Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

85

Ayet No: 

1986

Sayfa No: 

276

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا رَأَى الَّذِينَ ظَلَمُوا الْعَذَابَ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ وَلَا هُمْ يُنظَرُونَ

Çeviriyazı: 

veiẕâ rae-lleẕîne żalemü-l`aẕâbe felâ yüḫaffefü `anhüm velâ hüm yünżarûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O zulmedenler, azabı gördükleri zaman, artık onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre verilir.

Diyanet İşleri: 

Zulmedenler, azap görürlerken azabları hafifletilmez de geciktirilmez de.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Zulmedenler azabı görmeye başladılar mı hafifletilmez azapları ve mühlet de verilmez onlara.

Şaban Piriş: 

Zulmedenler azabı gördükleri zaman, artık onlardan bu azap, hafifletilmeyecek ve onlara mühlet de verilmeyecektir.

Edip Yüksel: 

Zulmedenler azabı gördükleri zaman artık onlar için hafifletilmez, ertelenmez.

Ali Bulaç: 

O zulmedenler, azabı gördüklerinde, onlara ne (azap) hafifletilecek, ne süre tanınacak.

Suat Yıldırım: 

O zalimler cehennem azabını görünce yalvarıp yakarırlar.Fakat ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine mühlet verilir. [25,12-14; 18,53; 21, 39-40]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve zulmedenler azabı görünce artık onlardan hafifletilmiş olmayacaktır. Ve kendilerine mühlet verilmiş de olmayacaklardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Zulme sapanlar azapla yüzyüze geldiklerinde, ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.

Bekir Sadak: 

Allah suphesiz adaleti, iyilik yapmayi, yakinlara bakmayi emreder

İbni Kesir: 

O zalimler azabı görünce

Adem Uğur: 

O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez.

İskender Ali Mihr: 

(Cehennemden ayrılmalarına izin verilmeyen) zalimler, azabı gördükleri zaman artık onlardan (azap) hafifletilmez. Ve onlara, nazar edilmez (yüzüne bakılmaz).

Celal Yıldırım: 

O zulmedenler azabı görünce, ne onlardan azâb hafifletilecek, ne de kendilerine mühlet verilecek.

Tefhim ul Kuran: 

O zulmedenler, azabı gördüklerinde, ne (azab) onlara hafifletilecek, ne de onlara süre tanınacak.

Fransızca: 

Et quand les injustes verront le châtiment, on ne leur accordera ni allégement ni répit.

İspanyolca: 

Y cuando los impíos vean el castigo, éste no se les mitigará, ni les será dado esperar.

İtalyanca: 

E quando gli ingiusti vedranno il castigo, [esso] non verrà in nulla alleviato e non avranno dilazione.

Almanca: 

Und wenn diejenigen, die Unrecht begingen, die Peinigung gesehen haben, wird diese ihnen weder erleichtert, noch wird ihnen Zeitaufschub gewährt.

Çince: 

当不义者看见刑罚的时候,他们不得减刑,也不得缓刑。

Hollandaca: 

En als zij, die onrechtvaardig hebben gehandeld, de pijniging zullen zien, die voor hen is bereid, welke noch verminderd, noch uitgesteld voor hen zal worden.

Rusça: 

Когда же беззаконники увидят мучения, то не будет им ни облегчения, ни отсрочки.

Somalice: 

Markay arkan kuwii Dulmi falay Cadaabka Lagama fududeeyo xaggooda lamana sugo.

Swahilice: 

Na walio dhulumu watakapo iona adhabu hawatapunguziwa hiyo adhabu, wala hawatapewa muhula.

Uygurca: 

زالىملار (يەنى مۇشرىكلار) ئازابنى كۆرگەن چاغدا، ئۇلاردىن (ئازاب) يىنىكلىتىلمەيدۇ ۋە كېچىكتۈرۈلمەيدۇ

Japonca: 

不義を行った者が,懲罰を見た時,それは軽減されず,また猶予もされないであろう。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا رأى الذين ظلموا» كفروا «العذاب» النار «فلا يُخفف عنهم» العذاب «ولا هم يُنظرون» يمهلون عنه إذا رأوه.

Hintçe: 

और जिन लोगों ने (दुनिया में) शरारतें की थी जब वह अज़ाब को देख लेगें तो उनके अज़ाब ही में तख़फ़ीफ़ की जाएगी और न उनको मोहलत ही दी जाएगी

Tayca: 

และเมื่อบรรดาผู้อธรรมได้เห็นการลงโทษมันจะไม่ถูกลดหย่อนแก่พวกเขา และพสกเขาจะไม่ถูกพิจารณาให้ผ่อนปรน

İbranice: 

וכאשר יראו אלה אשר קיפחו ,את העונש, הוא לא יוקל מעליהם, והם לא יקבלו עוד הזדמנות

Hırvatça: 

Kad se oni koji su zulum činili osvjedoče u patnju, u tome olakšanja niti odgode neće imati.

Rumence: 

După ce, cei care au fost nedrepţi, vor vedea osânda, aceasta nu le va fi uşurată şi nimeni nu se va uita la ei.

Transliteration: 

Waitha raa allatheena thalamoo alAAathaba fala yukhaffafu AAanhum wala hum yuntharoona

Türkçe: 

Zulme sapanlar azapla yüzyüze geldiklerinde, ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.

Sahih International: 

And when those who wronged see the punishment, it will not be lightened for them, nor will they be reprieved.

İngilizce: 

When the wrong-doers (actually) see the Penalty, then will it in no way be mitigated, nor will they then receive respite.

Azerbaycanca: 

Zalımlar (kafirlər, müşriklər) əzabı (Cəhənnəm əzabını) görüncə (yalvarıb-yaxaracaqlar), lakin (əzabları) yüngülləşdirilməyəcək, (tövbə üçün) onlara bir an belə möhlət də verilməyəcəkdir!

Süleyman Ateş: 

Zulmedenler azabı gördükleri zaman artık azab onlardan ne hafifletilir, ne de onlara fırsat verilir.

Diyanet Vakfı: 

O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez.

Erhan Aktaş: 

Zûlmeden kimseler, azâpla karşı karşıya kaldıklarında, artık onlardan azâp hafifletilmez. Ve onlara fırsat da verilmez.

Kral Fahd: 

O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez.

Hasan Basri Çantay: 

O zaalimler (cehennem) azabı (nı) görünce (yalvarıb yakaracaklar. Fakat) o (azâb) kendilerinden hafifletilmeyeceği gibi onlara mühlet de verilmeyecekdir.

Muhammed Esed: 

Ve kötülüğe, haksızlığa şartlanmış olanlar (o gün kendilerini bekleyen) azabı karşılarında bulduklarında, o azabın kendileri için (hiçbir mazeretle) hafifletilmeye(ceğini) ve kendilerine artık zaman da verilmeyeceğini (hemen anlayacaklar).

Gültekin Onan: 

O zulmedenler, azabı gördüklerinde, onlara ne (azab) hafifletilecek, ne süre tanınacak.

Ali Fikri Yavuz: 

O zalimler (kâfirler) cehennem azabını görünce, artık bu azab kendilerinden ne hafifletilecek, ne de onlara mühlet verilecek.

Portekizce: 

E quando os iníquos virem o tormento, este em nada lhes será atenuado, nem serão tolerados.

İsveççe: 

Och då syndarna fått se straffet kommer det inte att lindras och inget uppskov att beviljas.

Farsça: 

و چون که ستمکاران عذاب را ببینند [می یابند که هیچ راه گریزی از آن ندارند] پس [به کیفر ستمشان] نه عذاب از آنان سبک می شود، و نه مهلتشان دهند.

Kürtçe: 

وە کاتیێک ئەوانەی ستەمیان کردوە و سزای دۆزەخ دەبینن نە سزاکەیان لەسەر سووک دەکرێت نە مۆڵەتیش دەدرێن

Özbekçe: 

Зулм қилганлар азобни кўрган вақтларида, улардан у енгиллатилмас ва уларга муҳлат ҳам берилмас.

Malayca: 

Dan apabila orang-orang yang melakukan kezaliman (dengan kekufurannya) itu melihat azab, maka tidak akan diringankan azab itu daripada mereka, dan mereka pula tidak diberi tempoh.

Arnavutça: 

Kur ata që kanë bërë keq, të shohin dënimin, ai nuk do t’u lehtësohet (dënimi), e as nuk u shtyhet.

Bulgarca: 

И когато угнетителите видят мъчението, не ще им се облекчи то и не ще бъдат изчакани.

Sırpça: 

Кад они који нису веровали угледају казну, она им неће бити ни умањена ни одгођена.

Çekçe: 

a tehdy spatří ti, kdož byli nespravedliví, trest svůj a nebude jim v něm ulehčeno a nebude jim povolen odklad žádný.

Urduca: 

ظالم لوگ جب ایک دفعہ عذاب دیکھ لیں گے تو اس کے بعد نہ اُن کے عذاب میں کوئی تخفیف کی جائے گی اور نہ انہیں ایک لمحہ بھر کی مہلت دی جائے گی

Tacikçe: 

Ва ситамкорон азобро бингаранд, азобе, ки ҳеҷ сабукӣ наёбад ва ҳеҷ мӯҳлаташон надиҳанд.

Tatarca: 

Залимнәр ґәзабны күргәндә алардан ґәзаб җиңеләйтелмәс һәм ґәзабка кермичә торырга аз гына да вакыт бирелмәс.

Endonezyaca: 

Dan apabila orang-orang zalim telah menyaksikan azab, maka tidaklah diringankan azab bagi mereka dan tidak puIa mereka diberi tangguh.

Amharca: 

እነዚያም የበደሉት ቅጣቱን ባዩ ጊዜ ከእነሱ (ቅጣቱ) አይቀለልላቸውም፡፡ እነሱም ጊዜ አይስሰጡም፡፡

Tamilce: 

தீங்கிழைத்தவர்கள் (மறுமையில்) தண்டனையைக் கண்டால் (அதைக் குறைக்க காரணம் கூறுவார்கள். ஆனால்), அவர்களை விட்டு (தண்டனை) இலகுவாக்கப்படாது. இன்னும், அவர்கள் (சிறிது நேரம் தண்டனை இன்றி இருக்க) அவகாசமும் அளிக்கப்பட மாட்டார்கள்.

Korece: 

그 죄인들이 벌을 받으매 감형되지도 아니하고 유예되지도 않노라

Vietnamca: 

Khi những kẻ làm điều sai quấy nhìn thấy hình phạt, nó sẽ không được giảm nhẹ cho họ và họ cũng không được tạm nghỉ xả hơi.