍabin `alâ gaḍab. velilkâfirîne `aẕâbüm mühîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ne kadar çirkindir o uğruna kendilerini sattıkları şey ki; Allah'ın kullarından dilediğine kendi lütuf ve kereminden vahiy indirmesine kafa tutarak, Allah ne indirdiyse hepsini inkâr ettiler. İşte bu yüzden de gazap üstüne gazaba uğradılar. Can yakıcı azap asıl kâfirler içindir.
Diyanet İşleri:
Allah'ın kullarından dilediğine, bol ihsanından indirmesini çekemeyerek, Allah'ın indirdiğini inkar etmekle, kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar. Bu yüzden gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azab vardır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ne pis şeydir o kendilerini satmaları, bu suretle de Allah'ın indirdiği Kur'an'a kafir olmaları, Allah'ın, kullarından dilediğine ihsan edip kitap indirmesine haset ederek kafirlikte bulunmaları. Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için aşağılık bir azap var.
Şaban Piriş:
Allah’ın kullarından dilediğine, bol ihsanından indirmesini çekemeyerek, Allah’ın indirdiğine küfretmekle kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar, bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kâfirlere alçaltıcı bir azap vardır.
Edip Yüksel:
ALLAH'ın, lütfunu kullarından dilediğine indirmesini çekemiyerek ALLAH'ın indirdiğini inkar etmek için kişiliklerini satmaları ne kötü! Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azap var.
Ali Bulaç:
Allah'ın kullarından, dilediğine Kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.
Suat Yıldırım:
Bunların, kendilerini uğruna sattıkları şey ne kadar da fena! Allah'ın kullarından dilediği birine kendi lütfundan vahiy indirmesini kıskanarak, Allah ne indirdiyse hepsini inkâr ettiler de gazap üstüne gazaba uğradılar! Kâfirler için zelil ve perişan eden bir azap da vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Nefislerini, mukabilinde sattıkları şey ne kötü bir şey! O şey Allah´ın fazlından olarak kullarının dilediği zâta inzal etmiş olmasına haset ederek Allah Teâlâ´nın inzal ettiğini inkar etmeleridir. Artık gazaptan gazaba uğradılar. Kâfirler için bir mühîn azap da vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah'ın, kullarından dilediğine lütfunun eseri olarak indirdiğini zalimce kıskanarak, Allah'ın vahyettiğini inkâr etmeleri uğruna öz benliklerini sattıkları şey ne çirkindir! Bu yüzdendir ki gazap üzerine gazaba çarpıldılar. Gerçeği örtenler için rezil edici bir azap vardır.
Bekir Sadak:
Allah´in kullarindan diledigine, bol ihsanindan indirmesini cekemeyerek, Allah´in indirdigini inkar etmekle, kendilerini ne kotu bir sey karsiliginda sattilar. Bu yuzden gazab ustune gazaba ugradilar. Kafirlere alcaltici bir azab vardir.
İbni Kesir:
Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar. Allah´ın kullarından dilediğine fazlından indirmesine hased ederek Allah´ın indirdiğini inkar ettiler ve gazab üstüne gazaba uğradılar. Küfredenlere alçaltıcı bir azab vardır.
Adem Uğur:
Allah´ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah´ın indirdiğini (Kur´an´ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
İskender Ali Mihr:
Onların, Allah´ın kullarından dilediği kimse üzerine, fazlından indirmekte olduğuna (vahye), haset ederek Allah´ın indirdiği şeyi inkâr etmeleri ve bununla kendilerini satmaları ne kadar kötü şey. Böylece gazaptan gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azap var.
Celal Yıldırım:
Onlar Allah´ın kendi kullarından dilediği kimselere fazl-u kereminden indirdiği (âyetleri) haset ve azgınlık ile kıskanarak Allah´ın indirdiğini inkâr etmekle kendilerini ne kötü şey karşılığında (yok pahasına) sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar!. Kâfirler için ezici, horlayıcı bir azâb vardır..
Tefhim ul Kuran:
Allah´ın kularından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini ´kıskanarak ve hakka baş kaldırarak´ Allah´ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azab vardır.
Fransızca:
Comme est vil ce contre quoi ils ont troqué leurs âmes ! Ils ne croient pas en ce qu'Allah a fait descendre, révoltés à l'idée qu'Allah, de part Sa grâce, fasse descendre la révélation sur ceux de Ses serviteurs qu'Il veut. Ils ont donc acquis colère sur colère, car un châtiment avilissant attend les infidèles !
İspanyolca:
¡Qué mal negocio han hecho, no creyendo en lo que Alá ha revelado, rebelados porque Alá favoreció a quien Él quiso de Sus siervos, e incurriendo en Su ira una y otra vez! Los infieles tendrán un castigo humillante.
İtalyanca:
A che vil prezzo hanno barattato le loro anime! Negano quello che Allah ha fatto scendere, ribelli all'idea che Allah, con la Sua grazia, faccia scendere la Rivelazione su chi vuole dei Suoi servi. Sono incorsi in collera su collera. I miscredenti avranno un castigo avvilente.
Almanca:
Erbärmlich ist das, womit sie sich selbst verkauften, daß sie dem gegenüber Kufr betreiben, was ALLAH hinabsandte - aus Übertretung, daß ALLAH von Seiner Gunst auf denjenigen von Seinen Dienern, den ER will, nach und nach hinabsendet. So kehrten sie mit Zorn über Zorn um, und für die Kafir ist erniedrigende Peinigung bestimmt.
Çince:
他们因真主把他的恩惠降给他所意欲的仆人,故他们心怀嫉妒,因而不信真主所降示的经典;他们为此而出卖自己,他们所得的代价真恶劣。故他们应受加倍的谴怒。不信道者,将受凌辱的刑罚。
Hollandaca:
Voor eene nietigheid hebben zij hunne zielen verkocht. Zij loochenen de openbaring Gods uit nijd: want God zendt zijne gunsten aan zijne dienaren, die hem behagen. Toorn op toorn komt over hen; schandelijke straf treft de ongeloovigen.
Rusça:
Скверно то, что они купили за свои души, отвергнув ниспосланное Аллахом и завидуя тому, что Аллах ниспосылает Свою милость тому из Своих рабов, кому пожелает. Они навлекли на себя гнев, один поверх другого. Неверующим уготованы унизительные мучения.
Somalice:
waxaa u xun waxay ku gataan Naftooda inay ka gaaloobeen xaqa Eebe soo dajiyey xasad dartiis, ku soo dajinta Eebe fadligiisa ciduu doono, oo adoomadiisa ka mid ah, waxayna la noqdeen Cadho Cadho kale lagu kordhiyey, gaalana waxaa u sugnaaday cadaab wax dulleeya.
Swahilice:
Kiovu kweli walicho jiuzia nafsi zao, nacho ni kule kukataa kwao aliyo yateremsha Mwenyezi Mungu, kwa ajili ya kuona maya kwa kuwa Mwenyezi Mungu humteremshia fadhila yake amtakaye miongoni mwa waja wake. Basi wamejiletea wenyewe ghadhabu juu ya ghadhabu. Na makafiri watapata mateso ya kudhalilisha.
Uygurca:
يەھۇدىيلارنىڭ اﷲ نازىل قىلغان قۇرئاننى ئىنكار قىلىشى اﷲ نىڭ ئۆز پەزلىنى (يەنى پەيغەمبەرلىكنى) خالىغان بەندىسىگە چۈشۈرگەنلىكىگە ھەسەت قىلىش يۈزىسىدىندۇر. ئۇلارنىڭ ئۆزلىرىنى (يەنى ئىمانىنى) كۇفرىغا سېتىشى ئەجەب يامان ئىشتۇر. ئۇلار ئۈستى - ئۈستىگە غەزەپكە تېگىشلىك بولدى. كاپىرلار خارلىغۇچى ئازابقا دۇچار بولىدۇ
Japonca:
災いは,かれらが自分の魂を売ったことにある。かれらがアッラーの下された啓典を信じないのは,アッラーがよいとされたしもベ(ムハンマド)に,下された恩恵を嫉むためである。それでかれらは,かれの怒りの上に怒りを招いた。不信心者は恥ずべき懲罰を受けるであろう。
Arapça (Ürdün):
«بئسما اشتروا» باعوا «به أنفسهم» أي حظها من الثواب، وما: نكرة بمعنى شيئاً تمييز لفاعل بئس والمخصوص بالذم «أن يكفروا» أي كفرهم «بما أنزل الله» من القرآن «بغياً» مفعول له ليكفروا: أي حسداً على «أن ينزل الله» بالتخفيف والتشديد «من فضله» الوحي «على من يشاء» للرسالة «من عباده فباءوا» رجعوا «بغضب» من الله بكفرهم بما أنزل والتنكيرُ للتعظيم «على غضب» استحقوه من قبل بتضييع التوراة والكفر بعيسى «وللكافرين عذاب مُهين» ذو إهانة.
Hintçe:
क्या ही बुरा है वह काम जिसके मुक़ाबले में (इतनी बात पर) वह लोग अपनी जानें बेच बैठे हैं कि खुदा अपने बन्दों से जिस पर चाहे अपनी इनायत से किताब नाज़िल किया करे इस रश्क से जो कुछ खुदा ने नाज़िल किया है सबका इन्कार कर बैठे पस उन पर ग़ज़ब पर ग़ज़ब टूट पड़ा और काफ़िरों के लिए (बड़ी) रूसवाई का अज़ाब है
Tayca:
ชั่วช้าจริง ๆ สิ่งที่พวกเขาขายตัวของพวกเขาด้วยสิ่งนั้น คือการที่พวกเขาปฏิเสธสิ่งที่อัลลอฮ์ ได้ทรงประทานลงมา ทั้งนี้เพราะความอิจฉาริษยาในการที่อัลลอฮ์ทรงประทานส่วนหนึ่งจากความโปรดปรานของพระองค์แก่ผู้ที่พระองค์ทรงประสงค์ในหมู่ปวงบ่าวของพระองค์ ดังนั้นพวกเขาจึงนำความกริ้วโกรธซ้อนความกริ้วโกรธกลับไป (ยังพระองค์) และสำหรับผู้ปฏิเสธการศรัทธานั้นคือการลงโทษอันต่ำช้า
İbranice:
מה גרוע המחיר שבו מכרו את רוחם, בכופרם באשר הוריד אלוהים (הקוראן,) מקנאה במה שאלוהים גילה בחסדו למי שבחר מעבדיו. על כך, הוסיפו רוגז על רוגז. ולכופרים עונש משפיל
Hırvatça:
Jadno je to za što su se prodali: da negiraju ono što Allah objavljuje, zbog zlobe što Allah spušta Svoju darežljivost kome On hoće od Svojih robova; pa su na sebe gnjev za gnjevom navlačili! A nevjernicima pripada patnja ponižavajuća!
Rumence:
Pe lucru de nimic îşi vând sufletele când tăgăduiesc ceea ce a pogorât Dumnezeu, înciudaţi că Dumnezeu pogoară din harul Său asupra cui voieşte dintre robii Săi. Mânie după mânie au strâns asupra lor. Cei tăgăduitori, de osânda cea ruşinoasă, vor avea pa
Transliteration:
Bisama ishtaraw bihi anfusahum an yakfuroo bima anzala Allahu baghyan an yunazzila Allahu min fadlihi AAala man yashao min AAibadihi fabaoo bighadabin AAala ghadabin walilkafireena AAathabun muheenun
Türkçe:
Allah'ın, kullarından dilediğine lütfunun eseri olarak indirdiğini zalimce kıskanarak, Allah'ın vahyettiğini inkâr etmeleri uğruna öz benliklerini sattıkları şey ne çirkindir! Bu yüzdendir ki gazap üzerine gazaba çarpıldılar. Gerçeği örtenler için rezil edici bir azap vardır.
Sahih International:
How wretched is that for which they sold themselves - that they would disbelieve in what Allah has revealed through [their] outrage that Allah would send down His favor upon whom He wills from among His servants. So they returned having [earned] wrath upon wrath. And for the disbelievers is a humiliating punishment.
İngilizce:
Miserable is the price for which they have sold their souls, in that they deny (the revelation) which Allah has sent down, in insolent envy that Allah of His Grace should send it to any of His servants He pleases: Thus have they drawn on themselves Wrath upon Wrath. And humiliating is the punishment of those who reject Faith.
Azerbaycanca:
Allahın Öz qullarından istədiyi şəxsə lütf etməsinə (peyğəmbərlik verməsinə) həsəd aparmaq, Onun göndərdiyini (Qur’anı) inkar etməklə (yəhudilərin) vicdanlarını satmaları nə qədər də pisdir! Bununla onlar (özlərinə qarşı) Allahın qəzəbi üstünə bir qəzəb də artırdılar. Kafirləri zəliledici əzab gözləyir!
Süleyman Ateş:
Allah'ın, kullarından dilediğine lutfuyla (vahiy) indirmesini çekemeyerek, Allah'ın indirdiğini inkar etmek için kendilerini ne alçak şeye sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar. İnkar edenler için alçaltıcı bir azab vardır.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkar ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kafirler için alçaltıcı bir azap vardır.
Erhan Aktaş:
Allah’ın, dilediği kimseye kendi lütfundan indirmesini çekemeyerek; Allah’ın indirdiğini küfretmekle(1) kendilerini ne kötü bir şeye karşılık sattılar. Bundan dolayı art arda gelen gazabı hak ettiler. Kâfirler için alçaltıcı bir azâp vardır.
Kral Fahd:
Onların, Allah'ın kullarından dilediğine (Kitap) indirmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'ân'ı) inkâr ederek kendilerini çok kötü bir şey karşılığında satmaları ne kadar kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
Hasan Basri Çantay:
Onlar Allahın, kullarından kimi dilerse ona fazi (u kerem) inden (vahyi, peygamberliği) indirmesini (öteden beri) günüledikleri (hased etdikleri) için Allahın (bu kerre) indirdiği şey´i (Kur´ân)ı da inkâr etmek (şuretiy) le nefslerini ne kötü şey´e değişib satdılar da gazab üstüne gazaba döndüler. O kâfirler için (kendilerini) hor ve hakîr edici bir azâb vardır.
Muhammed Esed:
Allah´ın lütfunu dilediği kuluna bahşetmesini kıskanarak Allah´ın indirdiği hakikati inkar etmeleri ve böylece kendilerini kaptırdıkları şu (boş gurur) ne kötü! Onlar böylece Allah´ın gazabını tekrar tekrar hak ettiler. Ve o hakikati inkar edenler için hazırlanmış utanç verici bir azap vardır.
Gültekin Onan:
Tanrı´nın kullarından dilediğine kendi fazlından indirmesini çekemiyerek (bagyen) Tanrı´nın indirdiğine küfretmekle nefslerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı (mühiyn) bir azap vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Cenâb’ı Allah, fazlıyla kullarından dilediği kimseye peygamberlik ihsan buyurmasına hased edip, indirdiği Kur’an’ı inkâr etmeleri ve bu sebeple nefislerini ateşe atışları ne çirkin şeydir! İşte Yahûdi’ler, Allah’ın bir gazabından sonra (Hz. Îsa ve İncil’i inkâr ettiklerinden dolayı gazaba uğramalarından başka) bir gazaba tutuldular. (Hazreti Peygamberi ve Kur’an-ı Kerîmi inkâr ettiklerinden) O kâfirler için hor ve zelîl edici bir azab vardır.
Portekizce:
A que vil preço se venderam, ao renegarem o que Deus tinha revelado! Fizeram-no injustamente, inconformados de queDeus revelasse a Sua graça a quem Lhe aprouvesse, dentre os Seus servos. Assim, atraíram sobre si abominação apósabominação. Os incrédulos sofrerão um castigo afrontoso.
İsveççe:
De har sålt sina själar i en usel byteshandel när de förnekar vad Gud har uppenbarat, rasande över att Gud har visat den Han vill av Sina tjänare Sin nåd. Så har [Guds] vrede drabbat dem gång på gång; straff och vanära väntar [alla] förnekare.
Farsça:
بد چیزی است آنچه خود را به آن فروختند که کفر ورزیدن از روی حسادت به کتابی است که خدا نازل کرده [معترضانه می گویند:] چرا خدا از فضل و احسانش به هر که از بندگانش بخواهد [کتاب آسمانی] نازل می کند، پس آنان به خشمی بر روی خشمی سزاوار شدند. و برای کافران عذابی خوار کننده است.
Kürtçe:
شتێکی زۆر خراپ بوو کە خۆیانیان پێ فرۆشت (ئەو خراپەش) بێ بڕواییان بوو بەو قورئانەی کەخوا ناردویەتیە خوارەوە بەھۆی حەسودیانەوە بوو بەوەی کەخودا بڕێژێ لەبەخششی خۆی بەسەر ھەرکەسێکدا کەخۆی بیەوێ لەبەندەکانی (کە موحەممەدە ﷺ) ئەمجا تووشی خەشم و ڕقی یەک لەدوای یەکی خوا بوون وە بۆ بێ بڕوایان ھەیە سزای ڕیسواکەر
Özbekçe:
Улар ўзларини сотган нарса, Аллоҳ бандаларидан хоҳлаганига Ўз фазлидан туширганига ҳасад қилиб, Аллоҳ туширган нарсага куфр келтирмоқлик, қандоқ ҳам ёмон. Улар ғазабнинг устига ғазабни лозим тутдилар. Кофирларга хор қилувчи азоб бордир.
Malayca:
Sejahat-jahat perkara (yang mereka lakukan) ialah perbuatan mereka membeli kesenangan dirinya sendiri dengan mengingkari Al-Quran yang telah diturunkan oleh Allah, kerana dengki bahawa Allah menurunkan dari limpah kurniaNya (wahyu) kepada sesiapa yang dikehendakiNya di antara hamba-hambaNya (iaitu Nabi Muhammad s.a.w). Dengan sebab itu sudah sepatutnya mereka mendapat kemurkaan Allah bertalu-talu, dan orang-orang yang kafir itu akan beroleh azab sengsara yang menghinakan.
Arnavutça:
Keq e shitën veten ata, që nga zilia nuk besuan në atë që ua shpalli Perëndia. Perëndia ia ka zbritur shpalljen atij që ka dasht Ai nga robërit e tij; dhe u kthyen pezëm mbi pezëm! E mohuesit i pret dënimi poshtërues.
Bulgarca:
Колко лошо е онова, за което продадоха душите си - да не вярват в низпосланото от Аллах, поради завист, че Аллах низпослава от Своята благодат комуто пожелае измежду Своите раби. И заслужиха гняв върху гняв. За неверниците има унизително мъчение.
Sırpça:
Јадно је то за шта су се продали, да негирају оно што Аллах објављује, само из злобе што Аллах, из доброте Своје шаље Објаву ономе коме Он хоће од слугу Својих; па су на себе гнев за гневом навлачили! А невернике чека патња понижавајућа!
Çekçe:
Jak hnusné je to, zač prodali duše své! Nevěří v to, co seslal Bůh, z čiré závisti, že Bůh seslal něco z dobrodiní Svého těm ze služebníků Svých, jež si vyvolil. A uvalili na sebe hněv za hněvem, a trest ponižující je určen pro nevěřící.
Urduca:
کیسا برا ذریعہ ہے جس سے یہ اپنے نفس کی تسلی حاصل کرتے ہیں کہ جو ہدایت اللہ نے نازل کی ہے، اس کو قبول کرنے سے صرف اِس ضد کی بنا پر انکار کر رہے ہیں کہ اللہ نے اپنے فضل (وحی و رسالت) سے اپنے جس بندے کو خود چاہا، نواز دیا! لہٰذا اب یہ غضب بالائے غضب کے مستحق ہوگئے ہیں اور ایسے کافروں کے لیے سخت آمیز سزا مقرر ہے
Tacikçe:
Бо худ бадмуомилагӣ карданд, он гоҳ ки аз ҳасад ба китоби Худо кофир шуданд ва аз ин ки Худо фазлу карами хешро ба ҳар кас аз бандагони худ, ки бихоҳад, арзонӣ медорад, ҳасад бурданд ва қарини хашме афзун бар хашми дигар шуданд ва кофиронро азобест хоркунанда!
Tatarca:
Аллаһу тәгаләнең, үзе теләгән бәндәсенә Фазълы рәхмәте белән Коръән иңдерүенә хөседләнеп, Коръәнне инкяр итү көферлегенә үзләрен алыштырулары нинди яман алыштырудыр. Ул яһүдләр бер ачудан икенче ачуга кайттылар. Ягъни, Гыйсаны инкяр итеп, Аллаһуны бер ачуландырдылар, Мухәммәд г-мне һәм Коръәнне инкяр итеп, икенче мәртәбә Аллаһуны ачуландырдылар. Коръәнне инкяр итүче көферләргә ґәзаб бик каты булачак.
Endonezyaca:
Alangkah buruknya (hasil perbuatan) mereka yang menjual dirinya sendiri dengan kekafiran kepada apa yang telah diturunkan Allah, karena dengki bahwa Allah menurunkan karunia-Nya kepada siapa yang dikehendaki-Nya diantara hamba-hamba-Nya. Karena itu mereka mendapat murka sesudah (mendapat) kemurkaan. Dan untuk orang-orang kafir siksaan yang menghinakan.
Amharca:
ነፍሶቻቸውን በርሱ የሸጡበት ነገር ከፋ! (እርሱም) አላህ ከባሮቹ በሚሻው ሰው ላይ ከችሮታው (ራእይን) ማውረዱን በመመቅኘት አላህ ባወረደው ነገር መካዳቸው ነው፡፡ በቁጣ ላይም ቁጣ (የተረጋገጠባቸው ሲኾኑ) ተመለሱ፡፡ ለከሓዲዎችም አዋራጅ ቅጣት አላቸው፡፡
Tamilce:
அல்லாஹ் தனது அடியார்களில், தான் நாடியவர் மீது (வேதம் எனும்) தன் அருளை இறக்குவதைப் பற்றி பொறாமைப்பட்டு, அல்லாஹ் இறக்கிய (இவ்வேதத்)தை அவர்கள் நிராகரித்து, தங்களை எதற்குப் பகரமாக விற்றார்களோ அது (மிகக்) கெட்டதாக இருக்கிறது. (தவ்ராத்தை செயல்படுத்தாததால் அவர்கள் மீதிருந்த அல்லாஹ்வின்) கோபத்திற்கு மேல் (குர்ஆனையும் இந்த நபியையும் நிராகரித்து மேலும் அல்லாஹ்வின்) கோபத்திற்குரியவர்களாக அவர்கள் ஆகிவிட்டார்கள். இன்னும், (முஹம்மத் நபியை) நிராகரிப்பவர்களுக்கு இழிவு தரக்கூடிய தண்டனை உண்டு.
Korece:
자기의 영혼을 파는 사람과 하나님이 계시한 것을 불신하는 자들에게 하나님이 원하는 그분 의 종에게 그분의 은혜가 내려지 는 것을 시기하는 자들 위에 재앙이 있을 것이라 그들은 분노에 분노를 초래하였으니 불신자들에 게는 수치스러운 징벌이 있을 것 이라
Vietnamca:
Thật tệ hại thay, chỉ vì lòng ganh tị và đố kỵ mà họ bán rẻ thân mình khi họ phủ nhận những gì được Allah thiên khải; (họ mỉa mai) rằng Allah ban hồng phúc của Ngài xuống cho bất cứ ai Ngài muốn trong số đám bề tôi của Ngài (thay vì ban xuống cho Muhammad). Thế nên họ phải chuốc lấy hết cơn thịnh nộ này đến cơn thịnh nộ khác (của Allah), và những kẻ vô đức tin sẽ bị trừng phạt một cách nhục nhã.
Ayet Linkleri: