Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

247

Ayet No: 

254

Sayfa No: 

40

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ إِنَّ اللَّهَ قَدْ بَعَثَ لَكُمْ طَالُوتَ مَلِكًا ۚ قَالُوا أَنَّىٰ يَكُونُ لَهُ الْمُلْكُ عَلَيْنَا وَنَحْنُ أَحَقُّ بِالْمُلْكِ مِنْهُ وَلَمْ يُؤْتَ سَعَةً مِّنَ الْمَالِ ۚ قَالَ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَاهُ عَلَيْكُمْ وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِ ۖ وَاللَّهُ يُؤْتِي مُلْكَهُ مَن يَشَاءُ ۚ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

Çeviriyazı: 

veḳâle lehüm nebiyyühüm inne-llâhe ḳad be`aŝe leküm ṭâlûte melikâ. ḳâlû ennâ yekûnü lehü-lmülkü `aleynâ venaḥnü eḥaḳḳu bilmülki minhü velem yü'te se`atem mine-lmâl. ḳâle inne-llâhe-ṣṭafâhü `aleyküm vezâdehû besṭaten fi-l`ilmi velcism. vellâhü yü'tî mülkehû mey yeşâ'. vellâhü vâsi`un `alîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Peygamberleri onlara: "Allah, size hükümdar olmak üzere Talût'u gönderdi." demişti. Onlar: "Ona bizim üzerimize hükümdar olmak nereden geldi? Oysa hükümdarlığa biz ondan daha lâyıkız, ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir." dediler. Peygamberleri de "Onu sizin başınıza Allah seçmiş ve ona bilgi ve vücut bakımından bir güç, bir genişlik vermiştir." dedi. Hem Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir, o her şeyi bilir.

Diyanet İşleri: 

Peygamberleri onlara "Allah size şüphesiz, Talut'u hükümdar olarak gönderdi" dedi. "Biz hükümdarlığa ondan layık iken ve ona malca da bir bolluk verilmemişken bize hükümdar olmağa o nasıl layık olabilir?" dediler, "Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı" dedi. Allah mülkü dilediğine verir. Allah her şeyi kaplar ve bilir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Peygamberleri, Allah size padişah olarak Talut'u gönderdi dedi. Nasıl olur da dediler, bize buyruk yürütür o? Bizim ondan ziyade padişahlığa hakkımız var, malca da bizden üstün değil. Peygamberleri, şüphe yok ki dedi, onu Allah seçmiş sizden üstün etmiş, ona bilgi ve vücut bakımından üstünlük vermiştir. Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah'ın rahmeti boldur, her şeyi bilir.

Şaban Piriş: 

Peygamberleri onlara, dedi ki: Allah, Talût’u size hükümdar gönderdi. O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha layığız. Ona, malca da bir bolluk verilmemiştir, dediler. Peygamber de: Allah, onu sizin üzerinize seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı. Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah’ın lütfu geniştir. O, her şeyi bilendir, dedi

Edip Yüksel: 

Peygamberleri onlara, "ALLAH size kral olarak Talut'u atadı," dedi. Onlar, "Biz yönetime ondan daha layık olduğumuz halde nasıl olur da üzerimize buyruk sahibi olabilir? Üstelik zengin biri de değil," dediler. O da, "ALLAH onu üzerinize seçti. Onun bilgi ve beden gücünü arttırdı," dedi. ALLAH mülkünü dilediğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.

Ali Bulaç: 

Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir."

Suat Yıldırım: 

Peygamberleri onlara dedi ki: “Allah size hükümdar olarak Talut'u tayin etti.” Onlar ise: “Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken nasıl olur da o bize hükmedebilir ki! Üstelik servetten de nasibi fazla değil!” dediler. Peygamber şöyle cevap verdi: “Allah onu size üstün kıldı, ona geniş ilim ve sağlam bir vücut verdi. Allah hakimiyeti dilediğine verir. Allah’ın lütfu boldur, her şey gibi kabiliyet ve liyakatlari de bilir.” [KM, I Samuel 9,17; 10,27; 9,2]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara peygamberleri dedi ki: «İşte Allah Teâlâ size hükümdar olmak üzere Tâlut´u gönderdi.» Dediler ki: «Bizim üzerimize onun hükümdar olması nasıl olabilir? Halbuki, biz mülke ondan daha haklıyız. Kendisine malca da bir genişlik verilmiş değildir.» Peygamberleri de dedi ki: «Şüphesiz Allah Teâlâ onu sizin üzerinize intihap etmiştir ve ona ilim ve cisim itibariyle de bir ziyâde vüs´at vermiştir. Ve Hak Teâlâ mülkünü dilediğine verir. Ve Allah-ü Azîmüşşan vâsidir ve alîmdir.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir.

Bekir Sadak: 

Peygamberleri onlara «Allah size suphesiz, Talut´u hukumdar olarak gonderdi» dedi. «Biz hukumdarliga ondan layik iken ve ona malca da bir bolluk verilmemisken bize hukumdar olmaga o nasil layik olabilir?» dediler, «Dogrusu Allah size onu secti, bilgice ve vucutca gucunu artirdi» dedi. Allah hukumdarligi diledigine verir. Allah her seyi kaplar ve bilir.

İbni Kesir: 

Peygamberleri onlara dedi ki: İşte Allah hükümdar olarak size Talut´u gönderdi. Onlar: Biz hükümdarlığa ondan daha layık iken ve ona malca bolluk da verilmemişken nasıl olur da bizim başımıza hükümdar olabilir? dediler. Peygamberleri de dedi ki: Allah onu sizin üstünüzde beğenip seçmiştir. O´na bilgice ve vücutça da bir üstünlük vermiştir. Şüphesiz ki Allah

Adem Uğur: 

Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Tâlût´u size hükümdar olarak gönderdi dedi. Bunun üzerine: Biz, hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. &quot

İskender Ali Mihr: 

Onların Peygamber´i onlara dedi ki: “Muhakkak ki Allah, sizin için melik olarak Talut´u beas etmişti (görevlendirmişti).” Dediler ki: “Bizim üzerimize onun melikliği nasıl olur? Melikliğe biz ondan daha çok hak sahibiyiz (daha çok lâyığız). Ve de ona maldan bir genişlik (servetçe bolluk) verilmedi.” (Peygamber de) “Muhakkak ki Allah, onu sizin üzerinize (melik) seçti ve onun ilmini (bilgisini) ve cismini (kuvvetini) artırdı.” Ve Allah, mülkünü dilediği kimseye verir. Ve Allah, Vâsi´dir (rahmeti ve ilmi herşeyi ihata eder), Alîm´dir (en iyi bilendir).

Celal Yıldırım: 

Peygamberleri onlara : «İşte Allah size Tâlût´u hükümdar gönderdi !» dedi. «AA! ona bizim üzerimize hükümdar olma (yetki ve hakkı) neden ? Hükümdarlığa biz ondan daha çok hak sahibiyiz (ve lâyıkız)

Tefhim ul Kuran: 

Onlara peygamberleri dedi ki: «Allah size Talut´u (melik olarak) gönderdi.» Onlar: «Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?» demişlerdi. O (şöyle) demişti: «Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve vücud gelişimini arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir

Fransızca: 

Et leur prophète leur dit : "Voici qu'Allah vous a envoyé Talout pour roi." Ils dirent : "Comment régnerait-il sur nous ? Nous avons plus de droit que lui à la royauté. On ne lui a même pas prodigué beaucoup de richesses ! " Il dit : "Allah, vraiment l'a élu sur vous, et a accru sa part quant au savoir et à la condition physique." - Et Allah alloue Son pouvoir à qui Il veut. Allah a la grâce immense et Il est Omniscient.

İspanyolca: 

Su profeta les dijo: «Alá os ha suscitado a Saúl como rey». Dijeron: «¿Cómo va él a dominar sobre nosotros si nosotros tenemos más derecho que él al dominio y no se le ha concedido abundancia de hacienda?» Dijo: «Alá lo ha escogido prefiriéndolo a vosotros y le ha dado más ciencia y más cuerpo». Alá da Su dominio a quien Él quiere. Alá es inmenso, omnisciente.

İtalyanca: 

E disse il loro profeta: "Ecco che Allah vi ha dato per re Saul". Dissero: "Come potrà regnare su di noi? Noi abbiamo più diritto di lui a regnare, e a lui non sono state concesse ricchezze!". Disse: "In verità Allah lo ha scelto tra voi e lo ha dotato di scienza e di prestanza". Allah dà il regno a chi vuole, Egli è immenso, sapiente.

Almanca: 

Ihr Prophet sagte zu ihnen dann: "Gewiß, ALLAH hat euch bereits Talut als König geschickt." Sie sagten: "Woher gebührt ihm die Herrschaft über uns, während wir doch mehr Berechtigung auf die Herrschaft haben, und ihm ohnehin nicht viel an Vermögen gewährt wurde?" Er sagte: "Gewiß, ALLAH erwählte ihn vor euch aus und mehrte ihn an Wissen und an Körpermasse." Und ALLAH gewährt Seine Herrschaft, wem ER will. Und ALLAH ist allumfassend, allwissend.

Çince: 

他们的先知对他们说:真主确已为你们立塔鲁特为国王了。他们说:他怎麽配做我们的国王呢?我们是比他更配做国王的,况且他没有丰富的财产。他说:真主确已选他为你们的领袖,并且加赐他渊博的学识和健壮的体魄。真主常常把国权赏赐自己所意欲的人。真主是宽大的,全知的。

Hollandaca: 

En hun profeet zeide tot hen: Waarlijk, God heeft Talut als koning over u gesteld; toen zeiden zij: Hoe zal hij over ons regeeren, daar wij den schepter meer waardig zijn dan hij; daarbij bezit hij geene rijkdommen? De profeet zeide: God heeft hem voor u gekozen; hij heeft hem uitgerust met voordeelen van geest en lichaam. God geeft de regeering wien hij wil: God is goed en wijs.

Rusça: 

Их пророк сказал им: "Аллах назначил вам царем Талута (Саула)". Они сказали: "Как он может стать нашим царем, если мы более достойны править, чем он, и он лишен достатка в имуществе?" Он сказал: "Аллах предпочел его вам и щедро одарил его знаниями и статью. Аллах дарует Свое царство, кому пожелает. Аллах - Объемлющий, Знающий".

Somalice: 

wuxuuna ku yidhi Nabigoodii Eebe wuxuu idiinky bixiyey Dhaaluut Malig (Xaakim), waxayna dheheen sidee ngu ahaan xukun korkannaga annago ka mudan Xukunka aan lana siinin Xoolo Waasac ah (Badan) wuxuuna yidhi (Nabigii) Eebe wuu u doortay Korkiina wuxuuna u siyaadiyey Waasacnimo Cilmi iyo Jidh (Xoog) Eebana wuxuu siiyaa Xukunkiisa Cidduu doono, Eebana waa Deeqbadane og.

Swahilice: 

Na Nabii wao akawaambia: Mwenyezi Mungu amekuteulieni Taluti (Sauli) kuwa ni mfalme. Wakasema: vipi atakuwa na ufalme juu yetu, na hali sisi tuna haki zaidi kupata ufalme kuliko yeye, naye hakupewa wasaa wa mali? Akasema: Mwenyezi Mungu amemteua yeye juu yenu na amemzidishia ukunjufu wa ilimu na kiwiliwili. Na Mwenyezi Mungu humpa ufalme wake amtakaye. Na Mwenyezi Mungu ni Mwenye wasaa na Mjuzi.

Uygurca: 

پەيغەمبىرى ئۇلارغا: «اﷲ ھەقىقەتەن سىلەرگە تالۇتنى پادىشاھ قىلىپ ئەۋەتتى» دېدى. ئۇلار (پەيغەمبىرىگە ئېتىراز بىلدۈرۈپ): «ئۇ قانداقمۇ بىزگە پادىشاھ بولىدۇ. (ئارىمىزدا پادىشاھ ئەۋلاتلىرى بولغانلىقتىن) پادىشاھلىققا بىز ئۇنىڭدىن ھەقلىقمىز، ئۇنىڭ ئۈستىگە ئۇنىڭ مال - مۈلكى كۆپ بولمىغان تۇرسا» دېدى. پەيغەمبەر: «اﷲ ھەقىقەتەن سىلەرگە (پادىشاھ قىلىشقا) ئۇنى ئىختىيار قىلدى، ئۇنىڭ ئىلمىنى زىيادە ۋە بەدىنىنى قابىل قىلدى، اﷲ سەلتەنەتنى خالىغان ئادەمگە بېرىدۇ. اﷲ (نىڭ پەزلى) كەڭدۇر، (ئۇنىڭغا كىمنىڭ لايىق بولىدىغانلىقىنى) ئوبدان بىلىدۇ» دېدى

Japonca: 

預言者はかれらに,「誠にアッラーは,タールートをあなたがたの上に,王として任命された。」と言った。かれらは言った。「かれがどうして,わたしたちの王になれようか。わたしたちこそ,かれよりも王に相応しい。またかれは富にも恵まれていない。」かれ(預言者)は言った。「アッラーは,あなたがたの上にかれを選び,かれの知識と体力を強められた。アッラーは御心に適う者に,王権を授けられる。アッラーは厚施にして全知であられる。」

Arapça (Ürdün): 

«وقال لهم نبيهم إن الله قد بعث لكم طالوت ملكا قالوا أنَى» كيف «يكون له الملك علينا ونحن أحق بالملك منه» لأنه ليس من سبط المملكة ولا النبوة وكان دباغا أو راعيا «ولم يؤت سعة من المال» يستعين بها على إقامة الملك «قال» النبي لهم «إن الله اصطفاه» اختاره للملك «عليكم وزاده بسطة» سعة «في العلم والجسم» وكان أعلم بني إسرائيل يومئذ وأجملهم وأتمهم خلقا «والله يؤتي ملكه من يشاء» إيتاءه لا اعتراض عليه «والله واسع» فضله «عليم» بمن هو أهل له.

Hintçe: 

और उनके नबी ने उनसे कहा कि बेशक ख़ुदा ने तुम्हारी दरख्वास्त के (मुताबिक़ तालूत को तुम्हारा बादशाह मुक़र्रर किया (तब) कहने लगे उस की हुकूमत हम पर क्यों कर हो सकती है हालाकि सल्तनत के हक़दार उससे ज्यादा तो हम हैं क्योंकि उसे तो माल के एतबार से भी फ़ारगुल बाली (ख़ुशहाली) तक नसीब नहीं (नबी ने) कहा ख़ुदा ने उसे तुम पर फज़ीलत दी है और माल में न सही मगर इल्म और जिस्म का फैलाव तो उस का ख़ुदा ने ज्यादा फरमाया हे और ख़ुदा अपना मुल्क जिसे चाहें दे और ख़ुदा बड़ी गुन्जाइश वाला और वाक़िफ़कार है

Tayca: 

และนะบีของพวกเขาก็กล่าวแก่พวกเขาว่า แท้จริงอัลลอฮ์ได้ทรงส่งฎอลูตมาเป็นกษัตริย์แก่พวกท่านแล้ว พวกเขากล่าวว่าเขาจะมีอำนาจเหนือพวกเราได้อย่างไร ? ทั้ง ๆ ที่พวกเราเป็นผู้สมควรต่ออำนาจนั้นยิ่งกว่าเขา และทั้งเขาก็มิได้รับทรัพย์สมบัติอันกว้างขวางเขา (นะบีของเขา)กล่าวว่า ฮัลลอฮ์ได้ทรงคัดเลือกเขาให้มีอำนาจเหนือพวกท่านแล้ว และได้ทรงเพิ่มให้แก่เขาอีก ซึ่งความกว้างขวางในความรู้ และความสูงใหญ่ในร่างกายและอัลลอฮ์นั้นจะทรงประท่านอำนาจของพระองค์ให้แก่ผุ้ที่พระองค์ทรงประสงค์ และอัลลอฮ์เป็นผู้ทรงกว้างขวาง ผู้ทรงรอบรู้

İbranice: 

ונביאם אמר להם: 'אלוהים בחר לכם את שאול כמלך עליכם.' אמרו: כיצד ימלוך הוא עלינו ואנו ראויים יותר ממנו למלוכה? וגם רכוש רב אין לו.' אמר: 'אלוהים בחר בו למלך עליכם והרבה לו דעת והגביה את קומתו. אלוהים נותן מלכות למי שירצה, ואלוהים רב- אמצעים רב-דעת

Hırvatça: 

"Allah vam je Taluta za vladara poslao", reče im vjerovjesnik njihov. "Odakle da nam on bude vladar kada smo mi priličniji od njega da vladamo? Njemu ni veliko bogatstvo nije dato!", rekoše oni. "Doista je Allah njega da vam vlada izabrao", reče on, "i velikim znanjem i snagom tjelesnom ga obdario. Allah daje vlast kome On hoće. Allah je neizmjerno darežljiv i Onaj Koji sve zna!

Rumence: 

Profetul lor le spuse: “Dumnezeu vi l-a înălţat rege pe Saul.” Ei i-au spus: “Cum să aibă el putere asupra Mea? Noi suntem mai îndreptăţiţi decât el să domnim, căci el nu are nici măcar întâietatea bogăţiei.” El le spuse: “Dumnezeu l-a ales, dându-i întâ

Transliteration: 

Waqala lahum nabiyyuhum inna Allaha qad baAAatha lakum taloota malikan qaloo anna yakoonu lahu almulku AAalayna wanahnu ahaqqu bialmulki minhu walam yuta saAAatan mina almali qala inna Allaha istafahu AAalaykum wazadahu bastatan fee alAAilmi waaljismi waAllahu yutee mulkahu man yashao waAllahu wasiAAun AAaleemun

Türkçe: 

Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir.

Sahih International: 

And their prophet said to them, "Indeed, Allah has sent to you Saul as a king." They said, "How can he have kingship over us while we are more worthy of kingship than him and he has not been given any measure of wealth?" He said, "Indeed, Allah has chosen him over you and has increased him abundantly in knowledge and stature. And Allah gives His sovereignty to whom He wills. And Allah is all-Encompassing [in favor] and Knowing."

İngilizce: 

Their Prophet said to them: "Allah hath appointed Talut as king over you." They said: "How can he exercise authority over us when we are better fitted than he to exercise authority, and he is not even gifted, with wealth in abundance?" He said: "Allah hath Chosen him above you, and hath gifted him abundantly with knowledge and bodily prowess: Allah Granteth His authority to whom He pleaseth. Allah careth for all, and He knoweth all things."

Azerbaycanca: 

(İsrail övladının) peyğəmbəri onlara dedi: “Allah Talutu sizə padşah göndərdi”. Onlar isə: “Biz hökmdarlığa daha layiq ikən və ona var-dövlət verilmədiyi halda, o, necə bizə padşah ola bilər?” – deyə cavab verdilər. (Peyğəmbər onlara) dedi: “Allah sizdən ötrü onu (bəyənib) seçmiş, elm və bədəncə (qüvvəcə) ona üstünlük vermişdir. Allah Öz mülkünü (səltənətini) istədiyinə verər. Allah (Öz lütfü və kərəmi ilə) genişdir, (Allah hər şeyi) biləndir!”

Süleyman Ateş: 

Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah Talut'u size hükümdar gönderdi." Dediler ki: "O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha layıkız, ona bol mal da verilmemiştir." Dedi: "Allah onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı." Allah mülkünü dilediğine verir. Allah(ın lutfu) geniştir, (O, herşeyi) bilendir.

Diyanet Vakfı: 

Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Talut'u size hükümdar olarak gönderdi dedi. Bunun üzerine: Biz, hükümdarlığa daha layık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkanlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. "Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir" dedi.

Erhan Aktaş: 

Nebi’leri onlara: “Allah size Tâlût’u komutan olarak tayin etti.” dedi. Onlar: “Biz komutanlığa ondan daha layık olduğumuz ve o fazla bir servete de sahip değilken, bize nasıl komutan olabilir?” dediler. O da: “Allah, onu üzerinize seçti, ona geniş bir bilgi ve üstün bir güç verdi.” dedi. Zira Allah, gücü hak edene verir. Allah, Her Şeyi Kuşatan ve Her Şeyi Bilen’dir.

Kral Fahd: 

Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Tâlût'u size hükümdâr olarak gönderdi, dedi. (Bunun üzerine onlar:) Biz, hükümdârlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdâr olur? dediler. (Peygamberleri de onlara:) «Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah (fazlı ve lütfu) geniş olan ve herşeyi hakkıyla bilendir» dedi.

Hasan Basri Çantay: 

Onlara peygamberleri: «Hakıykat, Allah size bir pâdişâh olarak Taalût´u göndermişdir» dedi. Dediler ki: «Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken ve ona maldan da bir bolluk verilmemişken nasıl olur da bizim başımızda padişahlık onun olabilir?» (Peygamber) dedi: «Şübhesiz Allah onu sizin üstünüze beğenib seçmişdir. Ona bilgice, vücudca (kuvvetçe) de bir üstünlük vermişdir. Allah mülkünü kime dilerse ona verir. Allah (in rahmeti, ilmi her şey´e yaygın ve lutf-ü keremi) boldur. Gerçek bilicidir.

Muhammed Esed: 

Ve onların peygamberi, toplumunun önde gelenlerine, "Bakın," dedi, "Allah Talut´u size kral olarak tayin etti." Onlar: "Biz hükümranlığa ondan daha çok layık iken nasıl bizim üzerimizde hüküm sahibi olabilir?" dediler. (Peygamber) "Bakın," dedi, "Allah onu sizden daha üstün kılmış ve ona derin bilgi ve mükemmel bir beden bahşetmiştir. Ve Allah, hükümranlığı istediğine verir: zira Allah her şeyi kuşatan, her şeyi bilendir."

Gültekin Onan: 

Onlara peygamberleri dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

İsrailoğullarının peygamberi kendilerine şöyle dedi: “- Allah size Talût’u padişah gönderdi.” Onlar ise: “- Biz padişahlığa ondan daha münasip iken ve ona maldan da bir bolluk verilmemişken padişahlık nasıl onun olur?” dediler. Onlara şu cevabı verdi: “- Allah onu üstünüze beğenip seçmiş ve ona bilgi ile vücud kuvveti bakımından bir üstünlük vermiştir.” Allah mülkünü dilediğine verir, Allah’ın rahmet ve ihsanı geniştir

Portekizce: 

Então, seu profeta lhes disse: Deus vos designou Talut por rei. Disseram: Como poderá ele impor a sua autoridadesobre nós, uma vez que temos mais direto do que ele à autoridade, e já que ele nem sequer foi agraciado com bastantesriquezas? Disse-lhes: É certo que Deus o elegeu sobre vós, concedendo-lhe superioridade física e moral. Deus concede aSua autoridade a que Lhe apraz, e é Magnificente, Sapientíssimo.

İsveççe: 

Deras profet sade till de äldste: "Gud har nu sänt Saul som skall vara er konung." De svarade: "Hur skulle han kunna härska över oss? Vi har bättre rätt till makten än han; och dessutom saknar han rikedomar." Profeten svarade: "Gud har valt honom framför er och har skänkt honom omfattande kunskaper och stor fysisk styrka. Gud ger Sin makt åt den Han vill; Gud når överallt och Han vet allt."

Farsça: 

و پیامبرشان به آنان گفت: بی تردید خدا طالوت را برای شما به زمامداری برانگیخت. گفتند: [شگفتا!] چگونه او را بر ما حکومت باشد و حال آنکه ما به فرمانروایی از او سزاوارتریم، و به او وسعت و فراخی مالی داده نشده [پس ما کجا و زمامداری انسانی تهیدست کجا!؟] [پیامبرشان] گفت: خدا او را بر شما برگزیده و وی را در دانش و نیروی جسمی فزونی داده؛ و خدا زمامداریش را به هر کس که بخواهد عطا می کند؛ و خدا بسیار عطا کننده و داناست.

Kürtçe: 

وە پێغەمبەرەکەیان پێی ووتن بێگومان خوا طالوتی بۆ ناردن بە پادشا ووتیان ئەو چۆن ئەبێ بە پادشا بەسەر ئێمەوە کە ئێمە لەو شایستە ترین بەپادشایی وە دارایی زۆری نەدراوەتێ فەرمووی: بەڕاستی خوا ئەوی ھەڵبژاردووە بەسەر ئێوەدا وە بەشی زیاتری داوەتێ لە فراوانی لەزانین و توانایی جەستە وە خوا موڵک و پاشایی خۆی دەدات بەھەر کەس خۆی بیەوێ وە خوا (بەھرە) فراوان و زانایە

Özbekçe: 

Набийлари уларга: «Албатта, Аллоҳ Толутни сизга подшоҳ қилиб тайинлади», деди. Улар: «У бизга қаёқдан подшоҳ бўлсин. Ундан кўра подшоҳликка биз ҳақлироқмиз. Қолаверса, унга кўпроқ мол ҳам берилмаган» дедилар. У: «Албатта, уни Аллоҳнинг Ўзи сизларга танлади ва илмда, жисмда кенглигини зиёда қилди. Аллоҳ подшоҳлигини кимга хоҳласа, ўшанга беради. Ва Аллоҳ кенг қамровли ва билувчидир», деди. (Бани Исроилнинг талабига биноан, Толут уларга подшоҳ этиб тайинланганида, улар уни ризолик ила қабул қилишнинг ўрнига, Аллоҳнинг амрига исён қилишди. Аллоҳ тайин қилган Толутнинг подшоҳ бўлишини инкор этишди. Унинг подшоҳликка тайинланишини хато деб эълон қилишди.)

Malayca: 

Dan Nabi mereka pula berkata kepada mereka: "Bahawasanya Allah telah melantik Talut menjadi raja bagi kamu. Mereka menjawab: "Bagaimana dia mendapat kuasa memerintah kami sedang kami lebih berhak dengan kuasa pemerintahan itu daripadanya, dan ia pula tidak diberi keluasan harta kekayaan?" Nabi mereka berkata:" Sesungguhnya Allah telah memilihnya (Talut) menjadi raja kamu, dan telah mengurniakannya kelebihan dalam lapangan ilmu pengetahuan dan kegagahan tubuh badan". Dan (ingatlah), Allah jualah yang memberikan kuasa pemerintahan kepada sesiapa yang dikehendakiNya; dan Allah Maha Luas (rahmatNya dan pengurniaanNya), lagi meliputi ilmuNya.

Arnavutça: 

Edhe Pejgamberi i tha: “Perëndia u ka dërguar Talutin për sundimtar tuaj. – Ata thanë: “Si mund të bëhet ai sundimtari ynë, kur na kemi më tepër merita se ai; për të sunduar? Atij nuk i është dhënë ndonjëfarë pasurie e konsiderueshme”. Pejgamberi tha: “Perëndia e ka zgjedhë atë për sundimtar tuajin, e ka pajisë atë me dijeni të gjerë dhe me fuqi trupore; se, Perëndia i jep pushtet kujt të dojë. Perëndia është për së tepërmi bëmirës dhe Ai është i Gjithdijshëm.

Bulgarca: 

И им рече техният пророк: “Ето, Аллах ви проводи Талут за владетел.” Казаха: “Как ще ни е владетел, когато ние сме по-достойни от него да властваме, а и не му е дадено обилно богатство!” Рече: “Аллах го избра над вас и му надбави нашироко в знанието и в

Sırpça: 

Аллах вам је Саула за владара одредио“, рече им њихов веровесник. „Одакле да нам он буде владар када смо ми пречи од њега да владамо? Њему ни велико богатство није дато!“, рекоше они. „Заиста је Аллах њега да вама влада изабрао“, рече он, „и великим знањем и телесном снагом га обдарио. Аллах даје власт коме Он хоће. Аллах је неизмерно дарежљив и Онај Који све зна!

Çekçe: 

A řekl jim prorok jejich: 'Bůh vám posílá Saula (Talút) jako krále.' Pravili: 'Jak by nám tento mohl vládnout, když my máme větší nárok na vládu než on, jenž nemá dostatek majetku?' Odvětil: 'Bůh jej pro vás vyvolil a obohatil jej ve vědění i v síle těle

Urduca: 

اُن کے نبی نے ان سے کہا کہ اللہ نے طالوت کو تمہارے لیے بادشاہ مقرر کیا ہے یہ سن کر وہ بولے : "ہم پر بادشاہ بننے کا وہ کیسے حقدار ہو گیا؟ اُس کے مقابلے میں بادشاہی کے ہم زیادہ مستحق ہیں وہ تو کوئی بڑا ما ل دار آدمی نہیں ہے" نبی نے جواب دیا: "اللہ نے تمہارے مقابلے میں اسی کو منتخب کیا ہے اور اس کو دماغی و جسمانی دونوں قسم کی اہلیتیں فراوانی کے ساتھ عطا فرمائی ہیں اور اللہ کو اختیار ہے کہ اپنا ملک جسے چاہے دے، اللہ بڑی وسعت رکھتا ہے اور سب کچھ اُس کے علم میں ہے"

Tacikçe: 

Пайғамбарашон ба онҳо гуфт: «Худо Толутро подшоҳи шумо кард». Гуфтанд: «Чӣ гуна ӯро бар мо подшоҳӣ бошад? Мо сазовортар аз ӯ ба подшоҳӣ ҳастем ва уро дороии чандоне надодаанд». Гуфт: «Худо ӯро бар шумо баргузидааст ва ба донишу тавони ӯ бияфзудааст ва Худо подшоҳияшро ба хар кӣ хоҳад, диҳад, ки Худо дарбаргиранда ва доност!»

Tatarca: 

Пәйгамбәрләре әйтте: "Аллаһ сезгә Талутны патша кылды". Алар пәйгамбәргә әйттеләр: "Кайда инде ул Талутка безнең өстән патша булу, патша булу өчен без хаклырак, чөнки Талутка малдан байлык бирелмәгән". (Ләкин Талут ярлы булса да гакыллы, галим һәм көчле иде). Пәйгамбәрләре әйтте: "Аллаһ сезгә Талутны патшалыкка ихтыяр кылды, дәхи аны белемдә һәм көчтә сездән артык кылды. Патша булу өчен бай булу шарт түгел, бәлки гакыллы, галим булу шарт". Аллаһ үзенең байлыгын теләгән бәндәсенә бирер, Аллаһ киңлек һәм белем иясе.

Endonezyaca: 

Nabi mereka mengatakan kepada mereka: "Sesungguhnya Allah telah mengangkat Thalut menjadi rajamu". Mereka menjawab: "Bagaimana Thalut memerintah kami, padahal kami lebih berhak mengendalikan pemerintahan daripadanya, sedang diapun tidak diberi kekayaan yang cukup banyak?" Nabi (mereka) berkata: "Sesungguhnya Allah telah memilih rajamu dan menganugerahinya ilmu yang luas dan tubuh yang perkasa". Allah memberikan pemerintahan kepada siapa yang dikehendaki-Nya. Dan Allah Maha Luas pemberian-Nya lagi Maha Mengetahui.

Amharca: 

ነቢያቸውም ለእነርሱ፡- «አላህ ጧሉትን (ሳኦልን) ንጉሥ አድርጎ በእርግጥ ላከላችሁ» አላቸው፡፡ (እነርሱም)፡- «እኛ ከእርሱ ይልቅ በንግሥና ተገቢዎች ስንኾን ከሀብትም ስፋትን ያልተሰጠ ሲኾን ለእርሱ በኛ ላይ እንዴት ንግሥና ይኖረዋል?» አሉ፡፡ (ነቢያቸውም)፡-«አላህ በእናንተ ላይ መረጠው፡፡ በዕውቀትና በአካልም ስፋትን ጨመረለት፡፡ አላህም ንግሥናውን ለሚሻው ሰው ይሰጣል፡፡ አላህም ችሮታው ሰፊ ዐዋቂ ነው» አላቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்களுடைய நபி, “நிச்சயமாக அல்லாஹ் தாலூத்தை உங்களுக்கு அரசராக அனுப்பியிருக்கிறான்’’ என்று அவர்களுக்குக் கூறினார். “எங்கள் மீது ஆட்சி (செலுத்த) அவருக்கு (தகுதி) எப்படி இருக்கும்? அவரைவிட நாங்கள் ஆட்சிக்கு மிகவும் தகுதியுடையவர்கள். அவர் செல்வத்தின் வசதி கொடுக்கப்படவில்லையே’’ என்று (அம்மக்கள்) கூறினார்கள். “நிச்சயமாக அல்லாஹ், உங்கள் மீது (ஆட்சி புரிய) அவரைத் தேர்ந்தெடுத்தான். இன்னும், (போர்க்) கல்வியிலும், உடலிலும் ஏராளமான ஆற்றலை (அபரிமிதமான திறமையை) அவருக்கு அதிகம் கொடுத்திருக்கிறான். அல்லாஹ், தான் நாடியவருக்கே தனது ஆட்சியைத் தருவான். அல்லாஹ் விசாலமானவன் மிக அறிந்தவன்’’ என்று (அந்த தூதர்) கூறினார்.

Korece: 

그들의 예언자가 그들에게 말하더라 하나님께서 너희에게 사울을 왕으로 보냈노라 그들이 말 하길 우리가 그보다 탁월한데 그 가 우리의 왕이 되어 어떻게 우리를 통치한단 말이요 그에게는 재 산도 넉넉하지 못하오 그분이 이 르되 너회를 위해 하나님께서 그 를 선택하셨으니 그에게 풍만한 지혜와 신체를 주셨노라 하나님은하나님의 뜻대로 권능을 주시니 하나님은 모든 것을 알고 계시니 라

Vietnamca: 

Và Nabi của họ bảo: Allah đã đề cử Talut lên làm vua của các ngươi. Họ (không phục) bảo: Làm sao Y xứng đáng làm vua của chúng tôi cho được trong khi chúng tôi xứng đáng hơn y kia mà, vả lại Y vốn không có nhiều tài sản. (Nabi) nói: Allah đã lựa chọn Y cho các ngươi và Ngài ban cho Y kiến thức và sức mạnh, Allah muốn ban quyền vua chúa cho ai tùy ý Ngài, bởi Allah là Đấng Bao La, Đấng Hiểu Biết.