Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

151

Ayet No: 

158

Sayfa No: 

23

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

كَمَا أَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولًا مِّنكُمْ يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ

Çeviriyazı: 

kemâ erselnâ fîküm rasûlem minküm yetlû `aleyküm âyâtinâ veyüzekkîküm veyü`allimükümü-lkitâbe velḥikmete veyü`allimüküm mâ lem tekûnû ta`lemûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size âyetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.

Diyanet İşleri: 

Nitekim Biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranızdan, bir Peygamber gönderdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Nasıl ki içinizden size bir Peygamber gönderdik. Size ayetlerimizi okumada, ahlakınızı temiz bir hale koymada. Size kitap ve hikmet öğretmede ve bilmediğiniz şeyler hakkında size malumat verip sizi bilgi sahibi etmede.

Şaban Piriş: 

Nitekim size, kendi içinizden ayetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten ve bilmediğiniz şeyleri de belleten bir elçi gönderdik.

Edip Yüksel: 

Nitekim, size ayetlerimi okuyacak, sizleri temizleyecek, size kitap ve bilgeliği öğretecek, bilmediklerinizi bildirecek bir elçiyi aranızdan seçip gönderdik.

Ali Bulaç: 

Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.

Suat Yıldırım: 

Nitekim, size âyetlerimizi okuması, Sizi tertemiz hale getirmesi, size kitap ve hikmeti ve bilmediğiniz nice şeyleri öğretmesi için sizden birini elçi gönderdik. [3,164; 14,28-29; 62,2]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Nitekim sizin içinizden sizden bir resûl gönderdik ki, size Bizim âyetlerimizi okuyor ve sizleri tezkiye ediyor ve sizlere kitap, hikmet talîm eyliyor. Ve sizlere bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nitekim size aranızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi belletiyor.

Bekir Sadak: 

Nitekim Biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi her kotulukten aritacak, size kitabi ve hikmeti ogretecek ve bilmediklerinizi bildirecek aranizdan, bir Peygamber gonderdik.

İbni Kesir: 

Nitekim size içinizden

Adem Uğur: 

Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab´ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.

İskender Ali Mihr: 

Nitekim size içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki

Celal Yıldırım: 

Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik, sizi (ruhunuzun yüceliğiyle ters düşen, insanlığınızın ölçüsünü zedeleyen, ebedî mutluluğunuza engel olan her kötü şeyden) temizler

Tefhim ul Kuran: 

Öyleki içinizde kendinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik.

Fransızca: 

Ainsi, Nous avons envoyé parmi vous un messager de chez vous qui vous récite Nos versets, vous purifie, vous enseigne le Livre et la Sagesse et vous enseigne ce que vous ne saviez pas.

İspanyolca: 

Igual que os hemos mandado un Enviado de entre vosotros para que os recite Nuestras aleyas, para que os purifique, para que os enseñe la Escritura y la Sabiduría, para que os enseñe lo que no sabíais.

İtalyanca: 

Infatti vi abbiamo inviato un Messaggero della vostra gente, che vi reciti i Nostri versetti, vi purifichi e vi insegni il Libro e la saggezza e vi insegni quello che non sapevate.

Almanca: 

wie WIR zu euch einen Gesandten von euch entsandten, der euch Unsere Ayat vorträgt, euch läutert, euch die Schrift und die Weisheit lehrt und euch das lehrt, was ihr vorher nicht wußtet.

Çince: 

犹如我派遣你们族中的一个使者来教化你们,对你们宣读我的迹象,熏陶你们,教授你们天经和智慧,并将你们所不知道的教训你们。

Hollandaca: 

Wij hebben u een apostel uit uw midden gezonden, om u onze wonderen te brengen; om u te reinigen en u het boek en wijsheid te leeren, en u te onderrichten nopens datgene wat ge nog niet weet.

Rusça: 

Таким же образом Я ниспослал вам Посланника из вашей среды, который читает вам Наши аяты, очищает вас, обучает вас Писанию и мудрости, обучает вас тому, чего вы не знали.

Somalice: 

«waan idiin Niemeynay» sidaan idinku dirnay dhexdiina Rassul idinkamid ah oo idinku akhriya Aayaadkanaga, oo idin daahiriya, oo idin bara Kitaabka (Quraanka) iyo Sunada Nabiga, idinna bara waxaydaan aqoonin.

Swahilice: 

Kama tulivyo mtuma Mtume kwenu anaye tokana na nyinyi, anakusomeeni Aya zetu na kukutakaseni na kukufundisheni Kitabu na hikima na kukufundisheni mliyo kuwa hamyajui.

Uygurca: 

شۇنىڭدەك (يەنى سىلەرگە بەرگەن نېمىتىمنى كامالەتكە يەتكۈزگىنىمدەك) ئۆز ئىچىڭلاردىن سىلەرگە بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزنى تىلاۋەت قىلىپ بېرىدىغان، سىلەرنى (مۇشرىكلىك ۋە گۇناھدىن) پاك قىلىدىغان، سىلەرگە كىتابنى (يەنى قۇرئاننى) ۋە ھېكمەتنى (يەنى دىنىي ئەھكاملارنى) ئۆگىتىدىغان، سىلەرگە بىلمىگەنلىرىڭلارنى بىلدۈرىدىغان بىر پەيغەمبەر ئەۋەتتۇق

Japonca: 

われはあなたがたの一人をわが使徒として遣わし,わが印をあなたがたに読論誦して,あなたがたを清め,また啓典と英知を教え,あなたがたの知らなかったことを教えさせた。

Arapça (Ürdün): 

«كما أرسلنا» متعلق بأتم أي إتماما كإتمامها بإرسالنا «فيكم رسولا منكم» محمد «يتلو عليكم آياتنا» القرآن «ويزكيكم» يطهركم من الشرك «ويعلمكم الكتاب» القرآن «والحكمة» ما فيه من الأحكام «ويعلمكم ما لم تكونوا تعلمون».

Hintçe: 

और तीसरा फायदा ये है ताकि तुम हिदायत पाओ मुसलमानों ये एहसान भी वैसा ही है जैसे हम ने तुम में तुम ही में का एक रसूल भेजा जो तुमको हमारी आयतें पढ़ कर सुनाए और तुम्हारे नफ्स को पाकीज़ा करे और तुम्हें किताब क़ुरान और अक्ल की बातें सिखाए और तुम को वह बातें बतांए जिन की तुम्हें पहले से खबर भी न थी

Tayca: 

ดังที่เราได้ส่งร่อซูลผู้หนึ่ง จากพวกเจ้าเองมาในหมู่พวกเจ้า ซึ่งเขาจะอ่านบรรดาโองการของเราให้พวกเจ้าฟัง และจะทำให้พวกเจ้าสอาดบริสุทธิ์ และจะสอนคัมภีร์ และความรู้เกี่ยวกับข้อปฏิบัติให้แก่พวกเจ้า และจะสอนพวกเจ้าในสิ่งที่พวกเจ้าไม่เคยรู้มาก่อน

İbranice: 

כשם ששלחנו אליכם שליח מקרבכם הקורא בפניכם את אותותינו, ומטהרכם, ומלמד אתכם את הספר (הקוראן) ואת החכמה (המסורת של הנביא מוחמד,) ומלמדכם את אשר לא ידעתם

Hırvatça: 

Kao što vam Mi jednoga od vas kao poslanika poslasmo da vam ajete Naše kazuje, da vas očisti, da vas Knjizi i mudrosti pouči, i da vas ono što niste znali nauči

Rumence: 

Astfel Noi v-am trimis vouă un profet dintre voi care să vă recite versetele Noastre, care să vă curăţească, care să vă înveţe Cartea şi înţelepciunea, care să vă înveţe ceea ce nu ştiaţi.

Transliteration: 

Kama arsalna feekum rasoolan minkum yatloo AAalaykum ayatina wayuzakkeekum wayuAAallimukumu alkitaba waalhikmata wayuAAallimukum ma lam takoonoo taAAlamoona

Türkçe: 

Nitekim size aranızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi belletiyor.

Sahih International: 

Just as We have sent among you a messenger from yourselves reciting to you Our verses and purifying you and teaching you the Book and wisdom and teaching you that which you did not know.

İngilizce: 

A similar (favour have ye already received) in that We have sent among you a Messenger of your own, rehearsing to you Our Signs, and sanctifying you, and instructing you in Scripture and Wisdom, and in new knowledge.

Azerbaycanca: 

Həmçinin (ne’mətimizi tamamlamaq məqsədilə) sizə ayələrimizi oxumaq, sizi (günahlardan) təmizləmək, Kitabı (Qur’anı), hikməti (şəriəti, halalla haramı) və bilmədiklərinizi öyrətmək üçün sizə öz içərinizdən bir peyğəmbər göndərdik.

Süleyman Ateş: 

Nitekim kendi içinizden, size ayetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitabı, hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçi gönderdik.

Diyanet Vakfı: 

Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik.

Erhan Aktaş: 

Nitekim içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size Kitâp’ı ve Hikmet’i(1) öğreten, size bilmediğiniz şeyleri öğreten bir Resûl gönderdik.

Kral Fahd: 

Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi (kötülüklerden) arındıran, size, Kitabı ve hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Rasul gönderdik.

Hasan Basri Çantay: 

Nitekim içinizde kendinizden bir peygamber gönderdik ki o, size âyetlerimizi okuyor, sizi (Allaha eş tutmakdan, günâhlardan, maddî ve ma´nevî kötülüklerden kurtarıb) tertemiz yapıyor, size Kitâb (Kur´ânı) ve hikmeti (içinde bulunan hükümleri) öğretiyor, bilmediğiniz şeyleri size bildiriyor.

Muhammed Esed: 

Nitekim size, mesajlarımı iletmesi, sizi arındırması, vahiy ve hikmeti bildirmesi ve bilmediklerinizi öğretmesi için içinizden bir elçi gönderdik.

Gültekin Onan: 

Öyle ki, size kendinizden, size ayetlerimi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek-öğretecek bir elçi gönderdik.

Ali Fikri Yavuz: 

Nitekim nimetimin tamamlanması meyanında sizden (içinizden) size bir Rasûl gönderdik. Size âyetlerimizi okuyor, sizi şirk ve günahlardan temizliyor, size Kur’an’ı ve helâl ile haramı öğretiyor, size bilmediğiniz şeriat hükümlerini bildiriyor.

Portekizce: 

Assim também escolhemos, dentre vós, um Mensageiro de vossa raça para vos recitar Nossos versículos, purificar-vos,ensinar-vos o Livro e a sabedoria, bem como tudo quanto ignorais.

İsveççe: 

Och så har Vi [gett er Vår välsignelse] när Vi sände till er ett sändebud ur er egna led, för att framföra Våra budskap till er och rena er [från avgudadyrkan och all annan synd] och undervisa er i Skriften och [profeternas] visdom och lära er vad ni inte visste.

Farsça: 

همان گونه که [تغییر قبله، کامل کردن نعمت است، این حقیقت هم کامل کردن نعمت است که] در میان شما رسولی از خودتان فرستادیم که همواره آیات ما را بر شما می خواند، و شما را [از هر نوع آلودگی ظاهری و باطنی] پاک و پاکیزه می کند، و کتاب وحکمت به شما می آموزد، وآنچه را نمی دانستید به شما تعلیم می دهد.

Kürtçe: 

وەک ڕەوانەمان کردلە ناوتاندا پێغەمبەرێک لە خۆتان کەئایەتەکانی ئێمەتان بەسەردا بخوێنێتەوە، وە دڵ ودەروونتان پاک بکاتەوە وەفێرتان کات فێری قورئان وە فێری دانایی (فەرموودەی خۆی) وە فێرتان کات ئەو شتانەی کەنەتان دەزانی

Özbekçe: 

Шунингдек, ичингизга ўзингиздан, сизларга оятларимизни тиловат қиладиган, сизларни поклайдиган, сизларга китобни, ҳикматни ва билмайдиган нарсаларингизни ўргатадиган Пайғамбар юбордик.'

Malayca: 

(Nikmat berkiblatkan Kaabah yang Kami berikan kepada kamu itu), samalah seperti (nikmat) Kami mengutuskan kepada kamu seorang Rasul dari kalangan kamu (iaitu Muhammad), yang membacakan ayat-ayat Kami kepada kamu, dan membersihkan kamu (dari amalan syirik dan maksiat), dan yang mengajarkan kamu kandungan Kitab (Al-Quran) serta Hikmat kebijaksanaan, dan mengajarkan kamu apa yang belum kamu ketahui.

Arnavutça: 

Sikundër që ua kam plotësuar dhuntinë Time, ashtu (dhunti) ju kam dërguar një Pejgamber, nga mesi juaj, i cili ju lexon versetet Tona, dhe ju pastron (nga të këqiat) e ju begaton me dijeni të holla, dhe që t’ju mësojë ato gjëra që nuk i keni ditur.

Bulgarca: 

Изпратихме ви пратеник измежду вас, да ви чете Нашите знамения и да ви пречиства, и да ви учи на Писанието и на мъдростта, и да ви учи на онова, което не сте знаели.

Sırpça: 

Као што вам Ми једнога од вас као посланика посласмо да вам Наше речи и доказе казује, и да вас очисти, и да вас Књизи и мудрости подучи, и да вас оно што нисте знали научи.

Çekçe: 

A takto jsme vám poslali posla ze středu vašeho, který vám přednáší znamení Naše, očišťuje vás, učí vás Písmu a moudrosti a učí vás tomu, co jste vůbec neznali.

Urduca: 

جس طرح (تمہیں اِس چیز سے فلاح نصیب ہوئی کہ) میں نے تمہارے درمیان خود تم میں سے ایک رسول بھیجا، جو تمہیں میری آیات سناتا ہے، تمہاری زندگیوں کو سنوارتا ہے، تمہیں کتاب اور حکمت کی تعلیم دیتا ہے، اور تمہیں وہ باتیں سکھاتا ہے، جو تم نہ جانتے تھے

Tacikçe: 

Ҳамчунон, ки паёмбаре аз худи шуморо бар шумо фиристодем, то оёти моро бароятон бихонад ва шуморо покиза гардонад ва китобу ҳикмат омӯзад ва он чиро, намедонистед, ба шумо ёд диҳад.

Tatarca: 

Без сезнең арагызга үзегез кеби бер кешене расүл итеп җибәрдек. Ул расүл сезгә Безнең аятьләребезне укый, сезне мөшриклек нәҗесеннән пакьлый, Аллаһ китабын һәм хөкемнәрен өйрәтә һәм белмәгәнегезне сезгә белдерә. (Ий мөэминнәр! Бөтен дөнья кешеләрен адаштырган, аздырган талаштырган, сугыштырып, яшь, кан түктергән һәм хак динне бозып, нурын сүндергән кабахәт нәрсәне белү һәрбер гакыллы һәм иманлы кешегә фарыздыр. Бу кабахәт нәрсә – дөньяның гомере буена буыннан-буынга күчеп килгән бидәґәт гамәлләр. Шул бидәґәт гамәлләр тәэсире белән юк-бар нәрсәләргә табыну, мәҗүсилек килеп чыккан, һәм ислам динен бозып, яһүди һәм насара диннәре килеп чыккан. Ислам динендә булган кешеләр дә, төрле мәзһәбләргә, төрле фиркаләргә бүленгәннәр, шулай ук ишанмөридлек вә каберләргә сәҗдә эшләре, һәм багучылык, төрле хорафәт, ырым зәхмәтләре бөтен дөньяга җәелгән. Төрле усал кешеләр, дөнья дәрәҗәсенә ирешмәк вә дөнья малын ауламак өчен бидәґәт гамәлләрне кармак вә капкан итеп кулланмакталар. Ачык авыз гафилләр исә, шул усалларга малларын да, иманнарын да биреп, буш калалар. Бу һәлакәтлектән котылырга юл фәкать бер генә. Ул – Коръән юлыдыр. Коръән белән тәрбияләнмичә, аның хөкемнәрен үтәмичә һәм Коръән күрсәткән юлдан гына бармыйча, һичкем һәлакәтлектән котыла алмас!)

Endonezyaca: 

Sebagaimana (Kami telah menyempurnakan nikmat Kami kepadamu) Kami telah mengutus kepadamu Rasul diantara kamu yang membacakan ayat-ayat Kami kepada kamu dan mensucikan kamu dan mengajarkan kepadamu Al Kitab dan Al-Hikmah, serta mengajarkan kepada kamu apa yang belum kamu ketahui.

Amharca: 

በውስጣችሁ ከናንተው የኾነን በናንተ ላይ አንቀጾቻችንን የሚያነብላችሁና የሚያጠራችሁ፣ መጽሐፍንና ጥበብንም የሚያስተምራችሁ፣ ታውቁት ያልነበራችሁትንም ነገር የሚያሳውቃችሁ የኾነን መልክተኛ እንደላክን (ጸጋን ሞላንላችሁ)፡፡

Tamilce: 

ஒரு தூதரை உங்களுக்கு உங்களிலிருந்து நாம் அனுப்பியதற்காக(வும் என்னைப் பயப்படுங்கள்). அவர் உங்களுக்கு நம் வசனங்களை ஓதி காண்பிக்கிறார்; உங்களைத் தூய்மைப்படுத்துகிறார்; உங்களுக்கு வேதத்தையும் ஞானத்தையும் கற்றுக் கொடுக்கிறார்; நீங்கள் அறிந்திருக்காதவற்றை உங்களுக்குக் கற்றுக் கொடுக்கிறார்.

Korece: 

하나님은 너회들 중 한 사 람을 한 선지자로 보내어 너희들 에게 그분의 말씀을 낭송하고 너 회들을 성결케하며 율법과 지혜를 가르치니 너희들이 모르는 것을 일깨워 주도다

Vietnamca: 

Tương tự, TA đã gởi đến các ngươi một vị Thiên Sứ xuất thân từ các ngươi, Y đọc cho các ngươi nghe các lời mặc khải của TA, thanh lọc các ngươi, dạy các ngươi Kinh Sách (Qur’an) và sự khôn ngoan (Sunnah), và dạy các ngươi những điều các ngươi chưa từng biết.