Kur'an Ayetleri

  • Nahl Suresi, Kur'an'ın 16. suresidir. Sure, 128 ayetten oluşur. Medine döneminde inmiş olan son üç ayetin dışındakilerin Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve "bal arısı" anlamına gelen "nahl" kelimesinden almıştır. Sure, "Allah'ın emri gelecektir!" ifadesiyle başlar. Vikipedi

    Ayet sayısı: 128

    Başka isimleri: Arı Suresi

    Geliş zamanı: Mekke Dönemi

    Harf sayısı: 7642

    İsmin anlamı: Bal arısı

    Kelime sayısı: 1845

    Sure numarası: 16

Sûre No: 

16

Sûredeki Ayet No: 

81

Ayet No: 

1982

Sayfa No: 

276

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَاللَّهُ جَعَلَ لَكُم مِّمَّا خَلَقَ ظِلَالًا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْجِبَالِ أَكْنَانًا وَجَعَلَ لَكُمْ سَرَابِيلَ تَقِيكُمُ الْحَرَّ وَسَرَابِيلَ تَقِيكُم بَأْسَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ يُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْلِمُونَ

Çeviriyazı: 

vellâhü ce`ale leküm mimmâ ḫaleḳa żilâlev vece`ale leküm mine-lcibâli eknânev vece`ale leküm serâbîle teḳîkümü-lḥarra veserabîle teḳîküm be'seküm. keẕâlike yütimmü ni`metehû `aleyküm le`alleküm tüslimûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyan elbiseler (zırhlar) yarattı. İşte böylece Allah müslüman olasınız diye üzerinize nimetini tamamlamaktadır.

Diyanet İşleri: 

Allah yarattıklarından size gölgeler yapmış; dağlarda sığınacağınız barınaklar var etmiş, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, harpte sizi koruyacak zırhlar vermiştir. Size olan nimetini müslüman olasınız diye işte bu şekilde tamamlamaktadır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve Allah, yarattığı şeylerden gölgeler halketti size ve dağlarda kovuklar, mağaralar meydana getirdi sizin için, sizi sıcaktan, soğuktan koruyacak elbiseler, savaşta zarardan koruyacak zırhlar yapmanızı da sağladı. Ona teslim olmanız için nimetlerini böylece tamamlar size.

Şaban Piriş: 

Allah sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı, dağlardan sığınaklar yaptı ve sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve (savaşta) tehlikeden koruyacak (zırh gibi) elbiseler yarattı. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır. Umulur ki boyun eğip teslimiyet gösterirsiniz

Edip Yüksel: 

Ve ALLAH yarattığı şeylerden sizin için gölgeler oluşturdu. Sizin için dağları sığınak yaptı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve sizi savaşlarınızda koruyacak elbiseler hazırladı. Teslim olasınız diye nimetlerini size böyle tamamlıyor.

Ali Bulaç: 

Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

Suat Yıldırım: 

Allah yarattığı şeylerin bir kısmında size gölgelikler, dağlarda da sizin için barınaklar yaptı.Sizi sıcaktan ve soğuktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar var etti.Böylece Allah üzerinizdeki nimetlerini tamamlar ki O'na teslimiyetle itaat edesiniz.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve Allah Teâlâ yarattığı şeylerden sizin için gölgeler de yaptı ve sizin için dağlardan yuvalar yaptı ve sizin için libaslar yaptı ki sizi hararetten korurlar. Ve libaslar ki, sizi savaşlarınızda koruyacaklardır. İşte böyle nîmetini sizin üzerinize tamam eder, tâ ki siz İslâmiyet´e eresiniz.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.

Bekir Sadak: 

Allah´a ortak kosanlar, kostuklari ortaklari gorduklerinde: «Rabbimiz! Seni birakip yalvardigimiz ortaklarimiz bunlardir» derler. Kostuklari ortaklar, onlar: «Dogrusu siz yalancisiniz» diye soz atarlar.

İbni Kesir: 

Allah

Adem Uğur: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor.

İskender Ali Mihr: 

Ve Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgelikler kıldı. Ve sizin için dağlardan (yağmurdan, rüzgârdan) barınılacak yerler ve sıcaktan koruyan giysiler (gömlekler) ve sizi şiddetli (darbelerden) koruyan gömlekler (zırhlar) kıldı. Sizin üzerinizdeki ni´metini işte böyle tamamlıyor. Umulur ki

Celal Yıldırım: 

Allah yarattığı şeylerin bir kısmında size gölgeler, dağların bir kısmında size sığınacak yuvalar yaptı

Tefhim ul Kuran: 

Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar, siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

Fransızca: 

Et de ce qu'Il a créé, Allah vous a procuré des ombres. Et Il vous a procuré des abris dans les montagnes. Et Il vous a procuré des vêtements qui vous protègent de la chaleur, ainsi que des vêtements [cuirasses, armures] qui vous protègent de votre propre violence. C'est ainsi qu'Allah parachève sur vous Son bienfait, peut-être que vous vous soumettez.

İspanyolca: 

De lo que ha creado, Alá os ha procurado sombra, refugios en las montañas, indumentos que os resguardan del calor e indumentos que os protegen de los golpes. Así completa Su gracia en vosotros. Quizás, así, os sometáis a Alá.

İtalyanca: 

Con quel che ha creato, Allah vi ha dato l'ombra e ha fatto per voi rifugi nelle montagne. Vi ha concesso vesti che vi proteggono dal calore e altre che vi proteggono dalla vostra stessa violenza. Ha in tal modo completato la Sua benevolenza su di voi, affinché siate sottomessi.

Almanca: 

Und ALLAH machte für euch Schatten von dem, was ER erschuf, und machte für euch aus den Felsenbergen ausgemeißelte Wohnungen. Und ER machte für euch Bekleidungen, die euch vor der Hitze schützen, und Bekleidungen, die euch vor eurer Gewalttätigkeit (gegeneinander) schützen. Solcherart vervollständigt ALLAH euch Seine Gabe, damit ihr den Islam praktiziert.

Çince: 

真主以他所创造的东西做你们的遮阴,以群山做你们的隐匿处,以衣服供你们防暑(和御寒),以盔甲供你们防御创伤。他如此完成他对你们的恩惠,以便你们顺服。

Hollandaca: 

En God heeft u verschaft van hetgeen hij geschapen heeft, en gemakken om u tegen de zon te beveiligen, en hij heeft u schuilplaatsen in de bergen verstrekt en kleederen gegeven, om u voor de hitte te beschutten , en maliënkolders, om u in uwe oorlogen te beschermen. Zoo vervult hij zijne gunst nopens u, opdat gij u aan zijn wil zoudt onderwerpen.

Rusça: 

Аллах даровал вам тень от того, что Он сотворил. Он устроил для вас убежища в горах, сотворил для вас одеяния, которые оберегают вас от жары, и доспехи, которые защищают вас от причиняемого вами вреда. Так Он доводит до конца Свою милость к вам, - быть может, вы станете мусульманами.

Somalice: 

Eebe wuxuu idiinka yeelay wuxuu abuuray (Geedaha) hadh, wuxuuna idiinka yeelay Buuraha Dugaal, idiinkana yeelay dhar idinka dhawra kulaylka iyo Qamiis Bireed idinka dhawrta (Dhibka) Dagaalka, saasuuna idiinku Taamyeeli Eebe Nicmadiisa inaad Islaam noqotaan (Xaqa raacdaan).

Swahilice: 

Na Mwenyezi Mungu amekufanyieni vivuli katika vitu alivyo viumba, na amekufanyieni maskani milimani, na amekufanyieni nguo za kukingeni na joto, na nguo za kukingeni katika vita vyenu. Ndio hivyo anakutimizieni neema zake ili mpate kut'ii.

Uygurca: 

اﷲ سىلەرگە ئۆزى ياراتقان نەرسىلەر (يەنى دەرەخلەر، تاغلار ۋە بىنالار) دىن (كۈننىڭ ھارارىتىدىن ساقلىنىدىغان) سايىلەرنى قىلىپ بەردى. تاغلاردىن سىلەرگە (غار، ئۆڭكۈرگە ئوخشاش) تۇرالغۇ قىلىدىغان جايلارنى قىلىپ بەردى. سىلەرگە ئىسسىقتىن (ۋە سوغۇقتىن) ساقلىنىدىغان كىيىملەرنى، ئۇرۇشتا سىلەرنى (زىيان - زەخمەتتىن) ساقلايدىغان تۆمۈر كىيىملەرنى تەييار قىلدى. اﷲ سىلەرنى ئىتائەت قىلسۇن دەپ، سىلەرگە ئەنە شۇنداق مۇكەممەل نېمەتلەرنى بېرىدۇ

Japonca: 

またアッラーは,あなたがたのために創造なされた物で日影を創り,山々に避難の場所を設け,またあなたがたのために,暑熱を防ぐ衣服と,暴力からあなたがたを守る衣を,定められた。かれがこのようにあなたがたに対し恩恵を成し遂げられるのも,きっとあなたがたがアッラー(の意志)に服従,帰依するからである。

Arapça (Ürdün): 

«والله جعل لكم مما خلق» من البيوت والشجر والغمام «ظلالاً» جمع ظل، تقيكم حر الشمس «وجعل لكم من الجبال أكنانا» جمع كن، وهو ما يستكن فيه كالغار والسرب «وجعل لكم سرابيل» قمصا «تقيكم الحر» أي والبرد «وسرابيل تقيكم بأسكم» حربكم أي الطعن والضرب فيها كالدروع والجواشن «كذلك» كما خلق هذه الأشياء «يُتم نعمته» في الدنيا «عليكم» بخلق ما تحتاجون إليه «لعلكم» يا أهل مكة «تسلمون» توحدونه.

Hintçe: 

और ख़ुदा ही ने तुम्हारे आराम के लिए अपनी पैदा की हुईचीज़ों के साए बनाए और उसी ने तुम्हारे (छिपने बैठने) के वास्ते पहाड़ों में घरौन्दे (ग़ार वग़ैरह) बनाए और उसी ने तुम्हारे लिए कपड़े बनाए जो तुम्हें (सर्दी) गर्मी से महफूज़ रखें और (लोहे) के कुर्ते जो तुम्हें हाथियों की ज़द (मार) से बचा लें यूँ ख़ुदा अपनी नेअमत तुम पर पूरी करता है

Tayca: 

และอัลลอฮ์ทรงทำจากสิ่งที่พระองค์ทรงสร้าง ให้เป็นที่ร่มแก่พวกเจ้า และพระองค์ทรงทำที่พักพิงจากภูเขา ให้แก่พวกเจ้าและพระองค์ทรงทำเครื่องนุ่มห่ม ให้พวกเจ้า เพื่อป้องกันพวกเจ้าให้พ้นจากความร้อน และเสื้อเกราะเพื่อป้องกันพวกเจ้าให้พ้นจากอันตรายในยามสงคราม เช่นนั้นแหละ พระองค์ทรงให้ความโปรดปรานของพระองค์อย่างครบถ้วนแก่พวกเจ้า เพื่อพวกเจ้าจะได้นอบน้อม

İbranice: 

וגם עשה לכם אלוהים צללים מאשר ברא, ונתן לכם מחסה בהרים, ובגדים להגנה מפני החום, ולבוש למגן במלחמה. כך ישלים חסדו עמכם למען תתאסלמו

Hırvatça: 

Allah vam u onome što je stvorio hlad daje, i skloništa u brdima vam daje, i odjeću koja vas čuva od vrućine daje vam, a i odjeću koja vas od vlastite sile štiti - tako vam upotpunjava blagodat Svoju da biste bili predani.

Rumence: 

Dintre cele ce a creat, Dumnezeul v-a făcut vouă umbrare. El v-a făcut vouă din munţi adăposturi. El v-a făcut vouă veşminte ce vă apără de arşiţă, şi veşminte ce vă apără pe voi de urgia voastră. Aşa împlineşte El binefacerile Sale faţă de voi. Poate vă

Transliteration: 

WaAllahu jaAAala lakum mimma khalaqa thilalan wajaAAala lakum mina aljibali aknanan wajaAAala lakum sarabeela taqeekumu alharra wasarabeela taqeekum basakum kathalika yutimmu niAAmatahu AAalaykum laAAallakum tuslimoona

Türkçe: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.

Sahih International: 

And Allah has made for you, from that which He has created, shadows and has made for you from the mountains, shelters and has made for you garments which protect you from the heat and garments which protect you from your [enemy in] battle. Thus does He complete His favor upon you that you might submit [to Him].

İngilizce: 

It is Allah Who made out of the things He created, some things to give you shade; of the hills He made some for your shelter; He made you garments to protect you from heat, and coats of mail to protect you from your (mutual) violence. Thus does He complete His favours on you, that ye may bow to His Will (in Islam).

Azerbaycanca: 

Allah yaratdığı şeylərdən (ağaclardan, evlərdən, dağlardan və buludlardan) sizin üçün (günəşin hərarətindən qorunmaq məqsədilə) kölgəliklər əmələ gətirdi, sizdən ötrü dağlarda sığınacaqlar (mağaralar, kahalar), sizi istidən (və soyuqdan) saxlayacaq (yun, kətan, pambıq) köynəklər, (sizi müharibədə) qoruyacaq zirehli geyimlər düzəltdi. Allah ne’mətini sizə belə tamamlayıb verdi ki, bəlkə, Ona itaət edəsiniz (müsəlman olasınız)!

Süleyman Ateş: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlarda oturulacak barınaklar (mağaralar) var etti ve sizi sıcaktan koruyan elbiseler ve savaşta sizi koruyan elbiseler (zırhlar) var eyledi. Allah size ni'metini böyle tamamlıyor ki siz müslüman olup esenliğe eresiniz.

Diyanet Vakfı: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor.

Erhan Aktaş: 

Allah, sizin için, yarattığı şeylerden gölgeler yaptı. Sizin için dağlardan sığınaklar, sizi sıcaktan koruyacak giysiler ve şiddetli darbelerden koruyacak giysiler(1) yaptı. Sizin üzerinizdeki nimetini işte böyle tamamlıyor. Umulur ki; böylece teslim(2) olursunuz.

Kral Fahd: 

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor.

Hasan Basri Çantay: 

Allah, yaratdıklarından sizin için gölgeler yaydı. Dağlardan size yuvalar, siperler yapdı. Haraaretden sizi koruyacak libaslar, harbde sizi vikaaye edecek (demirden) giyimler yapdı. İşte O, bu suretle üzerinizdeki ni´metini tamamlıyor. Tâki (Ona) teslîmiyyetle itaat edesiniz.

Muhammed Esed: 

Ve yarattığı bütün öteki şeyler arasında, size (çeşit çeşit) gölgelikler, sığınaklar ayıran; dağlarda gizlenme, saklanma yerleri bahşeden ve sizi sıcağa (ve soğuğa) karşı koruyacak elbiseler; (karşılıklı) saldırılarınıza karşı koruyacak (savaş) giysileri (yapma imkan ve becerisini) veren (de) Allah´tır. O size bahşettiği nimeti işte böyle her yönden tam tutmaktadır ki belki O´na boyun eğer de kurtulursunuz.

Gültekin Onan: 

Tanrı, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar, siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

Ali Fikri Yavuz: 

Allah, yarattığı (ev, ağaç ve bulut gibi) şeylerden size gölgeler yaptı

Portekizce: 

E Deus vos proporcionou abrigos contra o sul em tudo quanto criou, destinou abrigos nos montes, concedeu-vosvestimentas para resguardar-vos do calor e do frio e armaduras para proteger-vos em vossos combates. Assim vos agracia,para que vos consagreis a Ele.

İsveççe: 

Och bland de ting som Gud har skapat har Han [sörjt för att några skänker] er skydd och skugga och i bergen har Han skapat grottor [där ni kan söka tillflykt]. Och Han har gett er kläder till skydd mot hetta [och köld] och kläder, som skyddar er mot ont som ni själva är upphov till. [Se] hur Han ger er Sin välsignelse i fullt mått - kanske underkastar ni er [nu Hans vilja]

Farsça: 

و خدا برای شما از آنچه آفریده سایه هایی قرار داد، از کوه ها پناه گاه هایی برایتان به وجود آورد، و تن پوش هایی برای شما قرار داد که شما را از گرما نگه می دارد و پیراهن هایی [مقاوم] که شما را از آسیب جنگ و نبردتان حفظ می کند؛ این گونه نعمت هایش را بر شما کامل می کند تا تسلیم فرمان های او شوید.

Kürtçe: 

وە خوا لەوەی کە دروستی کردوە سێبەری زۆری ڕەخساندووە بۆتان وە لە چیاکاندا پەناگا و ئەشکەوتی بۆ بەدی ھێناون وە سازیداوە بۆتان جل و پۆشاکێک کە دەتان پارێزێ لە گەرما ھەروەھا جل و پۆشاکێک کە لەکاتی جەنگدا دەتان پارێزێت (لە دوژمنان) ئا بەو جۆرە چاکە و نیعمەتەکانی خۆی تەواو دەکات بەسەرتانەوە بۆ ئەوەی ملکەچ و موسوڵمان بن

Özbekçe: 

Аллоҳ сизга Ўзи яратган нарсалардан соялар қилиб қўйди ва сизга тоғлардан бошпаналар, сизларни иссиқдан сақлайдиган кийимлар ва зарбадан сақлайдиган кийимлар қилиб қўйди. Шундай қилиб, У сизларга Ўз неъматини батамом қилиб берди. Шоядки, мусулмон бўлсангиз. (Бу ўринда инсон, айниқса, ушбу ояти карима тушган жой ва вақтнинг одами кундалик ҳаётида муҳтож бўлиб турадиган Аллоҳнинг неъматлари ҳақида гап кетмоқда.)

Malayca: 

Dan Allah menjadikan bagi kamu sebahagian dari yang diciptakanNya: benda-benda untuk berteduh, dan Ia menjadikan bagi kamu sebahagian dari gunung-ganang tempat-tempat berlindung; dan Ia juga menjadikan bagi kamu pakaian-pakaian yang memelihara kamu dari panas dan sejuk, juga pakaian-pakaian yang memelihara kamu semasa berjuang. Demikianlah, Ia menyempurnakan nikmatNya kepada kamu, supaya kamu berserah diri kepadaNya dan mematuhi perintahNya.

Arnavutça: 

Perëndia ka bërë për ju – nga ajo që ka krijuar – hije (që të mbron nga nxehtësia) dhe ka bërë për ju – nga malet – strehim dhe ka bërë për ju rroba që u mbrojnë nga nxehtësia; dhe ka bërë për ju veshje prej metali për t’ju mbrojtë në luftë; dhe kështu ua plotëson dhuntitë e Veta për t’ju bindë Perëndisë.

Bulgarca: 

И стори Аллах за вас сенки от онова, което е сътворил, и стори за вас в планините убежища, и стори за вас одежди, които ви пазят от жегата, и одежди, които ви пазят в битка. Така изпълнява Той Своята благодат за вас, за да се отдадете Нему.

Sırpça: 

Аллах вам у ономе што је створио даје хлад, и даје вам склоништа у брдима, и даје вам одећу која вас чува од врућине, даје вам и оклопе који вас у борби штите - тако вам употпуњава Своју благодат да бисте били Њему предани.

Çekçe: 

A z toho, co stvořil, opatřil vám Bůh stín a dal vám v horách útočiště a dal vám oděvy, jež chrání vás před horkem, a dal vám oděvy, jež chrání vás před zraněním. A takto vůči vám dovršil Své dobrodiní - snad budete do vůle Jeho odevzdáni.

Urduca: 

اس نے اپنی پیدا کی ہوئی بہت سی چیزوں سے تمہارے لیے سائے کا انتظام کیا، پہاڑوں میں تمہارے لیے پناہ گاہیں بنائیں، اور تمہیں ایسی پوشاکیں بخشیں جو تمہیں گرمی سے بچاتی ہیں اور کچھ دوسری پوشاکیں جو آپس کی جنگ میں تمہاری حفاظت کرتی ہیں اس طرح وہ تم پر اپنی نعمتوں کی تکمیل کرتا ہے شاید کہ تم فرماں بردار بنو

Tacikçe: 

Худо барои шумо аз чизҳое, ки офаридааст, сояҳо падид овард. Ва дар кӯҳҳо бароятон ғорҳо сохт. Ва ҷомаҳое, ки шуморо аз гармо ҳифз мекунад ва ҷомаҳое, ки дар ҷанг нигаҳдори шумост. Худо неъматҳои худро инчунин бар шумо комил мекунад. Шояд, ки таслими фармони Ӯ шавед.

Tatarca: 

Аллаһ, үзе халык кылган агач вә тауларны сезгә күләгә кылды, вә таулардан сезгә пәрдә була торган урыннар кылды, вә сезгә кызудан саклый торган күлмәкләр кылды, һәм дә сугышларда саклый торган сугыш күлмәкләрен кылды. Әнә шулай Аллаһ сезгә нигъмәтләрен тәмам кылыр, шаять шөкер итеп, Аллаһуга итагатьле мөселман булырсыз!

Endonezyaca: 

Dan Allah menjadikan bagimu tempat bernaung dari apa yang telah Dia ciptakan, dan Dia jadikan bagimu tempat-tempat tinggal di gunung-gunung, dan Dia jadikan bagimu pakaian yang memeliharamu dari panas dan pakaian (baju besi) yang memelihara kamu dalam peperangan. Demikianlah Allah menyempurnakan nikmat-Nya atasmu agar kamu berserah diri (kepada-Nya).

Amharca: 

አላህም ከፈጠረው ነገር ለእናንተ ጥላዎችን አደረገላችሁ፡፡ ከጋራዎችም ለእናንተ መከለያዎችን አደረገላችሁ፡፡ ሐሩርንም (ብርድንም) የሚጠብቋችሁን ልብሶች የጦራችሁንም አደጋ የሚጠብቋችሁን ጥሩሮች ለእናንተ አደረገላችሁ፡፡ እንደዚሁ ትሰልሙ ዘንድ ጸጋውን በእናንተ ላይ ይሞላል፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அல்லாஹ், தான் படைத்திருப்பவற்றில் உங்களுக்கு நிழல்களை அமைத்தான். இன்னும், மலைகளில் உங்களுக்கு குகைகளை அமைத்தான். இன்னும், வெப்பத்திலிருந்து(ம் குளிரிலிருந்தும்) உங்களை பாதுகாக்கக்கூடிய சட்டைகளையும், உங்கள் (எதிரிகளின்) பலமான தாக்குதலை விட்டும் உங்களை பாதுகாக்கக்கூடிய (இரும்பினால் ஆன உருக்கு) சட்டைகளையும் ஏற்படுத்தினான். இவ்வாறுதான், அவன் தன் அருட்கொடையை உங்கள் மீது முழுமையாக்குகிறான், நீங்கள் (அவனுக்கு) முற்றிலும் பணிந்து நடப்பதற்காக!

Korece: 

하나님은 너희에게 그늘을 주사 산계곡에 피서지를 주시고 의복을 주어 더위를 피하게 하셨 으며 갑옷으로는 적을 방어토록 하셨노라 이렇듯 그분은 너희를 위해 은혜를 완성하셨으니 너희가이로하여 순종하도록 함이라

Vietnamca: 

Chính Allah đã ban bóng mát cho các ngươi từ một số thứ mà Ngài đã tạo ra (như cây cối); Ngài đã tạo cho các ngươi từ những quả núi những cái hang (để làm nơi trú ẩn); Ngài đã ban cho các ngươi những bộ quần áo bảo vệ khỏi nắng nóng cũng như những chiếc áo giáp bảo vệ các ngươi trong trận chiến. Như thế đó, Ngài hoàn thành ân huệ của Ngài cho các ngươi, mong các ngươi có thể phục tùng Ngài.