Arapça:
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Çeviriyazı:
inne-lleẕîne âmenû ve`amilu-ṣṣâliḥâti veeḳâmu-ṣṣalâte veâtevu-zzekâte lehüm ecruhüm `inde rabbihim. velâ ḫavfün `aleyhim velâ hüm yaḥzenûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.
Diyanet İşleri:
İnanıp yararlı işler işleyenlerin, namaz kılıp, zekat verenlerin Rab'leri katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
İnananlara, iyi işler yapanlara, namaz kılanlara, zekat verenlere gelince: Onların ecirleri Rableri katındadır, onlara ne korku vardır, ne hüzün.
Şaban Piriş:
Şüphesiz, iman edenler, salih amel işleyenler, namazı ikame edenler ve zekâtı verenler için Rab’leri katında mükâfatları vardır; onlara korku yoktur; onlar, mahzun da olmayacaklardır.
Edip Yüksel:
İnanıp erdemli bir hayat sürerek namazı gözetenlerin ve zekatı verenlerin ödülleri Rab'leri katındadır. Onlar için korku yoktur ve onlar üzülmezler.
Ali Bulaç:
İman edip güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler; şüphesiz onların ecirleri Rablerinin Katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Suat Yıldırım:
İman eden, makbul ve güzel işler yapanların, namazı hakkıyla ifa eden, zekât verenlerin...İşte onların, Rab'leri nezdinde mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir endişe yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir. [5,100; 8,37; 30,39]
Ömer Nasuhi Bilmen:
O kimseler ki, imân ettiler ve iyi amellerde bulundular ve namazlarını doğruca kıldılar, zekâtlarını da verdiler. İşte onlar için Rableri nezdinde mükâfaatları vardır ve onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
İman edip barışa/hayra yönelik değerler üreten, namazı/duayı yerine getiren, zekâtı verenler için Rableri katında kendilerine özgü ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar...
Bekir Sadak:
Inanip yararli isler isleyenlerin, namaz kilip, zekat verenlerin Rab´leri katinda ecirleri vardir. Onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.
İbni Kesir:
İman edip salih amel işleyenlerin, namaz kılıp zekat verenlerin Rabbları katında mükafaatları vardır. Onlar için korku yoktur ve üzülecek de değillerdir.
Adem Uğur:
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki âmenû olanların (Allah´a ulaşmayı dileyenlerin) ve ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenlerin, namazı ikame edenlerin (yerine getirenlerin) ve zekâtı verenlerin ecirleri (mükâfatları), Rab´leri katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki imân edip yararlı işlerde bulunan, namazı kılıp zekâtı verenlerin mükâfat ve sevapları Rabları katındadır. Hem onlara hiçbir korku da yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
Tefhim ul Kuran:
Şüphesiz iman edip güzel amellerde bulunanlar, dosdoğru namazı kılanlar ve zekâtı verenler
Fransızca:
Ceux qui ont la foi, ont fait de bonnes oeuvres, accompli la Salat et acquitté la Zakat, auront certes leur récompense auprès de leur Seigneur. Pas de crainte pour eux, et ils ne seront point affligés.
İspanyolca:
Los que hayan creído y obrado bien, los que hayan hecho la azalá y dado el azaque tendrán su recompensa junto a su Señor. No tienen que temer y no estarán tristes.
İtalyanca:
In verità coloro che avranno creduto e avranno compiuto il bene, avranno assolto l'orazione e versato la decima, avranno la loro ricompensa presso il loro Signore. Non avranno nulla da temere e non saranno afflitti.
Almanca:
Gewiß, diejenigen, die den Iman verinnerlicht, gottgefällig Gutes getan, das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichtet und die Zakat entrichtet haben, diese haben ihre Belohnung bei ihrem HERRN und um sie gibt es weder Angst, noch werden sie traurig sein.
Çince:
信道而且行善,并谨守拜功,完纳天课的人,将在他们的主那里享受报酬,他们将来没有恐惧,也不会忧愁。
Hollandaca:
Zij die gelooven, goed doen, het gebed verrichten en aalmoezen geven, hebben loon van hunnen Heer te verwachten, en vrees noch droefheid zal hen bereiken.
Rusça:
Воистину, тем, которые уверовали и вершили праведные деяния, совершали намаз и выплачивали закят, уготована награда у их Господа. Они не познают страха и не будут опечалены.
Somalice:
kuwa rumeeyey xaqa, oo Camalfiican falay, oo Oogay Salaadda, oo Bixiyey sakada waxay ka mudan ajirkooda Eebahood agtiisa, wax cabsi ah iyo murugana korkooda ma ahaato.
Swahilice:
Hakika wale walio amini na wakatenda mema na wakashika Sala na wakatoa Zaka, wao watapata ujira wao kwa Mola wao Mlezi, wala haitakuwa khofu juu yao, wala hawatahuzunika.
Uygurca:
ئىمان ئېيتقان، ياخشى ئەمەللەرنى قىلغان، ناماز ئوقۇغان زاكات بەرگەن كىشىلەر پەرۋەردىگارىنىڭ دەرگاھىدا (چوڭ) ساۋابقا ئېرىشىدۇ، ئۇلاردا (ئاخىرەتتە) قورقۇنچ ۋە غەم - قايغۇ بولمايدۇ
Japonca:
本当に信仰して善行に励み,礼拝の務めを守り,定めの喜捨をなす者は,主の報奨を与えられ,恐れもなく憂いもない。
Arapça (Ürdün):
«إن الذين آمنوا وعملوا الصالحات وأقاموا الصلاة وآتوا الزكاة لهم أجرهم عند ربهم ولا خوف عليهم ولا هم يحزنون».
Hintçe:
(हॉ) जिन लोगों ने ईमान क़ुबूल किया और अच्छे-अच्छे काम किए और पाबन्दी से नमाज़ पढ़ी और ज़कात दिया किये उनके लिए अलबत्ता उनका अज्र व (सवाब) उनके परवरदिगार के पास है और (क़यामत में) न तो उन पर किसी क़िस्म का ख़ौफ़ होगा और न वह रन्जीदा दिल होंगे
Tayca:
แท้จริงบรรดาผู้ที่ศรัทธา และประกอบสิ่งที่ดีงามทั้งหลาย และดำรงค์ไว้ซึ่งการละหมาดและจ่ายซะกาตนั้น พวกเขาจะได้รับรางวัลของพวกเขา ณ พระเจ้าของพวกเขา และไม่มีความกลัวอย่างหนึ่ง อย่างใดเกิดขึ้นแก่พวกเขา และทั้งพวกเขาก็จะไม่เสียใจ
İbranice:
אלה אשר האמינו ועושי הטובות והקימו את התפילה ונתנו את הזכאת (צדקת חובה,) להם גמולם אצל ריבונם, אין חשש לגורלם ולא ייעצבו
Hırvatça:
Doista će oni koji vjeruju, i dobra djela čine, i namaz obavljaju, i zekat daju, imati nagradu u Gospodara svoga. Za njih nema straha i oni ne treba da se žaloste!
Rumence:
Cei care cred, cei care fac binele, cei care îşi săvârşesc rugăciunea, cei care dau milostenie, aceia sunt cei care îşi vor afla răsplata la Domnul lor: ei nu vor cunoaşte acolo teamă şi nici nu vor fi mâhniţi.
Transliteration:
Inna allatheena amanoo waAAamiloo alssalihati waaqamoo alssalata waatawoo alzzakata lahum ajruhum AAinda rabbihim wala khawfun AAalayhim wala hum yahzanoona
Türkçe:
İman edip barışa/hayra yönelik değerler üreten, namazı/duayı yerine getiren,zekâtı verenler için Rableri katında kendilerine özgü ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar...
Sahih International:
Indeed, those who believe and do righteous deeds and establish prayer and give zakah will have their reward with their Lord, and there will be no fear concerning them, nor will they grieve.
İngilizce:
Those who believe, and do deeds of righteousness, and establish regular prayers and regular charity, will have their reward with their Lord: on them shall be no fear, nor shall they grieve.
Azerbaycanca:
İman gətirən, xeyirli işlər görən, namaz qılan, zəkat verən şəxslərin Rəbbi yanında mükafatları vardır. Onların (axirətdə) heç bir qorxusu yoxdur və onlar qəm-qüssə görməzlər!
Süleyman Ateş:
Onlar ki, inandılar, güzel işler yaptılar, namazı kıldılar, zekatı verdiler; işte onların ödüller, Rableri yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet Vakfı:
İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekat verenler var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.
Erhan Aktaş:
Îmân edip, sâlihâtı yapanların,(1) salâtı ikâme edenlerin ve zekâtı yapanların(2) ödülleri kuşkusuz Rabb’lerinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Kral Fahd:
İman edip salih amel işleyenler, namazı dosdoğru kılanlar ve zekât verenler var ya, onların mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.
Hasan Basri Çantay:
Îman eden, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunan, namazı (nı) dosdoğru kılan, bir de zekâtı (nı) veren kimseler (in, evet), onların Rableri indinde mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yokdur, onlar mahzun da olacak değillerdir.
Muhammed Esed:
İmana ermiş olanlar, doğru ve yararlı işler yapanlar, namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar ve karşılıksız yardımda bulunanlar; işte onlar mükafatlarını Rablerinden alacaklardır ve onlara ne korku vardır, ne de üzülürler.
Gültekin Onan:
İnanıp güzel amellerde bulunanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve zekatı verenler
Ali Fikri Yavuz:
İman edip iyi ameller işleyen, namazı kılan ve zekâtı veren kimselerin, Rableri katında muhakkak mükâfatları (ecirleri) vardır
Portekizce:
Os fiéis que praticarem o bem, observarem a oração e pagarem o zakat, terão a sua recompensa no Senhor e não serãopresas do temor, nem se atribularão.
İsveççe:
De som tror och lever ett rättskaffens liv och förrättar bönen och hjälper de behövande skall helt visst få sin lön av sin Herre och de skall inte känna fruktan och ingen sorg skall tynga dem.
Farsça:
مسلماً کسانی که ایمان آوردند و کارهای شایسته انجام دادند، و نماز را به پا داشتند، و زکات پرداختند، برای آنان نزد پروردگارشان پاداشی [شایسته و مناسب] است، و نه بیمی بر آنان است و نه اندوهگین می شوند.
Kürtçe:
بەڕاستی ئەوانەی کە بڕوایان ھێناوە, وە کردەوە باشەکانیان کردوە, وە نوێژیان بەھۆش و بیرەوە کردووە وە زەکاتیان داوە تەنھا پاداشتیان لای پەروەردگاریانە وە ھیچ ترسێکیان لەسەر نیە (لەڕۆژی دواییدا) وە ھیچ خەفەتێک ڕوویان تێ ناکات
Özbekçe:
Албатта, иймон келтирган, яхши амалларни қилган, намозни қоим қилиб, закот берганларнинг ажрлари Роббилари ҳузуридадир. Уларга хавф йўқ ва улар хафа ҳам бўлмаслар. (Ҳақиқий иймон эгаси бўлган кишилар доимо яхши амалларни қиладилар, хусусан, намозни вақтида яхшилаб адо этадилар. Иқтисодий соҳада эса, закот берадилар. Рибохўрлар одамларнинг пешона тери билан топган даромадларини ҳаром йўл билан ўзлаштириб олаётган бўлсалар, мўминлар ўзлари пешона тери билан топган ҳалол молларидан закот чиқариб одамларга, шундай еб кетарга берадилар. Қайтариб олиш ёки ўрнига бошқа нарса олиш умидлари ҳам йўқ. Уларнинг бирдан-бир умидлари «закот берганларнинг ажрлари Роббилари ҳузуридадир», деган ваъдададир. Улар икки дунёда эминлик ва бахт-саодатда бўлурлар.)
Malayca:
Sesungguhnya orang-orang yang beriman dan beramal soleh, dan mengerjakan sembahyang serta memberikan zakat, mereka beroleh pahala di sisi Tuhan mereka, dan tidak ada kebimbangan (dari berlakunya sesuatu yang tidak baik) terhadap mereka, dan mereka pula tidak akan berdukacita.
Arnavutça:
Ata që besojnë dhe punojnë vepra të mira, falin namazin dhe japin zeqatin, për ata ka shpërblim te Zoti i tyre; për ta nuk ka frikë as pikëllim.
Bulgarca:
Онези, които вярват и вършат праведни дела, и отслужват молитвата, и дават милостинята закат, имат наградата си при своя Господ и не ще има страх за тях, и не ще скърбят.
Sırpça:
Заиста ће они који верују, и добра дела чине, и молитву обављају, и обавезну милостињу дају, имати награду код свога Господара. За њих нема страха и они не треба да тугују!
Çekçe:
Ti, kdož uvěřili, zbožné skutky konali, modlitbu dodržovali a almužnu dávali, dostanou odměnu od Pána svého a nemusí mít strach a nebudou zarmouceni.
Urduca:
ہاں، جو لوگ ایمان لے آئیں اور نیک عمل کریں اور نماز قائم کریں اور زکوٰۃ دیں، اُن کا اجر بے شک ان کے رب کے پاس ہے اور ان کے لیے کسی خوف اور رنج کا موقع نہیں
Tacikçe:
Онон, ки имон овардаанд, ва корҳои некӯ кардаанд ва намоз хондаанду закот додаанд, муздашон бо Парвардигорашон аст. На бимнок мешаванд ва на ғамгин!
Tatarca:
Иман китереп изге гамәлләр кылучы, намазларын укып, зәкәтләрен бирүче мөэминнәрнең әҗере Раббылары хозурында. Аларга ахирәттә курку һәм көенү дә булмас.
Endonezyaca:
Sesungguhnya orang-orang yang beriman, mengerjakan amal saleh, mendirikan shalat dan menunaikan zakat, mereka mendapat pahala di sisi Tuhannya. Tidak ada kekhawatiran terhadap mereka dan tidak (pula) mereka bersedih hati.
Amharca:
እነዚያ ያመኑ፡፡ መልካም ሥራዎችንም የሠሩ፡፡ ሶላትንም ያስተካከሉ፡፡ ዘካንም የሰጡ ለነርሱ በጌታቸው ዘንድ ምንዳቸው አላቸው፡፡ በእነርሱም ላይ ፍርሃት የለባቸውም እነርሱም አያዝኑም፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக எவர்கள் நம்பிக்கை கொண்டு, நற்செயல்களைச் செய்து, தொழுகைகளை நிலைநிறுத்தி, ஸகாத் கொடுத்தார்களோ அவர்களுடைய கூலி அவர்களின் இறைவனிடம் அவர்களுக்கு உண்டு. அவர்கள் மீது பயமுமில்லை; அவர்கள் கவலைப்படவும் மாட்டார்கள்.
Korece:
믿음을 갖고 선을 행하며 예배를 드리고 이슬람세를 바치는 사람은 주님으로부터 보상이 있으 며 그들에게는 두려움도 슬픔도 없노라
Vietnamca:
Quả thật, những người có đức tin và hành thiện, chu đáo duy trì lễ nguyện Salah và xuất Zakah thì họ sẽ nhận được ân phước của họ ở nơi Thượng Đế của họ, họ sẽ không lo sợ cũng sẽ không buồn phiền.
Ayet Linkleri: