Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

78

Ayet No: 

85

Sayfa No: 

12

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمِنْهُمْ أُمِّيُّونَ لَا يَعْلَمُونَ الْكِتَابَ إِلَّا أَمَانِيَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ

Çeviriyazı: 

veminhüm ümmiyyûne lâ ya`lemûne-lkitâbe illâ emâniyye vein hüm illâ yeżunnûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bunların bir de ümmî (okuma yazması olmayan) kısmı vardır, kitabı bilmezler, ancak birtakım kuruntu yığınına, boş saplantılara kapılır ve zan içinde dolaşır dururlar.

Diyanet İşleri: 

Onların bir kısmının okuyup yazması yoktu. Kitab'ı bilmezlerdi; bildikleri sadece bir takım yalan ve kuruntulardı. Onlar ancak vehim içindedirler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İçlerinde, anasından doğduğu gibi kalan, okuma yazma bilmeyenler de var ki onlar, kitap nedir bilmezler. Bildikleri şey, ancak kuruntularıdır, onlar, ancak zanna kapılırlar.

Şaban Piriş: 

Onların bir kısmının okuyup yazması yoktur. Kitabı bilmezler, bildikleri sadece bir takım yalan ve kuruntulardır. Onlar yalnızca zanneder dururlar.

Edip Yüksel: 

Aralarında ümmiler var ki kuruntu ve söylentilerin dışında kitabı bilmezler; bildiklerini zannederler.

Ali Bulaç: 

Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.

Suat Yıldırım: 

Onların bir kısmı da ümmîdir. Kitap nedir bilmezler. Bütün bildikleri, kendilerine anlatılan birtakım kuruntu ve uydurmalardır. Onlar sadece bir zan içindedirler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlardan bazıları da ümmîdirler. Kitab´ı bilmezler. Ancak birtakım bâtıl şeyleri bilirler. Ve onlar yalnız zanneder dururlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece anlamını bilmeden okuyuşlar/hurafeler/hayal ve kuruntular bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.

Bekir Sadak: 

Onlarin bir kisminin okuyup yazmasi yoktu. Kitab´i bilmezlerdi

İbni Kesir: 

Onlardan bir kısmı ümmidirler, kitabı anlamazlar. Bir takım batıl şeyleri onlar sadece zanneder dururlar.

Adem Uğur: 

İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab´ı (Tevrat´ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.

İskender Ali Mihr: 

Onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah´ın) Kitabı´nı bilmezler, sadece emaniyyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zannediyorlar.

Celal Yıldırım: 

Onlardan bir kısmı ümmîdir (okuyup yazması yoktur)

Tefhim ul Kuran: 

Onlardan bir bölümü de ümmidir. Kitabı bilmezler

Fransızca: 

Et il y a parmi eux des illettrés qui ne savent rien du Livre hormis des prétentions et ils ne font que des conjectures .

İspanyolca: 

Hay entre ellos gentiles que no conocen la Escritura, sino fantasías y no hacen sino conjeturar.

İtalyanca: 

E tra loro ci sono illetterati che hanno solo una vaga idea delle Scritture sulle quali fanno vane congetture.

Almanca: 

Und unter ihnen sind Analphabeten, welche die Schrift nicht kennen, nur Wunschträume (haben sie). Und gewiß spekulieren sie ja nur.

Çince: 

他们中有些文盲,不知经典,只知妄言,他们专事猜测。

Hollandaca: 

Er zijn wel onwetende menschen onder hen, welke de schrift (de vijf boeken) niet verstaan, maar alleen de leugenachtige verhalen, en zij weten het niet.

Rusça: 

Среди них есть неграмотные люди, которые не знают Писания, а лишь верят пустым мечтам и делают предположения.

Somalice: 

waxaa ka mid ah Ehelu Kitaabka kuwo aan wax qorayn waxna akhriyeyn, oon aqooninna Kitaab (Towreed) hasa yeeshee rumayn yididiilo, waxaan malo ahayna kuma socdaan.

Swahilice: 

Na wako miongoni mwao wasio jua kusoma; hawakijui Kitabu isipo kuwa uwongo wanao utamani, nao hawana ila ni kudhania tu.

Uygurca: 

ئۇلارنىڭ ساۋاتسىزلىرى كىتابنى (يەنى تەۋراتنى) ئۇقمايدۇ، (ئەھبارلىرى ئويدۇرۇپ چىققان) ئويدۇرمىلارنىلا بىلىدۇ، گۇمان بىلەنلا ئىش قىلىدۇ

Japonca: 

またかれらの中には,啓典を知らない文盲がいる,かれらは只(虚しい)願望を持ち,勝手に臆測するだけである。

Arapça (Ürdün): 

«ومنهم» أي اليهود «أميون» عوام «لا يعلمون الكتاب» التوراة «إلا» لكن «أمانيَّ» أكاذيب تلقَّوْها من رؤسائهم فاعتمدوها «وإن» ما «هم» في جحد نبوة النبي وغيره مما يختلقونه «‌إلا يظنون» ظناً ولا علم لهم.

Hintçe: 

और कुछ उनमें से ऐसे अनपढ़ हैं कि वह किताबे खुदा को अपने मतलब की बातों के सिवा कुछ नहीं समझते और वह फक़त ख्याली बातें किया करते हैं,

Tayca: 

และในหมู่พวกเขานั้นมีบรรดาผู้ที่เขียนอ่านไม่เป็น ซึ่งพวกเขาไม่รู้คัมภีร์ นอกจากความเพ้อฝันเท่านั้น และพวกเขาหาได้มีอะไรไม่ นอกจากจะนึกคิดเอาเองเท่านั้น

İbranice: 

יש בהם בורים אשר לא ידעו את הספר, (אשר יודעים) רק את אשר בהרהורי ליבם, והם רק משערים

Hırvatça: 

Neki od njih su nepismeni i ne poznaju Knjigu, nego samo gatke. Oni samo izmišljaju.

Rumence: 

Printre ei sunt şi neştiutori de buche care nu cunosc Cartea decât din auzite. Ei doar îşi închipuie.

Transliteration: 

Waminhum ommiyyoona la yaAAlamoona alkitaba illa amaniyya wain hum illa yathunnoona

Türkçe: 

İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı bilmezler, sadece anlamını bilmeden okuyuşlar/hurafeler/hayal ve kuruntular bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar.

Sahih International: 

And among them are unlettered ones who do not know the Scripture except in wishful thinking, but they are only assuming.

İngilizce: 

And there are among them illiterates, who know not the Book, but (see therein their own) desires, and they do nothing but conjecture.

Azerbaycanca: 

Onların (yəhudilərdən) bə’ziləri də avamdırlar (bisavatdırlar), kitabı (Tövratı) bilməzlər. Uyduqları yalnız (bir sıra) boş arzulardır (xam xəyallardır). Onlar ancaq zənnə qapılırlar.

Süleyman Ateş: 

Onların içinde bir de ümmiler var ki, Kitabı bilmezler, bütün bildikleri birtakım kuruntular(yahut kulaktan dolma şeyler)dir; onlar sadece zannediyorlar.

Diyanet Vakfı: 

İçlerinde bir takım ümmiler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar.

Erhan Aktaş: 

İçlerinde ummiler(1) vardır. Kitâp’ı bilmezler. Kuruntularından(2) başka bir şey bilmezler. Ancak zanda bulunuyorlar.

Kral Fahd: 

İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab’ı (Tevrât’ı) bilmezler. Bütün bildikleri bir takım kuruntu (ve yalan) lardır. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.

Hasan Basri Çantay: 

Onların içinde ümmî ler de var ki Kitabı (Tevrâtı) bilmezler. (Bütün bildikleri yalınız reislerinin telkin etdikleri) bir sürü kuruntu ve yalandan başkası değil. Onlar başka değil, yalınız zanda (ve cehâletde) kalmış bulunuyorlar.

Muhammed Esed: 

Onlar arasında ilahi kelamın gerçek bilgisine sahip olmayan, kitap ile ilgisiz insanlar var; (ki bunlar) sadece bir takım kuruntular(a tabi olurlar) ve zanna dayanırlar.

Gültekin Onan: 

Onlardan (bir bölümü) ümmidir / (İçlerinde / aralarında) ümmiler vardır, kuruntu ve söylentilerin / asılsız şeylerin (emaniyye) dışında kitabı bilmezler

Ali Fikri Yavuz: 

Yahûdiler içinde okuma ve yazma bilmiyenler vardır ki, Tevrat’ı anlamaz cahillerdir. Ancak bir takım kuruntu yığını uydurmalar düzer, sadece şüphe ve zanda bulunurlar.

Portekizce: 

Entre eles há iletrados que não compreendem o Livro, a não ser segundo os seus desejos, e não fazem mais do queconjecturar.

İsveççe: 

Bland dem finns också sådana som inte kan läsa och som utan kunskap om Skriften [tolkar den] efter sitt eget huvud och sina lösa antaganden.

Farsça: 

و گروهی از یهود، که جاهل و بی سوادند [غیر از تورات فعلی] که جز بافته های دروغین [عالمان خائن آنان نیست] نمی دانند، و حال آن که [در امر دین به سبب عدم تحقیق و دنبال نکردن علم و دانش] فقط در مسیر گمان و خیال واهی قدم برمی دارند.

Kürtçe: 

وە ھەندێکیان نەخوێندەوارن لەپەڕاوەکە (تەورات) نازانن، تەنھا ئاوات و ھیوای ھیچ وپووچ نەبێت وە ئەوان ھەر دوای گومان دەکەون

Özbekçe: 

Уларнинг ичида китобдан бехабар, хомхаёлдан бошқани билмайдиган омийлар бор. Улар фақат гумон қиладилар халос. (Яъни, яҳудийлар ичида Тавротдан бехабар, унда нима гап борлигини билмайдиган саводсиз омийлар ҳам бор. Ўша омийларнинг билгани фақат хомхаёл, холос. Турли нарсаларни гумон қилиб, ўша гумонига ишониб юраверади. Бу омийларнинг шундай ҳолга тушиб қолишига нима сабаб? Асосий сабабларидан бири–залолатга кетган уламолар.)

Malayca: 

Dan di antara mereka pula ada orang-orang yang buta huruf, mereka tidak mengetahui akan isi Kitab Taurat selain dari penerangan-penerangan bohong (dari ketua-ketua mereka), dan mereka hanyalah berpegang kepada sangkaan-sangkaan sahaja.

Arnavutça: 

Disa prej tyre janë analfabetë (nuk dinë të lexojnë) Librin, përveç disa trillimeve; dhe ata flasin vetëm me hamendje.

Bulgarca: 

Някои от тях са неграмотни, не познават Писанието, а само измислици. Ала те само предполагат.

Sırpça: 

Неки од њих су неписмени и не познају Књигу, него само гаталице. Они само измишљају.

Çekçe: 

Mezi nimi jsou lidé neučení, kteří neznají z Písma nic než 'ameny' a kteří mají jen své domněnky.

Urduca: 

ان میں ایک دوسرا گروہ امّیوں کا ہے، جو کتاب کا تو علم رکھتے نہیں، بس اپنی بے بنیاد امیدوں اور آرزوؤں کو لیے بیٹھے ہیں اور محض وہم و گمان پر چلے جا رہے ہیں

Tacikçe: 

Баъзе аз онҳо бесаводоне ҳастанд, ки намедонанд дар китоб чист, ҷуз орзуҳои дурӯғ, ки шунидаанд. Инҳо танҳо пойбанди гумони худанд.

Tatarca: 

Яһүдләрдән Тәүратны белмәүчеләр дә бар. Алар ата-бабадан калган ялган хөрафәт сүзләрне генә беләләр. Алар хакны белмиләр, мәгәр ялган, ясалма динне хак дин дип төшенәләр һәм шул сукыр төшенүләре белән эш кылалар. (Нинди үкенеч! Бүгенге безнең мөселманнарыбыз да наданнар, Коръән хөкемнәрен белмиләр һәм бидәгатьне дин дип төшенәләр).

Endonezyaca: 

Dan diantara mereka ada yang buta huruf, tidak mengetahui Al Kitab (Taurat), kecuali dongengan bohong belaka dan mereka hanya menduga-duga.

Amharca: 

ከነሱም መጽሐፉን የማያውቁ መሃይማናን አሉ፡፡ ግን ከንቱ ምኞቶችን (ይመኛሉ)፤ እነርሱም የሚጠራጠሩ እንጂ ሌላ አይደሉም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், எழுதப் படிக்கத் தெரியாதவர்களும் அவர்களில் உண்டு. வீண் நம்பிக்கைகளைத் தவிர வேதத்(தில் உள்ள)தை அவர்கள் அறியமாட்டார்கள். இன்னும் அவர்கள் (வீணாகச்) சந்தேகிக்கிறார்களே தவிர (உறுதியான கல்வியறிவு அவர்ளுக்கு) இல்லை.

Korece: 

그들 중에는 글을 알지못하 여 그 성서를 알지 못하매 단지 추측만을 했을 뿐이라

Vietnamca: 

Trong số họ (những người Do Thái) có những tên mù chữ không biết gì về Kinh Sách ngoại trừ điều mơ mộng viển vông và những kẻ đó chỉ toàn đoán chừng mà thôi.