Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

262

Ayet No: 

269

Sayfa No: 

44

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى ۙ لَّهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

Çeviriyazı: 

elleẕîne yünfiḳûne emvâlehüm fî sebîli-llâhi ŝümme lâ yütbi`ûne mâ enfeḳû mennev velâ eẕel lehüm ecruhüm `inde rabbihim. velâ ḫavfün `aleyhim velâ hüm yaḥzenûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah yolunda mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmeyen kimselerin Rableri yanında mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar, üzülmeyeceklerdir.

Diyanet İşleri: 

Mallarını Allah yolunda sarfedip sonra sarfettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Mallarını verip ardından da, verdiklerinin başlarına kakmayanların, onlara minnet yüklemeyen ve eziyette bulunmayanların ecri, Rableri katındadır. Onlara ne korku vardır, ne hüzün.

Şaban Piriş: 

Mallarını Allah yolunda harcama yapıp, sonra da verdiklerinin ardından başa kakmayan ve eziyet etmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Edip Yüksel: 

Paralarını ALLAH yolunda harcadıktan sonra iyiliklerini başa kakıp eziyet etmeyenler için Rab'leri katında ödülleri vardır. Onlara korku ve üzüntü yok.

Ali Bulaç: 

Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Suat Yıldırım: 

Mallarını Allah yolunda harcayıp da infaklarının ardından minnet etmeyenler, rahatsızlık vermeyenler yok mu, işte onların Rab'leri katında mükâfatları vardır. Onlara hiçbir endişe yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

O kimseler ki, mallarını Allah yolunda infak ederler. Sonra da o infak ettiklerine bir minnet, bir eza tahmil eylemezler. İşte onlar için Rabbileri nezdinde mükâfaat vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Mallarını Allah yolunda harcayıp sonra bu harcadıklarına bir eziyet ve başa kakma eklemeyenlerin, Rableri katında kendilerine has ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için; tasalanmayacaklardır onlar.

Bekir Sadak: 

Mallarini Allah yolunda sarfedip sonra sarfettikleri seyin ardindan basa kakmayan ve eza etmeyenlerin ecirleri Rablerinin katindadir. Onlara korku yoktur ve onlar uzulmeyeceklerdir.

İbni Kesir: 

Mallarını Allah yolunda infak edip de, sonra infak ettikleri şeyin ardından başa kakmayan ve eziyet etmeyenlerin mükafaatı, Rabbları katındadır. Onlara korku yoktur. Ve mahzun da olacak değillerdir.

Adem Uğur: 

Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.

İskender Ali Mihr: 

Mallarını Allah yolunda infâk ettikten (verdikten) sonra verdikleri şeyin arkasından minnet ettirmeyenlerin (başa kakmayanların) ve onlara eza etmeyenlerin ecirleri (mükâfatları), Rab´lerinin katındadır. Ve onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.

Celal Yıldırım: 

Onlar ki mallarını Allah yolunda harcar sonra da harcadıklarının arkasından başa kakmaz, gönül incitmezler, onlar için Rabları katında ecir vardır

Tefhim ul Kuran: 

Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rabbleri katındadır, onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.

Fransızca: 

Ceux qui dépensent leurs biens dans le sentier d'Allah sans faire suivre leurs largesses ni d'un rappel ni d'un tort, auront leur récompense auprès de leur Seigneur. Nulle crainte pour eux, et ils ne seront point affligés.

İspanyolca: 

Quienes gastan su hacienda por Alá sin hacerlo seguir de alarde ni agravio tendrán su recompensa junto a su Señor. No tienen que temer y no estarán tristes.

İtalyanca: 

Quelli che con i loro beni sono generosi per la causa di Allah senza far seguire il bene da rimproveri e vessazioni, avranno la loro ricompensa presso il loro Signore, non avranno nulla da temere e non saranno afflitti.

Almanca: 

Diejenigen, die ihr Vermögen fi-sabilillah ausgeben, dann dem, was sie gaben, weder Vorhaltung noch Belästigung folgen lassen, haben ihre Belohnung bei ihrem HERRN und um sie wird es weder Angst geben, noch werden sie traurig sein.

Çince: 

为主道而施舍财产,施後不责备受施的人,也不损害他,这等人,在他们的主那里,要享受他们的报酬,他们将来没有恐惧,也不忧愁。

Hollandaca: 

Zij die hun vermogen voor des Heeren Godsdienst verteren en die gaven niet terugvorderen, en ook geen strijd daarom beginnen, zullen door hunnen Heer beloond worden; hun treft vrees noch droefheid.

Rusça: 

Тем, кто расходует свое имущество на пути Аллаха и не сопровождает свои пожертвования попреками и оскорблениями, уготована награда у их Господа. Они не познают страха и не будут опечалены.

Somalice: 

kuwa ku bixiya Xuulahoooda Jidka Eebe markaasna raacinin waxay bixiyeen Manno iyo dhib waxay ku mudan ajrigooda Eebahood agtiisa, Cabsina korkooda ma ahaato, mana murugoon.

Swahilice: 

Wanao toa mali zao kwa Njia ya Mwenyezi Mungu, kisha hawafuatishii masimbulizi wala udhia kwa walicho toa, wana ujira wao kwa Mola wao Mlezi, wala haitakuwa khofu juu yao wala hawatahuzunika.

Uygurca: 

پۇل - مېلىنى اﷲ يولىدا سەرپ قىلىدىغان، ئارقىسىدىن ئۇنىڭغا مىننەت قىلمايدىغان، ۋە (خەير - ساخاۋىتىگە ئېرىشكەنلەرنى) رەنجىتمەيدىغان كىشىلەر پەرۋەردىگارىنىڭ دەرگاھىدا ساۋاب تاپىدۇ، ئۇلارغا (قىيامەت كۈنى) قورقۇنچ ۋە غەم - قايغۇ بولمايدۇ

Japonca: 

アッラーの道のために,自分の財産を施し,その後かれらの施した相手に負担侮辱の念を起こさせず,また損わない者,これらの者に対する報奨は,主の御許にある。かれらには,恐れもなく憂いもないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«الذين ينفقون أموالهم في سبيل الله ثم لا يُتبِعون ما أنفقوا مَنًّا» على المنفق عليه بقولهم مثلا: قد أحسنت إليه وجبرت حاله «ولا أذًى» له بذكر ذلك إلى من لا يجب وقوفه عليه ونحو «لهم أجرهم» ثواب إنفاقهم «عند ربهم ولا خوف عليهم ولا هم يحزنون» في الآخرة.

Hintçe: 

जो लोग अपने माल ख़ुदा की राह में ख़र्च करते हैं और फिर ख़र्च करने के बाद किसी तरह का एहसान नहीं जताते हैं और न जिनपर एहसान किया है उनको सताते हैं उनका अज्र (व सवाब) उनके परवरदिगार के पास है और न आख़ेरत में उनपर कोई ख़ौफ़ होगा और न वह ग़मगीन होंगे

Tayca: 

บรรดาผู้บริจาคทรัพย์ของพวกเขาในทางของอัลลอฮ์ แล้วพวกเขามิให้ติดตามสิ่งที่พวกเขาบริจาคไป ซึ่งการลำเลิกและการก่อความเดือด ร้อนใด ๆ นั้น พวกเขาจะได้รับรางวัลของพวกเขา ณ พระผู้เป็นเจ้าของพวกเขา และไม่มีความกลัวใด ๆ แก่พวกเขา และทั้งพวกเขาก็จะไม่เสียใจ

İbranice: 

התורמים מכספם בשביל אלוהים ואינם מלווים את תרומתם בדברי התרברבות והצקה, גמולם שמור אצל ריבונם, ואין חשש לגורלם ולא ייעצבו

Hırvatça: 

Onima koji troše imetke svoje na Allahovom putu, a onda ono što potroše ne poprate prigovorima i uvredama, pripada nagrada Gospodara njihova. Njima nema straha niti će oni tugovati.

Rumence: 

Cei care îşi cheltuiesc averile pentru Calea lui Dumnezeu şi nu se gândesc la ceea ce au dat cu părere de rău ori cu ocară, aceia îşi vor afla răsplata la Domnul lor. Ei nu vor cunoaşte acolo teamă şi nu vor fi mâhniţi.

Transliteration: 

Allatheena yunfiqoona amwalahum fee sabeeli Allahi thumma la yutbiAAoona ma anfaqoo mannan wala athan lahum ajruhum AAinda rabbihim wala khawfun AAalayhim wala hum yahzanoona

Türkçe: 

Mallarını Allah yolunda harcayıp sonra bu harcadıklarına bir eziyet ve başa kakma eklemeyenlerin, Rableri katında kendilerine has ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için; tasalanmayacaklardır onlar.

Sahih International: 

Those who spend their wealth in the way of Allah and then do not follow up what they have spent with reminders [of it] or [other] injury will have their reward with their Lord, and there will be no fear concerning them, nor will they grieve.

İngilizce: 

Those who spend their substance in the cause of Allah, and follow not up their gifts with reminders of their generosity or with injury,-for them their reward is with their Lord: on them shall be no fear, nor shall they grieve.

Azerbaycanca: 

Heç bir kəsə minnət qoymadan, əziyyət vermədən mallarını Allah yolunda sərf edənlərin Rəbbi yanında mükafatları vardır. Onların (axirətdə) heç bir qorxusu yoxdur və onlar qəm-qüssə görməzlər.

Süleyman Ateş: 

Mallarını Allah yolunda verip de sonra verdiklerinin ardından başa kakmayan ve eziyet etmeyenlerin, Rableri katında ödülleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

Diyanet Vakfı: 

Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.

Erhan Aktaş: 

Mallarını Allah yolunda infak(1) edip de ardından yaptığı iyiliği başa kakmayarak(2) yardımcı oldukları kimseleri incitmeyenlerin ödülleri Rabb’leri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.

Kral Fahd: 

Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında (has) mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Mallarını (Allah yolunda) harcayıb da sonra o harcadıklarının arkasından bir başa kakış ve bir eziyyet takıb katmayanlar (yok mu?) Onların Rableri yanında mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yokdur, mahzun da olacak değillerdir onlar.

Muhammed Esed: 

Allah yolunda mallarını harcayan ve sonra iyiliklerini başa kakıp (muhtaç kişinin duygularını) inciterek (bu) harcamalarının değerini düşürmeyenler mükafatlarını Rableri katında bulacaklar; onlar için artık ne korku vardır, ne de üzüntü.

Gültekin Onan: 

Mallarını Tanrı yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

Ali Fikri Yavuz: 

Mallarını, cihâd ve hayır işlerinde Allah için harcayanlar ve sonra harcadıklarının arkasından başa kakmayı, gönül incitmeyi uygun görmiyenler (var ya!) İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Onlara hiç bir korku yoktur ve mahzun da olmayacaklardır.

Portekizce: 

Aqueles que gastam os bens pela causa de Deus, sem acompanhar a sua caridade com exprobação ou agravos, terão asua recompensa ao lado do Senhor e não serão presas do temor, nem se atribularão.

İsveççe: 

De som ger av vad de har för Guds sak och som inte låter gåvan följas av [stora ord om] frikostighet eller [uttryck] som sårar, skall få sin lön av sin Herre och de skall inte känna fruktan och ingen sorg skall tynga dem.

Farsça: 

کسانی که اموالشان را در راه خدا انفاق می کنند، سپس منت و آزاری به دنبال انفاقشان نمی آورند، برای آنان نزد پروردگارشان پاداشی شایسته و مناسب است، و نه بیمی بر آنان است و نه اندوهگین می شوند.

Kürtçe: 

ئەوانەی کە ماڵ و دارایی خۆیان دەبەخشن لە ڕێ ی خوادا دوای ئەوە ھیچ منەتێک نانێن و ئازارێک (بە دڵی ھەژاران) ناگەیەنن ئەو کەسانە بۆیان ھەیە پاداشتیان لای پەروەردگاریان وە ھیچ ترسێکیان لەسەر نیە وە ھیچ خەم و خەفەتێکیان نیە

Özbekçe: 

Аллоҳнинг йўлида молларини сарфлаб, сўнгра сарфлари кетидан миннат қилмай ва озор бермайдиганларнинг ажрлари Роббилари ҳузуридадир. Уларга хавф йўқ ва улар хафа ҳам бўлмаслар. (Аллоҳнинг йўлида сарфланган молнинг савобини тўлиқ олишнинг шарти ҳам бор, у ҳам бўлса, мол сарфловчи миннат қилмаслиги ва молни олганларга озор бермаслиги керак. Миннат қилишлик ёмон одат бўлиб, инсон қалбида оғир яра қолдиради.)

Malayca: 

Orang-orang yang membelanjakan hartanya pada jalan (ugama) Allah, kemudian mereka tidak mengiringi apa yang mereka belanjakan itu dengan perkataan membangkit-bangkit (pemberiannya), dan tidak pula menyinggung atau menyakiti (pihak yang diberi), mereka beroleh pahala di sisi Tuhan mereka, dan tidak ada kebimbangan (dari berlakunya kejadian yang tidak baik) terhadap mereka, dan mereka pula tidak akan berdukacita.

Arnavutça: 

Ata që shpenzojnë pasurinë e vet në rrugë të Perëndisë, e që nuk e përcjellin me reklamacion as fyerje, për ata ka shpërblim te Zoti i tyre, për ta nuk ka frikë as pikëllim.

Bulgarca: 

Онези, които раздават своите имоти по пътя на Аллах и после нито натякват, нито обиждат, имат наградата си при своя Господ. И не ще има страх за тях, и не ще скърбят.

Sırpça: 

Онима који троше богатства своја на Аллаховом путу, а онда оно што потроше не пропрате приговорима и увредама, припада награда њиховог Господара. За њих нема страха нити ће они да тугују.

Çekçe: 

Těm, kdož vydávají jmění své na stezce Boží, aniž potom doprovázejí to, co vydali, výčitkami či špatností, těm dostane se odměny u Pána jejich a nemusí mít strach a nebudou zarmouceni.

Urduca: 

جو لوگ اپنے مال اللہ کی راہ میں خرچ کرتے ہیں اور خرچ کر کے پھر احسان جتاتے، نہ دکھ دیتے ہیں، اُن کا اجر اُن کے رب کے پاس ہے اور ان کے لیے کسی رنج اور خوف کا موقع نہیں

Tacikçe: 

Музди касоне, ки молҳои худро дар роҳи Худо харҷ мекунанд ва пас аз харҷ миннате намениҳанд ва озоре намерасонанд, бо Парвардигорашон аст. На бимнок мешаванд ва на андӯҳгин.

Tatarca: 

Биргән садакаларның сәвабы күп мәртәбә арттырылачак, кешеләр Аллаһ юлына садака бирерләр, ләкин садакаларына миннәтне вә рәнҗетүне ияртмәсләр. Аларның әҗерләре Раббылары хозурында, аларга аңда курку һәм кайгы булмас.

Endonezyaca: 

Orang-orang yang menafkahkan hartanya di jalan Allah, kemudian mereka tidak mengiringi apa yang dinafkahkannya itu dengan menyebut-nyebut pemberiannya dan dengan tidak menyakiti (perasaan si penerima), mereka memperoleh pahala di sisi Tuhan mereka. Tidak ada kekhawatiran terhadap mereka dan tidak (pula) mereka bersedih hati.

Amharca: 

እነዚያ ገንዘቦቻቸውን በአላህ መንገድ የሚለግሱ ከዚያም የሰጡትን ነገር መመጻደቅንና ማስከፋትን የማያስከትሉ ለእነርሱ በጌታቸው ዘንድ ምንዳቸው አላቸው፡፡ በእነርሱም ላይ ፍርሃት የለባቸውም፤ እነርሱም አያዝኑም፡፡

Tamilce: 

எவர்கள் தங்கள் செல்வங்களை அல்லாஹ்வின் பாதையில் தர்மம் செய்தார்களோ, பிறகு தாங்கள் தர்மம் செய்ததை பின்தொடர்ந்து சொல்லிக்காட்டுவதையும் துன்புறுத்துவதையும் செய்யவில்லையோ அவர்களுக்கு அவர்களின் கூலி அவர்களின் இறைவனிடம் உண்டு. இன்னும் அவர்கள் மீது பயமுமில்லை; அவர்கள் கவலைப்படவும் மாட்டார்கள்.

Korece: 

하나님을 위해서 재산을 바치되 그 재산을 뒤따르지 아니하 며 모욕을 가하지 않는 자는 주님의 보상이 있으며 그들에게는 두 려움도 슬픔도 없노라

Vietnamca: 

Những người chi dùng tài sản của họ cho con đường chính nghĩa của Allah rồi không kèm theo bất cứ lời nhắc khéo nào về sự rộng rãi của mình cũng như không làm tổn thương (đến danh dự của người được họ bố thí và trợ giúp) thì họ sẽ có được phần thưởng của họ ở nơi Thượng Đế của họ và họ sẽ không sợ hãi cũng sẽ không buồn phiền, lo âu.